Sebe’ Suresi

 In Cüz 22, Cüzler

Sebe Suresi Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sebe Suresi, adını 15. âyette geçen “Sebe’ ” kelimesinden almıştır. Sebe’ (Seba), Yemen’de bulunan bir bölgenin ya da bir kabilenin adıdır. Sûrede başlıca müşriklerin ahireti inkâr etmeleri, Davûd ve Süleyman Peygamberlerin kıssaları ve müşriklerin Hz. Muhammed’in peygamberliği hakkındaki bazı şüpheleri konu edilmektedir.

Sebe Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):

  1. Elhamdü lillahillezı lehu ma fis semavati ve ma fil erdı ve lehüm hamdü fil ahırah ve hüvel hakımül habır
  2. Ya’lemü ma yelicü fil erdı ve ma yahrucü minha ve ma yenzilü mines semai ve ma ya’rucü fıha ve hüver rahıymül ğafur
  3. Ve kalellesıne keferu la te’tınes saah kul bela ve rabbı le te’tiyenneküm alimil ğayb la ya’zübü anhü miskalü zerratin fis semavati ve la fil erdı ve la asğaru min zalike ve la ekberu illa fı kitabim mübın
  4. Li yecziyellezıne amenu ve amilus salihüt ülaike lehüm mağfiratüv ve rizkun kerım
  5. Vellezıne seav fı ayatina müacizıne ülaike lehüm azabüm mir riczin elım
  6. Ve yerallezıne ütül ılmellezı ünzile ileyke mir rabbike hüvel hakka ve yehdı ila sıratıl azızil hamıd
  7. Ve kalellezıne keferu hel nedüllüküm ala racüliy yünebbiüküm iza müzzıktüm külle mümezzekın inneküm lefı halkın cedıd
  8. Eftera alellahi keziben em bihı cinneh belillezıne la yü’minune bil ahırati fil azabi ved dalalil beıyd
  9. E fe lem yerav ila ma beyne eydıhim ve ma halfehüm mines semai vel ard in neşe’ nahsif bihimül erda ev nüskıt aleyhim kisefem mines sema’ inne fı zalike le ayetel li külli abdim münıb
  10. Ve le kad ateyna davude minna fadla ya cibalü evvibı meahu vet tayr ve elenna lehül hadıd
  11. Enı’mel sabiğativ ve kaddir fis serdi va’melu saliha innı bima ta’melune besıyr
  12. Ve li süleymaner rıha ğudüvvüha şehruv ve ravahuha şehr ve erselna lehu aynel kıtr ve minel cinni mey ya’melü beyne yedeyhi bi izni rabbih ve mey yeziğ minhüm an emrina nüzıkhü min azabis seıyr
  13. Ya’melune lehu ma yeşaü mim meharıbe ve temasıle ve cifanin kel cevabi ve kudurir rasiyat ı’melu ale davude şükra ve kalılüm min ıbadiyeş şekur
  14. Felemma kadayna aleyhil mevte ma dellehüm ala mevtihı illa dabbetül erdı te’külü minseeteh Fe lemma harra tebeyyenetil cinnü el lev kanu ya’lemunel ğaybe ma lebisu fil azabil mühın
  15. Le kad kane li sebein fı meskenihim ayeh cennetani ay yemıniv ve şimal külu mir rizkı rabbiküm vşeküru leh beldetün tayyibetüv ve rabbün ğafur
  16. Fe a’radu fe erselna aleyhim seylel arimi ve beddelnahüm bi cenneteyhim cenneteyni zevatey ükülin hamtıv ve esliv ve şey’im min sidrin kalıl
  17. Zalike cezeynahüm bima keferu ve hel nücazı illel kefur
  18. Ve cealna beynehüm ve beynel kuralletı barakna fıha kuran zahiratev ve kadderna fıhes seyr sıru fıha leyaliye ve eyyamen aminın
  19. Fe kalu rabbena baıd beyne esfarina ve zalemu enfüsehüm fe cealnahüm ehadıse ve mezzaknahüm külle mümezzak inne fı zalike le ayatil li külli sabbarin şekur
  20. Ve le kad saddeka aleyhim iblısü zannehu fettebeuhü illa ferıkam minel mü’minın
  21. Ve ma kane lehu aleyhim min sültanin illa li na’leme mey yü’minü bil ahırati mimmen hüve minha fı şekk ve rabbüke ala külli şey’in hafıyz
  22. Kulid’ullezıne zeamtüm min dunillah la yemlikune miskale zerratin fis semavati ve la fil erdı ve ma lehüm fıhima min şirkiv ve ma lehu minhüm min zahır
  23. Ve la tenfeuş şefaatü ındehu illa li men ezine leh hatta iza füzzia an kulubihim kalu ma za kale rabbüküm kalül hakk ve hüvel aliyyül kebır
  24. Kul mey yerzükuküm mines semavati vel ard kulillahü ve inna ev iyyaküm leala hüden ev fı dalalim mübın
  25. Kul la tüs’elune amma ecramna ve la nüs’elü amma ta’melun
  26. Kul yecmeu beynena rabbüna sümme yeftehu beynena bil hakk ve hüvel fettahul alım
  27. Kul eruniyellezıne elhaktüm bihı şürakae kella bel hüvellahül azızül hakım
  28. Ve ma erselnake illa kaffetel lin nasi beşırav ve nezırav ve lakınne ekseran nasi la ya’lemun
  29. Ve yekulune meta hazel va’dü in küntüm sadikıyn
  30. Kul leküm mıadü yevmel la teste’hırune anhü saatev ve la testakdimun
  31. Ve kalellezıne keferu len nü’mine bi hazel kur’ani ve la billezı beyne yedeyh ve lev tera iziz zalimune mevkufune ınde rabbihim yarciu ba’duhüm ila ba’dınil kavl yekulüllezınestud’ıfu lillezı nestekberu lev la entüm lekünna mü’minın
  32. Kalellezınestekberu lillezınestud’ıfu e nahnü sadednaküm anil hüda ba’de iz caeküm bel küntüm mücrimın
  33. Ve kalellesınestud’ıfu lillesınestekberu bel mekrul leyli ven nehari iz te’mürunena en nekfüra billahi ve nec’ale lehu endada ve eserrun nedamete lemma raevül azab ve cealnel ağlale fı a’nakıllezıne keferu hel yüczevne illa ma kanu ya’melun
  34. Ve ma erselna fı karyetim min nezırin illa kale mütrafuha inna bima ürsiltüm bihı kafirun
  35. Ve kalu nahnü ekseru emvalev ve evladev ve ma nahnü bi müazzebın
  36. Kul inne rabbı yebsütur rizka li mey yeşaü ve yakdiru ve lakinne ekseran nasi la yalemun
  37. Ve ma emvalüküm ve la evladüküm billetı tükarribüküm ındena zülfa illa men amene ve amile salihan fe ülaike lehüm cezaüd dı’fi bima amilu ve hüm fil ğurufati aminun
  38. Vellezıne yes’avne fı ayatina müacizıne ülaike fil azabi muhdarun
  39. Kul innne rabbı yebtütür rizka li mey yeşaü min ıbadihı ve yakdiru leh ve ma enfaktüm min şey’in fe hüve yuhlifüh ve huve hayrur razikıyn
  40. Ve yevme yahşüruhüm cemıan sümme yekulü lil melaiketi e haülai iyyaküm kanu ya’büdun
  41. Kalu sübhhaneke ente veliyyüna min dunihim bel kanu ya’büdunel cinn ekseruhüm bihim mü’minun
  42. Fel yevme la yemlikü ba’duküm li ba’dın nefav ve la darra ve nekulü lillezıne zalemu zuku azaben narilletı küntüm biha tükezzibun
  43. Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalu ma haza illa racülüy yürıdü ey yesuddeküm amma kane ya’büdü abaüküm ve kalu ma haza illa ifküm müftera ve kalellezıne keferu lil hakkı lemma caehüm in haza illa sıhrum mübın
  44. Ve ma ateynahüm min kütübiy yedrusuneha ve ma erselna ileyhim kableke min nezır
  45. Ve kezzebellezıne min kablihim ve ma beleğu mı’şara ma ateynahüm fe kezzebu rusüli fe keyfe kane nekır
  46. Kul innema eızuküm bi vahıdeh en tekumu lillahi mesna ve füraa sümme tetefekkeru ma bi sahıbiküm min cinneh in hüve illa nezırul leküm beyne yedey azabin şedıd
  47. Kul ma seeltüküm min ecrin fe hüve leküm in ecriye illa alellah ve hüve ala külli şey’in şehıd
  48. Kul inne rabbı yakzifü bil hakk allamül ğuyub
  49. Kul cael hakku ve ma yübdiül batılü ve ma yüıyd
  50. Kul in daleltü fe innema edıllü ala nefsı ve inihtedeytü fe bima yuhıy ileyye rabbı innehu semıun karıb
  51. Ve lev tera iz feziu fe la fevte ve ühızu mim mekanin karıb
  52. Ve kalu amenna bih ve enna lehümüt tenavüşü mim mekanim beıyd
  53. Ve kad keferu bihı min kabl ve yakzifune bil ğaybi mim mekanim beıyd
  54. Ve hıyle beynehüm ve beyne ma yeştehune kema füıle bi eşyaıhim min kabl innehüm kanu fı şekkim mürıb

Sebe Suresi Türkçe Anlamı (Meali):

  1. Hamd O Allah’adır ki, göklerde ve yerde ne varsa hep O’nundur, ahirette de hamd O’nun. O, hikmet sahibidir, herşeyi bilendir.
  2. Yere ne giriyor ve ondan ne çıkıyor, gökten ne iniyor ve ona ne çıkıyorsa hepsini bilir. O, çok merhametli, çok bağışlayıcıdır.
  3. Küfredenler ise: “Bize o kıyamet gelmez.” dediler. De ki: “Hayır, gaybı bilen Rabbime yemin ederim ki, o size kesinlikle gelecektir. O’nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar birşey kaçmaz. Ondan daha küçüğü de, daha büyüğü de hep apaçık bir kitaptadır.
  4. Çünkü Allah iman edip iyi ameller işleyenlere mükafat verecektir. İşte onlar için bir mağfiret ve cömertçe verilmiş bol rızık vardır.
  5. Ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlar için de pislikten acı bir azap vardır.
  6. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, sana Rabbinden indirilen gerçeğin ta kendisi olduğunu ve onun, yüceliğinin sonu olmayan her türlü övgüye layık olan (Allah’) ın yolunu gösterdiğini görüyorlar.
  7. Böyle iken o küfredenler şöyle dediler: “Size, parçalanıp didik didik didiklendiğiniz zaman, muhakkak siz yeni bir yaratılış içinde bulunacaksınız diye, peygamberlik eden bir adam gösterelim mi?”
  8. Allah’a bir yalanı mı iftira etmekle, yoksa kendisinde bir delilik mi var?” Hayır, doğrusu o ahirete inanmayanlar, derin bir sapıklıkla azap içindedirler.
  9. Ya gökten ve yerden önlerindekine ve arkandakine bir bakmazlar mı? Ödersek kendilerini yere indiriveririz yahut gökten üstlerine parçalar düşürürüveririz. Gerçekten onda hakka gönül veren her kul için şüphesiz bir ibret vardır.
  10. Andolsun ki, Davud’a tarafımızdan bir üstünlük verdik: “Ey dağlar, çınlayın (teşbih edin) onunla beraber, siz de ey kuşlar!” dedik ve ona demiri yumuşattık.
  11. “Geniş zırhlar yap ve iyi biçime yatır (iyi biçim ver). Siz de iyi işler de bulunun; çünkü Ben, bütün yapacaklarınızı gözetiyorum.” dedik.
  12. Süleyman’ın emrine de rüzgarı verdik. Sabah gidişi bir aylık akşam dönüşü bir aylık yol idi. Erimiş bakır kaynağım da ona sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle elinin altında cinlerden de çalışan vardı. Onlardan da her kim emrimizden saparsa, ona ateş azabım tattırırız.
  13. Onlar, ona mihraplar, heykeller, havuzlar gibi çanaklar ve sabit kazanlardan her ne isterse yaparlardı. Çalışın ey Davud hanedanı, şükür için çalışın! Kullarım arasında şükreden azdır.
  14. Sonra onun ölümüne hükmettiğimizde onlara onun ölümünü sezdiren olmadı, yalnız bir güve (böceği) dayandığı asasını yiyordu. Bu sebeple yere yıkıldığında besbelli oldu ki, eğer cinler gaybı bilselerdi, o horlayıcı azap içinde bekleyip durmazlardı.
  15. Andolsun ki, Sebe topluluğu için yurtlarında gerçekten bir ibret vardı; sağlı sollu iki bahçe! Onlara hal diliyle: “yiyin Rabbinizin rızkından da O’na şükredin, ne güzel, hoş bir şehir ve bağışlayan bir Rabb!” derlerdi.
  16. Fakat onlar, yüz çevirdiler. Biz de üzerlerine Arim selini salıverdik ve o güzelim iki bahçelerini buruk yemişli, ılgınlı ve biraz da sidir ağacı bulunan iki harap bahçeye çevirdik.
  17. Bunu, onlara nankörlüklerinin cezası yaptık ve Biz, hep böyle çok nankör olanları cezalandırırız.
  18. Biz, onlarla o bereket verdiğimiz memleketler arasında sırt sırta şehirler meydana getirmiş ve onlara da düzenli gidiş geliş imkanı sağlamış “Gezin oralarda, geceleri ve gündüzleri güvenlik içinde!” demiştik.
  19. Buna karşı onlar: “Ey Rabbimiz, yolculuklarımızın mesafesini uzaklaştır! dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve tamamen didik didik dağıttık: Şüphesiz ki, bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette ibretler vardır.
  20. Yine andolsun ki, iblis onlar aleyhindeki tahminini gerçekten doğru buldu da içlerinde müminlerden ibaret bir gruptan başkası ona uydular.
  21. Halbuki onun, onların üzerinde hiçbir hakimiyet gücü yoklu; fakat Biz ahirete imanı olan belirleyecek, ondan şüphe içinde bulunandan ayırt edecektik. Öyle ya, Rabbin herşeyi koruyup gözetendir.
  22. De ki: “Allah’tan başka tanrı saydığınız tanrılarınıza istediğiniz kadar yalvarın. Onların ne gokte ne de yerde zerre miktarına güçleri yetmez. Onların, bunlarda bir ortaklığı da yoktur. O’nun da onlardan bir yardımcısı yoktur.
  23. O’nun huzurunda , izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda da vermez. Nihayet kalplerinden dehşet giderildiğinde: “Rabbiniz ne büyürdür diye sorarlar, (şefaatçılar): “Hakkı.” derler. O, öyle yüksek, öyle büyüktür
  24. Onlara de ki: “Size göklerden ve yerden kim rızık veriyor? De ki: “Allah! O halde ya biz mutlak bir doğru yolda veya açık bir sapıklık içindeyiz ya da siz.”
  25. De ki : “Siz, bizim suçlarımızdan sorumlu tutulmazsınız, biz de sizin yaptıklarınızdan sorumlu olmayız.”
  26. De ki: “Rabbimiz, hepimizi bir araya toplayacak, sonra da aramızı hak hükmü ile ayıracak. O, öyle yegane hüküm veren, öyle herşeyi bilendir.”
  27. De ki: “O’na ortak diye kattıklarınızı bana gösterin bakayım! Hayır, öyle şey yok! doğrusu, bu: Güçlü ve hikmet sahibi olan ancak Allah’tır.”
  28. Seni de ancak bütün insanları içeren bir elçilikle rahmetimizin müjdecisi, azabımızın habercisi olarak gönderdik, başka değil! Fakat insanların çoğu bilmezler.
  29. Ve: “Eğer doğru söylüyorsanız, ne zaman bu va’d?” diyorlar.
  30. De ki: “Size va’d edilen bir gündür ki. ondan bir saat geri de kalamazsınız, iteri de geçemezsiniz.”
  31. Bununla beraber, o küfredenler: “Biz ne bu Kur’an’a inanırız, ne de önündekine! dediler. Fakat o zalimler yakalanıp Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman birbirlerine laf atarken bir görsen! Bir taraftan zebun edilenler (zayıf düşürülenler), o büyüklük taslayanlara: “Siz olmasaydınız kesinlikle biz mü’min olurduk!” diyeceklerdir.
  32. Diğer taraftan büyüklük taşıyanlar, zayıf düşürülenlere; “Ya, size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçluydunuz!” diyecekler.
  33. O zayıf düşürülenler de büyüklük taslayanlara: “Hayır işiniz gece gündüz dolap (çevirmekti) ; çünkü sizler, bizlere hep Allah’a küfretmemizi ve ona eşler koşmamızı emrediyordunuz.” derler ve böyle atışırlarken, azabı gördükleri zaman, içlerinden pişmanlık duymaktadırlar. Biz de o küfredenlerin boyunlarına tomrukları geçirmişizdir de yalnızca yaptıklarının cezasını çekiyorlardır.
  34. Biz herhangi bir memlekette tehlikeyi haber veren bir Resul gönderdiysek, herhalde onun refah ile şımartılmış olanları : “Biz, sizin gönderildiğiniz şeyleri tanımayız.” dediler.
  35. Ve dediler ki : “Biz malca da daha çoğuz, evlatça da ve bize azap edilmez.”
  36. De ki: “Rabbim, rızkı dilediğine döşer (bol verir), dilediğine de sıkar (kİsar); fakat insanların çoğu bilmezler.
  37. Oysa sizi huzurumuza yaklaştıracak olan ne mallarınız ne de evladlarınızdır. Ancak iman edip yararlı işler yapanlar, var ya, işte onların yaptıklarına karşılık kendilerine kat kat mükafat vardır ve onlar, cennet köşklerinde güvenlik içindedirler.
  38. Ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışarak çalışanlara gelince onlar, hakkın huzuruna azap içinde celbedileceklerdir.
  39. De ki: “Gerçekten Rabbim, rızkı kullarından dilediği kimseye hem bol verir, hem kİsar. Hayır için her neyi harcarsanız, O, onun yerini doldurur. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
  40. O gün ki, onları hep birlikte mahşere toplayacak, sonra meleklere: “Şunlar size mi tapıyorlardı?” diyecek.
  41. “Seni tenzih ederiz. Sensin onlara karşı bizim sahibimiz! Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanmıştı!” diyeceklerdir.
  42. İşte o gün kiminiz kiminize ne bir yarar, ne de bir zarar verme gücüne sahip olamaz ve o zulmedenlere: “Tadın bakalım, o yalan deyip durduğunuz ateşin azabını!” deriz.
  43. Karşılarında açık deliller halinde ayetleriniz okunduğu zaman o zalimler: “Bu, yalnızca sizi atalarınızın taptığı tanrılardan men etmek isteyen bir adamdır!” dediler ve: “Bu (Kur”an), uydurulmuş bir iftiradan başka birşey değil!” dediler. Ve o küfredenler gerçek kendilerine geldiği vakit : “Bu apaçık bir büyüden başka birşey değildir!” dediler.
  44. Halbuki Biz onlara öyle ders alacakları kitaplar vermedik ve kendilerine senden önce bir uyarıcı da göndermedik.
  45. Onlardan öncekiler de yalan demişlerdi. Hem de bunlar, onlara verdiklerimizin onda birbirine ermediler. Peygamberlerini yalanladılar da nasıl oldu inkarım?
  46. De ki : “Size sadece bir tek öğüt vereceğim: Allah için ikişer, üçer ve teker teker kalkarsınız sonra da iyi düşünürsünüz; arkadaşınızda delilikten eser yoktur. O, yalnız şiddetli bir azabın önünde sizi sakındıracak bir peygamberdir.”
  47. De ki: “Ben, sizden herhangi bir ücret istersem, o sizin olsun. Benim mükafatım ancak Allah’a aittir ve Allah, herşeye şahittir.”
  48. De ki : “Gerçekten Rabbim, hakkı fırlatır (dilediğinin kalbine indirir.) O, gaybları hakkıyla bilendir.”
  49. De ki: “Hak geldi; artık batılın önü de katmaz sonu da!”
  50. De ki: “Eğer ben yanılırsam, yalnız kendime kalarak yanılırım ve eğer doğru yolu bulmuşsam bilmeli ki Rabbimin bana vahiy vermesiyledir. Çünkü O, yakındır, işitir, işittirir.
  51. O telaşa düştükleri zaman görsen, artık kaçamak yoktur, yakın yerden yakalanmışlardır.
  52. Ve: “O’na iman ettik!” demektedirler, fakat onlara uzak yerden el sunmak nerede?!”
  53. Oysa daha önce O’na küfretmişlerdi, uzak yerden gaybe taş atıyorlardı.
  54. Artık kendileriyle arzuladıklarının arasına set çekilmiştir; tıpkı bundan önce emsallerine yapıldığı gibi. Çünkü hepsi işkilli bir şüphe içinde bulunuyorlardı.

A’dan Ze’ye sureler

Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.

Leave a Comment

Contact Us

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Not readable? Change text.

Start typing and press Enter to search