Tâ Hâ Suresi
Tâ Hâ Suresi Mekke döneminde inmiştir. 135 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan harflerden almıştır. Sûrede, Allah’ın peygamberler aracılığıyla insanlara gösterdiği doğru yolun temel gerçeklerine işaret edilmekte, Hz.Peygamber teselli edilerek peygamberlik görevini mutlaka en güzel şekilde başaracağı müjdelenip kendisine karşı çıkanların uğrayacağı sonuçlar izah edilmektedir.
Tâ Hâ Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):
- Taha
- Ma enzelna aleykel kur’ane li teşka
- İlla tezkiratel limey yahşa
- Tenziylem mimmen halekal erda ves semavatil ula
- Errahmanü alel arşisteva
- Lehu ma fis semavati ve ma fil erdı ve ma beynehüma ve ma tahtes sera
- Ve in techer bil kavli fe innehu ya’lemüs sirra ve ahfa
- Allahü la ilahe illa huve lehül esmaül husna
- Ve hel etake hadiysü musa
- İz raa naran fe kale li ehlihimküsu innı anestü naral leallı atıküm minha bi kabesin ev ecidü alen nari hüda
- Felemma etaha nudiye ya musa
- İnnı ene rabbüke fahla’ na’leyk inneke bil vadil mukaddesi tuva
- Ve enahtertüke festemı’ lima yuha
- İnnenı enallahü la ilahe illa ene fa’büdnı ve ekımıs salate li zikrı
- İnnes saate atiyetün ekadü uhfıha li tücza küllü nefsim bi ma tes’a
- Fe la yesuddenneke anha mel la yü’minü biha vettebea hevahü fe terda
- Ve ma tilke bi yemınike ya musa
- Kale hiye asay etevekkeü aleyha ve ehüşşü biha ala ğanemı ve liye fıha mearibü uhra
- Kale elkıha ya musa
- Fe elkaha fe iza hiye hayyetün tes’a
- Kale huzha ve la tehaf se nüıydüha sıratehel ula
- Vadmün yedeke ila cenahıke tahrüc beydae min ğayri suin ayeten uhra
- Li nüriyeke min ayatinel kübra
- İzheb ila fir’avne innehu tağa
- Kale rabbişrah lı sadrı
- Ve yessir lı emrı
- Vahlül ukdetem mil lisanı
- Yefkahu kavlı
- Vec’al li vezıram min ehlı
- Harune ehıy
- Üşdüd bihı ezrı
- Ve eşrikhü fı emrı
- Key nüsebbihake kesıra
- Ve nezkürake kesıra
- İnneke künte bina besıyra
- Kale kad ütiyte sü’leke ya musa
- Ve lekad menenna aleyke merraten uhra
- İz evhayna ila ümmike ma yuha
- Enıkzi fıhi fit tabuti fakzi fıhi fil yemmi fel yülkıhil yemnü bis sahıli ye’huzhü adüvvül lı ve adüvvül leh ve elkaytü aleyke mehabbetem minnı ve li tusnea ala aynı
- İz temşı uhtüke fe raca’nake ila ümmike key tekarra aynüha ve la tahzen ve katelte nefsen fe necceynake minel ğammi ve fetennake fütunen fe lebiste sinıne fı ehli medyene sümme ci’te ala kaderiy ya musa
- Vastana’tüke li nefsı
- İzheb ente ve ehuke bi ayatı ve la teniya fı zikrı
- İzheba ila fir’avne innehu tağa
- Fe kula lehu kevlel leyyinel leallehu yetezekkeru ev yahşa
- Kala rabbena innena nehafü ey yefruta aleyna ev ey yatğa
- Kale la tehafa innenı meaküma esmeu ve era
- Fe’tiyahü fe kula inna rasula rabbike fe ersel meana benı israıle ve la tüazzibhüm kad ci’nake bi ayetim mir rabbik vesselamü ala menittebeal hüda
- İnna kad uhıye ileyna ennel azabe ala men kezzebe ve tevella
- Kale fe mer rabbüküma ya musa
- Kale rabbünellezı a’ta külle şey’in halkahu sümme heda
- Kale fema balül kurunil ula
- Kale ılmüha ınde rabbı fı kitab la yedıllü rabbı ve la yensa
- Ellezı ceale lekümül erda mehdev ve selek leküm fıha sübülev ve enzele mines semai maa fe ahracna bihı ezvacem min nebatin şetta
- Külu ver’av en’ameküm inne fı zalike le ayatil li ülin nüha
- Minha halaknaküm ve fıha nüıydüküm ve minha nuhricüküm taraten uhra
- Ve lekad eraynahü ayatina külleha fe kezzebe ve eba
- Kale ec’tena li tuhricena min erdına bi sıhrike ya musa
- Fe le ne’tiyenneke bi sıhrim mislihı fec’al beynena ve belneke mev’ıdel la nuhlifühu nahnü ve la ente mekanen süva
- Kale mev’ıdüküm yevmüz zınet ve ey yuhşeran nasü duha
- Fe tevella fir’avnü fe cemea keydehu sümme eta
- Kale lehüm musa veyleküm la tefteru alellahi keziben fe yüshıteküm bi azab ve kad habe meniftera
- Fe tenazeu emrahüm beynehüm ve eserrun necva
- Kalu in hazani le sahırani yürıdani ey yuhricaküm min erdıküm bi sıhrihima ve yezheba bi tarıkatikümül müsla
- Fe ecmiu keydeküm sümme’tu saffa ve kad eflehal yevme menista’la
- Kalu ya musa imma en tülkıye ve imma en nekune evvele men elka
- Kale bel elku fe iza hıbalühüm ve ısıyyühüm yühayyehü ileyhi min sıhrihim enneha tes’a
- Fe evcese fı nefsihı hıyfetem musa
- Kulna la tehaf inneke entel a’la
- Ve elkı ma fı yemınike telkaf ma saneu innema saneu keydü sahır ve la yüflihus sahırü haysü eta
- Fe ülkıyes seharatü sücceden kalu amenna bi rabbi harune ve musa
- Kale amentüm lehu kable en azene leküm innehu le kebırukümüllezı allemekümüs sıhr fe le ükattıanne eydiyeküm ve ercüleküm min hılafiv ve le üsallibenneküm fı cüzuın nahli ve le ta’lemünne eyyüna eşeddü azabev ve ebka
- Kalu len nü’sirake ala ma caena minel beyyinati vellazı fetarana fakdı ma ente kad innema takdıy hazihil hayated dünya
- İnna amenna bi rabbina li yağfira lena hatayana ve ma ekrahtena aleyhi mines sıhr vallahü hayruv ve ebka
- İnnehu mey ye’ti rabbehu mürimen fe inne lehu cehennem la yemutü fıha ve la yahya
- Ve mey ye’tihı mü’minen kad amiles salihati fe ülaike lehümüd deracatül ula
- Cennatü adnin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha ve zalyike cezaü men tezekka
- Ve lekad evhayna ila musa en esri bi ıbadı fadrib lehüm tarıkan fil bahri yebesa la tehafü derakev ve la tahşa
- Fe etbeahüm fir’avnü bi cünudihı fe ğaşiyehüm minel yemmi ma ğaşiyehüm
- Ve edalle fir’avnü kavmehu ve ma heda
- Ya benı israıle kad enceynaküm min adüvviküm ve vaadnaküm canibet turil eymene ve nezzelna aleykümül menne ves selva
- Külu min tayyibati ma razaknnaküm ve la tatğav fıhi fe yehılle aleyküm ğadabı ve mey yahlil aleyhi ğadabı fe kad heva
- Ve innı le ğaffarul limen tabe ve amene ve amile salihan sümmehteda
- Ve am a’celek an kavmike ya musa
- Kale hüm ülai ala eserı ve aciltü ileyke rabbi li terda
- Kale fe inna kad fetenna kavmeke mim ba’dike ve edallehümüs samiriyy
- Fe racea musa ila kavmihı ğadbane esifa kale ya kavmi elem yeıdküm rabbüküm va’den hasena e fe tale aleykümül ahdü em eradtüm ey yehılle aleyküm ğadabüm mir rabbiküm fe ahleftüm mev’ıdı
- Kalu ma ahlefna mev’ıdeke bi melkina velakinna hummilna evzaram min zınetil kavmi fe kazefnaha fe kezalike elkas samiriyy
- Fe ahrace lehüm ıclen cesedel lehu huvarun fe kalu haza ilahüküm ve ilahü musa fe nesiy
- E fe la yeravne ella yarciu ileyhim kavlev ve la yemlikü lehüm darrav ve la nef’a
- Ve le kad kale lehüm harunü min kablü ya kavmi innema fütintüm bih ve inne rabbekümür rahmanü fettebiuni ve etıy’u emrı
- Kalu len nebreha aleyhi akifıne hatta yarcia ileyna musa
- Kale ya harunü ma meneake iz raeytehüm dallu
- Ella tettebian e fe esayte emri
- Kale yebneümme la te’huz bi lıhyetı ve la bi ra’si innı haşıtü en tekule ferrakte beyne benı israıle ve lem terkub kavlı
- Kale fe ma hatbüke ya samiriyy
- Kale besurtü bi ma lem yebsuru bihı fe kabadtü kabdatem min eserir rasuli fe nebeztüha ve kezalike sevvelet lı nefsı
- Kale fezheb fe inne leke fil hayati en tekule la misase ve inne leke mev’ıdel len tuhlefeh venzur ila ilahikellezı zalte aleyhi akifale nüharrıkannehu sümme le nensifennehu fil yemmi nesfa
- İnnema ilahükümüllahüllezı la ilahe illa hu vesia külle şey’in ılma
- Kezalike nekussu aleyke min embai ma kad sebak ve kad ateynake mil ledünna zikra
- Men a’rada anhü fe innehu yahmilü yevmel kıyameti vizra
- Halidıne fıh ve sae lehüm yevmel kıyameti hımla
- Yevme yünfehu fis suri ve nahşürul mücrimıne yevmeizin zürka
- Yetehafetune beynehüm il lebistüm illa aşra
- Nahnü a’lemü bima yekulune iz yekulü emselühüm tarıkaten il lebistüm illa yevma
- Ve yes’eluneke anil cibali fe kul yensifüha rabbı nesfa
- Fe yezeruha kaan safsafa
- La tera fıha ıvecev ve la emta
- Yevmeiziy yettebiuned daıye la ıvece leh ve haşeatil asvatü lir rahmani fe la tesmeu illa hemsa
- Yevmeizil la tenfeuş şefaatü illa men ezine lehür rahmanü ve radıye lehu kavla
- Ya’lemü ma beyne eydıhim ve ma halfehüm ve la yühıytune bihı ılma
- Ve anetil vücuhü lil hayyil kayyum ve kad habe men hamele zulma
- Ve mey ya’mel mines salihüti ve hüve mü’minün fe la yehafü zulmev ve la hadma
- Ve kezalike enzelnahü kur’anen arabiyyev ve sarrafna fıhi minel veıydi leallehüm yettekune ev yuhdisü lehüm zikra
- Fe teallellahül melikül hakk ve la ta’cel bil kur’ani min kabli ey yukda ileyke vahyühu ve kur rabbi zidnı ılma
- Ve lekad ahıdna ila ademe min kablü fe nesiye ve lem necid lehu azma
- Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs eba
- Fe kulna ya ademü inne haza adüvvül leke ve li zevcike fe la yuhricenneküma minel cenneti fe teşka
- İnne leke ella tecua fıha ve la ta’ra
- Ve enneke la tazmeü fıha ve la tadha
- Fe vesvese ileyhiş şeytanü kale ya ademü hel edüllüke ala şeceratil huldi ve mülkil la yebla
- Fe ekela minha fe bedet lehüma sev’atühüma ve tafika yahsıfani aleyhima miv verakıl cenneti ve asa ademü rabbehu fe ğava
- Sümmectebahü rabbühu fe tabe aleyhi ve heda
- Kelehbita minha cemıam ba’duküm li ba’dın adüvv fe imma ye’tiyenneküm minnı hüden fe menittebea hüdaye fe la yedıllü ve la yeşka
- Ve men a’rada an zikrı fe innel lehu meıyşeten dankev ve nahşüruhu yevmel kıyameti a’ma
- Kale rabbi lime haşertenı a’ma ve kad küntü besıyra
- Kale kezalike etetke ayatüna fe nesıteha ve kezalikel yevme tünsa
- Ve kezalike neczı men esrafe ve lem yü’mim bi ayati rabbih ve le azabül ahırati eşeddü ve ebka
- E fe lem yehdi lehüm kem ehleknü kablehüm minel kuruni yemşune fı mesakinihim inne fı zalike le ayatil li ülin nüha
- Velev la kelimetün sebekat mir rabbike le kane lizamev ve ecelüm müsemma
- Fasbir ala ma yekulune ve sebbıh bi hamdi rabbike kable tuluış şemsi ve kable ğurubiha ve min anail leyli fe sebbıh ve atrafen nehari lealleke terda
- Ve la temüddenne aynelke ila ma metta’na bihı ezvacem minhüm zehratel hayatid dünya li neftinehüm fıh ve rizku rabbike hayrun ve beka
- Ve’mur ehleke bis salati vastabir aleyha la nes’elüke rizka nahnü nerzükuk vel akıbetü lit takva
- Ve kalu lev la ye’tiyna bi ayetim mir rabbih e ve lem te’tihim beyyinetü ma fis suhufil ula
- Ve lev enna ehleknahüm bi azabim min kablihı le kalu rabbena lev la erselte ileyna rasulen fe nettebia ayatike min kabli en nezille ve nahza
- Kul küllüm müterabbisun fe terabbesu fe se ta’lemune men ashabüs sıratıs seviyyi ve menihteda
Tâ Hâ Suresi Türkçe Anlamı (Meali) :
- Ta Ha
- Kur’an’ı sana mutsuz olasın diye indirmedik.
- Ancak saygısı olana bir öğüt olmak üzere.
- Hem yeri, hem o yüksek yüksek gökleri yaratan tarafından peyderpey indirilen bir kitap olarak indirdik.
- O Rahman, Arş’a hakim oldu.
- Bütün göklerdekiler, bütün yerdekiler, bütün bunların arasındakiler ve bütün yerin dibindekiler hep O’nundur.
- Sen bu sözü ilan edeceksen de O, hem gizliyi, hem daha gizlisini bilir.
- Allah, O’ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O en güzel isimler hep O’nundur.
- Musa’nın olayı sana ulaştı mı?
- Hani bir vakit o bir ateş gördü de ailesine: “Siz durun, benim gözüme bir ateş ilişti, belki size ondan bir yalın kor getiririm veya ateşin yanında bir kılavuz bulurum.” dedi.
- Ona vardığı zaman, kendisine şöyle seslenildi: Ey Musa
- Haberin olsun, Benim Ben, Rabbin, hemen pabuçlarını çıkar; çünkü sen mukaddes vadide, Tuva’dasın!
- Ve Ben, seni seçtim; şimdi vahyedileni dinle!
- Gerçekten Benim Ben, Allah; Benden başka ilah yoktur; onun için Bana ibadet et ve Beni anmak için namaz kıl!
- Çünkü Kıyamet mutlaka gelecektir; Ben hemen hemen onu gizliyorum ki, herkes yaptığının karşılığını görsün.
- Sakın ona inanmayıp kendi keyfine uyan kimse seni ondan alıkoymasın, sonra helak olursun!
- O sağ elindeki de ne, ey Musa?
- Musa: “O benim asam, üzerine dayanırım ve onunla davarlarıma yaprak çırparım; benim daha başka ihtiyaçlarımı da görür.” dedi.
- “Bırak onu, ey Musa!” diye buyurdu.
- Bıraktı onu, bir de ne görsün o, bir yılan olmuş koşuyor!
- Allah: “Tut onu ve korkma, Biz onu önceki haline döndüreceğiz.” buyurdu.
- Bir de elini koynuna sok ki, diğer bir mucize olarak kusursuz bembeyaz çıksın!
- Sana en büyük mucizelerimizden bir kısmını gösterelim diye.
- Firavuna git, çünkü o pek azıttı.
- Musa dedi: “Ey Rabbim, benim göğsüme genişlik ver,
- işimi kolaylaştır bana,
- dilimden düğümü çöz,
- sözümü iyi anlasınlar.
- Bana ailemden bir yardımcı ver.
- Kardeşim Harun’u.
- Onunla sırtımı pekiştir.
- Onu görevimde or taket
- ki Seni çok tesbih edelim
- ve çok analım Seni.
- Şüphe yok ki, Sen bizi görüp duruyorsun.”
- Allah: “Haydi, erdirildin dileğine, ey Musa!” buyurdu.
- Şanıma andolsun ki, Biz sana diğer bir defa daha lütufta bulunmuştuk.
- Hani o vakit annene, verilen şu ilhamı vermiştik:
- “Onu sandığın içine koy, denize bırak, deniz de onu sahile bıraksın onu, hem Bana düşman, hem ona düşman biri alsın!” Ve senin üzerine,gözetimim altında yetiştirilesin diye, katımdan bir sevgi koydum.
- O zaman kız kardeşin gidiyor ve: “ona iyi bakacak birini bulayım mı size?” diyordu. Böylece, gözü aydın olsun ve üzülmesin diye seni tekrar annene iade ettik. Hem bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık, seni birçok denemelerden geçirdik; bu sebeple yıllarca Medyen halkı arasında kaldın, sonra da ey Musa, bir kader üstüne geldin.
- Ben, seni kendim için yetiştirdim.
- Sen ve kardeşin mucizelerimle gidin ve Beni anmakta gevşeklik etmeyin!
- Firavun’a gidin; çünkü o, pek azıttı.
- Varın da ona yumuşak dille söyleyin; belki dinler veya korkar.
- “Ey Rabbimiz, bize şiddetle saldırmasından veya azgınlığının artmasından korkarız!” dediler.
- Allah :”Korkmayın, çünkü Ben sizinle beraberim;işitirim ve görürüm.
- Haydi, varın da ona deyin ki: “Haberin olsun, biz Rabbinin elçileriyiz, artık İsrail oğullarını bizimle gönder, onlara işkence etme, biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik, selam da doğruya uyanlara!
- İnan ki, bize, azabın, kesinlikle yalanlayıp yüz çevirene olduğu vahyolundu.”
- Firavun: “Sizin Rabbiniz kimdir, ey Musa?” dedi.
- Musa: “Bizim Rabbimiz, herşeye uygun yaratılışını veren sonra da yolunu gösterendir!” dedi.
- Firavun: “Ya, öyle ise, önceki milletlerin durumu nedir?” dedi.
- Musa: “Onların bilgisi Rabbimin katında bir kitaptadır; Rabbim şaşmaz ve unutmaz.
- Yeryüzünü sizin için bir döşek yapan, orada size yollar açan ve gökten bir su indiren O’dur.” dedi. İşte Biz, bu su sayesinde çeşitli bitkilerden çifter çıkarmaktayız.
- Hem yiyiniz, hem de hayvanlarınızı güdünüz; gerçekten bunda doğruya kılavuzluk eden akıl sahipleri için birçok deliller vardır.
- Sizi topraktan yarattık, yine ona döndüreceğiz ve yine sizi ondan bir kere daha çıkaracağız.
- Andolsun ki. Biz Firavuna bütün mucizelerimizi gösterdik; öyle iken o, yine yalanladı ve dayattı.
- Dedi ki: “Ey Musa, sen sihrinle bizi yerimizden çıkarmak için mi bize geldin?
- O halde bilmiş ol ki, biz de sana onun gibi bir sihir yapacağız. Şimdi sen, seninle aramızda bir buluşma yeri ve zamanı belirte ki, ne senin ne de bizim caymayacağımız denk bir yer olsun!” dedi.
- Musa: “Sizinle buluşma vakti süs (bayram) günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir” dedi.
- Bunun üzerine Firavun, dönüp tedbir almaya girişti, bütün hilesini derledi topladı, sonra geldi
- Musa onlara: “Yazıklar olsun size, Allah’a yalan yere iftirada bulunmayın, sonra bir azap ile kökünüzü keser. Gerçekten iftira eden hüsrana uğramıştır.” dedi.
- Onlar aralarında tartışıp anlaştılar ve gizlice fısıldaştılar.
- Dediler ki: “Şüphesiz bunlar, iki sihirbazdır; sizi yerinizden çıkarmak ve sizin o ideal inanç ve gidişatınızı yok etmek istiyorlar.
- Siz de bütün hilelerinizi birleştirin, sonra sıra halinde gelin. Muhakkak ki, bugün üstün gelen zafere ermiş olacak!”
- Onlar: “Ey Musa ya sen at, ya da ilk atan biz olalım.” dediler.
- Musa: “Haydi, siz atın!” dedi. Bir de baktı ki, onların ipleri ve sopaları, sihirleri sebebiyle, kendisine cidden koşuyorlarmış gibi görünüyor.
- Birden bire Musa, içinde bir tür korku duydu.
- Dedik ki: “Korkma, çünkü sensin üstün sen!
- Sağ elindekini bırakıver; o, onların yaptıklarını yalar yutar. Çünkü onların yaptıkları yalnızca bir sihirbaz hilesidir. Sihirbaz ise her nerede olsa felah bulmaz!”
- Sonunda bütün sihirbazlar secdeye kapandılar: “Harun il Musa’nın Rabbine iman ettik.” dediler.
- Firavun: “Demek ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! O, mutlaka size sihri öğreten büyüğünüzdür. O halde andolsun ki, ben de sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve sizi kesinlikle hurma dallarına asacağım; şüphesiz bileceksiniz hangimizin azap bakımından daha şiddetti ve daha sürekli olduğunu!” dedi.
- Onlar : “İhtimali yok, bize gelen bu açık mucizelere ve bizi yaratana karşı seni tercih edemeyiz. Artık ne yapacaksan yap; senin hükmün olsa olsa bu dünya hayatında geçerli olur.
- Doğrusu biz, günahlarımıza ve bizi zorladığın sihre karşı bizi bağışlasın diye Rabbimize iman ettik. Allah, daha hayırlı ve daha kafacıdır.” cevabını verdiler.
- Her kim Rabbine suçlu olarak varırsa, şüphesiz ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne dirilir.
- Her kim de mümin olarak ve yararlı işler yapmış bir halde varırsa, işte onlara en yüksek dereceler vardır.
- Altından ırmaklar akan Adn cennetleri ki, onlarda ebedi kalacaklardır. Ve o işte , temizlenen kimsenin mükafatı.
- Doğrusu Musa’ya şöyle vahyettik: “Kullarımla geceleyin yürü de onlara denizde kuru bir yol aç; yetişilmekten korkmaz ve endişe etmezsin.”
- Derken Firavun ordularıyla onları takip etti; denizden kendilerini saran sarıverdi.
- Velhasıl Firavun kavmini sapıklığa sürükledi, doğru yola götürmedi.
- Ey İsrail oğullan, sizi gerçekten düşmanınızdan kurtardık, Tür dağının sağ yanında size söz verdikve sizlere kudret helvası ile bıldırcın indirdik.
- Size verdiğimiz rızıkların en hoşlarından yiyin ve o hususta taşkınlık yapmayın ki, sonra gazabım iner üzerinize; her kimin üzerine de gazabım inerse, o uçuruma gider.
- Bununla birlikte, Ben tevbe eden, iman edip yararlı işler yapan sonra da doğru giden kimse için çok bağışlayıcıyım, şüphesiz.
- Hem seni kavminden daha çabuk gelmeye sevkeden nedir, ey Musa?
- Musa: “Onlar, benim izimin üzerindeler ve ben, hoşnut olasın diye, sana gelmekte acele ettim ey Rabbim!” dedi.
- Allah: “Ama Biz, senin ardından kavmini fitneye düşürdük ve Samiri onları saptırdı.” buyurdu.
- Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak hemen kavmine döndü: “Ey kavmim, Rabbiniz size güzel bir va’dde bulunmadı mı? Zaman mı uzadı, yoksa başınıza Rabbinizden bir gazap inmesini arzu ettiniz de mi bana verdiğiniz sözü tutmadınız?” dedi.
- Onlar: “Biz, sana verdiğimiz sözden, kendiliğimizden caymadık. Fakat biz, o kavmin zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları ateşe attık; Samiri de attı.
- Böylece (Sâmirî) onlar için böğürmesi olan bir buzağı heykeli ortaya çıkardı. (Sâmirî ve adamları) “Bu sizin de ilâhınızdır, Mûsâ’nın da ilâhıdır. Öyle iken Mûsâ, (ilâhını burada) unuttu (da onu Tûr’da aramaya gitti)” dediler
- Şu gerçeği görmüyorlar mıydı ki, o onlara bir sözle karşılık veremiyor ve kendilerine ne bir zarar ne de bir yarar sağlayabiliyordu.
- Andolsun ki, önceden Harun onlara: “Ey kavmim, siz bununla yalnızca bir fitneye tutuldunuz ve doğrusu sizin Rabbiniz esirgemesi çok Allah’tır; gelin bana uyun ve emrime itaat edin!” demişti.
- Onlar: “Biz Musa bize dönünceye kadar onun başında durmaktan asla ayrılmayacağız!” dediler.
- Musa: “Ey Harun, sana ne engel oldu bunların sapıklığa düştüklerini gördüğün zaman,
- peşimden gelmedin. Benim emrime isyan mı ettin?” dedi.
- Harun:”Ey anamın oğlu, sakalımı ve başımı tutma! Emin ol ki,”dediğime bakmadın da İsrail oğulları arasına ayrılık düşürdün.” dersin diye korktum.” dedi.
- Musa: “Ya senin derdin ne ey Samiri?” dedi.
- amiri: “Ben onların görmediklerini gördüm de Resülün izinden bir avuç toprak avuçlayıp attım, nefsim bana böyle hoş gösterdi.” dedi.
- Musa: “Haydi, defol! Çünkü senin cezan, hayat boyunca “Bana dokunmayın!” demendir; ayrıca senin asla kurtulamayacağın bir ceza daha var. O başın bekleyip durduğun tanrına da bak! Onu mutlaka yakacağız da yakacağız. Sonra da onu kül edip muhakkak denize dökeceğiz!
- Sizin ilahınız ancak o Allah’tır ki, O’ndar başka ilah yoktur. O, ilmi ile herşeyi kuşatmıştır!” dedi.
- Ya Muhammed, işte sana böyle geçmişin önemli haberlerinden kıssa anlatıyoruz. Şüphe yok ki, sana tarafımızdan bir zikir verdik.
- Her kim ondan yüz çevirirse, şüphesiz o, kıyamet gönünde bir günah yüklenecektir.
- Sonsuza dek onun altında kalacaklardır. Onlar için kıyamet günü o ne kötü bir yüktür
- O gün ki, sura üfrülecek ve suçluları o gün Biz, gömgök mahşere toplayacağız.
- Onlar, aralarında: “On günden fazla durmadınız.” diye gizli gizli konuşacaklar.
- Görüşü en üstün olanları, “Bir günden fazla durmadınız.” dediği zaman, ne diyeceklerini Biz biliriz.
- Bir de sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki:”Rabbim, onları un ufak edip savuracak!
- Yerlerini dümdüz bomboş bir halde bırakacak:
- Orada ne bir eğrilik, ne de bir yumruluk göremeyeceksin.
- O gün davetçiye hiçbir yana sapmadan uyacaklar. Öyle ki, Rahman’ın heybetinden sesler kısılmıştır; artık bir hışırtıdan başka birşey işitmezsin
- O gün Rahman’ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başka, hiç kimsenin şefaati fayda vermez.
- O, onların geleceklerini de bilir geçmişlerini de. Fakat onların bilgisi O’nu kapsayamaz.
- Bütün yüzler,o diri ve herşeyi gözetip durana baş eğmiş ve bir zulüm yüklenen gerçekten hüsrana uğramıştır.
- Her kim de mümin olarak yararlı işler yaparsa, ne bir zulümden korkar, ne de çiğnenmeden.
- İşte böylece Biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve onda tehditleri türlü şekillerde tekrarladık ki, belki korunur takva yolunu tutarlar ya da o onlarda bir düşünme, ibret alma meydana getirir.
- Demek ki Allah, O hak hükümdar, yüceler yücesidir !.. Sana vahyi tamamlanmadan önce Kur’an’ı okumakta acele etme ve: “Rabbim, benim ilmimi artır!” de.
- Gerçek şu ki, bundan önce Adem’e bir emir verdik, ama o unuttu ve Biz onda bir azim de bulmadık.
- Ve o vakti düşün ki, meleklere: “Adem için secde edin!” dedik, hemen secde ettiler;ancak İblis dayattı.
- Bunun üzerine Biz de: “Ey Adem, haberin olsun, bu, sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra mutsuz olursun.
- Çünkü senin acıkmaman ve çıplak kalmaman oradadır.
- ve sen orada susamazsın ve güneşte yanmazsın.” dedik.
- Derken şeytan ona vesvese verdi: “Ey Adem, sana sonsuzluk ağacını ve çürümesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?” dedi.
- Bunun üzerine ikisi de ondan yediter; hemen ayıp yerleri kendilerine açılıp göründü, üzerlerine cennet yaprağından yamamağa başladılar ve Adem Rabbine asi oldu da şaşkın düştü.
- Sonra Rabbi. onu seçti de tevbesini kabul buyurdu ve yol gösterdi.
- Allah : “İkiniz de oradan birlikte inin, kiminiz kiminize düşman olarak! Sonra ne zaman size Benden bir doğru yolu gösterici gelir de her kim Benim kılavuzuma uyarsa, işte o, sapıklığa düşmez ve mutsuz olmaz.
- Her kim de zikrimden yüz çevirirse. ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz.”
- Diyecek ki: “Ey Rabbim, beni niçin kör olarak haşrettin. Oysa ben, gören bir kimse idim?”
- Allah: “Öyle, sana ayetlerimiz geldi de sen onları unuttun. Bugün de böyle bırakılacaksın.” buyurur.
- Ve işte haddi aşıp Rabbinin ayetlerine inanmayanları Biz böyle cezalandırırız ve elbette o ahiret azabı daha çetin ve daha kalıcıdır.
- Yurtlarında yürüyüp durdukları kendilerinden önceki nice nesilleri helak etmemiz kendilerini doğru yola sevketmedi mi? Muhakkak bunda ibret alacak akıl sahipleri için birçok deliller vardır!
- Eğer Rabbin tarafından önceden vermiş bir söz olmasaydı, mutlaka azap derhal yapışırdı; fakat belirlenmiş bir süre var.
- O halde onların dediklerine sabret, güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gece saatlerinde de gündüzün uçlarında da tesbih et ki, hoşnutluğa eresin.
- Kafirlerden birkaç çiftini, kendilerini fitneye düşürmek için, dünya hayatının cicibicisi olarak yararlandırdığımız şeylere gözlerini dikme sakın! Oysa Rabbinin rızkı (nimeti) hem daha hayırlı, hem daha kalıcıdır.
- Hem ailene (ümmetine) namazı emret, hem de kendin ona sabırla devam et! Biz, senden bir rızık istemiyoruz, seni Biz rızıklandırırız; güzel sonuç takvanındır.
- Bir de onlar: “Rabbinden bir mucize getirse ya !” dediler. Onlara, daha önceki kitaplardakinin apaçık delili gelmedi mi ki?
- Eğer Biz, onları bundan önce bir azap ile helak etmiş olsaydık: “Ey Rabbimiz, ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de biz alçak ve rezil olmadan önce ayetlerine uysaydık.” diyeceklerdi.
- De ki : “Hepimiz beklemekteyiz, siz de bekleyin bakalım; çünkü yakında, doğru yol sahiplerinin ve doğru gidenlerin kimler olduğunu bileceksiniz!
A’dan Ze’ye sureler
Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.