Mü’minûn Suresi
Mü’minûn Suresi Mekke döneminde inmiştir. 118 âyettir. Mü’minûn Suresi, adını birinci âyette geçen “el-Mü’minûn” kelimesinden almıştır. “el-Mü’minûn”, mü’minler demektir. Müşriklere son uyarı niteliğindeki bu sûrede, mü’minlerin zafere ulaşacakları, kötülerin cezaya çarptırılacağı konu edilmektedir.
Mü’minûn Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):
- Kad eflehal mü’minun
- Ellezıne hüm fı salatihim haşiun
- Vellezıne hüm anil lağvi mu’ridun
- Vellezıne hüm liz zekati faılun
- Vellezıne hüm li fürucihim hafizun
- İlla ala ezvacihim ev ma meleket eymanühüm fe innehüm ğayru melumın
- Fe menibteğa verae zalike fe ülaike hümül adun
- Vellezıne hüm li emanatihim ve ahdihim raun
- Vellezıne hüm ala salevatihim yühafizun
- Ülaike hümül varisun
- Ellezıne yerisunel firdevs hüm fıha halidun
- Ve le kad halaknel insane min sülaletim min tıyn
- Sümme cealnahü nutfeten fı kararim mekın
- Sümme halaknen nutfete alekaten fe halaknel alekate mudğaten fe halaknel mudğate ızamen fe kesevnel ızame lahmen sümme enşe’nahü halkan ahar fe tebarakellahü ahsenül halikıyn
- Sümme inneküm ba’de zalike le meyyitun
- Sümme inneküm yevmel kıyameti tüb’asun
- Ve le kad halakna fevkaküm seb’a taraika ve ma künna anil halkı ğafilın
- Ve enzelna mines semai maem bi kaderin fe eskennahü fil erdı ve inna ala zehabim bihı le kadirun
- Fe enşe’na leküm bihı cennatim min nehıyliv ve a’nab leküm fıha fevakihü kesıratüv ve minha te’külun
- Ve şeceraten tahrucü min turi seynae tembütü bid dühni ve sıbğil lil akilın
- Ve inne leküm fil en’ami le ıbrah nüskıyküm mimma fı bütuniha ve leküm fıha menafiu kesıratüv ve minha te’külun
- Ve aleyha ve alel fülki tuhmelun
- Ve le kad erselna nuhan ila kavmihı fe kale ya kavmı’büdüllahe mal leküm min ilahin ğayruh e fe la tettekun
- Fe kalel meleüllezıne keferu min kavmihı ma haza illa beşerum mislüküm yürıdü ey yetefeddale aleyküm ve lev şaellahü le enzele melaikeh ma semı’na bi haza fı abainel evvelın
- İn hüve illa racülüm bihı cinnetün fe terabbesu bihı hatta hıyn
- Kale rabbinsurnı bima kezzebun
- Fe evhayna ileyhi enisnaıl fülke bi a’yünina ve vahyina fe iza cae emruna ve farat tennuru feslük fıha min küllin zevceynisneyni ve ehleke illa men sebeka aleyhil kavlü minhüm ve la tühatıbnı fillezıne zalemu innehüm muğrakun
- Fe izesteveyte ente ve mem meake alel fülki fe kulil hamdü lillahillezı neccana minel kavmiz zalimın
- Ve kur rabbi enzilnı münzelem mübarakev ve ente hayrul münzilın
- İnne fı zalike le ayativ ve in künna le mübtelın
- Sümme enşe’na mim ba’dihim karnen aharın
- Fe erselna fıhim rasulem minhüm enı’büdüllahe ma leküm min ilahin ğayruh e fe la tettekun
- Ve kalel meleü min kavmihillezıne keferu ve kezzebu bi likail ahırati ve etrafnahüm fil hayatid dünya ma haza illa beşerum mislüküm ye’külü mimma te’külune minhü ve yeşrabü mimma teşrabun
- Ve lein eta’tüm beşeram misleküm inneküm izel lehasirun
- E yeıdüküm enneküm iza mittüm ve küntüm türabev ve ızamen enneküm muhracun
- Heyhate heyhate lima tuadun
- İn hiye illa hayatüned dünya nemutü ve nahya ve ma nahnü bi meb’usın
- İn hüve illa racülüniftera alellahi kezibev ve ma nahnü lehu bi mü’minın
- Kale rabbinsurnı bima kezzebun
- Kale amma kalılil le yusbihunne nadimın
- Fe ehazethümüs sayhatü bil hakkı fe cealnahüm ğussa fe bu’del lil kavmiz zalimın
- Sümme enşe’na mim ba’dihim kurunen aharın
- Ma tesbiku min ümmetin eceleha ve ma yeste’hırun
- Sümme erselna rusülena tetra küllema cae ümmeter rasulüha kezzebuhü fe etba’na ba’dahüm ba’dav ve cealnahüm ehadıs fe bu’del li kavmil la yü’minun
- Sümme erselna musa ve ehahü harune bi ayatina ve sültanim mübın
- İla fir’avne ve meleihı festekberu ve kanu kavmen alın
- Fe kalu enü’minü li beşerayni mislina ve kavmühüma lena abidun
- Fe kezzebuhüma fe kanu minel mühlekın
- Ve le kad ateyna musel kitabe leallehüm yehtedun
- Ve cealnebne meryeme ve ümmehu ayetev ve aveynahüma ila rabvetin zati karariv ve meıyn
- Ya eyyüher rusülü külu minet tayyibati va’melu saliha innı bima ta’melune alım
- Ve inne hazihı ümmetüküm ümmetev vahıdetev ve ene rabbüküm fettekun
- Fetekkatau emrahüm beynehüm zübüra küllü hızbim bima ledeyhim ferihun
- Fezerhüm fı ğamratihim hatta hıyn
- E yahsebune ennema nümiddühüm bihı mim maliv ve benın
- Nüsariu lehüm fil hayrat bel la yeş’urun
- İnnellezıne hüm min haşyeti rabbihim müşfikun
- Vellezıne hüm bi ayati rabbihim yü’minun
- Vellezıne hüm bi rabbihim la yüşrikun
- Vellezıne yü’tune ma atev ve kulubühüm veciletün ennehüm ila rabbihim raciun
- Ülaike yüsariune fil hayrati ve hüm leha sabikun
- Ve la nükellifü nefsen illa vüs’aha ve ledeyna kitabüy yentıku bil hakkı ve hüm la yuzlemun
- Vel kulubühüm fı ğamratim min haza ve lehüm a’malüm min duni zalike hüm leha amilun
- Hatta iza ehazna mütrafıhim bil azabi iza hüm yec’erun
- La tec’erul yevme inneküm minna la tünsarun
- Kad kanet ayatı tütla aleyküm fe küntüm ala a’kabiküm tenkisun
- Müstekbirıne bihı samiran tehcürun
- E fe lem yeddebberul kavle em caehüm ma lem ye’ti abaehümül evvelın
- Em lem ya’rifu rasulehüm fe hüm lehu münkirun
- Em yekulune bihı cinneh bel caehüm bil hakkı ve ekseruhüm lil hakkı karihun
- Ve levittebeal hakku ehvaehüm le fesedetis semavatü vel erdu ve men fıhinn bel eteynahüm bi zekrihim fe hüm an zikrihim mu’ridun
- Em tes’elühüm harcen fe haracü rabbike hayruv ve hüve hayrur razikıyn
- Ve inneke le ted’uhüm ila sıratım müstekıym
- Ve innellezıne la yü’minune bil ahırati anis sıratı lenakibun
- Ve lev rahımnahüm ve keşefna ma bihim min durril leleccu fı tuğyanihim ya’mehun
- Ve le kad ehaznahüm bil azabi fe mestekanu li rabbihim ve ma yetedarraun
- Hatta iza fetahna aleyhim baben za azabin şedıdin iza hüm fıhi müblisun
- Ve hüvellezı enşee lekümüs sem’a vel ebsara vel ef’ideh kalılem ma teşkürun
- Ve hüvellezı zeraeküm fil erdı ve ileyhi tuhşerun
- Ve hüvellezı yuhyı ve yümiytü ve lehuhtilafül leyli ven nehar e fe la ta’kılun
- Bel kalu misle ma kalel evvelun
- Kalu e iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le meb’usun
- Le kad vüıdna nahnü ve abaüna haza min kablü in haza illa esatıyrul evvelın
- Kul li menil erdu ve men fıha in küntüm ta’lemun
- Seyekulune lillah kul efela tezekkerun
- Kul mer rabbüs semavatis seb’ı ve rabbul arşil azıym
- Seyekulune lillah kul e fe la tettekun
- Kul mem bi yedihı melekutü külli şey’iv ve hüve yuciru ve la yücaru aleyhi in küntüm ta’lemun
- Seyekulune lillah kul fe enna tüsharu
- Bel eteynüham bil hakkı ve innehüm le kazibun
- Mettehazellahü miv velediv ve ma kane meahu min ilahin izel le zehebe küllü ilahüm bima haleka ve leala ba’duhüm ala ba’d sübhanellahi amma yasıfun
- Alimil ğaybi veş şehadeti fe teala amma yüşrikun
- Kur rabbi imma türiyennı ma yuadun
- Rabbi fe la tec’alnı fil kavmiz zalimın
- Ve inna ala en nüriyeke ma neıdühüm lekadirun
- İdfa’ billetı hiye ahsenüs seyyieh nahnü a’lemü bi ma yasıfun
- İdfa’ billetı hiye ahsenüs seyyieh nahnü a’lemü bi ma yasıfun
- Ve euzü bike rabbi ey yahdurun
- Hatta iza cae ehadehümül mevtü kale rabbirciun
- Leallı a’melü salihan fıma teraktü kella inneha kelimetün hüve kailüha ve miv veraihim berzehun ila yevmi yüb’asun
- Fe iza nüfiha fis suri fe la ensabe beynehüm yevmeiziv ve la yetesaelun
- Fe men sekulet mevazinühu fe ülaike hümül müflihun
- Ve men haffet mevazınühu fe ülaikellezıne hasiru enfüsehüm fı cehenneme halidun
- Telfehu vücuhehümün naru ve hüm fıha kalihun
- E lem tekün ayatı tütla aleyküm fe küntüm biha tükezzibun
- Kalu rabbena ğalebet aleyna şıkvetüna ve künna kavmen dallın
- Rabbena ahricna minha fe in udna fe inna zalimun
- Kalahşeu fıha ve la tükellimun
- İnnehu kane ferıkum min ıbadı yekulune rabbena amenna fağfir lena varhamna ve ente hayrur rahımın
- Fettehaz tümuhüm sıhriyyen hatta ensevküm zikrı ve küntüm minhüm tadhakun
- İnnı cezeytühümül yevme bima saberu ennehüm hümül faizun
- Kale kem lebistüm fil erdı adede sinın
- Kalu lebisna yevmen ev ba’da yevmin fes’elil addın
- Kale il lebistüm illa kalılel lev enneküm küntüm ta’lemun
- E fe hasibtüm ennema halaknaküm abesev ve enneküm ileyna la türceun
- Fe teallellahül melikül hakk la ilahe illa hu rabbül arşil kerım
- Ve mey yed’u meallahi ilahen ahara la bürhane lehu bihı fe innema hısabühu ınde rabbih innehu la yüflihul kafirun
- Ve kur rabbığfir verham ve ente hayrur rahımın
Mü’minûn Suresi Türkçe Anlamı (Meali):
- Gerçekten kurtuluşa erdi mü’minler.
- Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.
- Onlar ki, faydasız işe, boş lafa bakmazlar.
- Onlar ki, zekat vermek için çalışırlar.
- Onlar ki, ırzlarını korurlar.
- Ancak, eşleri ve sahibi bulundukları cariyelerine karşı durumları başka; çünkü bunlarla ilişkileri yüzünden kınanmazlar.
- Kim de bunun ötesini ararsa, işte onlar sınırı aşanlardır.
- Ve onlar ki, emanetlerine ve verdikleri söze riayet ederler.
- Onlar ki, namazlarını muhafaza ederler.
- İşte onlardır o mirasçılar,
- Firdevs’e varis olacaklar; orada sonsuza dek kalacaklar onlar.
- Andolsun ki, Biz insanı süzülmüş bir çamurdan yarattık
- Sonra onu, oturaklı bir karargahta bir nutfe (tohum) yaptık.
- Sonra o damlayı bir pıhtıya dönüştürdük, bu pıhtıyı bir et parçacığına dönüştürdük, bu et parçacığını bir takım kemiklere çevirdik,derken bu kemiklere bir et giydirdik; sonra ona bambaşka bir yaratık olarak hayat verdik. Bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli!
- Sonra siz, bunun arkasından mutlaka öleceksiniz.
- Sonra siz, kıyamet gününde muhakkak diriltileceksiniz.
- Gerçekte Biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık ve yaratmaktan habersiz değiliz.
- Gökten bir ölçü ile bir su indirdik ve onun yerde durmasını sağladık. Oysa Biz, onu giderme gücüne de sahibiz.
- Öyle iken durdurduk da onunla sizin için hurma bahçeleri üzüm bağları yaptık; sizin için içlerinde bir çok meyveler vardır, onlardan yer ve geçinirsiniz.
- Bir de Tur-i Sina’da yetişen bir ağaç ki, hem yağ hem de yiyenlere bir katık ile biter.
- Hayvanlarda da sizin için gerçekten bir ibret vardır. Onların karınlarındakilerden size içiriyoruz ve sizin için onlarda hem birçok yararlar vardır, hem de etlerinden yersiniz.
- Ayrıca hem onlara, hem de gemiye yüklenip taşınırsınız.
- Yüceliğime andolsun ki, Biz Nuh’u kavmine peygamber gönderdik de Nuh dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin. O’ndan başka bir tanrınız yoktur. Hala sakınmayacak mısınız?
- Bunun üzerine kavminden küfreden kodaman güruh: “Bu, sizin gibi bir insandan başka birşey değildir, üstünüze geçmek istiyor. Eğer Allah dileseydi, elbette bir takım melekler gönderirdi. Biz eski atalarımız içinde bunu işitmedik.
- Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir adamdır; Onun için bunu bir süreye kadar gözetleyin!” dediler.
- Nuh: “Ey Rabbim, bana yalancı demelerine karşı yardım et bana!” dedi.
- Biz de ona şöyle vahyettik: “Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi yap sonra emrimiz gelip de tandır (kazan) kaynayınca hemen ona topundan bir iki çifti ve aleyhinde önceden huküm verilmiş olanların dışında aileni ona bindir ve o zulmedenler hakkında bana yakarışta bulunma; çünkü onlar kesinlikle boğulacaklardır!
- Sen yanındakilerle birlikte geminin üzerine çıktığında: “Hamd o Allah’a ki, bizi o zalim topluluktan kurtardı” de.
- Ve de ki: “Ey Rabbim, beni mübarek bir yere kondur; Sen konuklayanların en hayırlısısın.”
- İşte bunda birçok ibretler vardır ve gerçekten Biz, pek sınavcıyızdır.
- Sonra arkalarından başka bir nesil yarattık
- Onların içinden de kendilerine: “Allah’a kulluk edin, O’ndan başka bir tanrınız yoktur. Artık Allah’tan kokmayacak mısınız?” diyen bir peygamber gönderdik.
- Dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde küfredip ahirete ulaşmayı yalanlayan kavminden o kodaman güruh ise şöyle dedi: “Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değil; yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor.
- Şayet sizin gibi bir insana itaat ederseniz, muhakkak ki, siz o takdirde kesinlikle hüsrandasınızdır.
- Size, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldiğiniz zaman muhakkak çıkarılacağınızı mı va’dediyor?
- Heyhat, o vadolunduğunuz şey ne kadar uzak!
- O, dünyadaki hayatımızdan başka birşey değildir, ölürüz ve yaşarız; fakat tekrar diriltilecek değiliz.
- O, sadece Allah hakkında bir yalanı uyduran bir adamdır; biz ona inanacak değiliz.”
- O peygamber: “Ey Rabbim, bana yalan söylüyorsun demelerinin öcünü al!” dedi.
- Allah buyurdu ki: “Pek yakında pişman olacaklar.”
- Derken, onları gerçekten korkunç bir ses alıverdi de kendilerini bir sel süpürüntüsü yapıverdik. Artık öyle bir defolmuş oldu ki o topluluk, o zalimler!
- Sonra arkalarından başka nesiller yarattık.
- Hiç bir ümmet ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.
- Sonra Biz, ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamberi geldiyse, ona yalan söylüyorsun, dediler. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve onları birer efsane yaptık. Artık imana gelmez topluluk defolsun!
- Sonra bir takım ayetlerimiz ve açık bir ferman ile Musa’yı ve kardeşi Harun’u gönderdik.
- Firavun’a ve ileri gelenlerine. Fakat bunlar, kibirlerine yediremediler ve zaten dik başlı bir topluluk idiler.
- Onun için: “Biz kavimleri bize kölelik ederken, bizim gibi bu iki insana inanır mıyız?” dediler.
- Böylece onları yalanladılar da helak edilenlerden oldular.
- Andolsun ki, berikiler doğru tutabilsinler diye Musa’ya o kitabı da verdik.
- Meryem oğlunu ve annesini bir mucize kıldık ve ikisini oturaklı ve temiz sulu bir tepede barındırdık.
- Ey peygamberler, helal ve hoş şeylerden yiyin ve güzel işler yapın; çünkü Ben, bütün yaptıklarınızı bilirim.
- Ve işte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet ve Rabbiniz de Benim; artık hep Benden korkun!
- Derken kumandalarını aralarında kitap kitap parçalaştılar, her grup kendilerininkine güveniyor
- Şimdi sen onları bir zamana kadar dalgınlıkları içinde bırak.
- Sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklar ile,
- Onlara hayırlar sağlamaya koşuyoruz. Hayır, anlayamıyorlar!
- Herhalde Rablerinin korkusundan titreyenler,
- Rablerinin ayetlerine inananlar,
- Rablerine hiç ortak koşmayanlar
- Ve Rablerinin huzuruna varacaklarından yürekleri çarparak vergilerini verenler,
- İşte bunlar hayırlarda sürat yarışı yaparlar ve onun için ileri giderler.
- Biz, hiçbir kimseye gücünün üstünde bir teklifte bulunmayız, katımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
- Fakat onların kalpleri bu konuda bir dalgınlık içindedir ve onların bundan başka bir takım işleri vardır ki, hep onlar için çalışırlar.
- Nihayet, refah içinde olanlarını azaba çektiğimiz zaman, hemen feryada başlayacaklardır.
- Feryat etmeyin bugün; çünkü siz, Bizden kurtarılamazsınız!
- Karşınızda ayetlerim okunuyordu da siz sırt çeviriyordunuz.
- Ona kafa tutarak gece lakırdıları ile hezeyanlar ederdiniz.
- Acaba onlar bu sözü düşünmezler mi, yoksa onlara eski atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
- Yoksa peygamberlerini tanımadılar da bu yüzden mi onu inkar ediyorlar?
- Yoksa onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Hayır, o, onlara gerçek ile geldi; fakat onların çoğu gerçekten hoşlanmıyorlar.
- Eğer Hak, onların keyiflerine uysaydı, gökler, yeryüzü ve bunlardaki kimseler kesinlikle bozulurdu.Hayır, Biz onlara unutulmaz ders olacak zikirlerini getirdik de onlar, zikirlerinden yüz çeviriyorlar.
- Yoksa sen onlardan bir haraç mı istiyorsun? Rabbinin mükafatı daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
- Doğrusu, sen onları dosdoğru bir caddeye çağırıyorsun.
- Fakat ahirete inanmayanlar, o caddeden sapmaktadırlar.
- Eğer Biz onlara acıyıp da baskılarını açıversek, mutlaka azgınlıklarında inat eder, hiçbir şey görmezler.
- Gerçekten Biz, onları azaba tuttuk da yine Rablerine karşı uslanmadılar ve yalvarmıyorlar da.
- Sonunda üzerlerine çetin azaplı bir kapı açtığımızda birden onun içinde ümitsizliğe düşeceklerdir.
- Halbuki, sizin için o kulağı, o gözleri ve o gönülleri yaratan O’dur. Siz, pek az şükrediyorsunuz.
- Sizi yeryüzünde yaratıp yayan O’dur; hep O’nun huzurunda toplanacaksınız.
- Hayat veren ve öldüren O’dur; gece ile gündüzün değişmesi de O’nun eseridir. Artık akıllanmayacak mısınız?
- Hayır, öncekilerin dediği gibi dediler.
- ki: “ölüp de bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, sahi biz mi mutlaka diriltileceğiz?
- Yemin ederiz ki, bize de atalarımıza da bundan önce bu va’dolundu; bu eskilerin masallarından başka bir şey değil!”
- De ki: “Yeryüzü ve onda bulunan kimseler kime aittir; eğer biliyorsanız?”
- “Allah’a aittir.” diyecekler. De ki: “O halde düşünmez misiniz?
- Sor onlara, de ki: “Kimdir o yedi kat göklerin Rabbi ve o büyük Arşın sahibi?”
- Allah’a aittir.” diyecekler. De ki: “O halde korkmaz mısınız?”
- Sor onlara ki: “Kimdir herşeyin mülkiyeti ve yönetimi kudret elinde olan, kayırıp da kendisine kayırılmaz olan; söyleyin, biliyorsanız?”
- “Allah’a ait” diyecekler. De ki: “O halde nasıl büyüleniyorsunuz?”
- Doğrusu Biz onlara gerçeği getirdik; onlar ise şüphesiz yalancılar.
- Allah asla oğul edinmedi ve beraberinde bir tanrı da yoktur; Öyle olsaydı, her tanrı kendi yarattığını sürükleyip gider ve elbette birbirlerine üstünlük taslarlardı. Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.
- Allah, gaybı da aşikar olanı da bilendir. O, onların koştukları ortaklardan çok yücedir.
- De ki: “Rabbim, eğer onlara va’dedilen azabı bana mutlaka göstereceksen,
- beni o zalimler güruhu arasında bulundurma Rabbim!”
- Şüphesiz ki Biz, onlara yaptığımız tehdidi sana gösterme gücüne sahibiz elbette.
- Sen o kötülüğü en güzel bir davranışla defet; Biz onların ne halt edeceklerini daha iyi biliriz.
- Ve de ki: “Ey Rabbim, şeytanların dürtüştürmelerinden (kışkırtmalarından) sana sığınırım!
- Huzuruma gelmelerinden sana sığınırım Rabbim!
- Nihayet onlardan birine ölüm geldiğinde diyecek ki : “Rabbim, döndür, döndür beni, döndür!
- Belki ben, o bıraktığımda (boşa geçirdiğim dünyada) iyi işler yaparım!” Hayır, hayır! Bu, onun söylediği boş bir sözdür. Ötelerinde ise yeniden diriltilecekleri güne kadar bir engel vardır.
- Sur’a üfrüldüğü zaman, artık o gün ne aralarında soy sop ilişkisi olacak, ne de birbirlerini soracaklar.
- O zaman her kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar o kurtuluş bulanlardır.
- Her kimin de tartılan yeğni (hafif) gelirse, işte onlar kendilerine yazık edenler ve cehennemde kalacaklardır.
- Orada dişleri sırıtırken ateş yüzlerini yalar.
- Ayetlerimiz size okunuyordu da siz onları yalanlıyordunuz değil mi?
- Derler: “Rabbimiz, bizi azgınlığımız altetti ve biz, sapık bir kavim idik
- Rabbimiz, çıkar bizi buradan; döner bir daha yaparsak şüphesiz ki biz zalimleriz.
- Allah buyurur: “Orada sinin, Bana birşey söylemeyin!
- Çünkü Kullarımdan: “Ey Rabbimiz, iman ettik; bizi bağışla, bize acı; Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!” diyenler vardı.
- Siz, onlarla alay ettiniz, hala Beni anmayı size unutturdular, onlara öyle gülüyordunuz.
- İşte Ben onlara sabretmelerine karşılık bugün bu mükafatı verdim. Murada erenler onlardır, onlar!
- “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?” diye soracak Allah
- Onlar: “Bir gün veya bir günün bir kısmı, sayanlara sor.” derler.
- Allah buyuruyor ki: “Bilmiş olsanız, gerçekten pek az kaldınız.”
- Yoksa siz, Bizim sizi boş yere yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?
- Demek ki Allah,o hak padişah yüksek, çok yüksek! Başka tanrı yoktur; ancak O vardır. O, şanlı Arş’ın sahibidir.
- Her kim Allah ile birlikte başka bir tanrı olduğunu iddia ederse, onun bu hususta hiçbir delili yoktur ve onun hesabı Rabbinin katında görülecektir ancak! Gerçek şu ki, kafirler kurtuluşa eremezler!
- Ve de ki: “Rabbim, beni bağışla, merhamet buyur; Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!
A’dan Ze’ye sureler
A-B-C
D-E-F
G-H-I
K-L-M
N-R-S
Ş-T-V
Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.