Nahl Suresi

 In Cüz 16, Cüzler

Nahl Suresi Mekke döneminde inmiştir. 128 âyettir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “en-Nahl” bal arısı demektir. Sûrede başlıca, kâinatta Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller, vahiy, öldükten sonra dirilme gibi konular yer almaktadır.

Nahl Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):

  1. Eta emrullahi fe la testa’ciluh sübhanehu ve teala amma yüşrikun
  2. Yünezzilül melaikete bir ruhı min emrihı ala mey yeşaü min ıbadihı en enziru ennehu la ilahe illa ene fettekun
  3. Halekas semavati vel erda bil hakk teala amma yüşrikun
  4. Halekal insane min nutfetin fe iza hüve hasıymün mübiyn
  5. Vel en’ame halekaha lemük fıha dif’üv ve menafiu ve minha te’külun
  6. Ve leküm fıha cemalün hıyne türıhune ve hıyne tesrahun
  7. Ve tahmilü eskaleküm ila beledil lem tekunu baliğıyhi illa bi şikkıl enfüs inne rabbeküm le raufür rahıym
  8. Vel hayle vel biğale vel hamira li terkebuha ve zıneh ve yahlüku ma la ta’lemun
  9. Ve alellahi kasdus sebıli ve minha cair ve lev şae le hedaküm ecmeıyn
  10. Hüvellezı enzele mines semai mael leküm minhü şerabüv ve minhü şecerun fıhi tüsiymun
  11. Yümbitü leküm bihiz zer’a vez zeytune ven nehıyle ven a’nabe ve min küllis semarat inne fı zalike le ayetel li kavmiy yetefekkerun
  12. Ve sehhara lekümül leyle ven nehara veş şemse vel kaner ven nücumü müsahharatüm bi emrih inne fı zalike le ayatil li kavmiy ya’kılun
  13. Ve ma zerae leküm fil erdı muhtelifen elvanüh inne fı zalike le ayetel li kavmiy yezzekkerun
  14. Ve hüvellezı sehharal bahra li te’külu minhü lahmen tariyyev ve testahricu minhü hılyeten telbesuneha ve teral fülke mevahıra fıhi ve li tebteğu min fadlihı ve lealleküm teşkürun
  15. Ve elka fil erdı ravasiye en temıde biküm ve enharav ve sübülel lealleküm tehtedun
  16. Ve alamat ve bin necmi hüm yehtedun
  17. E fe mey yahlüku ke mel la yahluk e fe la tezekkerun
  18. Ve in teuddu nı’metellahi la tuhsuha innellahe le ğafurur rahıym
  19. Vallahü ya’lemü ma tüsirrune ve ma tu’linun
  20. Vellezıne yed’une min dunillahi la yahlükune şey’ev ve hüm yuhlekun
  21. Emvatün ğayru ahya’ ve ma yeş’urune eyyane yüb’asun
  22. İlahüküm ilahüv vahıd fellezıne la yü’minune bil ahırati kulubühüm münkiratüv ve hüm müstekbirun
  23. La cerame ennellahe ya’lemü ma yüsirrune ve ma yu’linun innehu la yühıbbül müstekbirın
  24. Ve iza kıyle lehüm maza enzele rabbüküm kalu esatıyrul evvelın
  25. Li yahmilu evzarahüm kamiletey yevmel kıyameti ve min evzarillezıne yüdıllunehüm bi ğayri ılm e la sae ma yezirun
  26. Kad mekarallezıne min kablihim fe etellahü bünyanehüm minel kavaıdi fe harra aleyhimüs sakfü min fevkıhim ve etahümül azabü min haysü la yeş’urun
  27. Sümme yevmel kıyameti yuhzıhüm ve yekulü eyne şürakaiyellezıne küntüm tüşakkune fıhim kalellezıne utül ılme innel hızyel yevme ves sue lalel kafirın
  28. Ellezıne teteveffahümül melaiketü zalimı enfüsihim fe elkavüs seleme ma künna na’melü min su’ bela innellahe alımüm bima küntüm ta’melun
  29. Fedhulu ebvabe cehenneme halidıne fıha fe lebi’se mesvel mütekebbirın
  30. Ve kıyle lillezınettekav maza enzele rabbüküm kalu hayra lillezıne ahsenu fı hazihıd dünya haseneh ve le darul ahırati hayr ve le nı’me darul müttekıyn
  31. Cennatü adniy yedhuluneha tecrı min tahtihel enharu lehüm fıha ma yeşaun kezalike yeczillahül müttekıyn
  32. Ellezıne teteveffahümül melaiketü tayyibıne yekulune selamün aleykümüdhulül cennete bima küntüm ta’melun
  33. Hel yenzurune illa en te’tiyehümül melaiketü ev ye’tiye emru rabbik kezalike fealellezıne min kablihim ve ma zalemehümüllahü ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun
  34. Fe esabehüm seyyiatü ma amilu ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun
  35. Ve kalellezıne eşraku lev şaellahü ma abedna min dunihı min şey’in nahnü ve la abaüna ve la harramna min dunihı min şey’ kezalike fealellezıne min kablihim fe hel aler rusüli illel belağul mübın
  36. Ve le kad beasna fı külli ümmetir rasulen enı’büdüllahe vectenibüt tağut fe minhüm men hedellahü ve minhüm men hakkat aleyhid dalaleh fe sıru fil erdı fenzuru keyfe kane akıbetül mükezzibın
  37. İn tahrıs ala hüdahüm fe innellahe la yehdı mey yüdıllü ve ma lehüm min nasırın
  38. Ve aksemu billahi cehde eymanihim la yeb’asüllahü mey yemut bela va’den aleyhi hakkav ve lakinne ekseran nasi la ya’lemun
  39. Li yübeyyine lehümüllezı yahtelifune fıhi ve li ya’lemellezıne keferu ennehüm kanu kazibın
  40. İnnema kavlüna li şey’in iza eradnahü en nekule lehu kün fe yekun
  41. Vellezıne haceru fillahi mim ba’di ma zulimu le nübevviennehüm fid dünya haseneh ve le ecrul ahırati ekber lev kanu ya’lemun
  42. Ellezıne saberu ve ala rabbihim yetevekkelun
  43. Ve ma erselna min kablike illa ricalen nuhıy ileyhim fes’elu ehlez zikri in küntüm la ta’lemun
  44. Bil beyyinati vez zübür ve enzelna ileykez zikra li tübeyyine linnasi ma nüzzile ileyhim ve leallehüm yetefekkerun
  45. E fe eminellezıne mekerus seyyiati ey yahsifellahü bihimül erda ev ye’tiyehümül azabü min haysü la yaş’urun
  46. Ev ye’huzehüm fı tekallübihim fe ma hüm bi mu’cizın
  47. Ev ye’huzehüm ala tehavvüf fe inne rabbeküm le raufür rahıym
  48. E ve lem yerav ila ma halekallahü min şey’iy yetefeyyeü zılalühu anil yemıni veş şemaili süccedel lillahi ve hüm dahırun
  49. Ve lillahi yescüdü ma fis semavati ve ma fil erdı min dabbetiv vel melaiketüe hüm la yestekbirun
  50. Yehafune rabbehüm min fevkıhim ve yef’alune ma yü’merun
  51. Ve kalellahü la tettehızu ilaheynisneyn innema hüve ilahüv vahıd fe iyyaye ferhebun
  52. Ve lehu ma fis semavati vel erdı ve lehüd dınü vasıba e fe ğayrallahi tettekun
  53. Ve ma büküm min nı’metin fe minellahi sümme iza messekümüd durru fe ileyhi tec’erun
  54. Sümme iza keşefed durra anküm iza ferıkum minküm bi rabbihim yüşrikun (49.ayet secde ayetedir.)
  55. Li yekfüru bima ateynahüm fe temetteu fe sevfe ta’lemun
  56. Ve yec’alune li ma la ya7lemune nasıybem mimma razaknahüm tellahi le tüs’elünne amma küntüm tefterun
  57. Ve yec’alune lillahil benati sübhanehu ve lehüm ma yeştehun
  58. Ve iza büşşira ehadühüm bil ünsa zalle vechühu müsveddev ve hüve kezıym
  59. Yetevara minel kavmi min sui ma büşşira bih e yümsikühu ala hunin em yedüssühu fit türab e la sae ma yahkümun
  60. Lillezıne la yü’minine bel ahırate meselüs sev’ ve lillahil meselül a’la ve hüvel azızül hakım
  61. Ve lev yüahızüllahün nase bi zulmihim ma terake aleyha min dabbetiv ve lakiy yüehhıruhüm ila ecelim müsemma fe iza cae ecelühüm la yeste’hırune saatev ve la yestakdimun
  62. Ve yec’alune lillahi ma yekrahune ve tesıfü elsinetühümül kezibe enne lehümül husna la cerame enne lehümün nara ve ennehüm müfratun
  63. Tellahi le kad erselna ila ümemim min kablike fe zeyyene lehümüş şeytanü a’malehüm fe hüve veliyyühümül yevme ve lehüm azabün elım
  64. Ve ma enzelna aleykel kitabe illa li tübeyyine lehümüllezıhtelefu fıhi ve hüdev ve rahmetel li kavmiy yü’mininun
  65. Vallahü enzele mines semai maen fe ahya bihil erda ba’de mevtiha inne fı zalike le ayatel li kavmiy yesmeun
  66. Ve inne leküm fil en’ami le ıbrah nüskıyküm mimma fı bütunihı mim beyni fersiv ve demil lebenen halisan saiğal liş şaribın
  67. Ve min semaratin nehıyli vel a’nabi tettehızune minhü sekerav ve rizkan hasena inne fı zalike le ayetel li kavmiy ya’kılun
  68. Ve evha rabbüke ilen nahli enittehızı minel cibali büyutev ve mineş şeceri ve mimma ya’rişun
  69. Sümme külı min külles semarati feslükı sübüle rabbiki zülüla yahrucü mim butuniha şerabüm muhtelifün elvanühu fıhi şifaül linnas inne fı zalike le ayatel li kavmiy yetefekkerun
  70. Vallahü halekaküm sümme yeteveffaküm ve minküm mey yüraddü ila erzelil umuri li keyla ya’leme ba’de ılmin şey’a innellahe alımün kadır
  71. Vallahü faddale ba’daküm ala ba’dın fir rızk femellezıne füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi seva’ ife bi nı’metillahi yechadun
  72. Vallahü ceale leküm min enfüsiküm ezvacev ve ceale leküm min ezvaciküm benıne ve hafedetev ve razekaküm minet tayyibat e fe bil batıli yü’minune ve bi nı’metillahi hüm yekfurun
  73. Ve ya’büdune min dunillahi ma la yemlikü lehüm rizskam mines semavati vel erdı şey’ev ve la yestetıy’un
  74. Fe la tadribu lillahil emsal innellahe ya’lemü ve entüm la ta’lemun
  75. Darabellahü meselen abdem memlukel la yakdiru ala şey’iv ve mer razaknahü minna zirkan hasenen fe hüve yünfiku minhü sirrav ve cehra hel yestevun elhamdü lillah bel ekseruhüm la ya’lemun
  76. Ve darabellahü meseler racüleyni ehadühüma ebkemü la yakdiru ala şey’iv ve hüve kellün ala mevlahü eynema yüveccihhü la ye’ti bi hayr hel yestevı hüve ve mey ye’müru bil adli ve hüve ala sıratım müstekıym
  77. Ve lillahi ğaybüs semavati vel ard ve ma emrus saati illa ke lemhıl besari ev hüve akrab innellahe ala külli şey’in kadır
  78. Vallahü ahraceküm mim bütuni ümmehatiküm la ta’lemune şey’ev ve ceale lekümüs sem’a vel ebsara vel ef’idete lealleküm teşkürun
  79. E lem yerav ilet tayri müsehharatin fı cevvis sema’ ma yümsikühünne illellah inne fı zalike le ayatil li kavmiy yü’minun
  80. Vallahü ceale leküm min cüludil en’ami büyuten testehıffuneha yevme za’niküm ve yevme ikametiküm ve min asvafiha ve evbariha ve eş’ariha esasev ve metaan ila hıyn
  81. Vallahü ceale leküm mimma haleka zılalev ve ceale leküm minel cibali eknanev ve ceale leküm serabiyle tekıykümül harra ve serabiyle tekıyküm be’seküm kezalike yütimmü nı’metehu aleyküm lealleküm tüslimun
  82. Fe in tevellev fe innemü aleykel belağul mübın
  83. Ya’rifune nı’metellahi sümme yünkiruneha ve ekseruhümül kafirun
  84. Ve yevme neb’asü min külli ümmetin şehıden sümme la yü’zenü lillezıne keferu ve la hüm yüsta’tebun
  85. Ve iza raellezıne zalemül azabe fe la yühaffefü anhüm ve la hüm yünzarun
  86. Ve iza raellezıne eşraku şürakaehüm kalu rabbena haülai şürakaünellezıne künna ned’u min dunik fe elkav ileyhimül kavle inneküm le kazibun
  87. Ve elkav ilellahi yevmeizinis seleme ve dalle anhüm ma kanu yefterun
  88. Ellezıne keferu ve saddu an sebılillahi zidnahüm azaben fevkal azabi bima kanu yüfsidun
  89. Ve yevme neb’azü fı külli ümmetin şehıden ala haüla’ ve nezzelna aleykel kitabe tibyanel likülli şey’iv ve hüdev ve rahmetev ve büşra lil müslimın
  90. İnnellahe ye’müru bil adli vel ıhsani ve ıtai zil kurba ve yenha anil fahşai vel münkeri vel bağy yeızüküm lealleküm tezekkerun
  91. Ve evfu bi ahdillahi iza ahettüm ve la tenkudul eymane ba’de tevkıdiha ve kad cealtümüllahe aleyküm kefıla innellahe ya’lemü ma tef’alun
  92. Ve la tekunu kelletı nekadat ğazleha mim ba’di kuvvetin enkasa tettehızune eymaneküm dehalem beyneküm en tekune ümmetün hiye erba min ümmeh innema yeblukümüllahü bih ve le yübeyyinenne leküm yevmel kıyameti ma küntüm fıhi tahtelifun
  93. Ve lev şaellahü le cealleküm ümmetev vahıdetev ve lakiy yüdıllü mey yeşaü ve yehdoı mey yeşa’ ve le tüs’elünne amma küntüm ta’melun
  94. Ve la tettehızu eymaneküm dehalem beyneküm fe tezille kademüm ba’de sübutiha ve tezukus sue bima sadedtüm an sebılillah ve leküm azabüm azıym
  95. Ve la teşteru bi ahdillahi semenen kalıla innema ındellahi hüve hayrul leküm in küntüm ta’lemun
  96. Ma ındeküm yenfedü ve ma ındellahi bak ve le necziyennellezıne saberu ecrahüm bi ahseni ma kanu ya’melun
  97. Men amile saliham min zekerin ev ünsa ve hüve mü’minün fe le nuhyiyennehu hayaten tayyibeh ve la necziyennehüm ecrahüm bi ahseni ma kanu ya’melun
  98. Fe iza kara’tel kur’ane festeız billahi mineş şeytanir racım
  99. İnnehu leyse lehu sültanün alellezıne amenu ve ala rabbihim yetevekkelun
  100. İnnema sültanühu alellezıne yetevellevnehu vellezıne hüm bihı müşrikun
  101. Ve iza beddelna ayetem mekane ayetiv vallahü a’lemü bima yünezzilü kalu innema ente müfter bel ekseruhüm la ya’lemun
  102. Kul nezzelehu ruhul kudüsi mir rabbike bil hakkı li yüsebbitellezıne amenu ve hüdev ve büşra lil müslimın
  103. Ve le kad na’lemü ennehüm yekulune innema yüallimühu beşar lisanüllezı yulhıdune ileyhi a’cemiyyüv ve haza lisanün arabiyyüm mübın
  104. İnnellezıne la yü’minune bi ayatillahi la yehdıhimüllahü ve lehüm azabün elım
  105. İnnema yefteril kezibellezıne la yü’minune bi ayatillah ve ülaike hümül kazibun
  106. Men kefera billahi mim ba’di ımanihı illa men ükrihe ve kalbühu mutmeinüm bil ımani ve lakim men şeraha bil küfri sadran fe aleyhim ğadabüm minellah ve lehüm azabün azıym
  107. Zalike bi ennehümüstehabbül hayated dünya alel ahıratü ve ennellahe la yehdil kavmel kafirın
  108. Ülaikellezıne tabeallahü ala kulubihim ve sem’ıhim ve ebsarihim ve ülaike hümül ğafilun
  109. La cerame ennehüm fil ahırati hümül hasirun
  110. Sümme inne rabbeke lillezıne haceru mim ba’di ma fütinu sümme cahedu ve saberu inne rabbeke mim ba’diha le ğafurur rahıym
  111. Yevme te’tı küllü nefsin tücadilü an nefsiha ve tüveffa küllü nefsim ma amilet ve hüm la yuzlemun
  112. Ve darabellahü meselen karyeten kanet aminetem mutmeinnetey ye’tıha rizkuha rağadem min külli mekanin fe keferat bi en’umillahi fe ezakahallahü libasel cuı vel havfi bima kanu yasneun
  113. Ve le kad caehüm rasulüm minhüm fe kezzebuhü fe ehazehümül azabü ve hüm zalimun
  114. Fe külu mimma razekakümüllahü halalen tayyibev veşküru nı’metellahi in küntüm iyyahü ta’büdun
  115. İnnema harrama aleykümül meytete ved deme ve lahmel hınzıri ve ma ühille li ğayrillahi bih fe menidturra ğayra bağıv ve la adin fe innellahe ğafurur rahıym
  116. Ve la tekulu lima tesıfü elsinetükümül kezibe haza halalüv ve haza haramül li tefteru alellahil kezib innellezıne yefterune alellahil kezibe la yüflihun
  117. Metaun kalılüv ve lehüm azabün elım
  118. Ve alellezıne hadu harramna ma kasasna aleyke min kabl ve ma zalemnahüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun
  119. Sümme inne rabbeke lillezıne amilüs sue bi cehaletin sümme tabu mim ba’di zalike ve aslehu inne rabbeke mim ba’diha le ğafurur rahıym
  120. İnne ibrahıme kane ümmeten kanitel lillahi hanıfa ve lem yekü minel müşrikın
  121. Şakiral li en’umih ictebahü ve hedahü ila sıratım müstekıym
  122. Ve ateynahü fid dünya haseneh ve innehu fil ahırati le mines salihıyn
  123. Sümme evhayna ileyke enittebı’ millete ibrahıme hanıfa ve ma kane minel müşrikın
  124. İnnema cüıles sebtü alellezınahtelefu fıh ve inne rabbeke le yahkümü beynehüm yevmel kıyameti fıma kanu fıhi yahtelifun
  125. Üd’u ila sebıli rabbike bil hıkmeti vel mev’ızatil haseneti ve cadilhüm billetı hiye ahsen inne rabbeke hüve a’lemü bi men dalle an sebılihı ve hüve a’lemü bil mühtedın
  126. Ve in akabtüm fe akıbu bi misli ma ukıbtüm bih ve lein sabertüm le hüve hayrul lissabirın
  127. Vasbir ve ma sabruke illa billahi ve la tahzen aleyhim ve la tekü fı daykım mimma yemkürum
  128. İnnellahe meallezınettekav vellezıne hüm muhsinun

Nahl Suresi Türkçe Anlamı (Meali):

  1. Allah’ın emri geldi, sakın onun gelmesini çabuklaştırmak istemeyin. O, kendisine ortak koştukları şeylerden münezzeh, yüksek, çok yüksektir.
  2. Kullarından dilediğine, kendi emrini vahyile melekleri indiriyor ve: “Şu gerçeği bildirin ki, Benden başka ilah yoktur, o halde Benden korkun!” buyuruyor.
  3. Gökleri ve yeri hikmetle yarattı. O, onları ortak koştuklarından yüksek, çok yüksektir.
  4. İnsanı bir damla sudan yarattı. Bir de bakarsın ki O, açık bir düşman kesilmiş!
  5. Hayvanları da yarattı, sizin için onlarda bir ısınlık= ısıtacak şeyler ve bir takım menfaatler vardır. Hem de onlardan yersiniz.
  6. Akşam getirip sabah salarken onlarda sizin için bir güzellik vardır.
  7. Ağırlıklarınızı da yüklenir, yan can olmadan varamayacağınız memleketlere kadar götürürler. Şüphesiz Rabbiniz, çok şefkatli, çok merhametlidir.
  8. Hem binesiniz diye, hem de zinet olmak üzere atları, katıdan ve eşekleri de yarattı ve bilemeyeceğiniz daha neler yaratacak.
  9. Yolu doğrultmak Allah’a aittir. Ondan sapan da vardır.Allah dileseydi hepinizi doğru yola erdirildi.
  10. O’dur ki, gökten bir su indirdi, içeceğiniz ondan sağlanır, kendisinde hayvan yaydığınız ağaç ve bitkiler ondan yetişir.
  11. Onunla size ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve türlüsünden meyveler bitirir. Şüphesiz ki. bunda düşünecek bir topluluk için bir ibret vardır.
  12. Yine geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Bütün yıldızlar da onun emrine boyun eğmiştir. Elbette bunda aklı olan bir topluluk için ibretler vardır.
  13. Daha yeryüzünde türlü renklerle yarattığı neler var sizin için. Elbette bunda derin düşünenler için bir ibret vardır.
  14. Yine taze bir et yiyesiniz ve içinden giyeceğiniz zinet eşyasını çıkarasınız diye, denizi emrinize veren O’dur. Gemilerin denizde suları yara yara akıp gittiklerin! görürsün ve bu da lütfundan payınızı aramanız içindir, ola ki şükredersiniz.
  15. Bir de sizi çalkalamasın diye yeryüzüne ağır baskılar bıraktı, doğru gidesiniz diye ırmaklar ve yollar yarattı.
  16. Ve işaretler koydu. Yıldızla da yollarını bulurlar onlar.
  17. Şimdi hiç yaratan, yaratmayan gibi olur mu? Anık siz, düşünmeyecek misiniz?
  18. Oysa Allah’ın nimetlerini saymak isteseniz, sayamazsınız. Herhalde O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
  19. Allah, gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da bilir.
  20. Allah’tan başka yalvardıkları ise, hiçbir şey yaratamazlar, zaten kendileri yaratılıp duruyorlar.
  21. Hep ölüdürler, diri değil. Ne zaman diriltileceklerinin de bilincinde değildirler.
  22. İlahınız bir tek ilahtır; öyle iken ahirete inanmayanlar, kendilerini büyük gördüklerinden,onların kalpleri inkarcıdır.
  23. Şüphe yok ki, Allah onların ne gizlediklerin!, ne açıkladıklarım hep bilir. Muhakkak O, kibirlenenleri sevmez.
  24. Onlara: “Rabbiniz ne indirdi?” denildiğinde “Eskilerin masalları.” dediler.
  25. Şunun için ki kıyamet gününde kendi günahlarım tamamen yüklendikten başka, bilgisizlikleri yüzünden saptırdıkları kimselerin günahlarından bir kısmım da yükleneceklerdir. Bak, ne fena yük yükleniyorlar!
  26. Onlardan öncekiler, tuzaklar kurmuşlardı. Allah da kurdukları binalarına temellerinden geldi çökertti de tavan tepelerinden üzerlerine çöktü ve azap onlara farkedemedikleri bir yönden geldi.
  27. Sonra kıyamet gününde Allah, onları rezil edecek ve:”Hani, nerede o, kendileri uğrunda ayrılık çıkarıp düşman kesildiğiniz ortaklarım? diyecek. Kendilerine ilim verilmiş olanlar:”Gerçekten bugün rüsvaylık ve zillet kafirleredir.” derler.
  28. Melekler, kendilerine zulmetmiş kimselerin canlarım alırken onlar: “Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk.” diyerek teslim olurlar. Hayır, Allah sizin ne maksatla yaptığınızı tamamen biliyor.
  29. Onun için girin bakalım, ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından! Bak, kibirlenenlerin yeri ne kötü!
  30. Allah’tan korkup kötülüklerden sakınanlara: “Rabbiniz ne indirdi?” diye sorulduğunda : “Hayır indirdi.” demişlerdir. Bu dünyada iyi işler yapanlara güzel bir mükafat vardır. Elbette ahiret yurdu daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne hoş!
  31. Girecekleri yer altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir, orada bütün diledikleri vardır; işte Allah takva sahiplerini böyle mükafatlandırır.
  32. Onlar ki, melekler, onların canlarını hoşça davranarak alırlar. “Selam size, girin cennete, çünkü çalışıyordunuz.” derler.
  33. O kafirler, sadece kendilerine meleklerin gelmesin! veya Rabbinin emrinin gelmesini beklerler, onlardan öncekiler de böyle yaptılar. Allah onlara zulmetmedi; fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
  34. Onun için yaptıklarının fenalıktan başlarına musibet oldu ve alay ettikleri şey kendilerini sarıverdi.
  35. Bir de müşrikler Allah dileseydi, ne biz, ne de atalarımız, O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık ve O’nun emri olmadan hiçbir şeyi yasaklamazdık! dediler. Bunlardan öncekiler de böyle yaptılar. Buna karşı peygamberin görevi, açık bir tebliğden başka birşey değildir.
  36. Andolsun ki: Biz, her ümmete: “Allah’a kulluk edin ve Tağuttan sakının!” diye uyaran bir peygamber gönderdik. Sonra içlerinden kimine Allah hidayet nasip etti, kimine de sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde bir dolaşın da peygamberlere yalancı diyenlerin sonunun ne olduğunu görün!
  37. Sen onların doğru yolu bulmalarını aşırı derecede istesen de kesinlikle Allah, sapıklıkta bırakacağı kimseleri doğru yola eriştirmez; Onların yardımcıları da yoktur.
  38. Onlar: ” Allah, ölen kimseyi diriltmez.” diye olanca yeminleriyle Allah’a yemin ettiler. Hayır, dirilecektir, bu O’nun taahüt ettiği gerçek bir va’ddir; fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
  39. Allah, hakkında görüş ayrılığına düştükleri gerçeği kendilerine anlatması ve inkar edenlerin de kendilerinin yalancı olduklarım bilmeleri için, onları dirilecektir.
  40. Bizim, herhangi birşey için sözümüz onu murat ettiğimiz zaman, yalnızca ona:”Ol!” dememizdir. O da hemen oluverir.
  41. Zulme uğradıktan sonra Allah uğrunda hicret edenlere gelince, kesinlikle onları dünyada güzelce yerleştireceğiz; ahiret mükafatı ise daha büyüktür, eğer bilseler.
  42. Onlar ki, sabretmişlerdir ve hep Rablerine dayanırlar.
  43. Senden önce de peygamberler olarak yalnızca kendilerine vahy vermekte olduğumuz erkekler gönderdik. Bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.
  44. Onları açık mucizelerle ve kitaplarla göndermiştik. Sana da bu Kur’an’ı indirdik, insanlara kendilerine indirileni anlatasın diye. Belki düşünürler.
  45. Yoksa o fenalıkları yapmak için tuzak kurup duranlar, Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden, hatır ve hayallerinden geçmeyen yönlerden kendilerine azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
  46. Ya da dönüp dolaşırlarken kendilerini yakalayamayacağından? Onlar Allah’ı aciz bırakacak değillerdir.
  47. Veya kendilerini korkuta korkuta, eksilte eksilte alıvermesinden? Demek ki, Rabbiniz çok çok şefkatli, çok merhametlidir.
  48. Onlar, Allah’ın yarattığı herhangi bir şeyi görmüyorlar mı? Bir baksalar ya, gölgeleri sağlarından, sollarından sürüklenerek, Allah’a secdeler ederek dönüp dolaşır.
  49. Göklerde ve yerde gerek canlı gerek melek kısmından ne varsa hepsi büyüklük taslamadan Allah’a secde ederler.
  50. Üstlerinden Rablerinin korkusunu duyarlar ve kendilerine her ne emredilirse yerine getirirler.
  51. Allah da buyurmuştur ki: “İki tanrı edinmeyin; O, ancak bir ilahtır. Onun için Benden, yalnızca Benden korkun!”
  52. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. öyle iken, siz Allah’tan başkasından mı korkuyorsunuz?
  53. Sizde nimet olarak her ne varsa hepsi Allah’ tandır. Sonra başınıza bir keder geldiğinde de hep O’na feryat edersiniz.
  54. Sonra o kederi sizden kaldırdığı zaman, içinizden bir kısmı derhal Rablerine ortak koşarlar.
  55. Kendilerine verdiğimiz nimeti nankörlük ile karşılamak için yaparlar bunu. Şimdi zevk sürün bakalım, yarın bileceksiniz!
  56. Bir de onlar kendilerine verdiğimiz rızıklardan tutup o hiçbir şey bilmeyen nesnelere bir pay ayırıyorlar. Allah’a andolsun ki, siz yaptığınız iftiralardan mutlaka hesaba çekileceksiniz.
  57. Allah’a kızlar isnat ediyorlar O, bundan münezzehtir kendilerine ise canlarının istediğim.
  58. Oysa onlardan birine kız müjdesi verildiğinde öfkesinden yüzü simsiyah kesiliyor.
  59. Verilen müjdenin kötü etkisiyle kavminden gizleniyor. Onu, hakarete katlanıp sağ mı bırakacak, yoksa toprağa mı gömecek? Bak, ne fena hükümler veriyorlar!
  60. Ahirete iman etmeyenler için kötülük örneği sıfatlar vardır; en yüce sıfatlar ise Allah’ındır. O, güçlüdür. hikmet sahibidir.
  61. Şayet Allah insanları zulümleri ile cezalandırsaydı, yeryüzünde bir tek deprenen canlı bırakmazdı, fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Süre sonu geldiğinde ise ne bir an erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.
  62. Onlar, kendilerinin hoşlanmayacakları şeyleri Allah’a isnat ediyorlar, dilleri de en güzel akıbetin kendilerinin olduğuna ait yalan söylüyor. Doğrusu, onların hakkı sadece ateştir ve onlar en önde gidecekler o ateşe!
  63. Allah’a andolsun ki, senden önce birçok ümmetlere peygamberler gönderdik, ne var ki, şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi. Bugün de onların dostudur. Onlar için acı bir azap vardır.
  64. Biz, sana bu kitabı, yalnızca onlara ihtilaf ettikleri şeyi açıklayasın ve iman edeceklere bir hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.
  65. Allah gökten bir su indirdi de onunla yeri ölümünden sonra diriltti. Şüphesiz ki, bunda dinleyecek bir topluluk için bir ibret vardır.
  66. Gerçekten size sağmal hayvanlarda da bir ibret vardır. Biz, size onların kanlarındaki fışkı ile kan arasından, lezzetli ve içenlerin boğazlarından kolayca kayıp giden halis bir süt içiliyoruz.
  67. Hurma ve üzüm ağaçlarının meyvelerinden de hem içki, hem de güzel bir yiyecek çıkarırsınız. Şüphesiz ki, bunda aklını kullanan bir topluluk için kesin bir ibret vardır.
  68. Rabbin bal arısına da şöyle vahyetti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan göz göz evler edin!
  69. Sonra bütün meyvelerden ye ve Rabbinin kolay kıldığı yollara koy.” İçlerinden çeşitli renklerde bir içecek çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz ki, bunda düşünen bir topluluk için büyük bir ibret vardır.
  70. Sizi, Allah yarattı, sonra O, sizi öldürür; içinizden kimi de bildiklerinden hiçbir şey bilmez olsun diye, ömrünün en kötü çağma kadar yaşatılır. Şüphesiz ki, Allah herşeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.
  71. Allah, rızık bakımından kiminizi kiminize üstün kıldı. Fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere vermiyorlar ki, eşit olsunlar. Şimdi Allah’ın nimetini inkar mı ediyorlar?
  72. Allah sizlere kendi cinsinizden eşler yarattı. Eşlerinizden oğullar ve torunlar verdi ve sizi hoş hoş nimetlerle rızıklandırdı. Onlar, şimdi batıla inanıp da Allah’ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
  73. Allah’ı bırakıp da göklerden ve yerden kendilerine verecek hiçbir rızka sahip olmayan ve olma ihtimali bulunmayan şeylere tapıyorlar.
  74. Artık Allah’a temsiller yapmağa kalkmayın. Çünkü Allah bilir, siz bilemezsiniz.
  75. Allah şunu mİsal getirdi: Bir yanda hiçbir şeye gücü yetmeyen bir köle, diğer yanda tarafımızdan güzel bir rızık verdiğimiz, ondan gizli, açık olarak harcayan hür bir insan, bunlar hiç eşit olur mu? Bütün hamd, Allah’a mahsustur, fakat çokları bilmezler.
  76. Allah şunu da bir örnek veriyor: Birisi hiçbir şeye gücü yetmeyen, efendisine sadece bir ağırlık olan ve ne tarata gönderilse hiçbir işe yaramayan bir dilsizdir. Bu dilsiz hiç adaletle emreden ve doğru bir yolda giden kimse ile eşit olabilir mi?
  77. Bütün göklerin ve yerin sırrını bilmek de Allah’a mahsustur. Kıyamet olayı da yalnız bir göz kırpması gibi veya daha yakındır. Şüphe yok ki, Allah, herşeye gücü yetendir.
  78. Allah, sizi annelerinizin karınlarından hiçbir şey bilmediğiniz bir halde çıkardı. Öyle iken size, işitme, gözler ve kalpler verdi ki, şükredesiniz.
  79. Gök yüzünün boşluğunda Allah’ın emrine boyun eğdirilerek uçuşan kuşları görmediler mi? Onları boşlukta tutan Allah’tır ancak. Şüphesiz, bunda iman edecek bir topluluk için birçok deliller vardır.
  80. Allah size evlerinizden bir huzur ve dinlenme yeri yaptı. Hayvanların derilerinden gerek yolculuk sırasında, gerekse konup yerleştiğiniz günlerde kolayca taşıyabileceğiniz barınaklar ve yünlerinden, yapağılarından, kıllarından da bir süreye kadar kullanacağınız, giyim, ev eşyası ve ticaret malı yarattı.
  81. Allah, yarattığı şeylerden sizin için gölgeler yaptı; size dağlardan siperler yaptı; sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve sizi savaşta koruyacak giysiler yaptı. Böylece O, samimi müslüman olasınız diye, üzerinizde olan nimetin! tamamlayacaktır.
  82. Buna karşı eğer yüz çevirirlerse, artık senin üzerine düşen ancak açık tebliğdir.
  83. Allah’ın nimetini tanırlar, sonra da onu inkar ederler. Çoğu kafir kimselerdir.
  84. Bir gün gelecek, her ümmetten bir şahit getireceğiz, sonra o küfredenlere ne izin verilecek ne de özürleri kabul edilecektir.
  85. O zulmedenler, azabı gördükleri zaman, artık ne azaptan hafifletilecek, nede kendilerine mühlet verilecek
  86. Allah’a ortak koşanlar, ortaklarım gördüklerinde: “Ey Rabbimiz, işte bunlar, seni bırakıp da kendilerine taptığımız ortaklarımızdır.” diyecekler. Onlar da kendilerine: “Siz kesinlikle, yalancılarsınız!” sözünü fırlatacaklardır.
  87. Ve o gün Allah’a teslimiyet göstermişler, bütün uydurdukları ortaklar kendilerini bırakarak kaybolup gitmişlerdir.
  88. Hem küfretmiş hem de Allah yolundan çevirmiş olanlar, diğerlerini de bozduktan için, onlara azap üstüne bir azap daha artırdık.
  89. Hele her ümmet içinde kendilerinden kendi üzerlerine bir şahit göndereceğimiz seni de onların üzerine şahit getirdiğimiz gün!.. Bu Kitabı sana, herşeyi beliğ bir şekilde açıklamak; hem bir hidayet kanunu, hem bir rahmet, hem de müslümanlara müjde olmak üzere ceste ceste indirdik.
  90. Haberiniz olsun ki Allah, size adaleti, iyi davranmayı ve yakınlara yardımda bulunmayı emrediyor; hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı yasaklıyor; dinleyip anlayıp tutasınız diye size öğüt veriyor.
  91. Bir de antlaşma yaptığınızda Allah’ın ahdini yerine getirin ve sağlam ettiğiniz yeminleri bozmayın. Nasıl olur ki, Allah’ı üzerimize kefil yapmıştınız! Şüphe yok ki Allah, yaptıklarınızı tamamen bilir.
  92. Ve bir ümmet diğer ümmetten daha çok olduğu için, yeminlerinizi aranızda bir hile aracı edinerek, o ipliğini kat kat kuvvetlice büktükten sonra sökmeye çalışan karı gibi olmayın! Herhalde Allah, sizi onunla imtihan eder ve O, kesinlikle hakkında ihtilaf etmekte olduğunuz şeyleri, kıyamet günü size açıklayacaktır.
  93. Allah dileseydi mutlaka hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat O, dilediğim saptırır, dilediğini doğru yola eriştirir ve herhalde hepiniz, bütün yaptıklarınızdan sorumlu olacaksınız.
  94. Yeminlerinizi, aranızda hile ve bozgunculuğa vesile edinmeyin, sonra sağlam basmışken bir ayak kayar ve Allah yolundan saptığınız için fena acı tadarsınız; artık ahirette de size pek büyük bir azap olur.
  95. Allah’ın ahdini küçücük bir bedele değişmeyin! Herhalde Allah katındaki sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz.
  96. Sizin yanınızdaki tükenir. Allah’ın katındaki ise kalıcıdır. Biz, mutlaka o sabredenlere, yaptıkları işin daha güzeli ile mükafatlarını vereceğiz.
  97. Erkekten, dişiden her kim mümin olarak iyi bir iş yaparsa, muhakkak ona hoş bir hayat yaşatacağız ve yapmakta oldukları işlerin daha güzeli ile mükafatlarım mutlaka vereceğiz.
  98. Şimdi,Kur’an okuduğun vakit, önce o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın!
  99. Gerçek şu ki, iman edip de Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun hiçbir hakimiyeti yoktur.
  100. Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve Allah’a ortak koşanlaradır.
  101. Bir ayeti bir ayetin yerine bedel yaptığımız zaman Allah indirdiğini ve indireceğini en iyi bilirken o şeytan dostları : “Sen yalnızca bir iftiracısın!” dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
  102. Söyle onlara: “Onu Rabbinden hak olarak Rühu’l-Kudüs (Cebrail), iman edenlere sebat vermek ve müslümanlara bir hidayet ve bir müjde olmak için indirdi.”
  103. Muhakkak biliyoruz ki onlar: “Mutlaka onu bir insan öğretiyor!” da diyorlar. Haktan saparak isnatta bulunmak istedikleri kimsenin dili yabancıdır; bu Kur’an ise gayet açık bir Arapça’dır.
  104. Allah’ın ayetlerine inanmayanları, elbette Allah doğru yola erdirmez ve onlara acı bir azap vardır.
  105. Yalanı ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur, iftira ederler; işte onlar, yalancıların ta kendileridirler.
  106. Her kim imanından sonra Allah’a küfrederse kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan başka ve kim küfre göğsünü açarsa, onların üstüne kesinkes Allah’tan bir gazap iner ve onlara büyük bir azap vardır.
  107. Bunun sebebi, onların dünya hayatım sevip onu ahirete tercih etmiş olmalarıdır; Allah da kafirler güruhunu doğru yola çıkarmaz.
  108. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlemiştir ve işte onlar, gafillerin ta kendileridir.
  109. Çare yok, onlar ahirette tamamen hüsrana düşeceklerdir.
  110. Sonra şüphe yok ki, Rabbin o eziyete uğratılmalarının arkasından hicret eden sonra savaşıp sabreden kimselerin yardımcısıdır; doğrusu Rabbin bunun arkasından elbette bağışlayacak ve merhamet edecektir.
  111. O gün ki, herkes kendi nefsini kurtarmak için mücadele ederek gelir; herkese yapmış olduğu işin karşılığı tamamıyla ödenir ve hiçbirine zulmedilmez.
  112. Birde Allah, bir şehri örnek verdi ki, halkı güvenlik ve asayiş içindeydi, rızıkları her yerden bol bol geliyordu. Ne varki, onlar Allah’ın nimetlerine nankörlük ettiler. Allah da onlara o yaptıkları sanatla açlık ve korku elbisesini tatdırdı.
  113. Andolsun ki, onlara içlerinden bir peygamber geldi de ona yalan söylüyor, dediler. Azap da zulmederlerken kendilerini yakalayıverdi.
  114. Onun için Allah’ın size verdiği rızıklardan helal ve hoş olarak yiyin de Allah’ın nimetine şükredin, eğer gerçekten O’na ibadet edecekseniz.
  115. O, size ancak ölüyü, kanı, domuz etini, bir de Allah’tan başkasının adına kesileni yasakladı. Her kim de çaresiz kalırsa, başkasına saldırmaksızın ve sınırı aşmaksızın yiyebilir; artık şüphe yok ki, Allah, çok bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir.
  116. Sadece dillerinizin yalan yere nitelemesi ile:”şu helaldır, şu haramdır.” demeyin ki, yalanı Allah’a iftira etmiş olursunuz. Şüphe yok ki, yalanı Allah’a iftira edenler kurtuluşa eremezler.
  117. Bu az bir faydalanmadır ve onlara acı bir azap vardır.
  118. Yahudilere ise bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık ve onlara biz zulmetmedik, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
  119. Sonra muhakkak Rabbin, bir cehaletle kötülük isteyen sonra arkasından tevbe edip düzelen kimselerin lehinedir; şüphesiz ki, Rabbin, bunun arkasından elbette çok bağışlayandır, merhamet sahibidir.
  120. Muhakkak ki, İbrahim başlı başına bir ümmet idi, tevhid inancına sahip olarak Allah’a itaat için kıyam etmişti ve asla Allah’a ortak koşanlardan olmadı.
  121. O’nun nimetlerine şükredendi. Allah, onu seçmiş ve doğru bir yola iletmiş.
  122. Ve Biz ona dünyada bir iyilik verdik. Şüphesiz ki o, ahirette de mutlaka iyiler arasında olacaktır.
  123. Sonra da sana: “Hakperest (hanif) olarak İbrahim’in dinine tabi ol! O, hiçbir zaman Allah’a ortak koşanlardan olmadı.” diye vahyettik.
  124. Cumartesi gününü tutmak, ancak onda görüş ayrılığına düşenlere farz kılındı. Şüphesiz ki; Rabbin, onların o ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında kıyamet gününde aralarında hükmünü mutlaka verecektir.
  125. Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel güzel öğütle davet et ve onlarla en güzel şekilde mücadele yap! Çünkü Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir ve doğru yolda gidenleri en iyi biten de ancak O’dur.
  126. Eğer ceza ile karşılık verecek olursanız, ancak size yapılan cezanın misli ile cezalandırınız. Şayet sabrederseniz, andolsun ki bu, sabredenler için elbette daha hayırlıdır.
  127. Sabret, sabrın da ancak Allah’ın yardımı iledir ve onlar için üzülme, kurdukları tuzaktan dolayı telaş da etme!
  128. Zira muhakkak ki Allah, takva sahibi olanlar ve hep güzellik yapanlarla beraberdir.

A’dan Ze’ye sureler

Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.

Leave a Comment

Contact Us

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Not readable? Change text.

Start typing and press Enter to search