Ankebût Suresi

 In Cüz 20, Cüz 21, Cüzler

Ankebut Suresi Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Ankebut Suresi, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, örümcek demektir. Sûrede başlıca, Allah’ın birliği, peygamberlik, öldükten sonra dirilme gibi temel inanç konuları ile Nûh, İbrahim, Lût ve Şu’ayb gibi peygamberlerin ibret dolu kıssaları konu edilmektedir. Yine Âd ve Semûd gibi kavimlerle Kârûn ve Hâmân gibi tarihin azgın liderlerinin başlarına gelenlere dikkat çekilmektedir.

Ankebut Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):

  1. Elif lam mım
  2. E hasiben nasü ey yütraku ey yekulu amenna ve hüm la yüftenun
  3. Ve le kad fetennellezıne min kablihim fe le ya’lemennellahüllezıne sadeku ve le ya’lemennel kazibın
  4. Em hasibellezıne ya’melunes seyyiati ey yesbikuna sae ma yahkümun
  5. Men kane yercu likaellahi fe inne ecelellahi leat ve hüves semıul alım
  6. Ve men cahede fe innema yücahidü li nefsih innellahe le ğaniyyün anil alemın
  7. Vellezıne amenu ve amilus salihati le nükeffiranne ahüm seyyiatihim ve le necziyennehüm ahsenellezı kanu ya’melun
  8. Ve vassaynel insane bi valideyhi husna ve in cahedake li tüşrike bı ma leyse leke bihı ılmün fe la tütı’hüma ileyye merciuküm fe ünebbiüküm bima küntüm ta’melun
  9. Vellezıne amenu ve ameilus salihati le nüdhılennehüm fis salihıyn
  10. Ve minen nasi mey yekulü amenna billahi fe iza uziye fillahi ceale fitneten nasi keazzabillah ve lein cae nasrum mir rabbike le yekulünne inna künna meaküm e ve leysellahü bi a’leme bima fı suduril alemın
  11. Ve le ya’lemennellahüllezıne amenu ve le ya’lemennel münafikıyn
  12. Ve kalellezıne keferu lillezıne amenüt tebiu sebılena vel nahmil hatayaküm ve ma hüm bi hamilıne min hatayahüm min şey’ innehüm lekazibun
  13. Ve le yahmilünne eskalehüm eskalem mea eskalihim ve leyüs’elünne yevmel kıyameti amma kanu yefterun
  14. Ve le kad erselna nuhan ila kavmihı fe lebise fıhim elfe senetin illa hamsıne ama fe ehazehümüt tufanü ve hüm salimun
  15. Fe enceynahü ve ashabes sefıneti ve cealnaha ayetel lil alemın
  16. Ve ibrahıme iz kale li kavmihı’büdüllahe vettekuh zaliküm hayrul leküm in küntüm ta’lemun
  17. İnnema ta’büdune min dunillahi evsanev ve tahlükune ifka innellezıne ta’büdune min dunillahi la yemlikune leküm rizkan febteğu ındellahir rizka va’büduhü veşküru leh ileyhi türceun
  18. Ve in tükezzibu fe kad kezzebe ümemüm min kabliküm ve ma aler rasuli illel belağul mübın
  19. E ve lem yerav keyfe yübdiüllahül halka sümme yüıydüh inne zalike alellahi yesır
  20. Kul sıru fil erdı fenzuru keyfe bedeel halka sümmellahü yünşiün neş’etel ahırahinnellahe ala külli şey’in kadır
  21. Yüazzibü mey yeşaü ve yerhamü mey yeşa’ ve ileyhi tuklebun
  22. Ve ma entüm bi mu’cizıne fil erdı ve la fis semai ve ma leküm min dunillahi miv veliyyiv ve la nasıyr
  23. Vellezıne keferu bi ayatillahi ve likaihi ülaike yeisu mir rahmetı ve ülaike lehüm azabün elım
  24. Fema kane cevabe kavmihı illa en kaluktüluhü ev harrikuhü fe necahüllahü minen nar inne fı zalike le ayatil li kavmiy yü’minun
  25. Ve kale innemet tehaztüm min dunillahi evsanem meveddete beyniküm fil hayatid dünya sümme yevmel kıyameti yekfüru ba’duküm bi ba’dıv ve yel’anü ba’duküm ba’dav ve me’vakümün naru ve ma leküm min nasırın
  26. Fe amene lehu lut ve kale innı mühacirun ila rabbı innehu hüvel azızül hakım
  27. Ve vehebna lehu ishaka ve ya’kube ve cealna fı zürriyyetihin nübüvvete vel kitabe ve ateynahü ecrahu fid dünya ve innehu fil ahırati le mines salihıyn
  28. Ve lutan iz kale li kavmihı inneküm le te’tunel fahışete ma sebekaküm biha min ehadim minel alemın
  29. E inneküm le ta’tuner ricale ve taktaunes sebıle ve te’tune fı nadıkümül münker fema kane cevabe kavmihı illa en kalu’tina bi azabillahi in künte mines sadikıyn
  30. Kale rabbinsurnı alel kavmil müfsidın
  31. Ve lemma caet rusülüna ibrahıme bil büşra kalu inna mühliku elhi hazihil karyeh inne ehleha kanu zalimın
  32. Kale inne fıha luta kalu nahnü a’lemü bi men fıha le nünecciyennehu ve ehlehu illemraetehu kanet minel ğabirın
  33. Ve lemma en caet rusülüna lutan sıe bihim ve daka bihim zer’av ve kalu la tehaf ve la tahzen inna müneccuke ve ehleke illemraeteke kanet minel ğabirın
  34. İnna münzilune ala ehli hazihil karyeti riczem mines semai bima kanu yefsükun
  35. Ve le kad terakna minha ayetem beyyinetel li kavmiy ya’kılun
  36. Ve ila medyene ehahüm şüayben fe kale ya kavmı’büdüllahe vercül yevmel ahıra ve la ta’sev fil erdı müfsidın
  37. Fe kezzebuhü fe ehazethümür racfetü fe asbehu fı darihim casimın
  38. Ve adev ve semude ve kad tebeyyene leküm mim mesakinihim ve zeyyene lehümüş şeytanü a’malehüm fe saddehüm anis sebıli ve kanu müstebsırın
  39. Ve karune fir’avne ve hamane ve le kad caehüm musa bil beyyinati festekberu fil erdı ve ma kanu sabikıyn
  40. Fe küllen ehazna bi zembih fe minhüm men erselna aleyhi hasıba ve minhüm men ehazethüs sayhah ve minhüm men hasefna bihil ard ve minhüm men ağrakna ve ma kanellahü li yazlimehüm ve lhakin kanu enfüsehüm yazlimun
  41. Meselüllezınet tehazu min dunillahi evliyae ke meselil ankebut ittehazet beyta ve inne evhenel büyuti le beytül ankebut lev kanu ya’lemun
  42. İnnallahe ya’lemü ma yed’une min dunihı min şey’ ve hüvel azızül hakım
  43. Ve tilkel emsalü nadribüha lin nas ve ma ya’kılüha illel alimun
  44. Halekallahüs semavati vel erda bil hakk inne fı zalike le ayetel lil mü’minın
  45. Ütlü ma uhıye ileyke minel kitabi ve ekımıs salah innes salate tenha anil fahşai vel münker ve lezikrullahi ekber vallahü ya’lemü ma tasneun
  46. Ve la tücadilu ehlel kitabi illa billetı hiye ahsenü illellezıne zalemu minhüm ve kulu amenna billezı ünzile ileyna ve ünzile ileyküm ve ilahüna ve ilahüküm vahıdüv ve nahnü lehu müslimun
  47. Ve kezalike enzelna ileykel kitab fellezıne ateynahümül kitabe yü’minune bih ve min haülai mey yü’minü bih ve ma yechadü bi ayatina illel kafirun
  48. Ve ma künte tetlu min kablihı min kitabiv ve la tehuttuhu bi yemınike izel lertabel mübtılun
  49. Bel hüve ayatüm beyyinatün fı sudurillezine utül ılm ve ma yechadü bi ayatina illaz zalimun
  50. Ve kalu lev la ünzile aleyhi ayatüm mir rabbih kul innemel ayatü ındellah ve innema ene nezırum mübın
  51. E ve lem yekfihim enna enzelna aleykel kitabe yütla aleyhim inne fı zalike le rahmetev ve zikra li kavmiy yü’minun
  52. Kul kefa billahi beynı ve beyneküm şehıda ya’lemü ma fis semavati vel ard vellezıne amenu bil batıli ve keferu billahi ülaike hümül hasirun
  53. Ve yesta’ciluneke bil azab ve lev la ecelüm müsemmel la caehümül azab ve le ye’tiyennehüm bağtetev ve hüm la yeş’urun
  54. Yesta’ciluneke bil azab ve inne cehenneme le mühıytatüm bil kafirun
  55. Yevme yağşahümül azabü min fevkıhim ve min tahti erculihim ve yekulü zuku ma küntüm ta’melun
  56. Ya ıbadiyellezıne amenu inne erdıy vasiatün fe iyyaye fa’büdun
  57. Küllü nefsin saikatül mevti sümme ileyna türceun
  58. Vellezıne amenu ve amilus salihati le nübevviennehüm minel cenneti ğurafen tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha nı’me ecrul amilın
  59. Ellezıne saberu ve ala rabbihim yetevekkelun
  60. Ve keeyyim min dabbetil la tahmilü rizkahellahü yerzükuha ve iyyaküm ve hüves semıul alım
  61. Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda ve sehharaş şemse vel kamera le yekulünnellah fe enna yü’fekun
  62. Allahü yebsütur riska li mey yeşaü min ıbadihı ve yakdiru lehv innellahe bi külli şey’in alım
  63. Ve lein seeltehüm men nezzele mines semai maen fe ahya bihil erda mim ba’di mevtiha le yekulünnellah kulil hamdü lillah bel ekseruhüm la ya’kılun
  64. Ve ma hazihil hayatüd dünya illa lehvüv ve leıb ve inned darel ahırate le hiyel hayevan lev kanu ya’lemun
  65. Fe iza rakibu fil fülki deavüllahe muhlisıyne lehüd dın felemma neccahüm ilel berri izahüm yüşrikun
  66. Li yekfüru bima ateynahüm ve li yetemetteu fe sevfe ya’lemun
  67. E ve lem yerav enna cealnü haramen aminev ve yütehattafün nasü min havlihim e fe bil batıli yü’minune ve bi nı’metillahi yekfürun
  68. Ve men azlenü minmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bil hakkı lemma caeh e leyse fı cehenneme mesvel lil kafirın
  69. Vellezıne cahedu fına le nehdiyennehüm sübülena ve innellahe le meal muhsinın

Anebut Suresi Türkçe Anlamı (Meali):

  1. Elif, Lam, Mim
  2. İnsanlar: “İnandık! demeleriyle bırakılıp da imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar?
  3. Andolsun ki, Biz onlardan öncekileri ne fitnelerle imtihan ettik. Yine Allah, elbette doğruluk gösterenleri bilecek ve elbette yalancıları da bilecektir.
  4. Yoksa kötülük yapanlar, bizden savuşup kurtulacaklarını mı sandılar? Ne fena hüküm veriyorlar!
  5. Her kim Allah’a kavuşmayı arzu ederse, elbette Allah’ın belirlediği ecel muhakkak gelecektir ve O, işitir, bilir.
  6. Cihad eden yalnızca kendi hesabına cihad eder;çünkü Allah, bütün alemlerden müstağnidir.
  7. Bununla birlikte iman edip iyi iyi işler yapanların kötülüklerini örter ve onlara elbette yaptıkları işlere karşılık daha güzelini veririz.
  8. Biz insana anne-babası hakkında iyilik tavsiye ettik. Eğer onlar, senin hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için uğraşırlarsa onları, dinleme! Dönüşünüz banadır ve Ben o zaman size yaptıklarınızı haber veririm.
  9. İman edip iyi iyi işler yapanları ise elbette iyiler arasına katacağız.
  10. İnsanlar arasında kimi de vardır ki, “Allah’a iman ettik.” der sonra da Allah uğrunda bir eziyete uğradığı zaman, insanların işkencesini Allah’ın azabı gibi tutar. Andolsun ki, Rabbinden bir yardım gelirse, “Kesinlikle Biz sizinle beraberdik.” diyeceklerinde şüphe yoktur. Acaba Allah, bütün insanların sinelerindekini en jyi bilen değil midir?
  11. Ve kesinlikle Allah, iman etmiş olanları herhalde bilecektir; münafıkları da bilecek elbette.
  12. Bir de küfredenler o iman etmiş olanlara: “Bizim yolumuza uyun, biz de sizin günahlarınızı yüklenelim!” dediler. Oysa onlar, onların günahlarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir ve onlar kesinlikle yalancıdırlar.
  13. Gerçek şu ki, onlar mutlaka kendi ağırlıklarını ve o ağırlıklarıyla birlikte daha birçok ağırlıkları yüklenecekler, kesinlikle ettikleri iftiradan kıyamet gününde sorguya çekileceklerdir.
  14. Andolsun ki, Nuh’u kavmine gönderdik de içlerinde elli eksik bin (Dokuz yüz elli) yıl kaldı, derken zulümlerini sürdürürlerken onları tufan yakalayıverdi.
  15. Sonunda onu ve gemi arkadaşlarını kurtardık ve o gemiyi alemlere bir ibret kıldık.
  16. İbrahim’i de (gönderdik). Hani o kavmine demişti ki: “Hep Allah’a ibadet edin ve O’ndan korkun; bu sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz.
  17. Siz Allah’ı bırakıp da sadece bir takım putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Haberiniz olsun ki, o sizin Allah’tan başka taptıklarınız size bir rızık verme gücüne sahip olamazlar; onun için rızkı Allah katında arayın ve O’na kulluk edip O’na şükredin! Hep döndürülüp O’na götürüleceksiniz!”
  18. Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki, sizden önce bir takım milletler de yalanlamışlardı. Peygamberin görevi ise açık bir tebliğden ibarettir.
  19. Allah’ın yaratma işini başlangıçta nasıl yapıyor olduğunu, sonra da onu tekrar yapacağını görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.
  20. De ki: “Yeryüzünde bir gezinin de bakın O’nun yaratma işini başlangıçta nasıl yaptığına;sonra da Allah, neş’e-i uhrayı (son yapışı) inşa edecektir. “Şüphesiz Allah, herşeye gücü yetendir.
  21. Dilediğine azap eder, dilediğine de rahmet eder. Hep O’na döndürüleceksiniz!
  22. Siz, ne yeryüzünde, ne de gökte (Allah’ı) aciz bırakacak değilsiniz ve size Allah’tan başka ne bir dost var, ne de bir yardımcı!
  23. Allah’ın ayetlerine ve O’na kavuşmaya inanmayanlar ise, hep onlar Benim rahmetimden ümidini kesmiş olanlardır ve onlara acı bir azap vardır.
  24. Onun için kavminin ona cevabı sadece şu oldu: “Öldürün onu veya yakın!” dediler. Allah da onu o ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda inanacak bir topluluk için ibretler vardır.
  25. İbrahim: “Siz, sadece dünya hayatında aranızda sevişmek için Allah’ı bırakıp bir takım putlara tutulmuşsunuz. Fakat kıyamet gününde birbirinize küfredecek ve birbirinizi lanetleyeceksiniz; varacağınız yer ateştir ve sizin için yardımcılardan eser de yoktur.
  26. Bunun üzerine ona bir tek Lut iman etti. İbrahim de: “Ben Rabbime hicret edeceğim, şüphesiz ki O, güçlüdür, hikmet sahibidir.” dedi.
  27. Biz ona İshak ile Yakub’u da ihsan ettik, peygamberliği ve kitabı onun zürriyetinde kıldık, kendisine dünyada mükafatını verdik. Şüphesiz o, ahirette de iyilerdendir.
  28. Lut’u da (gönderdik). Hani o kavmine: “Siz gerçekten o çirkin işi yapıyorsunuz ha! Sizden önce hiçbir millet bu haltı etmedi!
  29. Siz, gerçekten erkeklere gidecek, yolu kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapıp duracak mısınız?” dediği zaman, kavminin cevabı ancak şöyle demeleri oldu: “Haydi, getir bize Allah’ ın azabını, eğer doğru söyleyenlerden isen!”
  30. Lut: “Ey Rabbim, ortalığı fesada veren bu topluluğa karşı bana yardım et!” dedi.
  31. Elçilerimiz İbrahim’e müjde ile vardıklarında: “Haberin olsun, biz bu memleketin halkını helak edeceğiz;çünkü onun halkı hep zalim oldular.”dediler.
  32. İbrahim: “Orada Lut var ama!” dedi. Onlar: “Biz, orada kimin bulunduğunu pekala biliriz. Muhakkak onu ve ailesini kurtaracağız; ancak karısı ötekilerden oldu.” dediler.
  33. Elçilerimiz Lut’a gelince, onlar yüzünden fenalaştı ve haklarında eli kolu daraldı (bağlandı). Onlar da: “Korkma ve kederlenme; seni ve aileni kurtaracağız; ancak karın ötekilerden oldu.
  34. Haberin olsun, biz bu memleket halkının yapmakta oldukları çirkince günahları yüzünden üzerlerine gökten korkunç bir azap indireceğiz.”dediler.
  35. Andolsun ki, Biz aklını kullanacak bir topluluk için oradan bir ibret tablosu bıraktık.
  36. Medyen’e de kardeşleri Şu’ayb’ı (gönderdik);vardı dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a ibadet edin de son güne ümit besleyin; bozgunculukla yeryüzünü berbat etmeyin!”
  37. Buna karşı onu yalanladılar. Derken, onları o sarsıntı tutuverdi de yurtlarında dizleri üstü çöke kaldılar.
  38. Ad ve Semud’a da (peygamberler gönderdik) ki, size bunlar, meskenlerinden belli olmaktadır. Şeytan, onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve kendilerini yoldan çevirmişti; halbuki, gözleri açık adamlardılar.
  39. Karun’a Firavun’a ve Haman’a da (gönderdik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık delillerle geldi de onlar; o yerde kibirlenip kafa tuttular. Oysa, (azabın) önüne geçecek değillerdi.
  40. Özetle herbirini günahı ile yakaladık; kiminin başına bir taş yağdıran gönderdik, kimini korkunç bir ses alıverdi, kimini yerin dibine geçirdik kimini de boğduk. Allah onlara haksızlık etmiyordu. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
  41. Allah’tan başka dostlara tutunanların durumu, kendisine bir yuva yapan örümcek örneği gibidir. Halbuki, evlerin en çürüğü de örümcek evidir, eğer bilselerdi.
  42. Allah,kesinlikle onların, kendisini bırakıp da hangi şeylere yalvardıklarını biliyor. Oysa güçlü O’dur, hikmet sahibi O.
  43. İşte bu misaller var ya, Biz onları insanlar için getiriyoruz; fakat onlara ilim sahiplerinden başkasının aklı ermez.
  44. Allah, o gökleri ve yeri (o yüksekleri ve aşağıyı) hak ile yaratmıştır. Kesinlikle bunda inananlar için bir ibret vardır.
  45. Sana vahyedilen Kitabı güzel güzel oku ve namazı kıl! Muhakkak sahih namaz edepsizlikten ve uygunsuzluktan alıkoyar. Muhakkak Allah’ı anmak en büyük iştir ve Allah, her ne işlerseniz bilir.
  46. Kitap ehli ile zulmedenleri bir yana ancak en iyi bir şekilde mücadele edin ve deyin ki: “Biz, hem bize indirilene iman ettik, hem size indirilene ve bizim ilahımız ile sizin ilahınız birdir. Ancak biz yalnız O’na teslim olmuşuzdur.”
  47. İşte sana (öncekileri tasdik eden) böyle bir kitap indirdik. O’nun için kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ederler. Şunlardan da ona iman edenler vardır. Bizim ayetlerimizi ancak kafirler inkar eder.
  48. Sen bundan önce kitap okur değildin, hala da elinle yazı yazmazsın; öyle olsaydı batıla uyanlar şüphelenebilirlerdi.
  49. Fakat o (Kur’an) kendilerine ilim verilmiş kimselerin sinelerinde parıldayan parlak ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi ancak zalimler inkar eder.
  50. Nitekim “Ona Rabbinden mucizeler indirilse ya!” dediler. De ki: “O mucizeler hep Allah’ın katındadır.Ben ise sadece açık bir uyancıyım.”
  51. Karşılarında okunup duran Kitab’ı sana indirmemiz yetmedi mi onlara? Şüphesiz bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve ilahi bir ihtar vardır.
  52. De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp Allah’ı inkar edenler, işte zarara düşenler hep onlardır.
  53. Bir de senden acele azap istiyorlar; eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, o azap onlara muhakkak gelmişti; ve elbette o kendilerine gelecek, şuurları olmayarak (bilincine varmadan) ansızın gelecek!
  54. Senden acele azap istiyorlar, oysa cehennem kafirleri kuşatıp duruyor.
  55. O gün ki, azap onları hem üstlerinden, hem ayakları altından saracak da: “Tadın bakalım neler yapıyordunuz.” buyuracak.
  56. Ey Benim iman eden kullarım! Haberiniz olsun ki, Benim arzım geniştir, o halde Bana ibadet edin o halde Bana!
  57. Her can ölümü tadacaktır. Sonra döndürülüp Bize getirileceksiniz.
  58. İman edip iyi iyi işler yapmış olanları elbette onları cennetin altlarından ırmaklar akan köşklerine yerleştireceğiz, o halde orada ebedi kalacaklardır. Ne güzeldir mükafatı o iş görenlerin
  59. Ki, sabretmişlerdir ve yalnız Rablerine dayanırlar.
  60. Nice hayvanlar var ki, rızkım (yanında) taşıyamaz; Allah onlara da rızık veriyor, size de! O herşeyi işitendir, bilendir.
  61. Andolsun ki, onlara: “Gökleri ve yeri yaratıp, güneş ve ayı emri altında tutan kimdir?” diye sorsan elbette şüphesiz “Allah” derler. O halde nasıl haktan çevriliyorlar?
  62. Allah kullarından dilediğine rızkı serer de ona kısar da. Şüphesiz Allah herşeyi bilendir.
  63. Andolsun ki yine onlara: “Gökten azar azar su indirip onunla ölümünün ardından yeryüzüne hayat veren kimdir?” diye sorsan elbette şüphesiz “Allah” diyecekler. De ki: “Hamd Allah’a mahsustur.” Fakat onların çoğu aklı ermezlerdir.
  64. Bu dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan ibarettir. Gerçekten son yurt, işte öz hayat odur. Keşke bilselerdi.
  65. Baksana gemiye bindiklerinde dini Allah’a has kılarak O’na ihlasla dua ederler. Derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal (Allah’a) ortak koşmaya koyulurlar;
  66. Kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etsinler ve hayattan zevk alsınlar diye! Fakat ileride bilirler.
  67. Bizim (Mekke’yi) güven içinde kudsi bir yer yaptığımızı görmediler mi? Oysa çevresindeki insanlar çarpılıp kapılıyor, artık batıla inanıyorlar da Allah’ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
  68. Allah’a karşı yalan uyduran yahut gerçek kendisine gelince yalan diyen kimseden daha zalim kim olabilir? Kafirlerin yeri sadece cehennem değil midir?
  69. Bizim uğrumuzda cihad edenlere gelince, elbette Biz onlara (Bize ulaştıran) yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah, her zaman iyi davrananlarla beraberdir.

A’dan Ze’ye sureler

Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.

Leave a Comment

Contact Us

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Not readable? Change text.

Start typing and press Enter to search