Fussilet Suresi

 In Cüz 24, Cüz 25, Cüzler

Fussilet Suresi Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyette geçen ve Kur’an âyetlerini niteleyen “fussilet” ifadesinden almıştır. “Fussilet”, “genişçe açıklandı” demektir. Sûre, ayrıca “Hâ Mîm es-Secde” diye de anılır. Sûrede başlıca hakka davet, batılda ısrar edenlerin uyarılması, vahyin insanlar üzerindeki ahlâkî ve manevî etkileri konu edilmektedir.

Fussilet Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):

  1. Ha mım
  2. Tenzılüm miner rahmanir rahıym
  3. Kitabün fussılet ayatühu kur’anen arabiyyel li kavmiy ya’lemun
  4. Beşırav ve nezıra fe a’rada ekseruhüm fe hüm la yesmeun
  5. Ve kalu kulubüna fı ekinnetim mimma ted’una ileyhi ve fı azanina vakruv ve mim beynina ve beynike hıcabün fa’mel innena amilun
  6. Kul innema ene beşerum mislüküm yuha ileyye ennema ilahüküm ilahüv vahıdün festekıymu ileyhi vestağfiruh ve veylül lil müşrikın
  7. Ellezıne la yü’tunez zekate ve hüm bil ahırati hüm kafirun
  8. İnnellezıne amenu ve amilus salihati lehüm ecrun ğayru memnun
  9. Kul e inneküm le tekfürune billezı halekal erda fı yevmeyni ve tec’alune lehu endada zalike rabbül alemın
  10. Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam sevael lis sailın
  11. Sümmesteva iles semai ve hiye dühanün fe kale leha ve lil erdı’tiya tav’an ev kerha kaleta eteyna taiıyn
  12. Fe kadahünne seb’a semavatin fı yevmeyni ve evha fı külli semain emraha ve zeyyennes semaed dünya bi mesabıha ve hıfza zalike takdırul azızil alım
  13. Fe in a’radu fe kul enzertüküm saıkatem misle saıkati adiv ve semud
  14. İz caethümür rusülü mim beyni iydıhim ve min halfihim ella ta’büdu illellah kalu lev şae rabbüna le enzele melaiketen fe inna bima ürsiltüm bihı kafirun
  15. Fe emma adün festekberu fil erdı bi ğayril hakkı ve kalu men eşeddü minna kuvveh e ve lem yerav ennellahellezı halekahüm hüve eşeddü minhüm kuvveh kanu bi ayatina yechadun
  16. Fe erselna aleyhim rıhan sarsaran fı eyyamin nehısatil li nüzıkahüm azabel hızyi fil hayatid dünya ve leazabül ahırati ahza ve hüm la yünsarun
  17. Ve emma semudü fe hedeynahüm saıkatül azabil huni bima kanu yeksibun
  18. Ve necceynellezıne amenu ve kanu yettekun
  19. Ve yevme yuhşeru a’daüllahi ilen nari fe hüm yuzeun
  20. Hatta iza ma cauha şehide aleyhim sem’uhüm ve ebsaruhüm ve cüludühüm bima kanu ya’melun
  21. Ve kalu li cühudihim lime şehidtüm aleyna kalu entaknellahüllezı entaka külle şey’iv ve hüve halekaküm evvele merrativ ve ileyhi türceun
  22. Ve ma küntüm testetirune ey yeşhede aleyküm sem’uküm ve la ebsaruküm ve la cüludüküm ve lakin zanentüm ennellahe la ya’lemü kesıram mimma ta’melun
  23. Ve zaliküm zannükümüllezı zanentüm bi rabbiküm erdaküm fe asbahtüm minel hasirın
  24. Fe iy yasbiru fen naru mesvel lehüm ve iy yesta’tibu femahüm minel mu’tebın
  25. Ve kayyadna lehüm kuranae fezeyyenu lehüm ma beyne eydıhim ve ma halfehüm ve hakka aleyhimül kavlü fı ümemin kad halet min kablihim minel cinni vel ins innehüm kanu hasirın
  26. Ve kalellezıne keferu la tesmeu li hazel kur’ani velğav fıhi lealleküm tağlibun
  27. Fe lenüzıkannellezıne keferu azaben şedıdev ve lenecziyennehüm esveellezı kanu ya’melun
  28. Zalike cezaü a’daillahin nar lehüm fıha darul huld cezaem bima kanu bi ayatina yechadun
  29. Ve kalellezıne keferu rabbena erinellezeyni edallana minel cinni vel insi nec’alhüma tahte akdamina li yekuna minel esfelın
  30. İnnellezıne kalu rabbünellahü sümmestekamu tetenezzelü aleyhimül melaiketü ella tehafu ve la tehzenu ve ebşiru bil cennetilletı küntüm tuadun
  31. Nahnü evliyaüküm fil hayatid dünya ve fil ahırah ve leküm fıha ma teştehı enfüsüküm ve leküm fıha ma teddeun
  32. Nüzülem min ğafurir rahıym
  33. Ve men ahsenü kavlem mimmen dea ilellahi ve amile salihav ve kale innenı minel müslimın
  34. Ve la testevil hasenetü ve les seyyieh idfa’ billetı hiye ahsenü fe izellezı beyneke ve beynehu adavetün keennehu veliyyün hamım
  35. Ve ma yülekkaha illellezıne saberu ve ma yülekkaha illa zu hazzın azıym
  36. Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeız billah innehu hüves semıul alım
  37. Ve min ayatihil leylü ven neharu veş şemsü vel kamer la tescüdu liş şemsi ve la lil kameri vescüdu lillahillezı halekahünne in küntüm iyyahü ta’büdun
  38. Fe inistekberu fellezıne ınde rabbike yüsebbihune lehu bil leyli ven nehari ve hüm la yes’emun (37. Ayet secde ayetidir.)
  39. Ve min ayatihı enneke teral erda haşiaten fe iza enzelna aleyhel maehtezzet ve rabet innellezı ahyaha le muhyil mevta innehu ala külli şey’in kadır
  40. İnnellezıne yülhıdune fı ayatina la yahfevne aleyna e fe mey yülka fin nari hayrun em mey ye’ti aminey yevmel kıyameh ı’melu ma şi’tüm innehu bima ta’melune basıyr
  41. İnnellezıne keferu biz zikri lemma caehüm ve innehu le kitabün azız
  42. La ye’tıhil batılü mim beyni yedeyhi ve la min halfih tenzılüm min hakımin hamıd
  43. Ma yükalü leke illa ma kad kıyle lir rusüli min kablik inne rabbeke lezu mağfirativ ve zu ıkabin elim
  44. Ve lev cealnahü kur’anen a’cemiyyüv ve arabiyy kul hüve lillezıne amenu hüdev ve şifa’ vellezıne la yü’minune fı azanihim vakruv ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne mim mekanim beıyd
  45. Ve le kad ateyna musel kitabe fahtülife fıh ve lev la kelimetün sebekat mir rabbike le kudıye beynehüm ve innehüm lefı şekkim minhü mürıb
  46. Men amile salihan fe li nefsihı ve men esae fe aleyha ve ma rabbüke bi zallamil lil abıd
  47. İleyhi yüraddü ılmüs saah ve ma tahrucü min semeratüm min ekmamiha ve ma tahmilü min ünsa ve la tedau illa biılmih ve yevme yünadıhim eyne şürakaı kalu azennake ma minna min şehıd
  48. Ve dalle anhüm ma kanu yed’une min kablü ve zannu ma lehüm mim mehıys
  49. La yes’emül insanü min düail hayri ve im messehüş şerru fe yeusün kanut
  50. Ve lein ezaknahü rahmetem minna mim ba’di darrae messethü le yekulenne haza lı ve ma ezunnüs saate kaimetev ve heir rucı’tü ila rabbi inne lı ındehu lel husna fe le münebbiennellezıne keferu bima amilu ve le nüzıkannehüm min azibn ğalıyz
  51. Ve iza en’amna alel insani a’rada ve nea bicanibih ve iza messehüş şerru fe zu düain arıyd
  52. Kul eraeytüm in kane min ındillahi sümme kefertüm bihı men edallü mimmen hüve fı şikakım beıyd
  53. Senürıhim ayatina fil afakı ve fı enfüsihüm hatta yetebeyyene lehüm ennehül hakk e ve lem yekfi bi rabbike ennehu ala külli şey’in şehıd
  54. E la innehüm fı miryetim mil likai rabbihim e la innehu bi külli şey’im mühıyt

Fussilet Suresi Türkçe Anlamı (Meali):

  1. Ha, Mim.
  2. O Rahman (bağışlaması, bütün varlıkları kapsayan) ve Rahim (çok merhametli Allah) tarafından indirilmiştir.
  3. Öz Arapça bir Kur’an olmak üzere, bitecek bir topluluk için ayetleri ayırt edilmiş, açıklanmış bir kitap.
  4. Hem müjdeci olarak, hem gocundurucu; onun için çokları onlara basını çevirmiştir de işitmezler
  5. ve şöyle demektedirler: “Kalplerimiz, senin bizi çağırdığın şeye karşı örtüler içinde, kulaklarımızda da bir ağırlık var ve seninte aramıza bir gergi (perde) çekilmiştir. Haydi, yap yapacağını çünkü biz yapıyoruz!”
  6. De ki: “Ben, sadece sizin gibi bir insanım, ancak bana tanrınızın bir tek tanrı olduğu vahyolunuyor. Onun için hep O’na yönelin ve O’nun bağışlamasını isteyin; vay haline o ortak koşanların
  7. ki, zekatı vermezler ve onlar ahireti de inkar ediyorlar.
  8. Şüphesiz, iman edip iyi iyi işler yapanlar için minnetsiz bir mükafat vardır.
  9. De ki: “Siz gerçekten yeri iki günde yaratanı inkar edip duracak mısınız? Birde O’na eşler mi koşuyorsunuz? O, bütün alemlerin Rabbidir.
  10. Hem ona üstünden ağır baskılar (dağlar) yaptı, onda bereketler meydana getirdi ve onda azıklarını dört gün içinde araştıranlar için bir düzeyde takdir buyurdu.
  11. Sonra göğe doğruldu da o bir duman iken ona ve yere: “İkiniz de ister istemez gelin!” dedi. İkisi de: “isteye isteye geldik.” dediler.
  12. Böylece onları iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu ve her gökte (bulunan meleklere) işlerine ait emrini vahyetti. Dünya gökyüzünü kandillerle donattık ve koruduk, işte bu, hep o çok güçlü ve herşeyi bilenin takdiridir.
  13. Bunun üzerine yine başlarım çevirirlerse, o zaman de ki: “Size Ad ve Semud’u (çarpan) yıldırım gibi bir yıldırım haber veriyorum.
  14. Onlara:” Allah’tan başkasına tapmayın!” diye önlerinden ve arkalarından peygamberler geldiği zaman “Rabbimiz dileseydi. melekler gönderildi. Onun için biz sizin gönderildiğiniz şeylere inanmayız!” dediler.
  15. Sonra Ad (kavmi) yeryüzünde haksız yere kibirlenmek istediler ve: “Bizden daha kuvvetli kim var?” dediler. Ya kendilerini yaratmış olan Allah’ın onlardan daha kuvvetli olduğunu bir düşünmediler de mi? Fakat ayetlerimizi inkar ediyorlardı.
  16. Biz de kendilerine dünya hayatında zillet azabını tattırmak için uğursuz günlerde üzerlerine sarsar rüzgarı (dondurucu veya çok gürültülü bir kasırga) gönderdik. Elbette ki, ahiret azabı daha zahmetlidir; hem de onlar kurtarılamayacaklardır.
  17. Semud’a gelince, Biz onlara yolu gösterdik de onlar, hidayete karşı körlüğü sevmek istediler, derken yaptıktan yüzünden kendilerini o hor azap yıldırımı alıverdi.
  18. İman edip de korunanları ise kurtardık.
  19. Allah düşmanlarının toplanıp ateşe sevkolunacakları gün ise artık onlar, baştan sona hep tutuklanırlar.
  20. Hatta ona vardıklarında kulakları, gözleri ve derileri neler yaptıkları konusunda aleyhlerine şahitlik ederler.
  21. Derilerine: “Niçin aleyhimizde şahitlik ettiniz?” derler. “Bizi herşeyi söyleten Allah söyletti. Sizi de ilk defa O yarattı, yine O’na götürülüyorsunuz.” derler.
  22. İlkin kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinize şahitlik edeceğinden sakınmazdınız, fakat Allah ‘in yaptıklarınızdan birçoğunu bilmeyeceğim zannetmiştiniz.
  23. İşte Rabbinize beslediğiniz o zannınız, sizi helaka sürükledi de hüsrana düşenlerden oldunuz.
  24. Artık sabredebilirlerse ateş kendilerine bir ikametgahtır. Yok eğer hoşnutluğa dönmek isterlerse, hoşnut edileceklerden değildirler.
  25. Hem onlara bir takım yanaşıklar sardırmışızdır da (tebelleş ettirmişizdir de) onlar, kendilerine önlerindekini ve arkalarındakini süsleyivermişlerdir. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce geçen ümmetler içinde onların aleyhine de (azap) söz(ü) hak olmuştur; çünkü hep kendilerine yazık etmişlerdir.
  26. Bir de küfredenler: “Şu Kur’an’ı dinlemeyin ve ona (okunurken) yaygara yapın, belki bastırırsınız,” dediler.
  27. işte Biz de onun için o küfredenlere şiddetli bir azap tattıracağız ve kendilerine yaptıkları amellerin en kötüsünün cezasını vereceğiz.
  28. “Allah düşmanlarının cezası, işte odur: Ateş! Ayetlerimizi inkar etmelerinin cezası olarak, ondadır ancak onların ebedilik evi!
  29. Ve o küfredenler muhakkak diyecekler ki: “Ey Rabbimiz göster bize, cinlerden ve insanlardan bizi saptıranların ikisini de onları ayaklarımızın altına alalım, en aşağılıklardan olsunlar!”
  30. Haberiniz olsun ki “Rabbimiz Allah’tır.” deyip de sonra doğru gidenler yok mu, onların üzerine melekler şöyle iner: ” Korkmayın, üzülmeyin, va’dolunup durduğunuz cennet ile neşelenin !
  31. Bizler sizin hem dünya hayatında, hem de ahirette dostlarınızız, size orada canınızın çektiği vardır ve size orada ne isteseniz vardır.
  32. Bağışlamasına ve merhametine nihayet olmayan Allah ‘tan konukluk olarak!
  33. “Ben şüphesiz müslümanlardanım.” deyip dürrüstlükle çalışarak Allah’a davet eden kimseden daha güzel sözlü de kim olabilir?
  34. Hem hasene (güzellik, iyilik) de bir değildir kötülük de. Kötülüğü, en güzel olan hasene ile önle. O zaman bakarsın ki, seninle arasında bir düşmanlık bulunan kimse yakılgan(şefkatli) bir hısım gibi olmuş!
  35. O rütbeye ise ancak sabredenler kavuşturulur ve o rütbeye ancak (fazilette) büyük pay sahibi olan kavuşturulur.
  36. Şayet seni şeytandan (gelen) bir dürtüş dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın, O’dur ancak işiten. bilen!
  37. Gece ile gündüz ve güneş ile ay, O’nun (kudretinin) delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyi de onları yaratan Allah’a secde edin, gerçekten O’na ibadet edecekseniz!
  38. Buna karşı kibirlenmek isterlerse, haberleri olsun ki, Rabbinin huzurundakiler gece-gündüz O’nu teşbih ederler hem onlar usanmazlar.
  39. Senin yeryüzünü (kuraklıktan) boynu bükük huşu halinde görmen de O’nun ayetlerindendir; Biz ona suyu indiriverdiğimizde hareketlenir ve kabarır. Şüphe yok ki, ona o hayatı veren elbette ölüleri dirilticidir. Doğrusu O, herşeye gücü yetendir.
  40. Ayetlerimizde ilhada sapan sapkınlar (ayetlerimize yalan diyenler) elbette Bize gizli kalmazlar. O halde ateşe atılan mı hayırlıdır, yoksa kıyamet gününde güven içinde gelecek olan mı? Düşünün de istediğinizi yapın, çünkü o her ne yaparsanız görür.
  41. Onlar, O Kur’an kendilerine geldiğinde onu inkar edenlerdir. Halbuki o, benzeri bulunmaz bir kitaptır.
  42. Ona ne önünden, ne ardından batıl yaklaşamaz. O, bütün kaniatın övdüğü bir hikmet sahibi tarafından peyderpey indirilmiştir.
  43. Sana senden önceki peygamberlere denilenden başkası denilmiyor ve şüphe yok ki, Rabbin hem bir bağışlama sahibidir, hem de elem verici bir azap.
  44. Ve eğer Biz onu yabancı dilde bir Kur’an yapsaydık diyeceklerdi ki: “Ayetleri genişçe açıklansaydı ya! Arab’a yabancı dil (öyle) mi?” De ki: “O iman edenler için bir rehber ve şifadır, iman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlak vardır ve o, onlara karşı körlüktür. Onlara uzak bir yerden haykırılır.
  45. Andolsun ki. Musa’ ya o kitabı verdik de onda ihtilaf edildi. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı aralarında iş bitirilirdi. Kesinlikle onlar, onun hakkında kuşkulu bir şüphe içindedirler.
  46. İyi iş yapan kendi yarama, kötü yapan da kendi zararına yapmıştır. Yoksa Rabbin, kullara zulmeden değildir.
  47. Kıyametin saatini bilmek O’na havale edilir. O’nun bilgisi olmaksızın ne meyvelerden biri tomurcuklarından çıkar, ne bir dişi gebe kalır ne de doğurur. (Allah): “Ortaklarım neredeymiş?” diye onlara haykıracağı gün, (onlar) : “Bizden hiçbir şahit olmadığım huzurunuza arz ederiz.” diyeceklerdir.
  48. Kıyametin saatini bilmek O’na havale edilir. O’nun bilgisi olmaksızın ne meyvelerden biri tomurcuklarından çıkar, ne bir dişi gebe kalır ne de doğurur. (Allah): “Ortaklarım neredeymiş?” diye onlara haykıracağı gün, (onlar) : “Bizden hiçbir şahit olmadığım huzurunuza arz ederiz.” diyeceklerdir.
  49. İnsan hayır istemekten usanmaz da kendisine bir kötülük dokunuverirse hemen ümidi keser, ümitsizliğe düşer.
  50. Şayet kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona tarafımızdan bir rahmet tattırırsak mutlaka der ki: “Bu benim hakkımdır. Kıyametin başıma dikileceğini (kopacağını) de sanmıyorum. Faraza Rabbime döndürülecek olursam mutlaka benim için O’nun yanında daha güzeli vardır.” Fakat o zaman Biz o inkar edenlere ne yaptıklarım haber vereceğiz ve onlara mutlaka yoğun bir azap tattıracağız.
  51. Evet, insana bir nimet verdiğimiz zaman yan büker, basının tutuğuna gider, bildiği gibi hareket eder. Kendisine bir kötülük de dokunuverdi mi artık enine boyuna duaya dalar.
  52. De ki: “Söyleyin bakalım! Eğer o Kur’an Allah tarafından (gelmiş olup) da sonra siz onu inkar etmişseniz o zaman uzak bir ayrılığa düşenden daha şaşkın kim olabilir?”
  53. İleride Biz onlara hem ufuklarda (kendilerinin bulunduğu Harem sınırları dışında), hem kendi nefislerinde delillerimizi öyle göstereceğiz ki, sonunda onun gerçek olduğu kendilerine açıkça belli olacak. Rabbinin herşeye şahit olması kafi değil mi?
  54. Uyan! Onlar Rablerinin karşısına çıkacaklarından şüphe içindedirler; uyan ki, O herşeyi kuşatmıştır.

A’dan Ze’ye sureler

Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.

Leave a Comment

Contact Us

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Not readable? Change text.

Start typing and press Enter to search