Mâide Suresi

 In Cüz 6, Cüzler

Mâide Suresi Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca; verilen sözlerin yerine getirilmesi, İsrailoğullarının sözlerinde durmamaları, Hıristiyanların yanlış inançları, dünyaya düşkünlükleri ve yolsuzlukları, müslümanlar için bazı talimat, uyarı ve dinî hükümler konu edilmektedir.

Mâide Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):

  1. Ya eyyühellezıne amenu evfu bil ukud ühıllet leküm behımetül en’ami illa ma yütla aleyküm ğayra mühıllis saydi ve entüm hurum innellahe yahkümü ma yürıd
  2. Ya eyyühellezıne amenu la tühıllu şeairallahi ve leş şehral harame ve lel hedye ve lel kalaide ve la ammınel beytel harame yebteğune fadlem mir rabbihim ve rıdvana ve iza haleltüm fastadu ve la yecrimenneküm şeneanü kavmin en sadduküm anil mescidil harami en ta’tedu ve teavenu alel birri vet takva ve la teavenu alel ismi vel udvani vettekullah innellahe şedıdül ıkab
  3. Hurrimet aleykümül meytetü ved demü ve lahmül hınzıri ve ma ühille li ğayrillahi bihı vel münhanikatü vel mevkuzetü vel müteraddiyetü ven netıyhatü ve ma ekeles sebüu illa ma zekkeytüm ve ma zübiha alen nüsubi ve en testaksimu bil ezlam zaliküm fisk elyevme yeissellezıne keferu min dıniküm fe la tahşevhüm vahşevn elyevme ekmeltü leküm dıneküm ve etmentü aleyküm nı’metı ve radıytü lekümül islame dına fe menidturra fı mahmesatin ğayra mütecanifil li ismin fe innellahe ğafurur rahıym
  4. Yes’eluneke maza ühılle lehüm kul ühılle lekümüt tayyibatü ve ma alemtüm minel cevarihı mükellibıne tüallimunehünne mimma allemekümüllah fe külu mimma emsekne aleyküm vezkürüsmellahi aleyhi vettekullah innellahe serıul hısab
  5. Elyevme ühılle lekümüt tayyibat ve taamüllezıne utül kitabe hıllül leküm ve taamüküm hıllül lehüm vel muhsanatü minel mü’minati vel muhsanatü minellezıne utül kitabe min kabliküm iza ateytümuhünne ücurahünne muhsınıne ğayra müsafihıyne ve la müttehızı ahdan ve mey yekfür bil ımani fe kad habita amelühu ve hüve fil ahırati minel hasirın
  6. Ya eyyühellezıne amenu iza kuntüm iles salati fağsilu vücuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu bi ruusiküm ve ercüleküm ilel ka’beyn ve in küntüm cünüben fettahheru ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae ehadüm minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saıydan tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydıküm minh ma yürıdüllahü li yec’ale aleyküm min haraciv ve lakiy yürıdü li yütahhiraküm ve li yütimme nı’metehu aleyküm lealleküm teşkürun
  7. Vezküru nı’metellahi aleyküm ve mısakahüllezı vasekaküm bihı iz kultüm semı’na ve eta’na vettekullah innellahe alımün bi zatis sudur
  8. Ya eyyühellezıne amenu kunu kavvamıne lillahi şühedae bil kıstı ve la yecrimenneküm şeneanü kavmin ala ella ta’dilu ı’dilu hüve akrabü lit takva vettekullah innellahe habırum bi ma ta’melun/li>
  9. Veadellahüllezıne amenu ve amilus salihati lehüm mağfiratüv ve ecrun azıym
  10. Vellezıne keferu ve kezzebu bi ayatina ülaike ashabül cehıym
  11. Ya eyyühellezıne amenüzküru nı’metellahi aleyküm iz hemme kavmün ey yebsütu ileyküm eydiyehüm fe keffe eydiyehüm ankü vettekullah ve alellahi fel yetevekkelil mü’minun
  12. Ve le kad ehazellahü mısaka benı israıl ve beasna minhümüsney üşera nekıyba ve kalellahü innı meaküm lein ekamtümüs salate ve ateytümüz zekate ve amentüm bi rusülı ve azzertümuhüm ve akradtümüllahe kardan hasenel le ükeffiranne anküm seyyiatiküm ve le üdhılenneküm cennatin tecrı min tahtihel enhar fe men kefera ba’de zalike minkümfe kad dalle sevaes sebıl
  13. Fe bima nakdıhim mısakahüm leannahüm ve cealna kulubehüm kasiyeh yüharrifunel kelime ammevadııhı ve nesu hazzam mimma zükkiru bih ve la tezalü tettaliu ala hainetim minhüm illa kalılem minhüm fa’fü anhüm vasfah innellahe yühıbbül muhsinın
  14. Ve minellezıne kalu inna nesara ehazna mısakahüm fe nesu hazzam mimma zükkiru bihı fe ağrayna beynehümül adavete vel bağdae ila yevmil kıyameh ve sevfe yünebbiühümüllahü bi ma kanu yasneun
  15. Ya ehlel kitabi kad caeküm rasulüna yübeyyinü leküm kesıram mimma küntüm tuhfune minel kitabi ve ya’fu an kesır kad caeküm minellahi nuruv ve kitabüm mübın
  16. Yehdı bilillahü menittebea rıdvanehu sübüles selami ve yuhricühüm minez zulümati ilen nuri bi iznihı ve yehdıhim ila sıratım müstekıym
  17. Le kad keferallezıne kalu innellahe hüvel mesıhunü meryem kul fe mey yemlikü minellahi şey’en in erade ey yühlikel misıhabne meryeme ve ümmehu ve men fil erdı cemıa ve lillahi mülküs semavati vel erdı ve ma beynehüma yahlüku ma yeşa’ vallahü ala külli şey’in kadır
  18. Ve kaleltil yehudü ven nesara nahnü ebnaüllahi ve ehıbbaüh kul fe lime yüazzibüküm bi zünubiküm bel entüm beşerum mimmen halak yağfiru li mey yeşaü ve yüazzibü mey yeşa’ ve lillahi mülküs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve ileyhil mesıyr
  19. Ya ehlel kitabi kad caeküm rasulüna yübeyyinü leküm ala fetratim miner rusüli en tekulu ma caena mim beşıriv ve la nezırin fe kad caeküm beşıruv venezır vallahü ala külli şey’in kadır
  20. Ve iz kale musa li kavmihı ya kavmizküru nı’metellahi aleyküm iz ceale fıküm embiyae ve cealleküm mülukev ve ataküm ma lem yü’ti ehadem minel alemın
  21. Ya kavmidhulül erdal mükaddesetelletı ketebellahü leküm ve la terteddu ala edbariküm fe tenkalibu hasirın
  22. Kalu ya musa inne fıha kavmen cebbarıne ve inna len nedhuleha hatta yahrucu minha fe iy yahrucu minha fe inna dahılun
  23. Kale racülani minellezıne yehafune en’amellahü aleyhimedhulu aleyhimül bab fe iza dehaltümuhü fe inneküm ğalibune ve alellahi fe tevekkelu in küntüm mü’minın
  24. Kalu ya musa inna len nedhuleha ebedem ma damu fıha fezheb ente ve rabbüke fe katila inna hahüna kaıdun
  25. Kale rabbi innı la emlikü illa nefsı ve ehıy fefruk beynena ve beynel kavmil fasikıyn
  26. Kale fe inneha müharrametün aleyhim erbeıyne seneh yetıhune fil erdı fe la te’se alel kavmil fasikıyn
  27. Vetlü aleyhim nebeebney ademe bil hakk iz karraba kurbanen fe tükubbile min ehadihima ve lem yütekabbel minel ahar kale le aktülennek kale innema yetekabbelül lahü minel müttekıyn
  28. Leim besatte ileyye yedeke li taktülenı ma ene bi basitıy yediye ileyke li aktülek innı ehafüllahe rabbel alemın
  29. İnnı ürıdü en tebue bi ismı ve ismike fe tekune min ashabin nar ve zalike cezaüz zalimın
  30. Fe tavveat lehu nefsühu katle ehıyhi fe katelehu fe asbeha minel hasirın
  31. Fe beasellahü ğurabey yebhasü fil erdı li yüriyehu keyfe yüvarı sev’ete ehıyh kale ya veyleta eaceztü en ekune misle hazel ğurabi fe üvariye sev’ete ehıy fe asbeha minen nadimın
  32. Min ecli zalike ketebna ala benı israıle ennehu men katel nefsem bi ğayri nefsin ev fesadin fil erdı fe keennema katelen nase cemıa ve men ahyaha fe keennema ahyan nase cemıa ve le kad caethüm rusülüna bil beyyinati sümme inne kesıram minhüm ba’de zalike fil erdı le müsrifun
  33. İnnema cezaüllezıne yüharribunellahe ve rasulehu ve yes’avne fil erdı fesaden ey yükattelu ev yüsallebu ev tükattaa eydıhim ve ercülühüm min hılafin ev yünfev minel ard zalike lehüm hızyün fid dünya ve lehüm fil ahırati azabün azıym
  34. İllellezıne tabu min kabli en takdiru aleyhim fa’lemu ennellahe ğafurur rahıym
  35. Ya eyyühellezıne amenüttekullahe vebteğu ileyhil vesılete ve cahidu fı sebılihı lealleküm tüflihun
  36. İnnellezıne keferu lev enne lehüm ma fil erdı cemıav ve mislehu meahu li yeftedu bihı min azabi yevmil kıyameti ma tükubbile minhüm ve lehüm azabün elım
  37. Yürıdune ey yahrucu minen nari ve ma hüm bi haricıne minha ve lehüm azabüm mükıym
  38. Ves sariku ves sarikatü faktau eydiyehüma cezaem bima keseba nekalem minellah vallahü azızün hakım
  39. Fe men tabe mim ba’di zulmihı ve asleha fe innellahe yetubü aleyh innellahe ğafurur rahıym
  40. E lem ta’lem ennellahe lehu mülküs semavati vel erdı yüazzibü mey yeşaü ve yağfiru li mey yeşa’ vallahü ala külli yeş’in kadır
  41. Ya eyyüher rasulü la yahzünkellezıne yüsariune fil küfri minellezıne kalu amenna bi efvahihim ve lem tü’min kulubühüm ve minellezıne hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharıne lem ye’tuk yüharrifunel kelime mim ba’di mevadııh yekulune in utıtüm haza fe huzuhü ve il lem tü’tevhü fahzeru ve mey yüridillahü fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey’a ülaikellezıne lem yüridillahü ey yütahhira kulubehüm lehüm fid dünya hızyüv ve lehüm fil ahırati azabün azıym
  42. Semmaune lil kesibi ekkalune lis suht fe in cauke fahküm beynehüm ev a’rıd anhüm ve in tu’rıd anhüm fe ley yedurruke şey’a ve in hakemte fahküm beynehüm bil kıst innellahe yühıbbül muksitıyn
  43. Ve keyfe yühakkimunee ve ındehümüt tevratü fıha hukmüllahi sümme yetevellevne mim ba’di zalik ve ma ülaike bil mü’minın
  44. İnna enzelnet tevrate fıha hüdev ve nur yahkümü bihen nebiyyunellezıne eslemu lillezıne hadu ver rabbaniyyune vel ahbaru bimestuhfizu min kitabillahi ve kanu aleyhi şüheda’ fe la tahşevün nase vahşevni ve la teşteru bi ayatı semenen kalıla ve mel lem yahküm bi ma enzelellahü fe ülaike hümül kafirun
  45. Ve ketebna aleyhim fıha ennen nefse bin nefsi vel ayne bil ayni vel enfe bil enfi vel üzüne bil üzüni ves sinne bis sinni vel cüruha kısas fe men tesaddeka bihı fe hüve keffaratül leh ve mel lem yahküm bima enzelellahü fe ülaike hümüz zalimun
  46. Ve kaffeyna ala asarihim bi ıysebni meryeme müsaddikal lima beyne yedeyhi minet tevrati ve ateynahül incıle fıhi hüdev ve nuruv ve müsaddikal lima beyne yedeyhi minet tevrati ve hüdev ve mev’ızatel lil müttekıyn
  47. Vel yahküm ehlül incıli bima enzelellahü fıh ve mel lem yahküm bima enzelellahü fe ülaike hümül fasikun
  48. Ve enzelna ileykel kitabe bil hakkı müsaddikal lima beyne yedeyhi minel kitabi ve mühayminen aleyhi fahküm beynehüm bima enzelellahü ve la tettebı’ ehvaehüm amma caeke minel hakk li küllin cealna minküm şir’atev ve minhaca ve lev şaellahü le cealeküm ümmetev vahıdetev ve lakil li yeblüveküm fı ma ataküm festebikul hayrat ilellahi merciuküm cemıan fe yünebbiüküm bi ma küntüm fıhi tahtelifun
  49. Ve enıhküm beynehüm bi ma enzelellahü ve la tettebı’ ehvaehüm vahzerhüm ey yeftinuke amba’dı ma enzelellahü ileyk fe in tevellev fa’lem ennema yürıdüllahü ey yüsıybehüm bi ba’dı zünubihim ve inne kesıram minen nasi le fasikun
  50. E fe hukmel cahiliyyeti yebğun ve men ahsenü minellahi hukmel li kavmiy yukınun
  51. Ya eyyühellezıne amenu la tettehızül yehude ven nesara evliya’ ba’duhüm evliyaü ba’d ve mey yetevellehüm minküm fe innehu minhüm innellahe la yehdil kavmez zalimın
  52. Fe terallezıne fı kulubihim meraduy yüsariune fıhim yekulune nahşa en tüsıybena dairah fe asellahü ey ye’tiye bil fethı ev emrim min ındihı fe yusbihu ala ma eserru fı enfüsihim nadimın
  53. Ve yekulüllezıne amenu ehaülaillezıne aksemu billahi cehde eymanihim innehüm le meaküm habitat a’malühüm fe asbehu hasirın
  54. Ya eyyühellezıne amenu mey yertedde minküm an dınihı fe sevfe ye’tillahü bi kavmiy yühıbbühüm ve yühıbbunehu ezilletin alel mü’minıne e ızzetin alel kafirıne yücahidune fı sebılillahi ve la yehafune levmete laim zalike fadlüllahi yü7tıhi mey yeşa’ vallahü vasiun alım
  55. İnnema veliyyükümüllahü ve rasulühu vellezıne amenüllezıne yükıymunes salate ve yü’tunez zekate ve hüm rakiun
  56. Ve mey yetevellellahe ve rasulehu vellezıne amenu fe inne hızbellahi hümül ğalibun
  57. Ya eyyühellezıne amenu la tettehızül lezınettehazu dıneküm hüzüvev ve leıbem minellezıne utül kitabe min kabliküm vel küffara evliya’ vettekullahe in küntüm mü’minın
  58. Ve iza nadeytüm iles salatittehazuha hüzüvev ve leıba zalike bi ennehüm kavmül la ya’kılun
  59. Kul ya ehlel kitabi hel tenkımune minna illa en amenna billahi ve ma ünzile ileyna ve ma ünzile min kablü ve enne ekseraküm fasikun
  60. Kul hel ünebbiüküm bi şerrim min zalike mesubeten ındellah mel leanehüllahü ve ğadıbe aleyhi ve ceale minhümül kıradete vel hanazıra ve abedet tağut ülaike şerrum mekanev ve edallü an sevais sebıl
  61. Ve iza cauküm kalu amenna ve kad dehalu bil küfri ve hüm kad haracu bih vallahü a’lemü bi ma kanu yektümun
  62. Ve tera kesıram minhüm yüsariune fil ismi vel udvani ve eklihimüs suht le bi’se ma kanu ya’melun
  63. Lev la yenhahümür rabbaniyyune vel ahbaru an kavlihimül isme ve eklihimüs suht le bi’se ma kanu yasneun
  64. Ve kaletil yehudü yedüllahi mağluleh ğullet eydıhim ve lüınu bi ma kalu bel yedahü mebsutatani yünfiku keyfe yeşa’ ve le yezıdenne kesıram minhüm ma ünzile ileyke mir rabbike tuğyanev ve küfra ve elkayna beynehümül adavete vel bağdae ila yevmil kıyameh küllema evkadu naral lil harbi atfeehellahü ve yes’avne fil erdı fesada vallahü la yühıbbül müfsidın
  65. Ve lev enne ehlel kitabi amenu vettekav le kefferna anhüm seyyiatihim ve le edhalnahüm cennatin neıym
  66. Ve lev ennehüm ekamüt tevrate vel incıle ve ma ünzile ileyhim mir rabbihim le ekelu min fevkıhim ve min tahti erculihim minhüm ümmetüm muktesıdeh ve kesırum minhüm sae ma ya’melun
  67. Ya eyyüher rasulü bellığ ma ünzile ileyke mir rabbik ve il lem tef’al fe ma bellağte risaleteh vallahü ya’sımüke minen nas innellahe la yehdil kavmel kafirun
  68. Kul ya ehlel kitabi lestüm alal şey’in hatta tükıymüt tevrate vel incıle ve ma ünzile ileyküm mir rabbiküm ve le yezıdenne kesıram minhüm ma ünzile ileyke mir rabbike tuğyanev ve küfra fe la te’se alel kavmil kafirın
  69. İnnellezıne amenu vellezıne hadu ves sabiune ven nesara men amene billahi vel yevmil ahıri ve amile salihan fe la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun
  70. Le kad ehazna mısaka benı israıle ve erselna ileyhim rusüla küllema caehüm rasulüm bi ma la tehva enfüsühüm ferıkan kezzebu ve ferıkay yaktülun
  71. Ve hasibu ella tekune fitnetün feamu ve sammu sümme tabellahü aleyhim sümme amu ve sammu kesırum minhüm vallahü basıyrum bima ya’melun
  72. Le kad keferallezıne kalu innellahe hüvel mesıhubnü meryem ve kalel mesıhu ya benı israıla’büdüllahe rabbı ve rabbeküm innehu mey yüşrik billahi fe kad harramellahü aleyhil cennete ve me’vahün nar ve ma liz zalimıne min ensar
  73. Le kad keferallezıne kalu innellahe salisü selaseh ve ma min ilahin illa ilahüv vahıd ve il lem yentehu amma yekulune le yemessennellezıne keferu minhüm azabün elım
  74. E fe la yetubune ilellahi ve yestağfiruneh vallahü ğafurur rahıym
  75. Mel mesıhubnü meryeme illa rasul kad halet min kablihir rusül ve ümmühu sıddıkah kana ye’külanit taam ünzur keyfe nübeyyinü lehümül ayati sümmenzur enna yü’fekun
  76. Kul e ta’büdune min dunillahi ma la yemlikü leküm darrav ve la nef’a vallahü hüves semıul alım
  77. Kul ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ğayral hakkı ve la tettebiu ehvae kavmin kad dallu min kablü ve edallu kesırav ve dallu an sevais sebıl
  78. Lüınellezıne keferu mim benı israıle ala lisani davude ve ıysebni meryem zalike bima asav ve kanu ya’tedun
  79. Kanu la yetenahevne amünkerin fealuh lebi’se ma kanu yef’alun
  80. Tera kesıram minhüm yetevellevnellezıne keferu le bi’se ma kaddemet lehüm enfüsühüm en sehıtallahü aleyhim ve fil azabi hüm halidun
  81. Ve lev kanu yü’minune billahi vne nebiyyi ve ma ünzile ileyhi mettehazuhüm evliyae ve lakinne kesıram minhüm fasikun
  82. Le tecidenne eşedden nasi adavetel lillezıne amenül yehude vellezıne eşraku ve le tecidenne akrabehüm meveddetel lillezıne amenüllezıne kalu inna nesara zalike bi enne münhüm kıssısıne ve ruhbanev ve ennehüm la yestekbirun
  83. Ve iza semiu ma ünzile iler rasuli tera a’yünehüm tefıdu mined dem’ı mimma arafu minel hakk yekulune rabbena amenna fektübna meaş şahidın
  84. Ve ma lena la nü’minü billahi ve ma caena minel hakkı ve natmeu ey yüdhılena rabbüna meal kavmis salihıyn
  85. Fe esabehümüllahü bima kalu cennatin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha ve zalike ceazül muhsinın
  86. Velelızne keferu ve kezzebu bi ayatina ülaike ashabül cehıym
  87. Ya eyyühellezıne amenu la tüharrimu tayyibati ma ehallellahü leküm ve la ta’tedu innellahe le yühıbbül mu’tedın
  88. Ve külu mimma razekakümüllahü halalen teyyibev vettekullahellezı entüm bihı mü’minun
  89. La yüahızükümüllahü billağvi fı eymaniküm ve lakiy yüahızüküm bima akkadtümül eyman fe keffaratühu ıt’amü aşerati mesakıne min evsetı ma tut’ımune ehlıküm evkisvetühüm ev tahrıru rakabeh fe mel lem yecid fe sıyamü selaseti eyyam zalike kefferatü eymaniküm iza haleftüm vahfezu eymaneküm kezalike yübeyyinüllahü leküm ayatihı lealleküm teşkürun
  90. Ya eyyühellezıne amenu innemel hamru vel meysiru vel ensabü vel ezlamü ricsüm min ameliş şeytani fectenibuhü lealleküm tüflihun
  91. İnnema yürıdüş şeytanü ey yukıa beynekümül adavete vel bağdae fil hamri vel meysiri ve yesuddeküm an zikrillahi ve anis salah fe hel entüm müntehun
  92. Ve etıy’ullahe ve etıy’ur rasule vahzeru fe in tevelleytüm fa’lemu ennema ala rasulinel belağul mübın
  93. Leyse alellezıne amenu ve amilus salihati cünahun fıma taımu iza mettekav ve amenu ve amilus salihati sümmettekav ve amenu sümmettekav ve ahsenu vallahü yühabbül muhsinın
  94. Ya eyyühellezıne amenu le yeblüvenne kümüllühü bi şey’im mines saydi tenalühu eydıküm ve rimahuküm li ya’lemellahü mey yehafühu bil ğayb fe menı’teda ba’de zalike fe lehu azabün elım
  95. Ya eyyühellezıne amenu la taktülüs sayde ve entüm hurram ve men katelehu minküm müteammiden fe ceazüm mislü ma katele minen neami yahkümü bihı zeva adlim minküm hedyem baliğal ka’beti ev keffaratün taamü mesakıne ev adlü zalike sıyamel li yezuka ve bale emrih afallahü amma selef ve men ade fe yentekımüllahü minh vallahü azızün züntikam
  96. Ühılle leküm saydül bahri ve taamühu metaal leküm ve lis seyyarah ve hurrime aleyküm saydül birri ma düntüm huruma vettekullahellezı ileyhi tuhşerun
  97. Cealellahül ka’betel beyteh harame kıyamel lin nasi veş şehral harame vel hedye vel kalaid zalike li ta’lemu ennellahe ya’lemü ma fis semavati ve ma fil erdı ve ennellahe bi külli şey’in alım
  98. I’lemu ennellahe şedıdül ıkabi ve ennellahe ğafurur rahıym
  99. Ma aler rasuli illel belağ vallahü ya7lemü ma tübdune ve ma tektümun
  100. Kul la yestevil habisü vet tayyibü ve lev a’cebeke kesratül habıs fettekullahe ya ülil elbabi lealleküm tüflihun
  101. Ya eyyühellezıne amenu la tes’elu an eşyae in tübde leküm tesü’küm ve in tes’elu anha hıyne yünezzelül kur’anü tübde leküm afallahü anha vallahü ğafurun halım
  102. Kad seeleha kavmün min kabliküm sümme asbehu biha kafirın
  103. Ma cealellahü mim behıyrativ ve la saibetiv ve la vesıyletiv ve la hamiv ve lainnellezıne keferu yefterune alellahil kezib ve ekseruhüm la ya’kılun
  104. Ve iza kıyle lehüm tealev ila ma enzelellahü ve iler rasuli kalu hasbüna ma vecedna aleyhi abaena e ve lev kane abaühüm la ya’lemune şey’ev ve la yehtedun
  105. Ya eyyühellezıne amenu aleyküm enfüseküm la yedurruküm men dalle izehtedeytüm ilellahi mirciuküm cemıan fe yünebbiüküm bi ma küntüm ta’melun
  106. Ya eyyühellezıne amenu şehadetü beyniküm iza hadara ehadekümül mevtü hıynel vesıyyetisnani zevaadlim minküm ev aharani min ğayriküm in entüm darabtüm fil erdı fe esabetküm müsıybetül mevt tahbisunehüma mim ba’dis salati fe yuksimani billahi inirtebtüm la neşterı bihı semenev ve lev kane za kurba ve la nektümü şehadetellahi inna izel le minel azimın
  107. Fe in usira ala ennehümestehakka ismen fe aharani yekumani mekamehüma minellezı nestehakka aleyhimül evleyani fe yuksimani billahi le şehadetüna ehakku min şehadetihima ve ma’tedeyna inna izel le minez zalimın
  108. Zalike edna ey ye’tu biş şehadeti ala vechiha ev yehafu en türadde eymanüm ba’de eymanihim vettekullahe vesmeu vallahü la yehdil kavmel fasikıyn
  109. Yevme yecmeullahür rusüle fe yekulü ma za ücibtüm kalu la ilme lenav inneke ente allamül ğuyub
  110. İz kalellahü ya iysebne meryemezkür nı’metı aleyke ve ala validetik iza eyyedtüke bi ruhıl kudüsi tükellimün nase fil mehdi ve kehla ve iz alemtükel kitabe vel hıkmete vet tevrate vel incıl ve iz tahlüku minet tıyni ke hey’etit tayri bi iznı fe tenfühu fıha fe tekunü tayram bi iznı ve tübriül ekmehe vel ebrasa bi iznı ve iz huricül mevta bi iznı ve iz kefeftü benı israıle anke iz ci’tehüm bil beyyinati fe kalellezıne keferu minhüm in haza illa sıhrum mübın
  111. Ve iz evhaytü ilel havariyyıne en aminu bı ve bi rasulı kalu amenna veşhed bi ennena müslimun
  112. İz kalel havariyyune ya ıysebne meryeme hel yestetıy’u rabbüke ey yünezzile aleyna maidetem mines sema’ kalettekullahe in küntüm mü’minın
  113. Kalu nürıdü en ne’küle minha ve tatmeinne kulubüna ve na’leme en kad sadaktena ve nekune aleyha mineş şahidın
  114. Kale ıysebnü meryemellahümme rabbena enzil aleyna maidetem mines semai tekunü lena ıydel li evvelina ve ahırina ve ayetem mink verzukna ve ente hayrır razikıyn
  115. Kalellahü innı münezzilüha aleyküm fe mey yekfür ba’dü minküm fe innı üazzibühu azabel la üazzibühu ehadem minel alemın
  116. Ve iz kalellahü ya iysebne meryeme e ente kulte lin nasittehızunı ve ümmiye ilaheyni min dunillah kale sübhaneke ma yekunü lı en ekıle ma leşse lı bi hakk in küntü kultühu fe kad alimteh ta’lemü ma fı nefsı ve la a’lemü ma fı nefsik inneke ente allamül ğuyub
  117. Me kultü lehüm illa ma emartenı bihı enı’büdüllahe rabbı ve rabbeküm ve küntü aleyhim şehıdem ma dümtü fıhim felemma teveffeytenı künte enter rakıybe aleyhim ve ente ala külli şey’in şehıd
  118. İn tüazzibhüm fe innehüm ıbadük ve in tağfir lehüm fe inneke entel azızül hakım
  119. Kalellahü haza yevmü yenfeus sadikıyne sıdkuhüm lehüm cennatün tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha ebeda radıyellahü anhüm ve radu anh zalikel fevzül azıym
  120. Lillahi mülküs semavati vel erdı va ma fıhinn ve hüve ala külli şey’in kadır

Mâide Suresi Türkçe Anlamı (Meali):

  1. Ey iman edenler, sözleşmelerinizi yerine getiriniz! İhrama girdiğinizde avlanmayı helal saymamanız şartıyla size, şu okunacak olanların dışındaki hayvanlar helal kılındı. Şüphesiz ki, Allah istediği hükmü koyar.
  2. Ey iman edenler, ne Allah’ın şearine =dini merasimlerine, ne haram aya, ne kurbanlık hediyelere, ne gerdanlıklarına, ne de Rablerinin gerek nimetini, gerekse hoşnutluğunu arayarak Beyt-i Haram’a doğru gelenlere sakın saygısızlık etmeyin! İhramdan çıktığınızsa, isterseniz avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydular diye bazılarına karşı beslediğiniz kin, sakın sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve takva sahibi olmada yardımlaşın, günah ve sınırı aşmada yardımlaşmayın! Allah’tan korkun; çünkü Allah’ın cezası çok çetindir.
  3. Size şunlar haram kılındı: Ölü, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş, yırtıcı hayvanlar tarafından yenmiş olup da henüz canlı iken kesmedikleriniz, dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız. Bunlar, birer yoldan çıkıştır. Bugün kafirler dininizi söndürebilmekten ümitlerini kestiler; onlardan korkmayın, yalnız benden korkun! İşte bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak müslümanlığa razı oldum. Her kim aşırı açlık durumunda çaresiz kalır da günaha eğilim maksadı olmaksızın, onlardan yemek zorunda olursa, elbette Allah, bağışlayandır, merhamet sahibidir.
  4. Sana kendilerine neyin helal edildiğini soruyorlar. De ki: Size bütün temiz nimetler helal edildi. Allah’ın size öğrettiği şekilde eğiterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların size tutuverdiklerinden yiyin ve üzerine besmele çekin, Allah’tan korkun; Çünkü Allah, hesabı çabuk görendir.
  5. Bugün temiz nimetler size helal edildi. Kendilerine kitap verilenlerin yemekleri size, sizin yemekleriniz de onlara helaldır. Hür mü’min kadınlarla, sizden önce kendilerine kitap verilenlerin hür kadınları, namusunuzu muhafaza etmek, zina etmemek, gizli dost tutmamak, kendilerine mehirlerini verip nikahlamak şartıyla size helaldır. Her kim şeriatın hükümlerini tanımazsa, bütün yaptıkları boşa gitmiştir ve o ahirette zarara uğrayacaklardandır.
  6. Ey iman edenler, namaza kalkacağınız vakit, yüzlerinizi, dirseklere kadar; ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedip topuklara kadar ayaklarınızı (yıkayın). Eğer cünüpseniz tastamam yıkanın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz veya biriniz hacet yerinden gelmişse ya da kadınlara dokunmuş olup da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin, niyetle o topraktan ellerinize ve yüzlerinize sürün. Allah’ın muradı sizi sıkıntıya koşmak değildir; fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredesiniz.
  7. Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve “İşittik ve itaat ettik.” dediğiniz zaman sizden aldığı sözü unutmayın, Allah’tan korkun; çünkü Allah, bütün sinelerin özünü bilir.
  8. Ey iman edenler, Allah için duran (gerekeni yapan) hakimler, adalet örneği şahitler olun! Sakın bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin! Adaletli davranın! Takvaya en yakın olan odur. Allah’tan korkun! Çünkü Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
  9. Allah, iman edip güzel işler yapanlara, kendilerine hem bağışlanma hem de büyük mükafat olduğuna dair söz verdi.
  10. Küfredip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennem sakinleridir.
  11. Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki o nimetini anın! Hani bir vakit bir topluluk size el uzatmayı kurmuştu da O, bunların ellerini size dokundurmalarını engellemişti. Siz, hep Allah’tan korkun ve mü’minler yalnız Allah’a dayansınlar!
  12. Andolsun ki, Allah, İsrail oğullarından söz almıştı, içlerinden on iki kefil de göndermiştik ve Allah: “Haberiniz olsun Ben sizinle beraberim. Andolsun ki, eğer siz namazı kılar, zekatı verir, peygamberime inanır, kendilerine kuvvetle yardım eder ve Allah’a gönülden ödünç verirseniz, kesinlikle günahlarınızı silerim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyarım. Bundan sonra içinizden her kim nankörlük edip küfre saparsa, artık düz yolun ortasından sapmış, kendini zayi etmiş olur.” diye buyurmuştu.
  13. Sonra bu sözleşmelerini bozmaları yüzünden, Biz onları lanetledik ve kalplerini kaskatı ettik. Onlar, kelimleri yerlerinden oynatarak değiştirirler, uyarıldıkları gerçeklerden paylarını almayı unuttular. İçlerinden pek azı dışında, onlardan sürekli bir hainlik görürsün, yine de sen, onları affet ve aldırma! Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.
  14. “Biz hıristiyanız.” diyenlerden de antlarını almıştık; derken bunlar da uyarıldıkları gerçeklerin birçoğunu unuttular. Biz de aralarına, kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin bıraktık. Yarın Allah, onlara ne sanatlar yaptıklarını bildirecektir.
  15. Ey kitap verilenler, şimdi size, kitabınızın gizlemekte olduğunuz birçok yerlerini sizlere açıklayan birçoğunu da geçiveren Peygamberimiz geldi. İşte size Allah’tan bir nur, bir parlak kitap geldi.
  16. Allah, rızası ardınca gidenleri onunla kurtuluş yollarına yöneltecek ve izni ile onları karanlıklardan aydınlığa çıkarıp doğru bir yola koyacak.
  17. Andolsun ki, “Meryem’im oğlu Mesih, Allah’tır.” diyenler kafir olmuşlardır. De ki: “Eğer Allah, Meryem’in oğlu Mesih’i annesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini yok etmek isterse, ondan kim birşey kurtarabilir?” Bütün göklerin, yerin ve aralarındakilerin hükümranlığı Allah’ındır, dilediğini yaratır ve Allah herşeye gücü yetendir.
  18. Bir de yahudiler ve hıristiyanlar: “Biz Allah’ı oğulları ve sevgilileriyiz.” dediler. De ki: “Öyle ise neden size günahlarınızdan dolayı azap ediyor? Doğrusu siz, onun yarattıklarından bir insan topluluğusunuz. O, dilediğini bağışlar, dilediğini cezalandırır. Göklerin, yerin ve aralarındakilerin hükümranlığı Allah’ındır ve sonunda dönüş de O’nadır!
  19. Ey kitap verilenler, bakınız size, peygamberlerin gelişinin kesintiye uğradığı bir zamanda: “Bize ne müjdeyle sevindirecek bir müjdeci ne de ihtar ile gocunduracak bir uyarıcı gelmedi!” demeyesiniz diye, tatlı ve acı gerçekleri açıklayan elçimiz geldi! İşte size hem müjdeci hem de uyarıcı bir peygamber geldi! Allah, her şeye gücü yetendir.
  20. Bir zaman Musa, kavmine: “Ey kavmim, Allah’ın size verdiği nimeti düşünün; çünkü O, içinizden peygamberler gönderdi, sizi hükümdarlar yaptı ve alemlerden hiçbirine vermediğini size verdi.
  21. Ey kavmim, haydi Allah’ın sizin için yazdığı Mukaddes Yer’e girin ve gerisin geri dönmeyin, yoksa zarara uğramış olarak perişan olursunuz.” demişti.
  22. Onlar: “Ey Musa, orada hepsi de zorba bir topluluk var ve onlar oradan çıkmadıkça biz oraya girmeyiz. Eğer onlar çıkarlarsa biz de gireriz.” dediler.
  23. Allah’ın her ikisine de nimet verdiği, Allah’a karşı gelmekten korkan iki er çıkıp şöyle söyledi: “Onlara kapıdan hücum edin, kapıyı tutun, oraya bir kez girdiniz mi kesinlikle galipsiniz, haydi Allah’a dayanın, gerçekten inanan kimselerseniz!”
  24. Onlar: “Ey Musa, onlar orada bulundukça biz asla oraya girmeyiz! Haydi, sen Rabbinle git, ikiniz savaşın; biz işte burada oturacağız!” dediler.
  25. Musa: “Ey Rabbim, görüyorsun, ben kendimden ve kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum; artık bizimle o doğru yoldan çıkmış topluluğun arasını ayır!” dedi.
  26. Allah şöyle buyurdu: “Artık orası, onlara kırk yıl yasak edildi. Oldukları yerde sersem sersem dönüp duracaklardır. Artık o yoldan çıkmış topluluğa acıma!”
  27. Bir de onlara Adem’in iki oğlunun başından geçen olayı hakkıyla oku! Hani ikisi, birer kurban sunmuşlardı da birininki kabul edildi, diğerininki edilmedi. Bu: “Ben seni kesinlikle öldüreceğim!” dedi. Diğeri: “Allah, ancak kendisinden korkanlarınkini kabul buyurur.
  28. Andolsun ki, sen beni öldürmek için bana el uzatsan da ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbı olan Allah’tan korkarım.
  29. Ben, hem benim hem de kendinin günahını yüklenip cehennemliklerden olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası işte budur!” dedi.
  30. Bunun üzerine nefsi ona kardeşini öldürmeyi kolay gösterdi de tutup onu öldürdü ve artık hüsrana uğrayanlardan olmuştu.
  31. Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermesi için yeri deşen bir karga gönderdi. O: “Eyvah, şu karga olup da kardeşimin cesedini gömemedim ha!” dedi ve artık pişmanlığa düşenlerden olmuştu.
  32. Bunun için İsrailoğullarına kitapta şunu bildirmiş idik: “Her kim bir kişiyi, bir kişi karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuğu olmaksızın öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” Andolsun ki, peygamberlerimiz onlara apaçık delillerle geldiler de sonra içlerinden bir çoğu, bütün bunların arkasından hala yeryüzünde bozgunculuk ve cinayette çizgiyi aşmaktadırlar.
  33. Allah’a ve peygamberine karşı savaşmaya kalkışan ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, öldürülmelerinden veya asılmalarından veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesinden veya bulundukları yerden sürülmelerinden başka bir şey olmaz. Bu, onların dünyada çekecekleri bir zillettir. Ahirette ise kendilerine büyük bir azap vardır.
  34. Ancak, siz kendilerini ele geçirmeden önce tevbe edenleri olursa, biliniz ki, Allah bağışlayan ve merhamet edendir.
  35. Ey iman edenler, Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın, O’nun yolunda cihad edin ki, mutluluğa erebilesiniz.
  36. Şüphesiz, o küfredenler, yeryüzündekilerin hepsi ve bir o kadarı kendilerinin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için tümünü fidye verecek olsalar, yine kendilerinden kabul edilmez. Onlara elem veren bir azap vardır.
  37. Onlar, ateşten çıkmak isteyecekler, fakat ondan çıkacak değillerdir. Onlara boyuna sürüp gidecek bir azap vardır.
  38. Hırsızlık eden erkek ve hırsızlık eden kadın, suçları sabitleşince, yaptıklarının karşılığı ve Allah tarafından kelepçek (caydırıcı bir ceza olmak üzere) ellerini kesin. Allah, güçlüdür, hikmet sahibidir.
  39. Böyle iken her kim de yaptığı zulmün ardından tevbe edip dürüstlüğe dönerse, Allah elbette tevbesini kabul eder, çünkü gerçekten Allah, bağışlayan ve merhamet edendir.
  40. Bilmez misin ki, göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır, dilediğini azaba çeker, dilediğinin günahını bağışlar. Allah herşeye gücü yetendir.
  41. Ey şanlı Peygamber, gerek ağızlarıyla “Biz inandık.” deyip de kalpleriyle inanmayanlardan, gerekse yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin! Onlar yalancılık etmek için dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler, yerli yerinde söylenen kelimeleri sonradan değiştirirler, “Size böyle fetva verilirse tutun, verilmezse sakının!” derler. Allah, kimin fitneye düşmesini dilerse sen onun lehine Allah’tan hiçbir şey koparamazsın. Onlar, öyle kimselerdir ki, Allah, kalplerini temizlemek istememiştir. Onların hakları dünyada zillet ahirette de büyük bir azaptır.
  42. Onlar, sürekli yalancılık için dinler, boyuna haram yerler. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hükmet, istersen onlardan yüz çevir. Eğer yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Şayet hükmedersen, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, adaletli kimseleri sever.
  43. İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında iken seni nasıl hakem yapıyorlar, sonra arkasından ne diye dönüyorlar? Öylelerin müminlerle alakası yoktur.
  44. Gerçekten Biz, içinde bir hidayet, bir nur bulunan Tevrat’ı indirdik. Kendilerini Allah’a teslim etmiş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Bir de Allah dostları ve ilim adamları da Allah’ın kitabını muhafaza etmekle görevli olmaları ve üzerine şahit olmaları dolayısıyla onunla hüküm verirlerdi. Artık insanlardan korkmayın, Benden korkun ve Benim ayetlerimi birkaç paraya değişmeyin! Ey hakimler, her kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, onlar hep kafirlerdir.
  45. Biz, onda onların üzerine şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, dişe diş, yaralamada ödeşme. Kim de bu hakkını sadakasına sayarsa, o, günahlarının bağışlanmasına vesile olur. Her kim de Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, onlar hep zalimlerdir.
  46. Arkadan da o peygamberlerin izleri üzerinde Meryem’in oğlu İsa’yı, önündeki Tevrat’ı bir doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona içinde bir hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı ve takva sahipleri için bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil’i verdik.
  47. İncil’e inananlar da Allah’ın onun içinde indirdiği ile hükmetsin. Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, onlar dinden çıkmış günahkarlardır.
  48. Sana da önünde bulunan kitapları doğrulayıcı ve onlara bir şahit olmak üzere bu hak kitabı indirdik; onun için sen de aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet, sana gelen gerçekten ayrılıp da onların arzuları arkasından gitme! Her biriniz için bir kanun ve bir yol tayin ettik. Allah dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat sizi, her birinize verdiği şeylerde imtihan edecek. O halde durmayın, hayırlı işlerde yarışın. Nihayet dönüşünüz hep Allah’adır. O zaman O, hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.
  49. Ve şu emri indirdik: “Aralarında yalnız Allah’ın indirdiği ile hükmet, onların keyiflerine uyma ve onların Allah’ın indirdiği hükümlerin birinden seni şaşırtmalarından sakın! Yine yüz çevirirlerse bil ki, Allah, onların bazı günahları sebebiyle, başlarına bir bela getirmek istiyor. Her halde insanlardan birçoğu Allah yolundan çıkmışlardır.
  50. Durmuşlar da onlar cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kimmiş Allah’tan daha güzel hüküm verecek? Fakat bunu inancı kesin bir kavim anlar.
  51. Ey iman edenler, yahudilerle hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. İçinizden her kim onlara yardaklık ederse, muhakkak o da onlardandır. Allah ise zulmedenleri doğru yola çıkarmaz.
  52. Onun için yüreklerind münafıklık derdi olanların: “Ne yapalım, başımıza tersine bir devrin gelmesinden korkuyoruz.” diyerek onların içine koşup durduklarını görürsün. Umulur ki, Allah, yakında o zaferi getirir veya katından bir emir buyurur da içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.
  53. İman edenler de: “O sizinle birlikte olduklarına dair Allah’a olanca güçleriyle yemin edenler şunlar mı? Onların bütün çabaları boşa gitti de en büyük zarara uğradılar.” derler.
  54. Ey iman edenler, içinizden kim dininden dönerse, duysun: Allah onların yerine, kendisinin sevdiği, onların da kendisini seveceği, mü’minlere karşı boyunları aşağıda, kafirlere karşı başları yukarıda, Allah yolunda savaşan, dil uzatanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir. İşte o, Allah’ın bir lütfudur ki, onu dilediğine verir. Allah, ihsanı bol, herşeyi bilendir.
  55. Sizin dostunuz önce Allah, sonra peygamberi, sonra namaza devam eden ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek zekat veren mü’minlerdir,
  56. Ve her kim Allah’a, peygamberine ve iman edenlere dost olursa, şüphe yok ki, ancak Allah’tan yana olanlar üstün geleceklerdir.
  57. Ey iman edenler, ne sizden önce kitap verilenlerden dininizi eğlenceye alıp oyuncak yerine koyanları ne de kafirleri dost tutmayın! Allah’tan korkun, eğer inananlar iseniz.
  58. Namaz için ezan okuduğunuz zaman, onu bir eğlence ve oyun yerine koyuyorlar. İşte bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.
  59. De ki: “Ey kitap verilenler, siz yalnızca Allah’a inanmamızdan; bize indirilene ve daha önce indirilene inanmamızdan, bir de çoğunuz doğru yoldan çıkmış olduğunuzdan dolayı bizden hoşlanmıyorsunuz.”
  60. De ki: “Allah yanında cezaca bundan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah’ın la’net ettiği, gazabına uğrattığı, kendilerini maymunlara ve domuzlara dönüştürdüğü kimselerle Tağut’a tapanlar, işte bunlar, yerleri en kötü yer olan ve doğru yoldan en çok sapanlardır.”
  61. Size geldiklerinde: “Biz inandık.” derler. Oysa yanınıza kafir girmiş kafir çıkmışlardır. Allah ise onların neler sakladıklarını kendilerinden daha iyi bilir.
  62. Onlardan birçoğunun, günaha girmek, haksızlık yapmak ve haram yemek için sür’at yarışı yaptıklarını görürsün. Yaptıkları ise ne kötü!
  63. Bari Allah dostları ve bilginleri, onları yalan söylemekten ve haram yemekten alıkoysaydılar. Ne kötü bir sanata alışmışlar!
  64. Bir de Yahudiler: “Allah’ın eli bağlıdır.” dediler ve dedikleri yüzünden elleri bağlandı ve la’netlendiler. Hayır, O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi nimet veriyor. Andolsun ki, sana Rabbinden indirilenler, onlardan birçoğunun azgınlığını küfrünü artıracaktır. Bununla birlikte, aralarına kıyamete kadar sürecek olan bir düşmanlık ve kin bıraktık. Her ne zaman savaş için bir ateş tutuşturdularsa, Allah onu söndürdü. Onlar yeryüzünde bozgunculuk için koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez.
  65. Eğer kitap verilenler iman edip Allah’tan korksalardı, şüphesiz onların kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere koyardık.
  66. Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden kendilerine indirileni doğruca uygulasalardı, hem üstlerinden hem de ayaklarının altlarında olanlardan yerlerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet de yok değil; fakat çoğu ne kötü işler yapıyorlar!
  67. Ey şanlı Peygamber, sana Rabbinden her indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan onun elçiliğini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Emin ol, Allah, kafirleri muratlarına erdirmeyecektir.
  68. De ki: “Ey kitap verilenler, siz Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz.” Andolsun ki, Rabbinden sana indirilen -bu Kur’an-, onlardan birçoğunun azgınlığını ve küfrünü artıracaktır. O halde kafirlere acıyacağın tutmasın!
  69. Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlar her kim Allah’a ve ahiret gününe iman edip de dürüstçe çalışırsa, artık onlara korku yoktur ve onlar üzülecek de değillerdir.
  70. Andolsun ki, Biz İsrailoğullarından teminat aldık ve kendilerine peygamberler gönderdik. Canlarının istemediği bir hükümle bir peygamber geldikçe, bir takımına yalancı dediler bir takımını da öldürüyorlardı.
  71. Ve başlarına bir fitne kopmayacak sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah, tevbelerini kabul buyurdu, sonra içlerinden birçoğu tekrar kör ve sağır kesildiler. Şimdi de Allah, ne yapıyorlar görüyor.
  72. “Meryem oğlu Mesih Allah’tır.” diyenler kesinlikle kafir oldular. Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları, hepiniz benim de sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin! Kim Allah’a ortak koşarsa, Allah ona cennetini yasak etmiştir, varacağı yer ateştir ve zulmedenlerin yardımcıları yoktur.”
  73. “Allah, üçün üçüncüsüdür.” Diyenler elbette kafir oldu. Oysa, bir tek ilahtan başka ilah yoktur. Eğer bu dediklerinden vazgeçmezlerse, içlerinden kafir olarak kalanlara kesinlikle pek acı veren bir azap dokunacaktır.
  74. Bunlar hala Allah’a tevbe edip O’ndan bağışlanmalarını dilemeyecekler mi? Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
  75. Meryem’in oğlu Mesih yalnızca bir peygamberdir. Ondan önce de bir çok peygamberler gelip geçti. Annesi de gayet doğru bir kadındır. İkisi de yemek yerlerdi. Bak biz onlara ayetlerimizi nasıl açık anlatıyoruz! Sonra da nasıl çevrildiklerine bir bak!
  76. De ki: “Siz Allah’ı bırakıp da size kendiliklerinden ne zarar ne de yarar verme gücü bulunmayan şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa herşeyi işiten ve bilen yalnız Allah’tır.
  77. De ki: “Ey kitap verilenler, dininizde haksız yere aşırılığa dalmayın ve bundan önce şaşmış, birçoklarını da şaşırtmış ve yolun doğrusundan sapmış bir kavmin keyifleri ardından gitmeyin!”
  78. İsrailoğullarından o küfredenler, hem Davud’un hem de Meryem’in oğlu İsa’nın dili ile lanetlendiler. Bu, onların isyan etmeleri ve hakkın sınırlarını aşmakta olmaları yüzündendi.
  79. İşledikleri bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmezlerdi. Gerçekten ne kötü iş yapıyorlardı!
  80. Onlardan birçoğunun Allah’ı tanımayanlara yardakçılık ettiklerini görürsün. Elbette ki, onların kendileri için takdim ettiği hediye ne çirkin! Allah onlara gazap etmiştir ve sonsuza kadar azapta kalacaklardır.
  81. Eğer Allah’a, peygambere ve ona indirilene inansalardı, o kafirleri dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu imandan uzak fasıklardır.
  82. İnsanların inananlara düşmanlık bakımından en azılısı olarak herhalde yahudilerle Allah’a ortak koşanları bulacaksın. İnananlara dostluk bakımından en yakın olarak da her halde “Biz hıristiyanlarız.” diyenleri bulacaksın. Bunun sebebi, onların içinde bilgin keşişlerin ve dünyayı terk etmiş rahiplerin bulunmasıdır ve bunlar büyüklük taslamazlar.
  83. Peygambere indirileni dinledikleri zaman onun hak olduğuna aşinalıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup boşandığını görürsün. Onlar: “Ey bizim Rabbimiz, inandık iman getirdik, şimdi Sen bizi şahitlik yapanlarla beraber yaz!
  84. Rabbimizin bizi iyilerle birlikte bulundurmasını gönülden arzu ederken, biz ne diye Allah’a ve bize gelen gerçeğe inanmayalım.” derler.
  85. Böyle demelerine karşılık Allah da kendilerine mükafat olarak altlarından ırmaklar akan cennetleri içlerinde ebedi kalmak üzere verdi. İşte iyilik yapanların mükafatı budur.
  86. Küfredip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar hep cehennem ehlidirler.
  87. Ey iman edenler, Allah’ın size helal kıldığı nimetlerin hoşlarını kendinize haram kılmayın, aşırı da gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.
  88. Hem Allah’ın size rızık olarak verdiği nimetlerden helal ve temiz olarak yiyin hem de kendisine inanmış olduğunuz Allah’tan korkun!
  89. Allah, bilmeyerek yaptığınız boş yeminlerinizden sizi sorumlu tutmaz. Ancak bile bile kendinizi bağladığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bunun da keffareti çoluk-çocuğunuza yedirdiğinizin orta derecesinden on fakiri doyurmak yahut giydirmek veya bir köle azad etmektir. Bunlara gücü yetmeyen üç gün oruç tutar. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti bu! Bununlar beraber, yeminlerinizi gözetin. Allah size hükümlerini böylece açıklıyor ki, şükredesiniz.
  90. Ey iman edenler, içki, kumar, putlar ve kısmet çekilen zarlar, hep şeytan işi, murdar bir şeydir. Onun için siz ondan kaçın ki yakayı kurtarasınız.
  91. Ey iman edenler, içki, kumar, putlar ve kısmet çekilen zarlar, hep şeytan işi, murdar bir şeydir. Onun için siz ondan kaçın ki yakayı kurtarasınız. Şeytan, içki ve kumarla sadece aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan ve namazı kılmaktan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyorsunuz değil mi?
  92. Allah’ı ve peygamberleri dinleyin, karşı gelmekten sakının! Eğer kulak asmazsanız biliniz ki, elçimize düşen sadece açık bir tebliğden ibarettir.
  93. İman edip yararlı işler yapan kimseler bundan böyle (Allah’tan) korktukları, imanlarında sebat ettikleri, yararlı işler yapmaya devam ettikleri, sonra sakındıkları ve imanlarında iyice sağlamlaştıkları, yine sakınmakla beraber her yaptığını güzel yapan kişi mertebesine erdikleri takdirde, daha önce (haramı) tatmalarından ötürü kendilerine bir günah yoktur. Allah iyi davrananları sever.
  94. Ey iman edenler, haberiniz olsun ki, Allah sizi elleriniz ve mızraklarınızın erişeceği bolluk içinde bir avla sınayacak ki, gıyabında kendisinden korkanlar meydana çıksın. Kim bunun üzerine saldırıda bulunursa ona gayet acı bir azap vardır.
  95. Ey iman edenler, sizler ihramda iken av hayvanını öldürmeyin. İçinizden kim onu kasten öldürürse Kabe’ye varacak bir kurbanlık olmak üzere öldürdüğü hayvanın dengi bir ceza vardır ki, buna aranızdan adalet sahibi iki kişi hükmeder. Veya bir keffaret vardır ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki bu şekilde yaptığının vebalini tatsın. Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim bir daha yaparsa Allah onun intikamını alacak. Allah, azizdir, intikamı vardır.
  96. Deniz avı ve onu yemek, size ve yolculukta olanlarınıza yiyecek olmak üzere helal kılındı. Kara avı ise, ihramlı bulunduğunuz sürece size haram kılındı. Huzuruna varıp toplanacağınız Allah’tan korkun!
  97. Allah Ka’be’yi, o Beyt-i Haram’ı insanlar için hayat kaynağı yaptı, o haram ayı, boyunları bağsı ve bağlı kurbanlıkları da. Bütün bunlar, Allah’ın göklerde ve yerde olanları bildiğini, sizin de bilmeniz içindir. Gerçekten Allah herşeyi bilendir.
  98. Biliniz ki Allah, hem azabı çok şiddetli, hem de bağışlayan ve merhamet edendir.
  99. Peygamberin üzerine düşen sadece tebliğdir. Açıkladığınız ve gizlediğiniz şeylerin hepsini bilecek olan ise, ancak Allah’tır.
  100. De ki: “Pis ile temiz bir olmaz, pis olanın çokluğu tuhafına gitse bile. O halde ey temiz özü, düşünür beyni olanlar, Allah’a sığının ki, kurtuluşa eresiniz!
  101. Ey iman edenler, size açıklanınca fenanıza gidecek şeyleri sormayın! Oysa Kur’an indirildiği esnada sorarsanız, onlar size açıklanır. Allah onları şimdilik affetmiştir. Allah, çok bağışlayan ve çok yumuşak davranandır.
  102. Nitekim, böyle meseleleri sizden evvel bir topluluk sordu da sonra bu yüzden kafir oldular.
  103. Allah, ne kulağı yarılan, ne salma bırakılan, ne erkek-dişi ikizler doğuran, ne de on defa doğurması yüzünden yük vurulamayan hayvanların (adanmasını) meşru kılmadı. Fakat küfreden kimseler, Allah adına yalan söyleyerek O’na iftira ediyorlar. Çoklarının da aklı ermez.
  104. Bunlara: “Gelin Allah’ın indirdiği hükümlere ve peygambere.” denildiği zaman: “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter!” derler. Ya ataları birşey bilmeyen ve doğru yolda bulunmayan kimseler idiyseler de mi?
  105. Ey iman edenler, siz kendinizi düzeltmeye bakın; siz doğru gittikten sonra öte taraftan sapıtanlar size ziyan dokunduramaz. Hepinizin varışı sonunda Allah’adır. O size neler yaptıklarınızı o zaman haber verecektir.
  106. Ey iman edenler, herhangi birinize ölüm emareleri geldiğinde, vasiyette bulunurken, kendi içinizden iki adaletli şahit veya yolculukta olup da ölüm musibeti başınıza geldiyse sizden olmayan iki şahit tutun. Bunları namazdan sonra alıkorsunuz. Şüphelendiğiniz takdirde de şöyle yemin ederler: ” Vallahi akraba da olsa yeminimizi hiçbir şeyle değişmeyiz, Allah için şahitliği de gizlemeyiz, yoksa biz o zaman şüphesiz günaha girenlerden oluruz.”
  107. Eğer bu şahitlerin bir günah işledikleri anlaşılırsa o vakit tercihe şayan olan bu iki kişinin yerine, bunların aleyhlerinde bulundukları karşı taraftan iki şahit dikilir, bunlar da şöyle yemin ederler: “Vallahi bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha doğrudur, biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik, aksi halde şüphesiz zalimlerden oluruz.”
  108. İşte bu, şahitliği gerektiği gibi yapmalarına veya yeminlerinden sonra, yeminlerinin kabul edilmemesinden korkmalarına en yakın bir çaredir. Allah’tan korkun ve söyleneni iyi dinleyin! Çünkü Allah fasıklar topluluğunu doğru yola çıkarmaz.
  109. Allah bütün Resulleri toplayacağı o günde: “Size ne cevap verildi.” diye soracak. Onlar da: “Bizim bir bilgimiz yok, gizli olanları bilen ancak Sensin Sen!” diyecekler.
  110. Allah o günde şöyle buyuracak: “Ey Meryem oğlu İsa, sana ve anana olan nimetimi düşün; hani seni Cebrail ile destekledim, insanlarla hem beşikte hem de yetişkin iken konuşuyordun; sana yazı yazmayı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. Hani Benim iznimle çamurdan kuş biçiminde birşey yapıyordun, içine üflüyordun da Benim iznim ile bir kuş oluveriyordu; anadan doğma körü ve abraşlıyı Benim iznimle iyi ediyordun; hani ölüleri Benim iznimle diriltiyordun ve hani İsrailoğullarına açık delillerle geldiğinde, onlardan inkar edenler: “Bu apaçık bir büyüden başka birşey değildir.” demişlerdi de, seni onlardan kurtarmıştım. Allah bütün Resulleri toplayacağı o günde: “Size ne cevap verildi.” diye soracak. Onlar da: “Bizim bir bilgimiz yok, gizli olanları bilen ancak Sensin Sen!” diyecekler.
  111. Ve hani Havarilere: “Bana ve Resulüme iman edin!” diye emretmiştim, onlar da: “İman ettik, bizim şüphesiz müslüman olduğumuza şahit ol!” demişlerdi.
  112. Bir vakit Havariler: “Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi de İsa da: “İnanıyorsanız Allah’tan korkun!” demişti.
  113. Onlar: “Biz istiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz mütmain olsun da senin bize doğru söylediğini bilelim ve onu -Allah’ın indireceği sofrayı- bizzat görenlerden olalım.” dediler.
  114. Meryem oğlu İsa şöyle yalvardı: “Allah, ey bizim yegane Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir ki, bizim için, önce ve sonra gelenlerimiz için bir bayram ve kudretinden bir nişane olsun! Bizleri rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın!”
  115. Allah buyurdu ki: “Ben onu size muhakkak indiririm. Fakat bundan sonra içinizden kim nankörlük ederse, Ben onu kainatta hiç kimseye yapmayacağım bir azap ile cezalandırırım.
  116. Ve Allah şöyle buyurduğu zaman: “Ey Meryem oğlu İsa, sen misin o insanlara “Beni ve o anamı Allah yanında iki tanrı edinin.” diyen?” “Haşa, dedi, sen her türlü eksikliklerden münezzehsin ya Rab! Benim için gerçek olmayan bir sözü söylemem bana yakışmaz. Eğer söylemiş olsaydım elbette Sen bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ben ise Senin zatında olanı bilmem! Şüphesiz Sen, gizlilikleri çok iyi bilensin.
  117. Sen bana ne emrettinse, ben onlara sadece onu söyledim. Hep “Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin!” dedim. Aralarında bulunduğum müddetçe üzerlerinde kontrolcü idim. Ne zaman ki beni içlerinden aldın, onları gözetleyen yalnız Sen kaldın. Zaten Sen herşeye şahitsin.
  118. Eğer Sen onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan yine şüphe yok ki sen çok güçlü ve hikmet sahibisin.”
  119. Allah buyurur ki: “İşte bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlar için, altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan. İşte o büyük kurtuluş budur.
  120. Bütün o göklerin, yerin ve onlarda olan herşeyin hükümranlığı Allah’ındır. O, herşeye daima gücü yetendir

A’dan Ze’ye sureler

Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.

Leave a Comment

Contact Us

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Not readable? Change text.

Start typing and press Enter to search