Mü’min Suresi

 In Cüz 24, Cüzler

Mü’min Suresi 56 ve 57. âyetler hariç Mekke döneminde inmiştir. 85 âyettir. Mü’min Suresi, adını 28. âyette geçen “mü’min” kelimesinden almıştır. Mü’min inanan kimse demektir. Âyette sözü edilen mü’min, Firavun ailesinin; gizlice iman eden ve çevresindekileri hakka yönlendirmeye çalışan bir ferdidir. Ayrıca Mü’min Suresi, Allah’ın sıfatlarından biri olan ve 3. âyette geçen “ğâfir” kelimesinden dolayı “Ğâfîr sûresi” diye de anılmaktadır. “Ğâfir”, bağışlayan demektir. Sûrede başlıca, Allah’ın birliğini gösteren bazı delillere yer verilerek kıyametle ilgili tasvirler yapılmaktadır.

Mü’min Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):

  1. Ha mım
  2. Tenzılül ktabi minellahil azızil alım
  3. Ğafiriz zembi ve kabilit tevbi şedıdil ıkabi zit tavl la ilahe illa hu ileyhil mesıyr
  4. Ma yücadilü fi ayatillahi illellezıne keferu fe la yağrurke tekallübühüm fil bilad
  5. Kezzebet kablehüm kavmü nuhıv vel ahzabü mim ba’dihim ve hemmet küllü ümmetim bi rasulihim li ye’huzuhü ve cadelu bil batılı li yüdhüdu bihil hakka fe ehaztühüm fe keyfe kane ıkab
  6. Ve kezalike hakkat kelimetü rabbike alellezıne keferu ennehüm ashabün nar
  7. Ellezıne yahmilunel arşe ve men havlehu yüsebbihune bi hamdi rabbihim ve yü’minune bihı ve yestağfirune lillezıne amenu rabbena vesı’te külle şey’ir rahmetev ve ılmen fağfir lillezıne tabu vettebeu sebıleke vekıhim azabel cehıym
  8. Rabbena ve edhılhüm cennati adninilletı veadtehüm ve men salehü min abaihim ve ezvacihim ve zürriyyatihim inneke entel azızül hakım
  9. Vekıhimüs seyyiat ve men tekıs seyyiati yevmeizin fe kad rahımteh ve zalike hüvel fevzül azıym
  10. İnnellezıne keferu yünadevne le maktüllahi ekberu mim maktiküm enfüseküm iz tüd’avne ilel imani fe tekfürun
  11. Kalu rabbena emettenesneteyni ve ahyeytenesneteyni fa’terafna bi zünubina fe hel ila hurucim min sebıl
  12. Zaliküm bi ennehu iza düıyellahü vahdehu kefartüm ve iy yüşrük bihı tü’minu fel hukmü lillahül aliyyil kebır
  13. Hüvellezı yürıküm ayatihı ve yünezzilü leküm mines semai rizka ve ma yetezekkeru illa mey yünıb
  14. Fed’ullahe mhlisıyne lehüd dıne ve lev kerihel kafirun
  15. Rafıud deracati zül arş yülkır ruha min emrihı ala mey yeşaü min ıbadihı li yünzira yevmet telak
  16. Yevme hüm barizun la yahfa alellahi minhüm şey’ li menil mülkül yevm lillahil vahıdil kahhar
  17. Elyevme tücza küllü mefsim bima kesebet La zulmel yevm innellahe serıul hısab
  18. Ve enzihüm yevmel azifeti izil kulubü ledel hanaciri kazımın ma liz zalimıne min hamımiv ve la şefııy yüta’
  19. Ya’lemü hainetel a’yüni ve ma tuhfis sudur
  20. Vallahü yakdıy bil hakk vellezıne yed’une min dunihı la yakdune bi şey’ innellahe hüves semıul besıyr
  21. E ve lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne kanu min kablihim kanu hüm eşedde minhüm kuvvetev ve asaran fil erdı fe ehazehümüllahü bi zünubihim ve ma kane lehüm minellahi miv vak
  22. Zalike bi ennehüm kanet te’tıhim rusülühüm bil beyyinati fe keferu fe ehazehümüllah innehu kaviyyün şedıdül ıkab
  23. Ve le kad erselna musa bi ayatina ve sültanim mübın
  24. İla fir’avne ve hamane ve karune fe kalu sahırun kezzab
  25. Fe lemma caehüm bil hakkı min ındina kaluktülu ebnaellezıne amenu meahu vestahyu nisaehüm ve ma keydül kafirıne illa fı dalal
  26. Ve kale fir’avnü zerunı aktül musa vel yed’u rabbeh innı ehafü ey yübeddile dıneküm ev ey yuzhira fil erdıl fesad
  27. Ve kale musa innı ustü bi rabbı ve rabbiküm min külli mütekebbiril la yü’minü bi yevmil hısab
  28. Ve kale racülüm mü’minüm min ali fir’avne yektümü ımanehu etaktülune racülen ey yekule rabbiyellahü ve kad caeküm bil beyyinati mir rabbiküm ve iy yekü sadikay yüsıbküm ba’dullezı yeıdüküm innellahe la yehdı men hüve müsrifün kezzab
  29. Ya kavmi lekümül mülkül yevme zahirıne fil erdı fe mey yensuruna mim be’sillahi in caena kale fir’avnü ma ürıküm illa ma era ve ma ehdıküm illa sebıler raşad
  30. Ve kalellezı amene ya kavmi innı ehafü aleyküm misle yevmil ahzab
  31. Misle de’bi kavmi nuhıv ve adiv ve semude vellezıne mim ba’dihim ve mellahü yürıdü zulmel lil ıbad
  32. Ve ya kavmi innı ehafü aleyküm yevmet tenad
  33. Yevme tüvellune müdbirın ma leküm minellahi min asım ve mey yudlilillahü fe ma lehu min had
  34. Ve le kad caeküm yusüfü min kablü bil beyyinati fe ma ziltüm fı şekkim mimma caeküm bih hatta iza heleke kultüm ley yeb’asellahü mim ba’dihı rasula kezalike yüdıllüllahü men hüve müsrifüm mürtab
  35. Ellezıne yücadilune fi ayatillahi bi ğayri sültanin etahüm kebüra makten ındellahi ve ındellezıne amenu kezalike yatbeullahü ala külli kalbi mütekebbirin cebbar
  36. Ve kale fir’avnü ya hamanübni lı sarhal le allı eblüğul esbab
  37. Esbabes semavati fe attalia ila ilahi müsa ve innı le ezunnühu kaziba ve kezalike züyyine li fir’avne suü amelihı ve sudde anis sebıl ve ma keydü fir’avne illa fı tebab
  38. Ve kalellezı amene ya kavmit tebiuni ehdiküm sebıler raşad
  39. Ya kavmi innema hazihil hayatüd dünya meta’uv ve innel ahırate hiye darul karar
  40. Men amile seyyieten fe la yücza illa misleha ve men amile salihüm min zekerin ev ünsa ve hüve mü’minün fe ülaike yedhulunel cennete yürzekune fıha bi ğayri hısab
  41. Ve ya kavmi malı ed’uküm ilen necati ve ted’unenı ilen nar
  42. Ted’unenı li ekfüra billahi ve üşrike bihı ma leyse lı bihı ılmüv ve ene ed’uküm ilel azızil ğaffar
  43. La cerame ennema ted’unenı ileyhi leyse lehu da’vetün fid dünya ve la fil ahırati ve enne meraddena ilellahi ve ennel müsrifıne hüm ashabün nar
  44. Fe setezkürune ma ekulü leküm ve üfevvidu emrı ilellah innellahe basıyrum bil ıbad
  45. Fe vekahüllahü seyyiati ma mekeru ve haka bi ali fir’avne suül azab
  46. Ennaru yu’radune aleyha ğudüvvev ve aşiyya ve yevme tekumüs saatü edhılu ale fir’avne eşeddel azab
  47. Ve iz yetehaccune fin nari fe yekulud duafaü lillezınestekberu inna künnü leküm tebean fe hel entüm muğnune anna nasıybem minen nar
  48. Kalellezı nestekberu inna küllün fıha innellahe kad hakeme beynel ıbad
  49. Ve kalellezıne fin nari li hazeneti cehennemed’u rabbeküm yühaffif anna yevmem minel azab
  50. Kalu eve lem tekü te’tıküm rusülüküm bil beyyinat kalu bela kalu fed’ ve ma düaül kafirıne illa fı dalal
  51. İnna henensuru rusülena vellezıne amenu fil hayatid dünya ve yevme yekulül eşhad
  52. Yevme la yenfeuz zalimıne ma’ziratühüm ve lehümül la’netü ve hehüm suüd dar
  53. Ve le kad ateyna musel hüda ve evrasna benı israilel kitab
  54. Hüdev ve zikra li ülil elbab
  55. Fasbir inne va’dellahi hakkuv vestağfir li zembike ve sebbıh bi hamdi rabbike bil aşiyyi vel ibkar
  56. İnnellezıne yücadilune fı ayatillahi bi ğayri sültanin etahüm in fı sudurihim illa kibrum ma hüm bi baligıyh festeız billah innehu hüves semıul besıyr
  57. Le halkus semavati vel erdı ekberu min halkın nasi ve lakinne ekserannasi la ya’lemun
  58. Ve ma yestevil a’ma vel besıyru vellezıne amenu ve amilus salihati ve lel müsi’ kalılem ma tetezekkerun
  59. İnnes saate le atiyetül la raybe fıha ve lakinne ekseran nasi la yü’minun
  60. Ve kale rabbükümüd’unı estecib leküm innellezıne yestekbirune an ıbatetı seyedhulune cehenneme dahırın
  61. Allahüllezı ceale lekümül leyle li teskünu fıhi ven nehara mübsıra innellahe le zu fadlin alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkürun
  62. Zalikümüllahü rabbüküm haliku külli şey’ la ilahe illa hüve fe enna tü’fekun
  63. Kezalike yü’feküllezıne kanu bi ayatillahi yechadun
  64. Allahüllezı ceale lekümül erda kararav ves semae binaev ve savveraküm fe ahsene suveraküm ve razekaküm minet tayyibat zalikümüllahü rabbükam fe tebarakellahü rabbül alemın
  65. Hüvel hayyü la ilahe illa hüve fed’uhü muhlisıyne lehüd dın elhamdü lillahi rabbil alemın
  66. Kul innı nühıtü en a’büdellezıne ted’une min dunillahi lemma caeniyel beyyinatü mir rabbı ve ümirtü en üslime li rabbil alemın
  67. Hüvellezı halekaküm min türabin sümme min nutfetin sümme min alekatin sümme yuhricüküm tıflen sümme li teblüğu eşüddeküm sümme li tekunu şüyuha ve minküm mey yüteveffa min kablü ve li teblüğu ecelem müsemmev ve lealleküm ta’kılun
  68. Hüvellezı yuhyi ve yümıt fe iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun
  69. E lem tera ilellezıne yücadilune fı ayatillah enna yusrafun
  70. Ellezıne kezzebu bil kitabi ve bima erselna bihı rusülena fe sevfe ya’lemun
  71. İzil ağlalü fı a’nakıhim ves selasil yüshabun
  72. Fil hamımi sümme fin nari yüscerun
  73. Sümme kıyle lehüm eyne ma küntüm tüşrikun
  74. Min dunillah kalu dallu anna bel lem nekün ned’u min kablü şey’a kezalike yüdıllüllahül kafirın
  75. Zaliküm bima küntüm tefrahune fil erdı bi ğayril hakkı ve bima küntüm temrahun
  76. Üdhulu ebvabe cehenneme halidıne fıha fe bi’se mesvel mütekebbirın
  77. Fasbir inne va’dellahi hakk fe imma nüriyenneke ba’dallezı neıdühüm ev neteveffeyenneke fe ileyna yürceun
  78. Ve le kad erselna rusülem min kablike minhüm men kasasna aleyke ve minhüm mel lem naksus aleyk ve ma kane li rasulin ey ye’tiye bi ayetin illa bi iznillah fe iza cae emrallahi kudiye bil hakkı ve hasira hünalikel mübtılun
  79. Allahüllezı ceale lekümül en’ame li terkebu minha ve minha te’külun
  80. Ve leküm fiha menafiu ve li teblüğu aleyha haceten fı suduriküm ve aleyha ve alel fülki tuhmelun
  81. Ve yürıküm ayatihı fe eyye ayatillahi tünkirun
  82. E fe lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim kanu eksera minhüm ve eşedde kuvvetev ve asaran fil erdı fe ma ağna anhüm ma kanu yeksibun
  83. Felemma caethüm rusülühüm bil beyyinati ferihu bima ındehüm minel ılmi ve haka biham ma kanu bihı yestehziun
  84. Felemma raev be’sena kalu amenna billahi vahdehu ve kefarna bima künna bihı müşrikın
  85. Fe lem yekü yenfeuhüm ımanühüm lemma raev be’sena sünnetellahiletı kad halet fı ıbadih ve hasira hünalikel kafirun

Mü’min Suresi Türkçe Anlamı (Meali):

  1. Ha, Mim.
  2. Bu kitabın indirilişi, O çok güçlü, nerşeyi bilen Allah’tandır.
  3. O günahkarları bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezalandırması şiddetli, bol lütuf sahibi Allah’tan ki, O’ndan başka tapılacak yoktur. Dönüş de O’nadır.
  4. Allah’ın ayetleri hakkında yalnızca nankörlük eden kafirler mücadele eder. Şimdi onların memleketler içinde dönüp dolaşmaları seni aldatmasın!
  5. Onlardan önce Nuh kavmi, arkalarından da çeşitli gruplar yalanlamışlardı ve her ümmet kendi peygamberlerim yakalamaya kalkıştı. Onlar, hakkı batıl ile yok etmek için boşuna mücadele ettiler de Ben, onları tuttum alıverdim. (Bak) o vakit nasıl oldu cezalandırmam?!
  6. Ve işte o nankörlük eden kafirlere, Rabbinin onların nara (cehennemde) yanacaklarına dair sözü öyle gerçekleşti.
  7. Arşı taşıyanlar ve onun çevresindekiler Rablerini hamd ile teşbih ederler, O’na iman ederler ve iman etmiş olanlar için şöyle bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz, senin rahmet ve ilmin herşeye geniş (herşeyi kuşatmıştır) . Hemen o tevbe edip yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru!
  8. Ey Rabbimiz, onları o kendilerine vaad buyurduğun Adn cennetlerine koy; atalarından, eşlerinden ve soylarından dürüst olanları da. Şüphesiz Sen, güçlüsün, hikmet sahibisin Sen!”
  9. Onları fenalıklardan koru! Sen, her kimi fenalıklardan korursan, o gün onu gerçekten rahmetinle yarlığamışındır (bağışlamışsındır) . İşte asıl büyük kurtuluş da budur!”
  10. O küfredenlere muhakkak şöyle bağınlacaktır: “Kesinlikle Allah’ın gazabı, sizin kendinize karşı olan gazabınızdan daha büyüktür. Çünkü siz imana davet ediliyordunuz da küfrediyordunuz.”
  11. Diyecekler ki: “Ey Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün, iki kere de dirilttin, şimdi günahlarımızı anladık; acaba çıkmanın bir yolu var mı?”
  12. Bunun sebebi şudur ki, “Siz tek Allah’a çağırıldığınız zaman inkar ettiniz, O’na ortak koşulduğunda da inanıyordunuz, işte hüküm O ulu, O büyük Allah’ındır.”
  13. Size ayetlerim gösteren, sizin için gökten bir rızık indiren O’dur. Fakat, ancak gönül veren anlar.
  14. O halde sizler, dini kendisi için halis kılarak (dininde samimi olarak) hep Allah’a ibadet edin; isterse kafirler hoşlanmasınlar.
  15. O dereceleri yüksek Arş’ın sahibi (Allah), buluşma gününün dehşetin! haber vermek için kullarından dilediğine emrinde ruh (melek) indirip vahy veriyor.
  16. Onların (mezarlarından) meydana fırlayacakları gün, kendilerinin yapmış olduğu hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz. “Bugün mülk kimindir?” (buyurulur). “Bir olan, herşeyi kudreti altında tutan Allah’ındır.” (denir).
  17. Bugün herkese kazandığının karşılığı verilecektir. Zulüm yok bugün. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
  18. Bir de o yaklaşan felaket gününü onlara haber ver ki, o zaman yürekleri gırtlaklara dayanmış yutkunur da yutkunurlar. Zalimler için ne ısınacak bir hısım (ne sıcak bir yakın) vardır, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi!
  19. Gözlerin hain bakışını da bilir, gönüllerin gizlediğinide.
  20. Allah, hakkı yerine getirir. Onların O’ndan başka yalvardıkları ise, hiçbir şeyi yerine getiremezler. Çünkü Allah’tır hakkıyla işiten, gören
  21. Yeryüzünde bir dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonunun ne olduğuna bir bakmalılar mı? Onlar gerek kuvvet, gerekse yeryüzündeki eserleri bakımından kendilerinden daha çetindiler; öyle iken Allah, onları günahları yüzünden tutup alıverdi ve kendilerini Allah’a karşı bir koruyan bulunmadı.
  22. O şundandı: Onlara peygamberleri mucizelerle geliyorlardı, fakat onlar inkar ettiler. Allah da tuttu kendilerini alıverdi; çünkü O’nun kuvveti çok, cezası çetindir, Andolsun ki, Musa’ yı ayetlerimizde ve açık bir delil ile gönderdik
  23. Andolsun Musa’yı âyetlerimizle ve açık bir delil ile gönderdik.
  24. Firavun’a, Haman’a ve Karün’a; onlar dediler ki: “Bu bir sihirbaz, bir yalancı.”
  25. Bunun üzerine kendilerine taraf muzdan gerçeği getirince de: “Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri bırakın!” dediler. Kafirlerin düzeni (tuzağı) hep dalal (sapkınlık) içindedir.
  26. Bir de Firavun: “Bırakın beni, öldüreyim Musa’ yı da o, Rabbine dua etsin! Çünkü ben, onun.dininizi değiştirmesinden veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmasından korkuyorum.” dedi.
  27. Musa da: “Muhakkak ben, hesap gününe inanmayan her ululuk taslayandan Rabbime ve Rabbinize sığındım!” dedi.
  28. Firavun ailesinden -imanını saklayan- mümin bir adam: “Bir adamı “Rabbim Allah’tır” diyor diye öldürecek misiniz? Oysa o, size Rabbinizden açık delillerle gelmiştir. Hem o bir yalancı ise, çok sürmez yalanı boynuna geçer; fakat doğru ise size yaptığı tehditlerin bir kısmı olsun başınıza gelir. Şüphe yok ki, Allah, aşın giden bir yalancıyı doğru yola çıkarmaz.
  29. Ey kavmim, bugün mülk sizindir, bu yerde yüze çıkmış (üstün) bulunuyorsunuz; fakat Allah’ın hışmı başımıza gelirse bizi ondan kim kurtarabilir?” dedi. Firavun: “Ben size yalnızca görüşümü söylüyorum ve ben size ancak doğru yolu gösteriyorum.” dedi.
  30. O iman etmiş olan kişi: “Ey kavmim, doğrusu ben sizin hakkınızda Ahzab (eski topluluklar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum.
  31. Nuh kavminin, Ad’ın, Semüd’un ve daha sonrakilerin maceraları gibisinden. Allah, kullarına haksızlık etmek istemez.
  32. Ve ey kavmim, ben sizin için o çağrışma gününden korkuyorum.
  33. O arkanızı dönüp gideceğiniz günden. Sizi Allah’tan koruyacak da yoktur. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık onu doğru yola iletecek biri yoktur!” dedi.
  34. Bundan önce size apaçık delillerle Yusuf gelmişti. O zaman da onun size getirdiği gerçekte şüphe edip durmuştunuz. Nihayet vefat ettiğinde de: “Bundan sonra Allah asla peygamber göndermez!” dediniz. İşte aşırı şüpheci olanları Allah böyle şaşırtır.
  35. Onlar ki, kendilerine gelmiş bir delil olmaksızın Allah’ın ayetleri hakkında mücadele ederler. Allah katında ve imanı olanların yanında kin beslenmesi için ne büyük huy! İşte Allah, her zorba, böbürlenen kimsenin kalbini öyle bir tabiat ile mühürler.
  36. Firavun da: “Ey Haman, bana bir kule yap, belki ben erişirim o yollara.
  37. Göklerin yollarına da Musa’nın tanrısınına muttali olurum ve kesinlikle ben onu yalancı sanıyorum.” dedi. işte bu şekilde Firavun’a kötü ameli güzel gösterildi de yoldan çıkarıldı. Firavun’un düzeni hep hüsrandadır (çıkmazdadır).
  38. O iman eden kişi ise: “Ey kavmim, gelin arkamdan size reşad yolunu (murada erdirecek yolu) göstereyim.
  39. Ey kavmim, bu dünya hayatı, ancak bir kazançtan ibarettir, ahiret ise durulacak yurttur.
  40. Her kim bir kötülük yaparsa, ona onun gibi kötülükten başka karşılık olmaz. Gerek erkek gerek dişi her kim de mü’min olarak iyi bir iş işlerse, işte onlar cennete girerler, orada kendilerine hesapsız rızık verilir.
  41. Hem ey kavmim, neden ben sizi kurtuluşa davet ederken siz beni ateşe davet ediyorsunuz?
  42. Siz beni, Allah’ı inkar etmeye ve bence hiç ilimde yeri olmayan şeyleri O’na ortak koşmaya davet ediyorsunuz; ben ise sizi o çok güçlü, çok bağışlayıcıya davet ediyorum.
  43. Şu asla inkar edilemez ki, gerçekte sizin beni davet ettiğinizin ne dünyada ne de ahirette bir davet hakkı yoktur, hepimizin varacağı Allah’tır ve bütün haddi aşanlar nara (cehennemde) yanacaktır.
  44. Siz benim söylediklerim! Sonra anlayacaksınız. Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Muhakkak Allah, kullarım görür, gözetir.” dedi.
  45. Onun için Allah, onu onların kurdukları tuzağın fenalıklarından korudu ve Firavun’un ailesini o kötü azap kuşattı.
  46. Ateş; onlar, sabah akşam ona karşı sunulur dururlar. Kıyamet kopacağı gün de: “Tıkın Firavun ailesini en şiddetli azaba!” (denilir).
  47. Ve hele ateş içinde biribirlerini protesto ederlerken zayıf olanlar büyüklük taslayanlara: “Hani bizler sizin yönettikleriniz idik. Şimdi siz bizden bir ateş nöbetini savabiliyor musunuz?” diyeceklerdir.
  48. Büyüklük taslayanlar ise şöyle diyecekler: “Evet, hepimiz onun içindeyiz, çünkü Allah kulları arasında hükmünü verdi.”
  49. Ateştekiler cehennem bekçilerine derler ki: “Rabbinize dua edin de bir gün (olsun) azabımızı bir; hafifletsin!”
  50. Bekçiler: “Ya size peygamberleriniz mucizelerle gelmiyorlar mıydı ki?” derler. Onlar: ” Evet.” derler. Bekçiler: “Öyle ise kendiniz dua edin.” derler. Kafirlerin duası ise hep çıkmazdadır.
  51. Elbette Biz peygamberlerimize ve iman edenlere hem dünya hayatında, hem de şahitlerin dikileceği günde yardım edeceğiz.
  52. O gün ki, zalimlere, özür dilemeleri fayda vermez. Onlara lanet vardır ve onlara yurdun kötüsü (cehennem) vardır.
  53. Andolsun ki, Biz Musa’ya o hidayeti verdik ve İsrail oğullarına o kitabı miras kıldık,
  54. Aklı selim sahiplerine bir yol gösterici ve bir ihtar olmak üzere.
  55. O halde sabret, çünkü Allah’ın va’di haktır; günahının bağışlanmasını dile ve akşam-sabah Rabbini hamd ile teşbih et!
  56. Çünkü kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın Allah’ın ayetleri hakkında mücadele edenlerin göğüslerinde, sadece yetişemeyecekleri bir kibir vardır. Sen hemen Allah’a sığın çünkü işiten O’dur, gören O!
  57. Elbette göklerin ve yerin yaratılması o insanların yaratılmasından daha büyüktür. Fakat insanların çoğu bilmezler.
  58. Kör ite gören bir olmaz, iman edip iyi iyi işler yapan kimselerle kötülük yapan da (bir değildir). Siz pek az düşünüyorsunuz!
  59. Herhalde o saat(kıyamet) muhakkak gelecektir, onda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmazlar.
  60. Oysa Rabbiniz: “Bana yalvarın ki, size karşılık vereyim; çünkü Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler, yarın hor, hakir cehenneme gireceklerdir. ” buyurdu.
  61. Allah O’durki, içinde dinlerlesiniz diye sizin için geceyi yarattı, göz açıcı olarak da gündüzü! Doğrusu Allah, insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Fakat insanların çoğu şükretmezler.
  62. İşte Allah’tır Rabbiniz, herşeyi yaratan O’ndan başka hiçbir tanrı yoktur; o halde nasıl çevrilirsiniz?
  63. İşte Allah ayetlerini inkar edenler öyle çevriliyorlar.
  64. Allah O’dur ki, sizin için yeri bir karargah, göğü de bir bina yaptı, size şekil verdi, sonra da şekillerinizi güzelleştirdi ve hoş nimetlerden size rızık verdi, işte o Allah’tır Rabbiniz! Ne yücedir O alemlerin Rabbi olan Allah!
  65. Gerçek hayat sahibi ancak O’dur, O’ndan başka tapılacak yoktur. Onun için dini halis kılarak O’na. hep O’na yalvarın! Hamd o alemlerin Rabbi olan Allah’ın.
  66. De ki: “Bana Rabbimden açık deliller geldiği zaman, ben o sizin Allah’tan başka yalvardıklarınıza ibadet etmekten kesinlikle men’edildim ve O alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolundum.”
  67. O’dur sizi (önce) bir topraktan yaratan sonra bir nutfeden (bir damla sudan), sonra bir yapışkan maddeden; sonra da sizi bir bebek olarak çıkarıyor, sonra olgunluk çağma eresiniz diye büyütüyor, sonra da yaşlanasınız diye. içinizden kimi de daha Önce vefat ettirilir. Belirli bir süreye eresiniz ve gerek ki aklınızı kullarlasınız diye.
  68. O’dur hem dirilten, hem öldüren. Özetle, O bir işe karar verdiği zaman ona sadece: “Ol!” der, oluverir.
  69. Bakmaz mısın, o Allah’ın ayetleri hakkında mücadeleye kalkanlara, nereden döndürülüyorlar!
  70. Kitaba ve peygamberlerimizi gönderdiğimiz şeylere yalan diyenler artık ileride bilecekler.
  71. O zaman, boyunlarında tomruklar ve zincirler olduğu halde sürükleneceklerdir.
  72. Kaynar suda; sonra ateşte kaynatılacaklardır.
  73. Sonra denilecek onlara: “Nerede o ortak koştuklarınız?
  74. Allah’tan başkaları?” Diyecekler ki: “Onlar bizden uzaklaşıp gittiler. Daha doğrusu biz bundan Önce bir şeye ibadet etmiyormuşuz!” İşte Allah kafirleri böyle şaşkınlaştırır.
  75. Bunun sebebi şudur. Çünkü siz, yeryüzünde haksızlıkla seviniyordunuz ve çünkü güveniyordunuz.
  76. Girin cehennemin kapılarından, içlerinde ebedi kalmak üzere. Bak o kibirlenenlerin yeri, ne çirkindir!
  77. Onun için, sabret. Allah’ın va’di gerçektir, mutlaka olacaktır. Artık onlara yaptığımız tehdidin bir kısmını sana göstersek de veya seni kendimize alsak da onlar mutlaka döndürülüp Bize getirileceklerdir.
  78. Andolsun ki, Biz senin önünden nice peygamberler gönderdik; onlardan kimin! sana ayıttık, kimin! ayıtmadık (anlatmadık). Hiçbir peygamber, Allah’ın izni olmadan bir mucize getiremez. Allah’ın emri gelince de hak yerine getirilir ve ba,tıl bir dava peşinde koşanlar, işte hüsrana burada düştüler.
  79. Allah O’dur ki, sizin için o yumuşak başlı hayvanları yaratmıştır. Onlardan binit edinesiniz diye; onlardan yersiniz de.
  80. Size onlardan daha bir çok yararlar vardır. Ayrıca onların üzerinde sinelerinizdeki bir arzuya erişesiniz diye, hem onların üzerinde hem de gemilerin üzerinde taşınırsınız.
  81. Ve size ayetlerini gösterir, şimdi Allah’ın ayetlerinin hangisini inkar edersiniz?
  82. Daha yeryüzünde bir gezip de bakmazlar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur? Onlar kendilerinden hem daha çok hem de kuvvetleri ve yeryüzündeki eserleri noktasından daha üstün idiler. Öyle iken o elde ettikleri şeyler kendilerini kurtaramadı
  83. Çünkü onlara peygamberleri açık delillerle geldiği zaman, kendilerinde bulunan ilme güvendiler de alay enikleri şey kendilerini kuşatıverdi.
  84. O zaman hışmımızı gördüklerinde: “Allah’ın birliğine inandık ve ona ortak koştuğumuz şeyleri inkar ettik!” dediler.
  85. Dediler ama, hışmımızı gördükleri zamanki imanları kendilerine fayda verecek değildi. Allah’ın kulları hakkındaki süregelen kanunu (bu), işte hüsrana bu noktada düştü kafirler!

A’dan Ze’ye sureler

Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.

Leave a Comment

Contact Us

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Not readable? Change text.

Start typing and press Enter to search