Mü’minûn Suresi

 In Cüz 18, Cüzler

Mü’minûn Suresi Mekke döneminde inmiştir. 118 âyettir. Mü’minûn Suresi, adını birinci âyette geçen “el-Mü’minûn” kelimesinden almıştır. “el-Mü’minûn”, mü’minler demektir. Müşriklere son uyarı niteliğindeki bu sûrede, mü’minlerin zafere ulaşacakları, kötülerin cezaya çarptırılacağı konu edilmektedir.

Mü’minûn Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):

  1. Kad eflehal mü’minun
  2. Ellezıne hüm fı salatihim haşiun
  3. Vellezıne hüm anil lağvi mu’ridun
  4. Vellezıne hüm liz zekati faılun
  5. Vellezıne hüm li fürucihim hafizun
  6. İlla ala ezvacihim ev ma meleket eymanühüm fe innehüm ğayru melumın
  7. Fe menibteğa verae zalike fe ülaike hümül adun
  8. Vellezıne hüm li emanatihim ve ahdihim raun
  9. Vellezıne hüm ala salevatihim yühafizun
  10. Ülaike hümül varisun
  11. Ellezıne yerisunel firdevs hüm fıha halidun
  12. Ve le kad halaknel insane min sülaletim min tıyn
  13. Sümme cealnahü nutfeten fı kararim mekın
  14. Sümme halaknen nutfete alekaten fe halaknel alekate mudğaten fe halaknel mudğate ızamen fe kesevnel ızame lahmen sümme enşe’nahü halkan ahar fe tebarakellahü ahsenül halikıyn
  15. Sümme inneküm ba’de zalike le meyyitun
  16. Sümme inneküm yevmel kıyameti tüb’asun
  17. Ve le kad halakna fevkaküm seb’a taraika ve ma künna anil halkı ğafilın
  18. Ve enzelna mines semai maem bi kaderin fe eskennahü fil erdı ve inna ala zehabim bihı le kadirun
  19. Fe enşe’na leküm bihı cennatim min nehıyliv ve a’nab leküm fıha fevakihü kesıratüv ve minha te’külun
  20. Ve şeceraten tahrucü min turi seynae tembütü bid dühni ve sıbğil lil akilın
  21. Ve inne leküm fil en’ami le ıbrah nüskıyküm mimma fı bütuniha ve leküm fıha menafiu kesıratüv ve minha te’külun
  22. Ve aleyha ve alel fülki tuhmelun
  23. Ve le kad erselna nuhan ila kavmihı fe kale ya kavmı’büdüllahe mal leküm min ilahin ğayruh e fe la tettekun
  24. Fe kalel meleüllezıne keferu min kavmihı ma haza illa beşerum mislüküm yürıdü ey yetefeddale aleyküm ve lev şaellahü le enzele melaikeh ma semı’na bi haza fı abainel evvelın
  25. İn hüve illa racülüm bihı cinnetün fe terabbesu bihı hatta hıyn
  26. Kale rabbinsurnı bima kezzebun
  27. Fe evhayna ileyhi enisnaıl fülke bi a’yünina ve vahyina fe iza cae emruna ve farat tennuru feslük fıha min küllin zevceynisneyni ve ehleke illa men sebeka aleyhil kavlü minhüm ve la tühatıbnı fillezıne zalemu innehüm muğrakun
  28. Fe izesteveyte ente ve mem meake alel fülki fe kulil hamdü lillahillezı neccana minel kavmiz zalimın
  29. Ve kur rabbi enzilnı münzelem mübarakev ve ente hayrul münzilın
  30. İnne fı zalike le ayativ ve in künna le mübtelın
  31. Sümme enşe’na mim ba’dihim karnen aharın
  32. Fe erselna fıhim rasulem minhüm enı’büdüllahe ma leküm min ilahin ğayruh e fe la tettekun
  33. Ve kalel meleü min kavmihillezıne keferu ve kezzebu bi likail ahırati ve etrafnahüm fil hayatid dünya ma haza illa beşerum mislüküm ye’külü mimma te’külune minhü ve yeşrabü mimma teşrabun
  34. Ve lein eta’tüm beşeram misleküm inneküm izel lehasirun
  35. E yeıdüküm enneküm iza mittüm ve küntüm türabev ve ızamen enneküm muhracun
  36. Heyhate heyhate lima tuadun
  37. İn hiye illa hayatüned dünya nemutü ve nahya ve ma nahnü bi meb’usın
  38. İn hüve illa racülüniftera alellahi kezibev ve ma nahnü lehu bi mü’minın
  39. Kale rabbinsurnı bima kezzebun
  40. Kale amma kalılil le yusbihunne nadimın
  41. Fe ehazethümüs sayhatü bil hakkı fe cealnahüm ğussa fe bu’del lil kavmiz zalimın
  42. Sümme enşe’na mim ba’dihim kurunen aharın
  43. Ma tesbiku min ümmetin eceleha ve ma yeste’hırun
  44. Sümme erselna rusülena tetra küllema cae ümmeter rasulüha kezzebuhü fe etba’na ba’dahüm ba’dav ve cealnahüm ehadıs fe bu’del li kavmil la yü’minun
  45. Sümme erselna musa ve ehahü harune bi ayatina ve sültanim mübın
  46. İla fir’avne ve meleihı festekberu ve kanu kavmen alın
  47. Fe kalu enü’minü li beşerayni mislina ve kavmühüma lena abidun
  48. Fe kezzebuhüma fe kanu minel mühlekın
  49. Ve le kad ateyna musel kitabe leallehüm yehtedun
  50. Ve cealnebne meryeme ve ümmehu ayetev ve aveynahüma ila rabvetin zati karariv ve meıyn
  51. Ya eyyüher rusülü külu minet tayyibati va’melu saliha innı bima ta’melune alım
  52. Ve inne hazihı ümmetüküm ümmetev vahıdetev ve ene rabbüküm fettekun
  53. Fetekkatau emrahüm beynehüm zübüra küllü hızbim bima ledeyhim ferihun
  54. Fezerhüm fı ğamratihim hatta hıyn
  55. E yahsebune ennema nümiddühüm bihı mim maliv ve benın
  56. Nüsariu lehüm fil hayrat bel la yeş’urun
  57. İnnellezıne hüm min haşyeti rabbihim müşfikun
  58. Vellezıne hüm bi ayati rabbihim yü’minun
  59. Vellezıne hüm bi rabbihim la yüşrikun
  60. Vellezıne yü’tune ma atev ve kulubühüm veciletün ennehüm ila rabbihim raciun
  61. Ülaike yüsariune fil hayrati ve hüm leha sabikun
  62. Ve la nükellifü nefsen illa vüs’aha ve ledeyna kitabüy yentıku bil hakkı ve hüm la yuzlemun
  63. Vel kulubühüm fı ğamratim min haza ve lehüm a’malüm min duni zalike hüm leha amilun
  64. Hatta iza ehazna mütrafıhim bil azabi iza hüm yec’erun
  65. La tec’erul yevme inneküm minna la tünsarun
  66. Kad kanet ayatı tütla aleyküm fe küntüm ala a’kabiküm tenkisun
  67. Müstekbirıne bihı samiran tehcürun
  68. E fe lem yeddebberul kavle em caehüm ma lem ye’ti abaehümül evvelın
  69. Em lem ya’rifu rasulehüm fe hüm lehu münkirun
  70. Em yekulune bihı cinneh bel caehüm bil hakkı ve ekseruhüm lil hakkı karihun
  71. Ve levittebeal hakku ehvaehüm le fesedetis semavatü vel erdu ve men fıhinn bel eteynahüm bi zekrihim fe hüm an zikrihim mu’ridun
  72. Em tes’elühüm harcen fe haracü rabbike hayruv ve hüve hayrur razikıyn
  73. Ve inneke le ted’uhüm ila sıratım müstekıym
  74. Ve innellezıne la yü’minune bil ahırati anis sıratı lenakibun
  75. Ve lev rahımnahüm ve keşefna ma bihim min durril leleccu fı tuğyanihim ya’mehun
  76. Ve le kad ehaznahüm bil azabi fe mestekanu li rabbihim ve ma yetedarraun
  77. Hatta iza fetahna aleyhim baben za azabin şedıdin iza hüm fıhi müblisun
  78. Ve hüvellezı enşee lekümüs sem’a vel ebsara vel ef’ideh kalılem ma teşkürun
  79. Ve hüvellezı zeraeküm fil erdı ve ileyhi tuhşerun
  80. Ve hüvellezı yuhyı ve yümiytü ve lehuhtilafül leyli ven nehar e fe la ta’kılun
  81. Bel kalu misle ma kalel evvelun
  82. Kalu e iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le meb’usun
  83. Le kad vüıdna nahnü ve abaüna haza min kablü in haza illa esatıyrul evvelın
  84. Kul li menil erdu ve men fıha in küntüm ta’lemun
  85. Seyekulune lillah kul efela tezekkerun
  86. Kul mer rabbüs semavatis seb’ı ve rabbul arşil azıym
  87. Seyekulune lillah kul e fe la tettekun
  88. Kul mem bi yedihı melekutü külli şey’iv ve hüve yuciru ve la yücaru aleyhi in küntüm ta’lemun
  89. Seyekulune lillah kul fe enna tüsharu
  90. Bel eteynüham bil hakkı ve innehüm le kazibun
  91. Mettehazellahü miv velediv ve ma kane meahu min ilahin izel le zehebe küllü ilahüm bima haleka ve leala ba’duhüm ala ba’d sübhanellahi amma yasıfun
  92. Alimil ğaybi veş şehadeti fe teala amma yüşrikun
  93. Kur rabbi imma türiyennı ma yuadun
  94. Rabbi fe la tec’alnı fil kavmiz zalimın
  95. Ve inna ala en nüriyeke ma neıdühüm lekadirun
  96. İdfa’ billetı hiye ahsenüs seyyieh nahnü a’lemü bi ma yasıfun
  97. İdfa’ billetı hiye ahsenüs seyyieh nahnü a’lemü bi ma yasıfun
  98. Ve euzü bike rabbi ey yahdurun
  99. Hatta iza cae ehadehümül mevtü kale rabbirciun
  100. Leallı a’melü salihan fıma teraktü kella inneha kelimetün hüve kailüha ve miv veraihim berzehun ila yevmi yüb’asun
  101. Fe iza nüfiha fis suri fe la ensabe beynehüm yevmeiziv ve la yetesaelun
  102. Fe men sekulet mevazinühu fe ülaike hümül müflihun
  103. Ve men haffet mevazınühu fe ülaikellezıne hasiru enfüsehüm fı cehenneme halidun
  104. Telfehu vücuhehümün naru ve hüm fıha kalihun
  105. E lem tekün ayatı tütla aleyküm fe küntüm biha tükezzibun
  106. Kalu rabbena ğalebet aleyna şıkvetüna ve künna kavmen dallın
  107. Rabbena ahricna minha fe in udna fe inna zalimun
  108. Kalahşeu fıha ve la tükellimun
  109. İnnehu kane ferıkum min ıbadı yekulune rabbena amenna fağfir lena varhamna ve ente hayrur rahımın
  110. Fettehaz tümuhüm sıhriyyen hatta ensevküm zikrı ve küntüm minhüm tadhakun
  111. İnnı cezeytühümül yevme bima saberu ennehüm hümül faizun
  112. Kale kem lebistüm fil erdı adede sinın
  113. Kalu lebisna yevmen ev ba’da yevmin fes’elil addın
  114. Kale il lebistüm illa kalılel lev enneküm küntüm ta’lemun
  115. E fe hasibtüm ennema halaknaküm abesev ve enneküm ileyna la türceun
  116. Fe teallellahül melikül hakk la ilahe illa hu rabbül arşil kerım
  117. Ve mey yed’u meallahi ilahen ahara la bürhane lehu bihı fe innema hısabühu ınde rabbih innehu la yüflihul kafirun
  118. Ve kur rabbığfir verham ve ente hayrur rahımın

Mü’minûn Suresi Türkçe Anlamı (Meali):

  1. Gerçekten kurtuluşa erdi mü’minler.
  2. Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.
  3. Onlar ki, faydasız işe, boş lafa bakmazlar.
  4. Onlar ki, zekat vermek için çalışırlar.
  5. Onlar ki, ırzlarını korurlar.
  6. Ancak, eşleri ve sahibi bulundukları cariyelerine karşı durumları başka; çünkü bunlarla ilişkileri yüzünden kınanmazlar.
  7. Kim de bunun ötesini ararsa, işte onlar sınırı aşanlardır.
  8. Ve onlar ki, emanetlerine ve verdikleri söze riayet ederler.
  9. Onlar ki, namazlarını muhafaza ederler.
  10. İşte onlardır o mirasçılar,
  11. Firdevs’e varis olacaklar; orada sonsuza dek kalacaklar onlar.
  12. Andolsun ki, Biz insanı süzülmüş bir çamurdan yarattık
  13. Sonra onu, oturaklı bir karargahta bir nutfe (tohum) yaptık.
  14. Sonra o damlayı bir pıhtıya dönüştürdük, bu pıhtıyı bir et parçacığına dönüştürdük, bu et parçacığını bir takım kemiklere çevirdik,derken bu kemiklere bir et giydirdik; sonra ona bambaşka bir yaratık olarak hayat verdik. Bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli!
  15. Sonra siz, bunun arkasından mutlaka öleceksiniz.
  16. Sonra siz, kıyamet gününde muhakkak diriltileceksiniz.
  17. Gerçekte Biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık ve yaratmaktan habersiz değiliz.
  18. Gökten bir ölçü ile bir su indirdik ve onun yerde durmasını sağladık. Oysa Biz, onu giderme gücüne de sahibiz.
  19. Öyle iken durdurduk da onunla sizin için hurma bahçeleri üzüm bağları yaptık; sizin için içlerinde bir çok meyveler vardır, onlardan yer ve geçinirsiniz.
  20. Bir de Tur-i Sina’da yetişen bir ağaç ki, hem yağ hem de yiyenlere bir katık ile biter.
  21. Hayvanlarda da sizin için gerçekten bir ibret vardır. Onların karınlarındakilerden size içiriyoruz ve sizin için onlarda hem birçok yararlar vardır, hem de etlerinden yersiniz.
  22. Ayrıca hem onlara, hem de gemiye yüklenip taşınırsınız.
  23. Yüceliğime andolsun ki, Biz Nuh’u kavmine peygamber gönderdik de Nuh dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin. O’ndan başka bir tanrınız yoktur. Hala sakınmayacak mısınız?
  24. Bunun üzerine kavminden küfreden kodaman güruh: “Bu, sizin gibi bir insandan başka birşey değildir, üstünüze geçmek istiyor. Eğer Allah dileseydi, elbette bir takım melekler gönderirdi. Biz eski atalarımız içinde bunu işitmedik.
  25. Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir adamdır; Onun için bunu bir süreye kadar gözetleyin!” dediler.
  26. Nuh: “Ey Rabbim, bana yalancı demelerine karşı yardım et bana!” dedi.
  27. Biz de ona şöyle vahyettik: “Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi yap sonra emrimiz gelip de tandır (kazan) kaynayınca hemen ona topundan bir iki çifti ve aleyhinde önceden huküm verilmiş olanların dışında aileni ona bindir ve o zulmedenler hakkında bana yakarışta bulunma; çünkü onlar kesinlikle boğulacaklardır!
  28. Sen yanındakilerle birlikte geminin üzerine çıktığında: “Hamd o Allah’a ki, bizi o zalim topluluktan kurtardı” de.
  29. Ve de ki: “Ey Rabbim, beni mübarek bir yere kondur; Sen konuklayanların en hayırlısısın.”
  30. İşte bunda birçok ibretler vardır ve gerçekten Biz, pek sınavcıyızdır.
  31. Sonra arkalarından başka bir nesil yarattık
  32. Onların içinden de kendilerine: “Allah’a kulluk edin, O’ndan başka bir tanrınız yoktur. Artık Allah’tan kokmayacak mısınız?” diyen bir peygamber gönderdik.
  33. Dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde küfredip ahirete ulaşmayı yalanlayan kavminden o kodaman güruh ise şöyle dedi: “Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değil; yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor.
  34. Şayet sizin gibi bir insana itaat ederseniz, muhakkak ki, siz o takdirde kesinlikle hüsrandasınızdır.
  35. Size, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldiğiniz zaman muhakkak çıkarılacağınızı mı va’dediyor?
  36. Heyhat, o vadolunduğunuz şey ne kadar uzak!
  37. O, dünyadaki hayatımızdan başka birşey değildir, ölürüz ve yaşarız; fakat tekrar diriltilecek değiliz.
  38. O, sadece Allah hakkında bir yalanı uyduran bir adamdır; biz ona inanacak değiliz.”
  39. O peygamber: “Ey Rabbim, bana yalan söylüyorsun demelerinin öcünü al!” dedi.
  40. Allah buyurdu ki: “Pek yakında pişman olacaklar.”
  41. Derken, onları gerçekten korkunç bir ses alıverdi de kendilerini bir sel süpürüntüsü yapıverdik. Artık öyle bir defolmuş oldu ki o topluluk, o zalimler!
  42. Sonra arkalarından başka nesiller yarattık.
  43. Hiç bir ümmet ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.
  44. Sonra Biz, ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamberi geldiyse, ona yalan söylüyorsun, dediler. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve onları birer efsane yaptık. Artık imana gelmez topluluk defolsun!
  45. Sonra bir takım ayetlerimiz ve açık bir ferman ile Musa’yı ve kardeşi Harun’u gönderdik.
  46. Firavun’a ve ileri gelenlerine. Fakat bunlar, kibirlerine yediremediler ve zaten dik başlı bir topluluk idiler.
  47. Onun için: “Biz kavimleri bize kölelik ederken, bizim gibi bu iki insana inanır mıyız?” dediler.
  48. Böylece onları yalanladılar da helak edilenlerden oldular.
  49. Andolsun ki, berikiler doğru tutabilsinler diye Musa’ya o kitabı da verdik.
  50. Meryem oğlunu ve annesini bir mucize kıldık ve ikisini oturaklı ve temiz sulu bir tepede barındırdık.
  51. Ey peygamberler, helal ve hoş şeylerden yiyin ve güzel işler yapın; çünkü Ben, bütün yaptıklarınızı bilirim.
  52. Ve işte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet ve Rabbiniz de Benim; artık hep Benden korkun!
  53. Derken kumandalarını aralarında kitap kitap parçalaştılar, her grup kendilerininkine güveniyor
  54. Şimdi sen onları bir zamana kadar dalgınlıkları içinde bırak.
  55. Sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklar ile,
  56. Onlara hayırlar sağlamaya koşuyoruz. Hayır, anlayamıyorlar!
  57. Herhalde Rablerinin korkusundan titreyenler,
  58. Rablerinin ayetlerine inananlar,
  59. Rablerine hiç ortak koşmayanlar
  60. Ve Rablerinin huzuruna varacaklarından yürekleri çarparak vergilerini verenler,
  61. İşte bunlar hayırlarda sürat yarışı yaparlar ve onun için ileri giderler.
  62. Biz, hiçbir kimseye gücünün üstünde bir teklifte bulunmayız, katımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
  63. Fakat onların kalpleri bu konuda bir dalgınlık içindedir ve onların bundan başka bir takım işleri vardır ki, hep onlar için çalışırlar.
  64. Nihayet, refah içinde olanlarını azaba çektiğimiz zaman, hemen feryada başlayacaklardır.
  65. Feryat etmeyin bugün; çünkü siz, Bizden kurtarılamazsınız!
  66. Karşınızda ayetlerim okunuyordu da siz sırt çeviriyordunuz.
  67. Ona kafa tutarak gece lakırdıları ile hezeyanlar ederdiniz.
  68. Acaba onlar bu sözü düşünmezler mi, yoksa onlara eski atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
  69. Yoksa peygamberlerini tanımadılar da bu yüzden mi onu inkar ediyorlar?
  70. Yoksa onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Hayır, o, onlara gerçek ile geldi; fakat onların çoğu gerçekten hoşlanmıyorlar.
  71. Eğer Hak, onların keyiflerine uysaydı, gökler, yeryüzü ve bunlardaki kimseler kesinlikle bozulurdu.Hayır, Biz onlara unutulmaz ders olacak zikirlerini getirdik de onlar, zikirlerinden yüz çeviriyorlar.
  72. Yoksa sen onlardan bir haraç mı istiyorsun? Rabbinin mükafatı daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
  73. Doğrusu, sen onları dosdoğru bir caddeye çağırıyorsun.
  74. Fakat ahirete inanmayanlar, o caddeden sapmaktadırlar.
  75. Eğer Biz onlara acıyıp da baskılarını açıversek, mutlaka azgınlıklarında inat eder, hiçbir şey görmezler.
  76. Gerçekten Biz, onları azaba tuttuk da yine Rablerine karşı uslanmadılar ve yalvarmıyorlar da.
  77. Sonunda üzerlerine çetin azaplı bir kapı açtığımızda birden onun içinde ümitsizliğe düşeceklerdir.
  78. Halbuki, sizin için o kulağı, o gözleri ve o gönülleri yaratan O’dur. Siz, pek az şükrediyorsunuz.
  79. Sizi yeryüzünde yaratıp yayan O’dur; hep O’nun huzurunda toplanacaksınız.
  80. Hayat veren ve öldüren O’dur; gece ile gündüzün değişmesi de O’nun eseridir. Artık akıllanmayacak mısınız?
  81. Hayır, öncekilerin dediği gibi dediler.
  82. ki: “ölüp de bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, sahi biz mi mutlaka diriltileceğiz?
  83. Yemin ederiz ki, bize de atalarımıza da bundan önce bu va’dolundu; bu eskilerin masallarından başka bir şey değil!”
  84. De ki: “Yeryüzü ve onda bulunan kimseler kime aittir; eğer biliyorsanız?”
  85. “Allah’a aittir.” diyecekler. De ki: “O halde düşünmez misiniz?
  86. Sor onlara, de ki: “Kimdir o yedi kat göklerin Rabbi ve o büyük Arşın sahibi?”
  87. Allah’a aittir.” diyecekler. De ki: “O halde korkmaz mısınız?”
  88. Sor onlara ki: “Kimdir herşeyin mülkiyeti ve yönetimi kudret elinde olan, kayırıp da kendisine kayırılmaz olan; söyleyin, biliyorsanız?”
  89. “Allah’a ait” diyecekler. De ki: “O halde nasıl büyüleniyorsunuz?”
  90. Doğrusu Biz onlara gerçeği getirdik; onlar ise şüphesiz yalancılar.
  91. Allah asla oğul edinmedi ve beraberinde bir tanrı da yoktur; Öyle olsaydı, her tanrı kendi yarattığını sürükleyip gider ve elbette birbirlerine üstünlük taslarlardı. Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.
  92. Allah, gaybı da aşikar olanı da bilendir. O, onların koştukları ortaklardan çok yücedir.
  93. De ki: “Rabbim, eğer onlara va’dedilen azabı bana mutlaka göstereceksen,
  94. beni o zalimler güruhu arasında bulundurma Rabbim!”
  95. Şüphesiz ki Biz, onlara yaptığımız tehdidi sana gösterme gücüne sahibiz elbette.
  96. Sen o kötülüğü en güzel bir davranışla defet; Biz onların ne halt edeceklerini daha iyi biliriz.
  97. Ve de ki: “Ey Rabbim, şeytanların dürtüştürmelerinden (kışkırtmalarından) sana sığınırım!
  98. Huzuruma gelmelerinden sana sığınırım Rabbim!
  99. Nihayet onlardan birine ölüm geldiğinde diyecek ki : “Rabbim, döndür, döndür beni, döndür!
  100. Belki ben, o bıraktığımda (boşa geçirdiğim dünyada) iyi işler yaparım!” Hayır, hayır! Bu, onun söylediği boş bir sözdür. Ötelerinde ise yeniden diriltilecekleri güne kadar bir engel vardır.
  101. Sur’a üfrüldüğü zaman, artık o gün ne aralarında soy sop ilişkisi olacak, ne de birbirlerini soracaklar.
  102. O zaman her kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar o kurtuluş bulanlardır.
  103. Her kimin de tartılan yeğni (hafif) gelirse, işte onlar kendilerine yazık edenler ve cehennemde kalacaklardır.
  104. Orada dişleri sırıtırken ateş yüzlerini yalar.
  105. Ayetlerimiz size okunuyordu da siz onları yalanlıyordunuz değil mi?
  106. Derler: “Rabbimiz, bizi azgınlığımız altetti ve biz, sapık bir kavim idik
  107. Rabbimiz, çıkar bizi buradan; döner bir daha yaparsak şüphesiz ki biz zalimleriz.
  108. Allah buyurur: “Orada sinin, Bana birşey söylemeyin!
  109. Çünkü Kullarımdan: “Ey Rabbimiz, iman ettik; bizi bağışla, bize acı; Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!” diyenler vardı.
  110. Siz, onlarla alay ettiniz, hala Beni anmayı size unutturdular, onlara öyle gülüyordunuz.
  111. İşte Ben onlara sabretmelerine karşılık bugün bu mükafatı verdim. Murada erenler onlardır, onlar!
  112. “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?” diye soracak Allah
  113. Onlar: “Bir gün veya bir günün bir kısmı, sayanlara sor.” derler.
  114. Allah buyuruyor ki: “Bilmiş olsanız, gerçekten pek az kaldınız.”
  115. Yoksa siz, Bizim sizi boş yere yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?
  116. Demek ki Allah,o hak padişah yüksek, çok yüksek! Başka tanrı yoktur; ancak O vardır. O, şanlı Arş’ın sahibidir.
  117. Her kim Allah ile birlikte başka bir tanrı olduğunu iddia ederse, onun bu hususta hiçbir delili yoktur ve onun hesabı Rabbinin katında görülecektir ancak! Gerçek şu ki, kafirler kurtuluşa eremezler!
  118. Ve de ki: “Rabbim, beni bağışla, merhamet buyur; Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!

A’dan Ze’ye sureler

Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.

Leave a Comment

Contact Us

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Not readable? Change text.

Start typing and press Enter to search