Zümer Suresi

 In Cüz 23, Cüz 24, Cüzler

Zümer Suresi Mekke döneminde inmiştir. 75 âyettir. Zümer Suresi, adını 71 ve 73. âyetlerde geçen “Zümer” kelimesinden almıştır. Zümer; zümreler, gruplar demektir. Sûrede başlıca, göklerde ve yerde Allah’ın birliğini gösteren deliller, mü’minlerin cennete, kâfirlerin cehenneme sevk edilecekleri konu edilmekte; kullar, ölüm gelip çatmadan Allah’a yönelmeye çağrılmaktadır.

Zümer Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):

  1. Tenzılül kitabi minellahil azızil hakım
  2. İnna enzelna ileykel kitabe bil hakkı fa’büdillahe muhlisal lehüd dın
  3. Ela lillahid dınül halıs Vellezınettehazu min dunihı evliya’ ma na’büdühüm illa li yükarribuna ilellahi zülfa innellahe yahkümü beynehüm fı ma hüm fıhi yahtelifun innellahe la yehdı men hüve kazıbün keffar
  4. Lev eradellahü ey yettehıze veledel lastafa mimma yahlüku ma yeşaü sübhaneh hüvellahül vahıdül kahhar
  5. Halekas semavati vel erda bil hakk yükevvirul leyle alen nehari ve yükevvirun nehara alel leyli ve sehharaş şemse vel kamer küllüy yecrı li ecelim müsemma e la hüvel azızül ğaffar
  6. Halekaküm min nefsiv vahıdetin sümme ceale minha zevceha ve enzele leküm minel en’ami zemaniyete ezvac yahlükuküm fı bütuni ümmehatiküm halkam mim ba’di halkın fı zulümatin selas zalikümüllahü rabbüküm lehül mülk la ilahe illa hu fe enna tusrafun
  7. İn tekfüru fe innellahe ğaniyyün anküm ve la yerda li ıbadihil küfr ve in teşküru yerdahü leküm ve la teziru vaziratüv vizra uhra sümme ila rabbiküm merciuküm fe yünebbiüküm bima küntüm tü’melun innehu alımüm bizatis sudur
  8. Ve iza messel insane durrun dea rabbehu münıben ileyhi sümme iza havvelehu nı’metem minhü nesiye ma kane yed’u ileyhi min kabül ve ceale lillahi endadel li yüdılle an sebılih kul temetta’ bi küfrike kalılen inneke min ashabin nar
  9. Emmen hüve kanitün anael leyli sacidev ve kaimey yahzerul ahırate ve yercu rahmete rabbih kul hel yestevillezıne ya’lemune vellezıne la ya’lemun innema yetezekkeru ülül elbab
  10. Kul ya ıbadillezıne amenütteku rabbeküm lillezıne ahsenu fı hazihid dünya haseneh ve erdullahi vasiah innema yüveffes sabirune ecrahüm bi ğayri hısab
  11. Kul innı ümirtü en a’büdellahe muhlisal lehüd dın
  12. Ve ümirtü li en ekune evvelel müslimın
  13. Kul innı ehafü in asaytü rabbı azabe yevmin azıym
  14. Kulillahe a’büdü muhlisal lehu dını
  15. F’büdu ma şi’tüm min dunih kul innel hasirınellezıne hasiru enfüsehüm ve ehlihim yevmel kıyameh e la zalike hüvel husranül mübın
  16. Lehüm min fevkıhim zulelüm minen nari ve imn tahtihim zulel zalike yühavvifüllahü bihı ıbadeh ya ıbadi fettekun
  17. Vellezınectenebüt tağute ey ya’büduha ve enabu ilillahi lehümül büşra fe beşşir ıbad
  18. Ellezıne yestemiünel kavle feyettebiune ahseneh ülaikellezıne hedahümüllahü ve ülaike hüm ülül elbab
  19. E fe men hakka aleyhi kelimetül azab e fe ente tünkızü men fin nar
  20. Lakinillezınettekav rabbehüm lehüm ğurafüm min fevkıha ğurafüm mebniyyetün tecrı min tahtihel enhar va’dellah la yuhlifüllahül mıad
  21. E lem tera ennellahe enzele mines semai maen fe selekehu yenabıa fil erdı sümme yuhricü bihı zer’am muhtelifen elvanühu sümme yehıcü fe terahü musferran sümme yec’alühu hutama inne fı zalike le zikra li ülil elbab
  22. E fe men şerahallahü sadrahu lil islami fe hüve ala murim mir rabbih fe veylül lil kasıyeti kulubühüm min zikrillah ülaike fı dalalim mübın
  23. Allahü nezzele ahsenel hadısi kitabem müteşebihem mesaniye takşeırru minhü ccüludüllezıne yahşevne rabbehüm sümme telınü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah zalike hüdellahi yehdı bihı mey yeşa’ ve mey yudlilillahü fe ma lehu min had
  24. E fe mey yettekıy bi vechihı suel azabi yevmel kıyameh ve kıyle liz zalimıne zuku ma küntüm teksibun
  25. Kezzebellezıne min kablihim fe etehümül azabü min hayüs la yeş’urun
  26. Fe ezakahümüllahül hızye fil hayatid dünya ve leazabül ahırati ekber lev kanu ya’lemun
  27. Ve le kad darabna lin nasi fı hazel kur’ani min külli meselil leallehüm yetesekkerun
  28. Kur’anen arabiyyen ğayra zı ıvecil leallehüm yettekun
  29. Darabellahü meseler racülen fıhi şürakaü müteşakisune ve racülen selemel li racül hel yesteviyani mesela elhamdü lillah bel ekseruhüm la ya’lemun
  30. İnneke meyyitüv ve innehüm meyyitun
  31. Sümme inneküm yevmel kıyameti ınde rabbiküm tahtesımun
  32. Fe men azlemü mimmen kezebe alellahi ve kezzebe bis sıdkı iz caeh e leyse fı cehenneme mesvel lil kafirın
  33. Vellezı cae bis sıdkı ve saddeka bihı ülaike hümül müttekun
  34. Lehüm ma yeşaune ınde rabbihim zalike cezalü muhsinın
  35. Li yükeffirallahü anhüm esveellezı amilu ve yecziyehüm ecrahüm bi ahsenillezı kanu ya’melun
  36. E leysellahü bi kafin abdeh ve yühavvifuneke billezıne min dunih ve mey yudlilillahü fema lehu min had
  37. Ve mey yehdillahü fema lehu mim müdıll e leysellahü bi azızin zintikam
  38. Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünnellah kul eferaeytüm ma ted’une min dunillahi in eradeniyellahü bi durrin hel hünne kaşifatü durrihı ev eradenı bi rahmetin hel hünne mümsikatü rahmetih kul hasbiyellah aleyhi yetevekkelül mütevekkilun
  39. Kul ya kavmı’melu ala mekanetiküm innı amil fe sevfe ta’lemun
  40. Mey ye’tıhi azabüy yuhzıhi ve yehıllü aleyhi azabüm mükıym
  41. İnna enzelna aleykel kitabe lin nasi bil hakk fe menihteda fe li nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve ma ente aleyhim bi vekıl
  42. Allahü yeteveffel enfüse hıyne mevtiha velletı lem temüt fı menamiha fe yümsikülletı kada aleyhel mevte ve yürsilül uhra ila ecelim müsemma inne fı zalike le ayatil li kavmiy yetefekkerun
  43. Emittehazu min dunillahi şüfea’ kul e ve lev kanu la yemlikune şey’ev ve la ya’kılun
  44. Kul lillahiş şefaatü cemıa lehu mülküs semavati vel ard sümme ileyhi türceun
  45. Ve iza zükirallahü vahdehüşmeezzet kulubüllezıne la yü’minune bil ahırah ve iza zükirallezıne min dunihı izahüm yestebşirun
  46. Külillahümme fatıras semavati vel erdı alimel ğaybi veş şehadeti ente tahkümü beyne ıbadike fıma kanu fıhi yahtelifun
  47. Ve lev enne lillezıne zalemu ma fil erdı cemıav ve mislehu meahu leftedev bihı min suil azabi yevmel kıyameh ve beda lehüm minellahi ma lem yekunu yahtesibun
  48. Ve beda lehüm seyyiatü ma kesebu ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun
  49. Fe iza messel insane durrun deana sümme iza havvelnahü nı’metem minna kale innema utıtühu ala ılm bel hiye fitnetüv ve lakinne ekserahüm la ya’lemun
  50. Kad kalehellezıne min kablihim fe ma ağna anhüm ma kanu yeksibun
  51. Fe esabehüm seyyiatü ma kesebu vellezıne zalemu min haülai seyüsıybühüm seyyiatü ma kesebu ve mahüm bi mu’cizın
  52. E ve lem ya’lemu ennellahe yebsütur rizka li mey yeşaü ve yakdir önne fı zalike le ayatil li kavmiy yü’minun
  53. Kul ya ıbadiyellezıne esrafu ala enfüsihim la taknetu mir rahmetillah innellahe yağfiruz zünube cemıa innehu hüvel ğafurur rahıym
  54. Ve enıbu ila rabbiküm ve eslimu lehu min kabli ey yetiyekümül azabü sümme la tünsarun
  55. Vettebiu ahsene ma ünzile ileyküm mir rabbiküm min kabli ey ye’tiyekümül azabü bağtetev ve entüm la teş’urun
  56. En tekule nefsüy ya hasrata ala ma ferrattü fı cembillahi ve in küntü le mines sahırın
  57. Ev tekule lev ennellahe hedani leküntü minel müttekıyn
  58. Ev tekule hıyne teral azabe lev enne lı kerraten fe ekune minel muhsinın
  59. Bela kad caetke ayatı fe kezzebte biha vestekberte ve künte minel kafirın
  60. Ve yevmel kıyameti terallezıne kezebu alellahi vücuhühüm müsveddeh e leyse fı cehenneme mesvel lil mütekebbirın
  61. Ve yüneccillahüllezınettekav bi mefazetihim la yemessühümüs suü ve la hüm yahzenun
  62. Allahü haliku külli şey’iv ve hüve ala külli şey’iv vekıl
  63. Lehu mekalıdüs semavati vel ard vellezıne keferu bi ayatillahi ülaike hümül hasirun
  64. Kul e fe ğayrallahi te’mürunnı a’büdü eyyühel cahilun
  65. Ve le kad uhıye ileyke ve ilellezıne min kablik lein eşrakte le yahbetanne amelüke ve le tekunenne minel hasirın
  66. Belillahe fa’büd ve küm mineş şakirın
  67. Ve ma kaderullahe hakka kadrihı vel erdu cemıan kabdatühu yevmel kıyameti ves semavatü matviyyatüm bi yemınih sübhünehu ve teala amma yüşrikun
  68. Ve nüfiha fis suri fe saıka men fis semavati ve men fil erdı illa men şaellah sümme nüfiha fıhi uhra fe izahüm kıyamüy yenzurun
  69. Ve eşrakatil erdu bi nuri rabbiha ve vüdıal kitabü ve cıe bin nebiyyıne veş şühedai ve kudiye beynehüm bil hakkı ve hüm la yuzlemun
  70. Ve vüffiyet küllü nefsim ma amilet ve hüve a’lemü bima yef’alun
  71. Vesıkallezıne keferu ila cehenneme zümera hatta iza cauha fütihat ebvabüha ve kale lehüm hazenetüha e lem ye’tiküm rusülüm minküm yetlune aleyküm ayati rabbiküm ve yünziruneküm likae yemiküm haza kalu bela velakin hakkat kelimetül azabi alel kafirın
  72. Kıyledhulu ebvabe cehenneme halidıne fıha fe bi’se mesvel mütekebbirın
  73. Vesıkallezınet tekav rabbehüm ilel cenneti zümera hatta iza cauha ve fütihat ebvabüha ve kale lehüm hazenetüha selamün aleyküm tıbtüm fedhuluha halidın
  74. Ve kalül hamdü lillahillezı sadekana va’dehu ve evrasenel erda netebevveü minel cenneti hayüs neşa’ fe nı’me ecrul amilın
  75. Ve teral melaikete haffıne min havlil arşi yüsebbihune bi hamdi rabbihim ve kudıye beynehüm bil hakkı ve kıylel hamdü lillahi rabbil alemın

Zümer Suresi Türkçe Anlamı (Meali):

  1. Bu kitabın indirilişi, güçlü, hikmet sahibi olan Allah tarafındandır.
  2. Emin ol, Biz sana kitabı hakkıyla indirdik. Onun için dini yalnız O’na halis kılarak Allah’a ibadet ve kulluk et!
  3. İyi bil ki halis din ancak Allah’ındır. O’ndan başka bir takım dostlara tutunanlar da şöyle demektedirler: “Biz onlara sadece bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. şüphe yok ki, Allah, onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeyle hükmünü verecektir. Herhalde yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz.
  4. Allah, bir çocuk edinmek isteseydi elbette yaratacağından, dileyeceğini seçecekti. O bundan münezzehtir. O tek ve kahredici olan Allah’tır.
  5. O gökleri ve yeri hak ile yarattı, geceyi gündüzün üstüne sarıyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıyor. Ay ve güneşi emrine amade kılmış, her biri belli bir süreye doğru akıyor. Uyan, O çok güçlü, çok bağışlayandır.
  6. O, sizi tek bir nefisten yarattı. Onun esini de ondan meydana getirdi. Sizin için yumuşak başlı hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizleri analarınızın karınlarında üç türlü karanlık içinde yaratılışdan yaratılışa yaratıp duruyor: işte Rabbiniz Allah O’dur, mülk O’nundur, O’ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl (haktan) çevrilirsiniz?
  7. Eğer inkar ederseniz, şüphe yok ki Allah’ın size ihtiyacı yoktur. Bununla beraber kulları adına küfre razı olmaz. Eğer şükrederseniz, sizin adınıza ona razı olur. Bir günahkar da diğerinin günahım çekecek değildir. Sonra dönüşünüz Rabbinizedir. O vakit O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir. Çünkü o bütün sinelerin özünü bilir.
  8. İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman bütün gönlünü vererek Rabbine dua eder. Sonra kendisine tarafından bir nimet lütfettiği zaman da önceden O’na dua ettiği hali unutur da yolundan sapıtmak için Allah’a ortaklar koşmaya başlar. De ki: “Küfrünle biraz zevket. Çünkü sen, o ateşliklerdensin.”
  9. Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, ayakta durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak temiz akıllı olanlar anlar.
  10. Tarafımdan söyle: “Ey iman eden kullarım, Rabbinize takva ile sığının. Bu dünyada güzellik yapanlara bir güzellik vardır. Allah’ın toprağı geniştir. Ancak sabredenler mükafatlarına hesapsız erdirilir.”
  11. De ki: “Ben Allah’a dini kendisine halis kılarak ibadet edeyim diye emrolundum.
  12. Ve O’nun birliğine teslim olan müslümanların ilki olayım diye emrolundum”
  13. De ki: “Rabbime isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım.”
  14. De ki: “Ben dinimi O’na has kılarak yalnız Allah’a kulluk ederim,
  15. siz de O’ndan başka dilediğinize kul olun.” De ki:”Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerine ve mensuplarına ziyan verenlerdir. Evet, işte asıl açık hüsran budur.”
  16. Onların üstlerinden ateş çatılır, altlarından da çatılır; duydunuz ya , işte Allah kullarım bundan sakındırıyor, “Ey kullarım, onun için bana (sığınıp) korunun.” (diyor).
  17. Tağuttan, ona kulluk etmekten kaçınıp da tam gönülle Allah’a yönelenlere gelince, müjde onlaradır. Haydi müjde ver kullanma,
  18. onlara ki, sözü dinler, sonra da en güzelin! uygularlar. işte onlar Allah’ın kendilerine hidayet verdiği kimselerdir, işte temiz akıllılar da onlardır.
  19. Ya üzerine azap hükmü sabit olan kimse de mi (böyledir)? Artık o ateşdeki kimseyi sen mi çıkaracaksın?
  20. Fakat o Rablerine sığınarak korunanlar için altlarından ırmaklar akan kat kat yapılmış odalar ve balkonlu köşkler vardır. Bu Allah’ın va’didir. Allah va’dinden dönmez.
  21. Allah’ın gökten bir su indirip de onu bir yoluyla yeryüzündeki kaynaklara koyduğunu görmedin mi? Sonra onunla türlü renklerde bir ekin çıkarır, sonra o heyecana gelir (solar), bir de onu sararmış görürsün, sonra da onu çöpe çevirir. Elbette bunda temiz akıllıları olanlar için bir ihtar vardır.
  22. Demek ki, Allah kimin bağrını islama açmış ise işte o, Rabbinden bir nur üzerinde değil midir? O halde vay kalpleri, Allah’ın zikrinden (boş kalıp) kaskatı olanlara. Onlar, açık bir sapıklık içindedirler.
  23. Allah tözün en gözelini, ikizli (uyumlu ve ahenkli) bir kitap olarak indirdi. Ondan Rablerine saygısı olanların derileri (tüyleri) ürperir. Sonra derileri de kalpleri de Allah’ın zikrine karsı yumuşar: işte bu, Allah’ın rehberidir. Allah onunla dilediğin; doğru yola çıkarır. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık ona hidayet edecek yoktur.
  24. O halde kıyamet günü zalimlere: “Tadın bakalım kazanıp durduklarınızı!” denilirken yüzü ile o kötü azaptan korunacak kimse ne olur?
  25. Onlardan öncekiler de yalanladılar; yalanladılar da kendilerine hatırlarına gelmeyen yönden azap geliverdi.
  26. Geliverdi de Allah onlara dünya hayatında zilleti tattırdı. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi.
  27. Yemin ederim ki, bu Kur’an’da insanlar için her türlüsünden temsil getirdik. Gerek ki iyi düşünsünler.
  28. Pürüzsüz Arapça bir Kur’an olarak gerek ki korunsunlar.
  29. Allah şöyle bir misal vermiştir: Bir adam (köle) ki, bir takım ortaktan var. hırçın hırçın çekiştirip duruyorlar. Bir de selametle (yalnız) bir kişiye ait bir adam (köle) var. Hiç bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd Allah’ındır, fakat pek çoktarı bilmezler.
  30. Sen elbette öleceksin, onlar da elbette öleceklerdir.
  31. Sonra siz muhakkak Rabbinizin huzurunda birbirinizden davacı olmak üzere duruşacaksınız.
  32. Allah’a karşı yalan söyleyen ve doğruyu da kendisine geldiği vakit yalanlayan kimseden daha zalim (haksız) kim olabilir? Kafirlerin yeri cehennemde değil midir?
  33. Doğruyu getiren ve onu tasdik edenlere gelince, işte onlar, Allah’tan korkanlardır.
  34. Onlara, Rablerinin katında ne dilerlerse vardır. işte O, güzel davrananların mükafatıdır.
  35. Çünkü Allah, onların önceden yaptıklarının en kötüsünü bile silip bağışlayacak ve yapmakta oldukları güzel amellerin en güzeline göre mükafatlarım kendilerine verecektir.
  36. Allah, kuluna kafi değil midir? Durmuşlar da seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Her kimi Allah şaşırtırsa, artık ona hidayet edecek yoktur.
  37. Her kime de Allah hidayet verirse onu da şaşırtacak yoktur. Allah, intikam sahibi, çok güçlü değil midir?!
  38. Andolsun ki, onlara: “O gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan kesinlikle “Allah’tır” diyeceklerdir. De ki: “Gördünüz ya. Allah’tan başka çağırdıklarınızı, eğer Allah bana bir keder dilerse, onlar O’nun vereceği kederi açabilirler mi? Ya da O, bana bir rahmet dilerse onlar O’nun rahmetini tutabilirler mi?” De ki:” Allah bana yeter! Tevekkül edenler hep O’na dayanır!”
  39. De ki:”Ey kavmim, haliniz üzere çalışın; şüphesiz ben de çalışıyorum. Artık ileride bileceksiniz:
  40. Kime kendisini rezil edecek bir azabın geleceğim ve yerli (kalıcı) bir azabın kimin üstüne ineceğim!”
  41. Biz, insanlar için sana hak ite kitap indirdik. O halde kim yola gelirse kendi lehinedir; her kim de saparsa yalnızca kendi aleyhine olarak sapmış olur. Sen onların üzerine vekil değilsin!
  42. Allah alır o canları öldükleri zaman; ölmeyenleri de uyuduklarında. Sonra haklarında ölüm karan verdiklerim alıkoyar, diğerlerini belirlenmiş bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için deliller vardır.
  43. Yoksa Allah’tan başka şefaatçılar mı edindiler?! De ki: “Hiçbir şeye güç yetiremeseler ve akıl erdiremeselerde mi?”
  44. De ki: “Bütün şefaat Allah’a aittir. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Sonra hep döndürülüp O’na götürülecekstniz!”
  45. Böyle iken Allah bir olarak anıldığında, ahirete inanmayanların yürekleri burkulur. O’ndan başkaları anıldığı zaman hemen yüzleri güler.
  46. De ki: “Ey gökleri ve yeri yaratan, görülmeyeni ve görüleni bilen Allah’ım, kutlarının arasında o ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında sen hüküm vereceksin!”
  47. Ve eğer bütün yeryüzünde olanlar ve onlarla birlikte bir o kadar daha o zulmedenlerin olsa, kıyamet günü azabın fenalığından kurtulmak için onu mutlaka feda ederlerdi. Ama karşılarına Allah tarafından hiç hesap etmedikleri şeyler çıkarılacaktır
  48. Öyle ki, yaptıkları işlerin fenalıkları karşılarıma çıkmış ve alay edip durdukları şeyler kendilerini sarmıştır.
  49. Fakat insana bir sıkıntı dokunduğunda Bize yalvarır, sonra kendisine tarafımızdan bir nimet bahşettiğimizde de: “O, bana bir bilgi sayesinde verildi.” der. Aslında o bir imtihandır, fakat pek çoktan bilmezler.
  50. Onu bunlardan öncekiler de söyledi, fakat o kazandıkları kendilerini kurtaramadı.
  51. Sonunda kazandıklarının kötülükleri başlarına geçti. Şunlardan o zulmedenlerin de kazandıklarının kötülükleri başlarına geçecektir, onlar da (bunu) atlatacak değillerdir.
  52. Hala Allah’ın rızkı dilediğine açtığını ve kıstığını bilmediler mi? Şüphesiz ki bunda, iman edecek bir topluluk için bir çok ibretler vardır.
  53. De ki: “Ey kendi aleyhlerine haddi aşmış kullarım, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”
  54. Onun için ümidi kesmeyin de başınıza azap gelmeden önce tevbe ile Rabbınıza yönelin ve O’na halis müslümanlık yapın! Sonra kurtulamazsınız.
  55. Haberiniz olmadan ansızın başınıza azap gelmeden önce samimi müslüman olun da, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ve uygulayın!
  56. Bir kimsenin: “Eyvah, Allah’ın huzurunda yaptığım kusurlardan dolayı vay bana! Doğrusu ben, alay ederlendendim. ” diyeceği,
  57. yahut: “Allah, bana yolunu gösterseydi, kesinlikle ben takva sahiplerinden olurdum.”
  58. ya da azabı gördüğü zaman: “Bana bir daha geri dönüş (imkanı) olsaydı da güzel davrananlardan olsaydım!” diyeceği gün (gelmeden uyun!)
  59. (Ona): “Hayır, sana ayetlerim geldi de onlara yalan dedin, kibirlenmek istedin ve kafirlerden oldun!” denir.
  60. Birde kıyamet gününde Allah’a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kararmış olduğunu görürsün. Kibirlenenlerin yeri cehennemde değil mi?
  61. Korunan takva sahiplerin! ise Allah, muratlarınca kurtuluşa erdirecektir. Onlara kötülük dokunmayacak üzüntü duyacak da değillerdir.
  62. Allah, herşeyin yaratıcısıdır; herşey üzerinde vekil de O’dur.
  63. Bütün göklerin ve yerin kilitleri O’nundur Allah’ın ayetlerim inkar edenlere gelince, işte onlar, kendilerine yazık edenlerdir.
  64. De ki: “Böyle iken, şimdi O Allah’tan başkasına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz bana, ey cahiller?”
  65. Andolsun ki, sana da senden öncekilere de: “Yemin ederim ki, eğer (Allah’a) ortak koşarsan bütün çalışman boşa gider ve mutlaka kendine yazık edenlerden olursun!” diye vahyolundu.
  66. Hayır, onun için yalnızca Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol!
  67. Onlar, Allah’ı gerektiği gibi takdir ödemediler. Oysa bütün yeryüzü kıyamet gününde O’nun tasarrufunda olacak gökler de O’nun kudretiyle katlanmış olacaktır. O, onların ortak koştuklarından münezzeh ve çok yücedir.
  68. Ve Sur üflenmiştir. Göklerde kim var ve yerde kim varsa, Allah’ın dilediği kimselerden başka hepsi çarpılıp yıkılmıştır. Sonra ona bir daha üflenmiştir. Bu defa da onların hepsi kalkmış bakıyorlardır.
  69. Ve yeryüzü, Rabbinin nuru ile parlamıştır. Kitap konmuş, peygamberler ve şahitler getirilmiş, onlara hiçbir haksızlık yapılmadan, aralarında hak ile hüküm verilmektedir.
  70. Herkese yaptığının karşılığı tamamen ödenmiştir ve O, onların yaptıklarım en iyi bilendir.
  71. Kafirler, bölük bölük cehenneme sevkedilmektedir. Nihayet ona vardıklarında kapıları açılacak ve bekçileri onlara:” içinizden size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve sizi bugününüzle karşılaşacağınıza dair korkutan peygamberler gelmedi mi?” diye soracaklar, onlar da cevap vereceklerdir “Evet geldi.” Fakat azap kelimesi kafirlerin üzerine hak oldu.
  72. Onlara: “Girin cehennemin kapılarından, ebediyyen içinde kalmak üzere!” denir. Bak, büyüklük taslayanların yeri ne kötü!
  73. Rablerinden korkan takva sahipleri de bölük bölük cennete sevkedilmektedir. Nihayet oraya vardıkları ve kapıları açıldığı zamar bekçileri onlara: “Selam sizlere, ne hoşsunuz! Haydi gidin oraya, sonsuza dek kalmak üzere!” diye selama duracaklar.
  74. Onlar da: “Hamdolsun o Allah’a ki, bize verdiği sözü gerçekleştirdi ve bizi bu yere varis kıldı; cennette istediğimiz yerde makam tutuyoruz.” diyecekler Bak, artık o iş yapanların mükafatı ne güzel!
  75. Melekleri de Arş’ı etrafından donatmış olarak Rablerine hamd ile teşbih ettiklerini görürsün. Halk arasında adaletle hüküm verilmekte ve alemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun!” denilmektedir.

A’dan Ze’ye sureler

Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.

Leave a Comment

Contact Us

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Not readable? Change text.

Start typing and press Enter to search