Yâsîn Suresi
Yasin Suresi Mekke döneminde inmiştir. 83 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan “Yâ-Sîn” harflerinden almıştır. Sûrede başlıca insanın ahlâkî sorumlulukları, vahiy, Hz. Peygamber’i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler, Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza konu edilmektedir.
Yasin Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):
- Yasın
- Vel kur’anil hakiym
- İnneke le minel murseliyn
- Ala sıratım müstekıym
- Tenziylel aziyzir rahıym
- Li tünzira kavmem ma ünzira abaühüm fehüm ğafilun
- Le kad hakkal kavlü ala ekserihim fehüm la yü’minun
- İnna cealna fı a’nakıhim ağlalen fe hiye ilel ezkani fehüm mukmehun
- Ve cealna mim beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden fe ağşeynahüm fehüm la yübsırun
- Ve sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü’minun
- İnnema tünziru menittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhü bi mağfirativ ve ecrin kerım
- İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey’in ahsaynahü fı imamim mübiyn
- Vadrib lehüm meselen ashabel karyeh iz caehel murselun
- İz erselna ileyhimüsneyni fe kezzebuhüma fe azzezna bi salisin fe kalu inna ileyküm murselun
- Kalu ma entüm illa beşerum mislüna ve ma enzeler rahmanü min şey’in in entüm illa tekzibun
- Kalu rabbüna ya’lemü inna ileyküm le murselun
- Ve ma aleyna illel belağul mübın
- Kalu inna tetayyarna biküm leil lem tentehu le nercümenneküm ve le yemessenneküm minna azabün eliym
- Kalu tairuküm meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmüm müsrifun
- Ve cae min aksal medıneti racülüy yes’a kale ya kavmittebiul murseliyn
- İttebiu mel la yes’elüküm ecrav vehüm mühtedun
- Ve ma liye la a’büdüllezı fetaranı ve ileyhi türceun
- E ettehızü min dunihı aliheten iy yüridnir rahmanü bi durril la tuğni annı şefaatühüm şey’ev ve la yünkızun
- İnnı izel le fı dalalim mübın
- İnnı amentü bi rabbiküm fesmeun
- Kıyledhulil cenneh kale ya leyte kavmı ya’lemun
- Bima ğafera lı rabbı ve cealenı minel mükramiyn
- Ve ma enzelna ala kavmihı mim ba’dihı min cündim mines semai ve ma künna münziliyn
- İn kanet illa sayhatev vahıdeten fe iza hüm hamidun
- Ya hasraten alel ıbad ma yetiyhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun
- Elem yerav kem ehlekna kablehüm minel kuruni ennehüm ileyhim la yarciun
- Ve in küllül lemma cemiy’ul ledeyna muhdarun
- Ve ayetül lehümül erdul meyteh ahyeynaha ve ahracna minha habben feminhü ye’külun
- Ve cealna fiyha cennatim min nahıyliv ve a’nabiv ve feccerna fiyha minel uyun
- Li ye’külu min semerihı ve ma amilethü eydiyhim efela yeşkürun
- Sübhanellezı halekal ezvace külleha mimma tümbitül erdu ve min enfüsihim ve mimma la ya’lemun
- Ve ayetül lehümül leyl neslehu minhün nehara fe iza hüm muslimun
- Veş şemsü tecrı li müstekarril leha zalike takdiyrul aziyzil aliym
- Vel kamera kaddernahü menazile hatta ade kel urcunil kadiym
- Leşşemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera velel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekiy yesbehun
- Ve ayetül lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fil fülkil meşhun
- Ve halakna lehüm mim mislihı ma yarkebun
- Ve in neşe’ nuğrıkküm fela sariyha lehüm velahüm yünkazun
- İlla rahmetem minna ve metaan ila hıyn
- Ve iza kıyle lehümütteku ma beyne eydıküm ve ma halfeküm lealleküm türhamun
- Ve ma te’tiyhim min ayetim min ayati rabbihim illa kanu anha mu’ridıyn
- Ve iza kıyle lehüm enfiku mimma razekakümüllahü kalelleziyne keferu lilleziyne amenu e nut’ımü mel lev yeşaüllahü at’amehu in entüm illa fı dalalim mübın
- Ve yekulune meta hazel va’dü in küntüm sadikıyn
- Ma yenzurune illa sayhatev vahıdeten te’huzühüm vehüm yehıssımun
- Fela yestetıy’une tevsıyetev ve la ila ehlihim yarciun
- Ve nüfiha fis suri fe iza hüm minel ecdasi ila rabbihim yensilun
- Kalu ya veylena mem beasena mim merkadina haza ma veader rahmanü ve sadekal murselun
- İn kanet illa sayhatev vahıdeten feiza hüm cemiy’ul ledeyna muhdarun
- Fel yevme la tuzlemü nefsün şey’ev vela tüczevne illa ma küntüm ta’melun
- İnne ashabel cennetil yevme fı şüğulin fakihun
- Hüm ve ezvacühüm fı zılalın alel eraiki müttekiun
- Lehüm fiyha fakihetüv ve lehüm ma yeddeun
- Selamün kavlem mir rabbir rahıym
- Vemtazül yevme eyyühel mücrimun
- Elem a’hed ileyküm ya benı ademe el la ta’büdüş şeytan innehu leküm adüvvüm mübiyn
- Ve enı’büduni haza sıratum müstekıym
- Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra efelem tekunu ta’kılun
- Hazihı cehennemülletı küntüm tuadun
- Islevhel yevme bima küntüm tekfürun
- El yevme nahtimü ala efvahihim ve tükellimüna eydıhim ve teşhedü ercülühüm bima kanu yeksibun
- Velev neşaü letamesna ala a’yünihim festebekus sırata fe enna yübsırun
- Velev neşaü le mesahnahüm ala mekanetihim femestetau mudiyyev ve la yarciun
- Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk efela ya’kılun
- Ve ma alemnahüş şı’ra ve ma yembeğıy leh in hüve illa zikruv ve kur’anüm mübiyn
- Li yünzira men kane hayyave ve yehıkkal kavlü alel kafirın
- E ve lem yerav enna halakna lehüm mimma amilet eydına en’amen fehüm leha malikun
- Ve zellelnaha lehüm fe minha rakubühüm ve minha ye’külun
- Ve lehüm fiyha menafiu ve meşarib efela yeşkürun
- Vettehazu min dunillahi alihetel leallehüm yünsarun
- La yestetıy’une nasrahüm vehüm lehüm cündüm muhdarun
- Fela yahzünke kavlühüm inna na’lemü ma yüsirrune ve ma yu’linun
- Evelem yeral insanü enna halaknahü min nutfetin fe iza hüve hasıymün mübın
- Ve darabe lena meselev ve nesiye halkah kale mey yuhyil ızame ve hiye ramım
- Kul yuhyıhellezı enşeeha evvele merrah ve hüve bi külli halkın alım
- Ellezı ceale leküm mineş şeceril ahdari naran fe iza entüm minhü tukıdun
- Eveleysellezı halekas semavati vel erda bi kadirin ala ey yahlüka mislehüm bela ve hüvel hallakul alım
- İnnema emruhu iza erade şey’en ey yekule lehu kün fe yekun
- Fe sübhanellezı bi yedihı melekutü külli şey’iv ve ileyhi türceun
Yasin Suresi Türkçe Anlamı (Meali):
- Yasin
- Hikmetli Ku’ran’ın hakkı için!
- Emin ol ki sen, o elçilikle gönderilen peygamberlerdensin!
- Bir dosdoğru yol üzerindesin.
- Güçlü ve çok merhametli Allah’ın peyderpey indirdiği vahyi ile.
- Babaları uyarılmamış olup gaflet içinde olan bir topluluğu uyarasın (vehameti haber veresin) diye
- Andolsun ki, pek çoklarına karşı söz hak olmuştur da artık onlar imana gelmezler.
- Çünkü Biz, onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz de onlar, çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.
- Hem önlerinden bir set, hem arkalarından bir set çekmişiz ve kendilerini sarmışızdır; artık baksalar da görmezler.
- Onları uyarsan da uyarmasan da farketmez, inanmazlar.
- Sen ancak Kur’an’a uyan ve Rahman’dan gıyabında saygı besleyen kimseyi sakındırırsın; İşte onu, hem bir bağışlama hem de değerli bir mükafatla müjdele!
- Gerçekten Biz Biziz, ölüleri diriltiriz; önden gönderdiklerim ve bıraktıktan eserleri kitaba geçiririz. Zaten herşeyi açık bir kütükte “İmam-ı Mübin” de de ihsa (sayıp tesbit) etmişizdir.
- Ve onlara o şehir halkını örnek ver. Hani oraya o gönderilen elçiler varmıştı.
- Hani onlara o iki elçiyi göndermiştik de onları yalanladılar; Biz de bir üçüncüsüyle onları güçlendirdik, varıp: “Haberiniz olsun, biz sizlere gönderilmiş elçileriz.” dediler.
- “Siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, hem Rahman hiç birşey indirmedi; siz sırf yalan söylüyorsunuz!” dediler.
- Elçiler: ” Rabbimiz biliyor ki, biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz.
- Açık bir tebliğden ötesi ise bizim üstümüze (vazife) değildir!” dediler.
- Onlar: “Doğrusu, biz sizi uğursuzluk nedeni saydık. Yemin ederiz ki, vazgeçmezseniz sizi hiç tınmadan taşlarız ve kesinlikle size bizden acıklı bir azap dokunur.” dediler.
- Elçiler: “Sizin uğursuzluk kuşunuz beraberinizdedir. Size öğüt verilse de öyle mi? Doğrusu siz israfı adet etmiş bir topluluksunuz.” dediler.
- o sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve dedi ki: “Ey hemşerilerim, uyun o gönderilen elçilere!
- Uyun sizden bir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar doğru yola ermişlerdir.
- Hem neden kulluk etmeyeyim ben o beni yaratana, hep de döndürülüp O’na götürüleceksiniz!
- Ben hiç O’ndan başka tanrılar mı edinirim? Eğer o Rahman, bana bir keder irade buyurursa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve beni kurtaramazlar.
- Şüphesiz ben, o takdirde açık bir sapıklık içindeyimdir.
- Haberiniz olsun ki, ben Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni!”
- Denildi ki: “Haydi. gir cennete!” O: “Ah ne olurdu, kavmim bilseydi
- Rabbimin beni bağışlamasın) ve beni ikram olunan kullarından kıldığım.”
- Arkasından kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
- O sadece bir sayha (gürültü) oldu; hemen sönüverdiler.
- Yazıklar olsun o kullara ki kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
- Baksalar ya kendilerinden önce nice nesiller helak etmişiz. Onlar, hiç onlara dönüp gelmiyorlar (dünyaya bir daha dönmüyorlar).
- Ancak hepsi toplanıp, bizim huzurumuza celbedilmişlerdir.
- Hem ölü toprak onlara bir delildir. Biz ona hayat verdik ve onda taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar.
- Orada cennetler yaptık; hurma bahçeleri, üzüm bağları (daha neler) neler! İçlerinde pınarlar akıttık.
- Ürününden ve kendi elleriyle elde ettikleri mamüllerinden yesinler diye; hala şükretmeyecekler mi?
- Yüce ve münezzehtir o ki, herşeyden çiftler meydana getiriyor; yerin bitirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmeyecekleri neler, nelerden!
- Gece de onlara bir delildir. Ondan gündüzü soyarız (çekip alırız), bir de bakarlar ki, karanlığa dalmışlar.
- Güneş de, (bir delildir ki) kendisine mahsus bir karargah için akıp gidiyor, işte bu, güçlü ve herşeyi bilen (Allah) ın takdiridir.
- Aya da; ona da bir takım menziller tayin etmişizdir, nihayet dönmüş (dolanmış) eğri bir hurma dalı gibi olmuştur.
- Ne güneşin Aya (yetişip) çatması kendisine (çarpması) yaraşır, ne de gece gündüzü geçer; herbiri birer felekte (yörüngede) yüzerler.
- Onlara bir delil de o dolu gemide zürriyetlerini taşımamız;
- ve kendilerine o gibisinden binecek şeyler yaratmamızdır.
- Ödersek onları (suda) boğarız da o zaman onlara ne feryatçı vardır ne de onlar kurtarılırlar.
- Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak başka.
- Durum böyle iken onlara : “Önünüzdekini ve arkanızdakini gözetip korunun ki rahmete erişeniz.” denildiği zaman;
- kendilerine Rablerinin ayetlerinden her hangi bir ayet de gelse, mutlaka ondan yüz çevire geldiler.
- Onlara: “Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın” denildiği zaman, o kafirler, iman edenler için şöyle dediler: “Allah’ın, dileseydi yiyecek verebileceği kimseyi biz hiç yedirir miyiz, siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?”
- Ve:”Ne zaman bu tehdit , (gerçekleşek eğer) doğru (sözlü) iseniz.” diyorlar.
- (Ondan) sadece bir tek sayhaya bakıyorlar, bir sayha ki, onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir.
- o zaman bir tavsiyede bile bulunamazlar; ailelerine de dönemezler.
- Sur üfrülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar.
- “Eyvah başımıza gelenlere! Bizi uyuduğumuz yerden kim kaldırdı? O Rahmin’ in va’d buyurduğu işte buymuş. Gönderilen peygamberler doğru söylemişler” derler.
- Başka değil, sadece bir sayha olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza getirilmişlerdir.
- Artık bugün hiç kimseye zerrece zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
- Gerçekten cennetlikler bugün bir eğlence içinde zevk etmektedirler.
- Kendileri ve eşleri gölgelikler içinde koltuklar üzerinde kurulmuşlardır.
- Onlara orada bir meyve vardır. Onlara orada ne isterlerse vardır.
- Merhametli Rabbin kelamı bir ” Selam ” olacak.
- Haydin ayrılın bugün ey suçlular!
- Ey Adem oğulları, Ben size şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır, diye and vermedim mi?
- Bana kulluk edin, doğru yol budur, diye.
- Böyle, iken yüceliğime karşı o içinizden bir çok nesilleri yoldan çıkardı. O zaman sizin akıllarınız yok muydu?
- İşte bu va’d olunup durduğunuz cehennem.
- Bugün yaslanın bakalım ona inkar ettiğiniz için.
- Bugün ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayaklar şahitlik eder.
- Hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. Fakat nereden görecekler.
- Yine dilesek kendilerini oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de dönebilirlerdi.
- Bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak yaratılışta onu tersine çeviri(p güçten düşürü)yoruz. Hala akıllanmayacaklar mı?
- Biz ona şiir öğretmedik, ona yakışmaz da; o sadece bir öğüt ve parlak bir Kur’an’dır.
- Diri olanı uyandırmak, nankörlere de o azap sözünün gerekmesi için.
- Şunu da görmediler mi: Biz onlar için ellerimizin yaptıklarından bir takım yumuşak hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.
- Onları kendilerine zebun etmişiz de hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
- Onlarda daha bir çok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hala şükretmeyecekler mi?
- Tuttular bir de Allah’tan başka bir takım ilahlar edindiler. Güya yardım olunacaklar.
- Onların onlara yardıma güçleri yetmez; onlar ise onlar (tanrılar) için celbolunan askerlerdir.
- O halde onların lakırdıları seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz dışlarını da.
- İnsan görmüyor mu ki, Biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen kesildi.
- Yaratılışını unutarak Bize bir de mesel (örnek) fırlattı: “Çürümüşken o kemikleri kim diriltir?” dedi.
- De ki:”Onları ilk defa yaratan diriltir ve o yaratmanın her türlüsünü bilir.”
- O ki size yeşil ağaçtan bir ateş çıkarmasını sağladı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.
- Gökleri ve yeri yaratan onlar gibisini yaratmaya kadir değil midir? Elbette kadirdir. Yaratan O, her şeyi bilen O!
- O’nun emri, birşeyi dileyince ona sadece “Ol!” demektir. O da oluverir.
- Artık tesbih edilmez mi öyle herşeyin hükümranlığı elinde bulunan yüce Allah! Hep de döndürülüp O’na götürüleceksiniz.
A’dan Ze’ye sureler
A-B-C
D-E-F
G-H-I
K-L-M
N-R-S
Ş-T-V
Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.