Sâffât Suresi
Saffat Suresi Mekke döneminde inmiştir. 182 âyettir. Saffat Suresi, adını ilk âyette geçen “es-Sâffât” kelimesinden almıştır. Sâffât, sıra sıra dizilenler, saf saf duranlar demektir. Sûrede başlıca, meleklerden, cinlerden, kıyamet ve ahiret olaylarından söz edilmekte; Nûh, İbrahim, İsmail, İshak, Mûsâ, Hârun, İlyas, Lût ve Yûnus peygamberin kıssalarına yer verilmektedir.
Saffat Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):
- Vessaffati saffa
- Fezzacirati zecra
- Fettaliyati zikra
- İnne ilaheküm le vahıd
- Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve rabbül meşarık
- İnna zeyyennes semaed dünya bi zınetinil kevakib
- Ve hıfzam min külli şeytanim marid
- La yessemmeune ilel meleil a’la ve yukzefune min külli canib
- Dühurav ve lehüm azabüv vasıb
- İlla men hatfel hatfete fe etbeahu şihabün sakıb
- Festeftihim ehüm eşddü halkan em men halakna inna halaknahüm min tıynil lazib
- Bel acibte ve yesharun
- Ve iza zükkiru la yezkürun
- Ve iza raev ayetey yesteshırun
- Ve kalu in haza illa sıhrum mübın
- E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le meb’usun
- E ve abaünel evvelun
- Kul neam ve entüm dahırun
- Fe innema hiye zecratüv vahıdetün fe izahüm yenzurun
- Ve kalu ya veylena haza yevmüd dın
- Haza yevmül faslillezı küntüm bihı tükezzibun
- Uhşürullezıne zalemu ve ezvacehüm ve ma kanu ya’büdun
- Min dunillahi fehduhüm ila sıratıl cehıym
- Ve kıfuhüm innehüm mes’ulun
- Me leküm la tenasarun
- Bel hümül yevme müsteslimun
- Ve akbele ba’duhüm ala ba’dıy yetesaelun
- Kalu inneküm küntüm te’tunena anil yemın
- Kalu bel lem tekunu mü’minın
- Ve ma kane lena aleyküm min sultan bel küntüm kavmen tağıyn
- Fe hakka aleyna kavlü rabbina inna le zaikun
- Fe ağveynaküm inna künna ğavın
- Fe innehüm yevmeizin fil azabi müşterikun
- İnna kezalike nef’alü bil mücrimın
- İnnehüm kanu iza kıyle lehüm la ilahe illellahü yestekbirun
- Ve yekulune e inna letariku alihetina li şaırim mecnun
- Bel cae bil hakkı ve saddekal murselın
- İnneküm lezaikul azabil elım
- Ve ma tüczevne illa ma küntüm ta’melun
- İlla ıbadellahil muhlesıyn
- Ülaike lehüm rizkum ma’lum
- Fevakih ve hüm mükramun
- Fı cennatin neıym
- Ala sürurim mütekabilın
- Yütafü alyhim bi ke’sim mim meıyn
- Beydae lezzetil lişşaribın
- La fıha ğavlüv ve la hüm anha yünzefun
- Ve ındehüm kasıratüt tarfi ıyn
- Ke ennehünne beydum meknun
- Fe akbele ba’duhüm ala ba’dıy yetesaelun
- Kle kailüm minhüm innı kane lı karın
- Yekulü e inneke le minel müsaddikıyn
- E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le medınun
- Kale hel entüm müttaliun
- Fattalea fe raahü fı sevail cehıym
- Kale tellahi in kidte le türdın
- Ve lev la nı’metü rabbı leküntü minel muhdarın
- E fe ma nahnü bi meyyitın
- İlla mevtetenel ula ve ma nahnü bi müazzebın
- İnne haza le hüvel fevzül azıym
- Li misli haza felya’melil amilun
- E zalike hayrun nüzülen em şeceratüzç zekkum
- İnna cealnaha fitnetel liz zalimın
- İnneha şeceratün tahrucü fı aslil cehıym
- Tal’uha ke ennehu ruusüş şeyatıyn
- Fe innehüm le akilune minha fe maliune minhel butün
- Sümme inne lehüm aleyha le şevbem min hamum
- Şümme inne merciahüm le ilel cehıym
- İnnehüm elfev abaehüm dallın
- Fe hüm ala asarihim yühraun
- Ve le kad dalhle kablehüm ekserul evvelın
- Ve le kad erselna fıhim münzirın
- Fenzur keyfe kane akıbetül münzerın
- İlla ıbadellahil muhlesıyn
- Ve le kad nadana nuhun fe le nı’mel müccıbun
- Ve necceynahü ve ehlehu minel kerbil azıym
- Ve cealna zürriyyetehu hümül bakıyn
- Ve terakna aleyhi fil ahırın
- Selamün ala nuhın fil alemın
- İnna kezalike neczil muhsinın
- İnnehu min ıbadinel mü’minın
- Sümme ağraknel aharın
- Ve inne min şıatihı le ibrahım
- İz cae rabbehu bi kalbin selım
- İz kale li ebıhi ve kavmihı maza ta’büdun
- E ifken aliheten dunellahi türıdun
- Fe ma zannüküm bi rabbil alemın
- Fe nezara nazraten fin nücum
- Fe kale innı sekıym
- Fe tevellev anhü müdbirın
- Ferağa ila alihetihim fe kale e ela te’külun
- Ma leküm la tentıkun
- Ferağa aleyhim darbem bil yemın
- Fe akbelu ileyhi yeziffun
- Kale e ta’büdune ma tenhıtun
- Vallahü halekkkaküm ve ma ta’melun
- Kalübnu lehu bünyanen fe elkuhü fil cehıym
- Fe eradü bihı keyden fe cealnahümül esfelın
- Ve kale innı zahibün ila rabbı seyehdın
- Rabbi heb lı mines salihıyn
- Fe beşşernahü bi ğulamin halım
- Felemma beleğa meahüs sa’ye kale ya büneyye innı era fil menami ennı ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif’al ma tü’meru setecidünı in şaellahü mines sabirın
- Felemma eslema ve tellehu lil cebın
- Ve nadeynahü ey ya ibrahım
- Kad saddakter rü’ya inna kezalike neczil muhsinın
- İnne haza le hüvel belaül mübın
- Ve fedeynahü bi zibhın azıym
- Ve terakna aleyhi fil ahırın
- Selamün ala ibrahım
- Kezalike neczil muhsinın
- İnnehu min ıbadinel mü’minın
- Ve beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines salihıyn
- Ve barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihı mübın
- Ve le kad menenna ala musa ve haun
- Ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil azıym
- Ve nasarnahüm fe kanu hümül ğalibın
- Ve ateynahümel kitabel müstebın
- Ve hedeynahümes sıratal müstekıym
- Ve terakna aleyhima fil ahırın
- Selamün ala musa ve harun
- Selamün ala musa ve harun
- İnnehüma min ıbadinel mü’minın
- Ve inne ilyase le minel murselın
- İz kale li kavmihı ela tettekun
- E ted’une ba’lev ve tezerune ahsenel halikıyn
- Allahe rabbeküm ve rabbe abaikümül evvelın
- Fe kezzebuhü fe innehüm le muhdarun
- İlla ıbadellahil muhlesıyn
- Ve terakna aleyhi fil ahırın
- Selamün ala ilyasın
- İnna kezalike neczil muhsinın
- İnnehu min ıbadinel mü’minın
- Ve inne lutal le minel mürselın
- İz necceynahü ve ehlehu ecmeıyn
- İlla acuzen fil ğabirın
- Sümme demmernel aharın
- Ve inneküm le temürrune aleyhim musbihıyn
- Ve bil leyl e fe la ta’kılun
- Ve inne yunüse le minel murselın
- İz ebeka ilel fülkil meşhun
- Fe saheme fe kane minel müdhadıyn
- Feltekamehül hutü ve hüve mülım
- Fe lev la ennehu kane minel müsebbihıyn
- Le lebise fı batnihı ila yevmi yüb’asun
- Fe nebeznahü bil arai ve hüve sekıym
- Ve embenta aleyhi şeceratem miy yaktıyn
- Ve erselnahü ila mieti elfin ev yezıdün
- Fe amenu fe metta’nahüm ila hıyn
- Festeftihim e li rabbikel benatü ve lehümül benun
- Em halaknel melaiket inasev ve hüm şahidun
- E la innehüm min ifkihim le yekulun
- Veledellahü ve innehüm le kazibun
- Astafel benati alel benın
- Ma leküm keyfe tahkümun
- E fe la tezekkerun
- Em leküm sültanüm mübın
- Fe’tu bi kitabiküm in küntüm sadikıyn
- Ve cealu beynehu ve beynel cinneti neseba ve le kad alimetil cinnetü innehüm le muhdarun
- Sübhanellahi amma yesıun
- İlla ıbadellahil muhlesıyn
- Fe inneküm ve ma ta’büdun
- Ma entüm aleyhi bi fatinın
- İlla men hüve salil cehıym
- Ve ma minna illa lehü mekamüm ma’lum
- Ve inna le nahnüs saffun
- Ve inna le nahnül müsebbihün
- Ve in kanu le yekulun
- Lev enne ındena zikram minel evvelin
- Lekünna ıbadellahil muhlesıyn
- Fe keferu bih fe sevfe ya’lemun
- Ve le kad sebekat kelimetüna li ıbadinel murselın
- İnnehüm le hümül mensurun
- Ve inne cündena lehümül ğalibun
- Fe tevelle anhüm hatta hıyn
- Ve ebsırhüm fe sevfe yübsırun
- E fe biazabina yesta’cilun
- Fe iza nezele bi sahatihim fe sae sabahul münzerın
- Ve tevelle anhüm hatta hıyn
- Ve ebsır fe sevfe yübsırun
- Sübhane rabbike rabbil ızzeti amma yesfun
- Ve selamün alel murselın
- Vel hamdü lillahi rabbil alemın
Saffat Suresi Türkçe Anlamı (Meali):
- Andolsun o kuvvetlere, o saf bağlayıp duranlara.
- o haykırıp da sürenlere
- ve o yolda (Allah’ın) uyarı(sını) okuyanlara ki,
- ilahınız birdir sizin.
- Göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbi ve bütün doğuların Rabbidir.
- Bakınız Biz o dünya göğünü (yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla donattık.
- İtaata yanaşmaz her şeytandan koruduk.
- Onlar yüce meclisi dinleyemezler. Kovulmak için her taraftan sıkıya (ateş mermiye) tutulurlar. Onlara ayrılmaz bir azap vardır.
- Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır.
- Ancak bir çalıp çarpan (olursa), onunda peşine delip geçen bir ateş takılır.
- Şimdi sor onlara: “Yaratılışça kendileri mi daha çetin, yoksa Bizim yarattıklarımız mı?” Biz kendilerini cıvık bir çamurdan yarattık.
- Fakat sen hayrettesin, onlar ise alay ediyorlar.
- Uyarıldıklarında da düşünmüyorlar.
- Bir mucize gördükleri zaman da alaya atıyorlar.
- Ve diyorlar ki: “Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir.
- Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecek mişiz?
- Önceki atalarımız da mı?”
- Deki: “Evet! Hem de çok aşağılanmış olarak!”
- Çünkü o zorlu bir kumandadan ibarettir ki, hemen gözleri açılıverir.
- “Eyvah bizlere! Bu o ceza günüdür.” derler.
- “İşte bu, o sizin yalan dediğiniz ayırt etme günüdür.”
- O zulmedenleri, eşlerini ve Allah’tan başka taptıkları şeyleri Toplayın mahşere, toplayın da götürün onları Sırat’a, cehennem köprüsüne doğru ve tutuklayın onları çünkü sorguya çekilecekler.
- Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah’tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru.
- Ve durdurun onları, çünkü sorguya çekilecekler.
- “Ne oldu sizlere yardımlaşmıyorsunuz?”
- Hayır bugün onlar teslim olmuşlardır.
- Birbirlerine dönmüş soruşuyorlar:
- “Siz bize sağdan gelir alaka gösterip duruldunuz.” (aldatırdınız.) derler.
- (Bunlar da): “Hayır, siz inanmamıştınız,
- bizim size karşı zorlayacak bir gücümüz de yoklu; fakat siz azmış bir kavimdiniz;
- onun için üzerimize Rabbimizin sözü hak oldu. Muhakkak hepimiz tadacağız;
- evet biz sizi kışkırttık. Çünkü biz azgındık!”
- O halde hepsi o gün azapta ortaktırlar.
- İşte Biz suçlulara böyle yaparız.
- Çünkü onlar kendilerine: “Allah’tan başka ilah yoktur.” denildiği zaman kafa tutuyorlardı.
- Ve “Biz hiç deli bir şair için ilahlarımızı bırakır mıyız?” diyorlardı.
- Hayır, o hak ile geldi ve bütün peygamberleri doğruladı.
- Elbette siz o acı azabı tadacaksınız.
- Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız.
- Ancak Allah’ın ihlasa mazhar kılınmış kulları müstesnadır.
- İşte onlar için belli bir rızık vardır.
- Meyveler vardır. Onlara daima ikram edilir.
- Naim cennetlerinde.
- Karşılıklı tahtlar üzerinde.
- Akan kaynaktan dolu kadehlerle kendilerine pırlanılır (sunulur).
- Bembeyaz, içenler için lezzetli.
- Onda ne bir zarar vardır ne de başlarına vurur.
- Yanlarında bakışlarını kendilerinden ayırmayan iri gözlü dilberler.
- Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurtalar gibidirler.
- Derken birbirlerine dönmüş soruşuyorlar.
- İçlerinden bir sözcü: “Benim bir arkadaşım vardı.”
- Dedi ki: “Sen gerçekten inananlardan mısın?
- Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman gerçekten biz cezalanacak mıyız?”
- “Nasıl bir bakıştırır mısınız (seyretmek ister misiniz)?” der.
- Derken bakmış, onu cehennemin ta ortasında görmüş.
- “Vallahi doğrusu sen az daha beni helak edecektin!” der.
- Rabbimin nimeti olmasaydı ben de buraya celbedilmişlerden olacaktım.
- Nasılmış bak? Biz ilk ölümümüzden başka ölecek değiliz ve biz azaba uğrayacak da değiliz.
- “Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız?
- İşte bu, hiç şüphesiz o büyük murat, büyük bir kurtuluştur.
- Böyle bir murat için çalışsın çalışan erler.
- Nasıl, konmak için bu mu hayırlı yoksa o zakkum ağacı mı?
- Biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır.
- O bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar.
- Tomurcukları şeytanların başları gibidir.
- Mutlaka onlar ondan yiyeceklerdir; yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır.
- Sonra onların üzerine kaynar sudan bir haşlamaları vardır.
- Sonra da dönüşleri şüphesiz cehennemedir.
- Çünkü onlar babalarını sapıklık içinde buldular.
- Şimdi de onların izlerince koşturuluyorlar.
- Gerçekten onlardan önce eskilerin çoğu sapıklıkta idiler.
- Andolsun ki, içlerinden uyarıcı peygamberler de gönderdik,
- Sonra da bak o uyarılanların sonu nasıl oldu?
- Ancak Allah’ın ihlas ile seçilen kulları başka.
- Andolsun ki, Nuh Bize seslenmişti. Biz de gerçekten ne güzel icabet edenleriz!
- hem onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
- Hem onun neslini sürekli kalanlar kıldık.
- Hem de sonradan gelenler içinde namım bıraktık.
- “Bütün alemler içinde Nuh’a selam !”
- İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız.
- Çünkü o Bizim mü’min kullarımızdandı.
- Sonra da diğerlerin! suda boğduk.
- Şüphesiz İbrahim de onun kolundandı.
- Çünkü Rabbine tertemiz bir kalb ile geldi;
- çünkü babasına ve kavmine şöyle dedi : “Siz nelere tapıyorsunuz?
- Yalancılık etmek için mi Allah’tan başka ilahlar istiyorsunuz?
- Siz alemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?”
- Derken yıldızlara bir göz attı:
- “Ben hastayım” dedi.
- O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.
- Derken bir kurnazlıkta onların ilahlarına vardı da “Buyursanıza, yemez misiniz?” dedi.
- “Neyiniz var konuşmuyorsunuz?” diyerek yaklaşıp onlara kuvvetli bir darbe indirdi.
- Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi.
- Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yöneldiler.
- “A, siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?” dedi.
- Halbuki sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı.
- “Haydi, bunun için bir bina yapın ve bunu ateşe atın!” dediler.
- Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de tuttuk kendilerini daha alçak (bir duruma) düşürdük.
- Bir de dedi ki: “Ben Rabbime gidiyorum, O bana yolunu gösterir.
- Rabbim, bana iyilerden (bir evlat) ihsan et!”
- Biz de ona uslu bir oğul müjdeledik.
- (Oğlu) yanında koşma çağına gelince : “Yavrum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak ne düşünürsün?” dedi. (Çocuk da): “Babacığım sana ne emrediliyorsa yap! Beni inşaallah sabredenlerden bulacaksın!” dedi.
- Ne zaman ki ikisi de bu şekilde (Allah’a) teslim oldular, (İbrahim) onu tuttu şakağına yıktı (şakağı üzerine yatırdı).
- Ve ona şöyle seslendik: “Ey İbrahim!
- Rüyaya gerçekten sadakat gösterdin, işte Biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız.”
- “Şüphesiz ki bu apaçık ve kesin bir imtihandı.” dedik.
- Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik.
- Sonradan gelenler içinde kendisine iyi bir nam bıraktık.
- Selam İbrahim’e!
- İşte iyi hareket edenleri böyle mükafatlandırırız.
- Çünkü o Bizim mü’min kullarımızdandı.
- Bir de onu salihlerden bir peygamber olmak üzere İshak ile müjdeledik.
- Hem ona hem İshak’a bereketler verdik, ikisinin neslinden de hem güzel davrananlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var.
- Andolsun ki,Musa ile Harun’u da minnettar ettik.
- Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık,
- hem yardım ettik onlara da, galip gelenler onlar oldular.
- Hem kendilerine o belli Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik.
- Kendilerini doğru yola çıkardık.
- Sonrakiler içinde namlarına şunu bıraktık:
- “Selam Musa ile Harun’a!”
- İşte Biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız.
- Çünkü ikisi de Bizim mü’min kullarımızdandı.
- Şüphesiz İlyas da gönderilen peygamberlerdendir.
- Kavmine şöyle demişti: “Siz Allah’tan korkmaz mısınız?
- O en güzel yaratanı bırakıp da Ba’le mi yalvarıyorsunuz?
- Rabbiniz ve önceki atalarınızın Rabbi olan Allah’ı” demişti.
- O zaman onu yalanladılar. Şüphesiz ki onlar da (cehenneme atılmak üzere) hazır bulunduruldular.
- Allah’ın ihlaslı kulları müstesna.
- O’na da sonrakiler içinde şunu bıraktık:
- “Selam İlyas ‘a!”
- İşte Biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız.
- Çünkü o Bizim mü’min kullarımızdandı.
- Şüphesiz Lut da gönderilen peygamberlerdendir.
- Onu ve bütün ailesini kurtardık;
- geride batanlar arasında kalan bir kadın hariç.
- Sonra diğerlerini yerle bir ettik.
- Ve siz sabahları onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz,
- geceleyin de; hala akıl edip düşünmez misiniz?
- Şüphesiz Yunus da gönderilen peygamberlerdendir.
- Hani bir vakit dolu gemiye kaç(ıp sığın)mıştı,
- kur’a çekişmişti de (gemiden) kaydırılanlardan olmuştu.
- Derken (denize atıldı ve) kendisini balık yuttu. Pişmandı.
- Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı,
- muhakkak diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.
- Hemen Biz onu hasta bir halde bir alana çıkardık,
- Üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.
- Ve onu (Yunus’u) yüzbin insana peygamber olarak gönderdik ve hatta artıyorlardı.
- O zaman iman ettiler de onları bir zamana kadar yararlandırdık.
- Şimdi sor o seninkilere: “Kızlar Rabbine, oğullar onlara öyle mi?
- Yoksa Biz melekleri dişi yaratmışız da onlar şahit mi bulunuyorlarmış?”
- Ha!.. Onlar şüphesiz uydurdukları iftiralardan dolayı:
- “Allah doğurdu.” derler. Ve bunlar gerçekten yalancıdırlar.
- (Allah) kızları oğullara tercih mi etmiş?
- Nah sizlere! Nasıl hükmediyorsunuz?
- Hiç mi düşünmezsiniz
- Yoksa sizin için açık bir ferman mı var ?
- O halde getirin kitabınızı doğru söylüyorsanız?
- Bir de Allah ile cinler arasında bir soy bağı uydurdular. Andolsun cinler bilirler ki onlar huzura celbedileceklerdir.
- Allah onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir.
- Fakat Allah’ın ihlas ile seçilen kulları başka.
- Çünkü siz ve taptıklarınız,
- Allah’a karşı kimseyi baştan çıkaramazsınız,
- Cehenneme saldıran kimseden başkasını.
- (Melekler) : “Bizden her birimizin belli bir makamı vardır.
- Elbette biziz o saf saf dizilenler, biziz ;
- elbette biziz o tesbih edenler, biziz.” Derler
- Ve gerçek (şu ki, daha) önce şöyle diyorlardı:
- “Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı,
- herhalde Allah’ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk.”
- Fakat şimdi O’nu inkar ettiler, artık ileride bilecekler.
- Andolsun ki peygamberlikte gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir:
- “Onlar (varya), elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır.
- Ve elbette Bizim askerlerimiz mutlaka onlar galip geleceklerdir.
- Onun için bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
- Gör onları(n akibeti ne olacak! Onlar da) yakında göreceklerdir.
- Ve şimdi onlar. Bizim azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar?
- Fakat (azap) onların sahasına indiği zaman o acı haber verilenlerin sabahı ne fenadır!
- Yine sen bir süreye kadar onlardan yüz çevir;
- gör (ne olacak akibetleri. Onlar da) yakında göreceklerdir.
- Güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onların isnat enikleri vasıflardan münezzehtir.
- Selam tüm peygamberlere!
- Ve hamd alemlerin Rabbi Allah’a!
A’dan Ze’ye sureler
A-B-C
D-E-F
G-H-I
K-L-M
N-R-S
Ş-T-V
Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.