İsrâ Suresi

 In Cüz 15, Cüzler

İsrâ Suresi Mekke döneminde inmiştir. 128 âyettir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “en-Nahl” bal arısı demektir. Sûrede başlıca, kâinatta Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller, vahiy, öldükten sonra dirilme gibi konular yer almaktadır.

İsrâ Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):

  1. Sübhanellezı esra bi abdihı leylem minel mescidil harami ilel mescidil aksallezı barakna havlehu li nüriyehu min ayatina innehu hüves semıul besıyr
  2. Ve ateyna musel kitabe ve cealnahü hüdel li beni israiyle ella tettehızu min dunı vekıla
  3. Zürriyyete men hamelna mea nuh innehu kane abden şekura
  4. Ve kadayna ila benı israiyle fil kitabi le tüfsidünne fil erdı merrateyni ve le ta’lünne ulüvven kebıra
  5. Fe iza cae va’dü ulahüme beasna aleyküm ıbadel lena ülı be’sin şedıdin fe casu hılaled diyar ve kane va’dem mef’ula
  6. Sümme radedna lekümül kerrate aleyhim ve emdednaküm bi emvaliv ve benıne ve cealnaküm eksera nefıra
  7. İn ahsentüm ahsentüm li enfüsiküm ve in ese’tüm feleha fe iz cae va’dül ahırati li yesuu vücuheküm ve li yedhulül mescide kema dehaluhü evvele merrativ ve liyütebbiru ma alev tetbıra
  8. Asa rabbüküm ey yerhameküm ve in udtüm udna ve cealna cehenneme lil kafirıne hasıyra
  9. İnne hazel kur’ane yehdı lilletı hiye akvemü ve yübeşşirul mü’minınellezıne ya’melunes salihati enne lehüm ecran kebıra
  10. Ve ennellezıne la yü’minune bil ahırati a’tedna lehüm azaben elıma
  11. Ve yed’ul insanü biş şerri düaehu bil hayr ve kanel insanü acula
  12. Ve cealnel leyle ven nehara ayeteyni fe mehavna ayetel leyli ve cealna ayeten nehari mübsıratel li tebteğu fadlem mir rabbiküm ve li ta’lemu adedes sinıne vel hısab ve külle şey’in fassalnahü tefsıyla
  13. Ve külle insanin elzemnahü tairahu fı unukıh ve nuhricü lehu yevmel kıyameti kitabey yelkahü menşura
  14. İkra’ kitabek kefa bi nefsikel yevme aleyke hasıba
  15. Menihteda fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve la teziru vaziratüv vizra uhra ve ma künna müazzibıne hatt neb’ase rasula
  16. Ve iza eradna en nühlike karyeten emarna mütrafıha fe fesku fıha fe hakka aleyhel kavlü fe demmernaha tedmıra
  17. Ve kem ehlena minel kuruni mim ba’di nuh ve kefa bi rabbike bi zünubi ıbadihı habıram besıyra
  18. Men kane yürıdül acilete accelna lehu fiha ma neşaü li men nürıdü sümme cealna lehu cehennem yaslaha mezmumem medhura
  19. Ve men eradel ahırate ve sea leha sa’yeha ve hüve mü’minün fe ülaike kane sa’yühüm meşkura
  20. Küllen nümiddü haülai ve haülai min atai rabbik ve ma kane ataü rabbike mahzura
  21. Ünzur keyfe faddalna ba’dahüm ala ba’d ve lel ahıratü ekberu deracativ ve ekberu tefdıyla
  22. La tec’al meallahi ilahen ahara fe tak’ude mezmumem mahzula
  23. Ve kada rabbüke elle ta’büdu illa iyyahü ve bil valedeyni ıhsana imma yeblüğanne ındekel kibera ehadühüma ev kilahüma fe la tekul lehüma üffiv ve la tenher hüma ve kul lehüma kavlen kerıma
  24. Vahfıd lehüma cenahaz zülli miner rahmeti ve kur rabbirhamhüma kema rabbeyanı sağıyra
  25. Rabbüküm a’lemü bima fı nüfusiküm in tekunu salihıyne fe innehu kane lil evvabıne ğafura
  26. Ve ati zel kurba hakkahu vel miskıne vebnes sebıli ve la tübezzir tebzıra
  27. İnnel mübezzirıne kanu ıhvaneş şeyatıyn ve kaneş şeytanü li rabbihı kefura
  28. Ve imma tu’ridanne anhümübtiğae rahmetim mir rabbike tercuha fe kul lehüm kavlem meysura
  29. Ve la tec’al yedek mağluleten ila unukike ve la tebsutha küllel beştı fe tak’ude melumem mahsura
  30. İnne rabbeke yebsütur riska li mey yeşaü ve yakdir innehu kane bi ıbadihı habıram besıyra
  31. Ve la taktülu evladeküm haşyete imlak nahnü nerzükuhüm ve iyyaküm inne katlehüm kane hit’en kebıra
  32. Ve la takrabüz zina innehu kane fahışeh ve sae sebıla
  33. Ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk ve men kutile mazlumen fe kad cealna li veliyyihı sültanen fe la yüsrif fil katl innehu kane mensura
  34. Ve la takrabu malel yetımi illa billetı hiye ahsenü hatta yeblüğa eşüddehu ve evfu bil ahd innel ahde kane mes’ula
  35. Ve evfül keyle iza kiltüm vesinu bil kıstasil müstekıym zalike hayruv ve hasenü te’vıla
  36. Ve la takfü ma leyse leke bihı ılm innes sem’a vel besara vel füade küllü ülaike kane anhü mes’ula
  37. Ve la temşi fil erdı merah inneka len tahrikal erda ve len teblüğal cibale tula
  38. Küllü zalike kane seyyiühu ınde rabbike mekruha
  39. Zalike mimma evha ileyke rabbüke minel hıkmeh ve la tec’al meallahi ilahen ahara fe tülka fı cehenneme melumem medhura
  40. E fe asfaküm rabbüküm bil benıne vettehaze minel melaiketi inasa innekü le tekulune kavlen azıyma
  41. Ve le kad sarrafna fı hazel kur’ani li yezzekkeru ve ma yezıdühüm illa nüfura
  42. Kul lev kane meahu alihetün kema yekulune izel lebteğav ila zil arşi sebıla
  43. Sübhanehu ve teala amma yekulune ulüvven kebıra
  44. Tüsebbihu lehüs semavatüs seb’u vel erdu ve men fıhinn ve im min şey’in illa yüsebbihu bi hamdihı ve lakil la tefkahune tesbıhahüm innehu kane halimen ğafura
  45. Ve iza kara’tel kur’ane cealna beyneke ve beynellezıne la yü’minune bil ahırati hıcabem mestura
  46. Ve cealna ala kulubihim ekinneten ey yefkahuhü ve fı azanihim vakra ve iza zekerte rabbeke fil kur’ani vahdehu vellev ala edbarihim nüfura
  47. Nahnü a’lemü bima yestemiune bihı iz yestemiune ileyke ve iz hüm necva iz yekulüz zalimune in tetteiune illa racülem meshura
  48. Ünzur keyfe darabu lekel emsale fe dallu fela yestetfy’une sebıla
  49. Ve kalu e iza künna ızamev ve rufaten en inna le meb’usune halkan cedıda
  50. Kul kunu hıcareten ev hadıda
  51. Ev halkam mimma yekbüru fı suduriküm fe seyekulune mey yüıydüna kulillezı fetaraküm evvele merrah feseyünğıdune ileyke ruusehüm ve yekulune meta hu kul asa ey yekune karıba
  52. Yevme yed’uküm fe testecıbune bi hamdihı ve tezunnune il lebistüm illa kalila
  53. Ve kul li ıbadı yekulülletı hiye ahsen inneş şeytane yenzeğu beynehüm inneş şeytane kane lil insani adüvvem mübına
  54. Rabbüküm a’lemü bilküm iy yeşe’ yerhamküm ev iy yeşe’ yüazzibküm ve ma erselnake aleyhim vekıla
  55. Ve rabbüke a’lemü bi men fis semavati vel ard ve le kad faddalna ba’dan nebiyyıne ala ba’dıv ve ateyna davude zebura
  56. Kulid’ullezıne zeamtaüm min dunihı fe la yemlikune keşfed durri anküm ve la tahvıla
  57. Ülaikellezıne yed’une yebteğune illa rabbihimül vesılete eyyühüm akrabü ve yercune rahmetehu ve yehafune azabeh inne azabe rabbike kane mahzura
  58. Ve im min karyetin illa nahnü mühlikuha kable yevmil kıyameti ev müazzibuha azaben şedıda kane zalike fil kitabi mestura
  59. Ve ma meneana en nürsile bil ayati illa en kezzebe bihel evvelun ve ateyna semuden nakate mübsıraten fe zalemu biha ve ma nürsilü bil ayati illa tahvıfa
  60. Ve iz kulna leke inne rabbeke ehata bin nas ve ma cealner ru’yelletı eraynake illa fitnetel linnasi veş şeceratel mel’unete fil kur’an ve nühavvifühüm fe ma yezıdühüm illa tuğyanen kebıra
  61. Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs kale e escüdü li men halakte tıyna
  62. Kale e raeyteke hazellezı kerramte aleyye le in ehherteni ila yevmil kıyameti le ahtenikenne zürriyyetehu illa kalıla
  63. Kalezheb fe men tebiake minhüm fe inne cehenneme ceazüküm cezaem mevfura
  64. Vestefziz menisteta’te minhüm bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şarikhüm fil emvali vel evladi veıdhüm ve ma yeıdühümüş şeytanü illa ğurura
  65. İnne ıbadı leyse leke aleyhim sültan ve kefa bi rabbike vekıla
  66. Rabbükümüllezı yüzcı lekümül fülke fil bahri li tebteğu min fadlih innehu kane bi küm rahıyma
  67. Ve iza messekümüd durru fil bahri dalle men ted’une illa iyyah felemma neccaküm ilel berri a’radtüm ve kanel insanü kefura
  68. E fe emintüm ey yahsife biküm canibel berri ev yürsile aleyküm hasıben sümme la tecidu leküm vekıla
  69. Em emintüm ey yüıydekim fıhi taraten uhra fe yürsile aleyküm kasıfem miner rıhı fe yuğrikaküm bima kefartüm sümme la tecidu leküm aleyna bihı tebıa
  70. Ve le kad kerramna benı ademe ve hamelnahüm fil berri vel bahri ve razaknahüm minet tayyibati ve faddalnahüm ala kesırim mimmen halakna tefdıyla
  71. Yevme ned’u külle ünasim bi imamihim fe men utiye kitabehu bi yemınihı fe ülaike yakraune kitabehüm ve la yuzlemune fetıla
  72. Ve men kane fı hazihı a’ma fe hüve fil ahırati a’ma ve edallü sebıla
  73. Ve in kadu le yeftinuneke anillezı evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrahu ve izel lettehazuke halıla
  74. Ve lev la en sebbetnake le kad kidte terkenü ileyhim şey’en kalıla
  75. İzel le ezaknake dı’fel hayati ve dı’fel memati sümme la tecidü leke aleyna nesıyra
  76. Ve in kadu leyestefizzuneke minel erdı li yuhricuke minha ve izel la yelbesune hılafeke illa kalıla
  77. Sünnete men kad erselna kableke mir rusülina ve la tecidü li sünnetina tahvıla
  78. Ekımes salate li düluküş şemsi ila ğasekıl leyli ve kur’anel fecr inne kur’anel fecri kane meşhuda
  79. Ve minel leyli fe tehecced bihı nafiletel leke asa ey yeb’aseke rabbüke mekamem mahmuda
  80. Ve kur rabbi edhılnı müdhale sıdkıv ve ahricnı muhrace sıdkıv vec’al lı mil ledünke sültanen nesıyra
  81. Ve kul cael hakku ve zehekal batıl innel batıle kane zehuka
  82. Ve nünezzilü minel kur’ani ma hüve şifaüv ve rahmetül lil mü’minıne ve la yezıdüz zalimıne illa hasara
  83. Ve iza en’amna alel insani a’rada ve nea bi canibih ve iza messehüş şerru kane yeusa
  84. Kul küllüy ya’melü ala şakiletih fe rabbüküm a’lemü bi men hüve ehda sebıla
  85. Ve yes’eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbı ve ma utıtüm minel ılmi illa kalıla
  86. Ve lein şi’na le nezhebenne billezı evhayna ileyke sümme la tecidü leke bihı aleyna vekıla
  87. İlla rahmetem mir rabbik inne fadlehu kane aleyke kebıra
  88. Kul leinictemeatil insü vel cinnü ala ey ye’tu bi misli hazel kur’ani la ye’tune bi mislihı ve lev kane ba’duhüm li ba’dın zahıra
  89. Ve le kad sarrafna lin nasi fı hazel kur’ani min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura
  90. Ve kalu len nü’mine leke hatta tef cüra lena minel erdı yembua
  91. Ev tekune leke cennetüm min nehıyliv ve ınebin fe tüfecciral enhara hılaleha tefcıra
  92. Ev tüskıtas semae kema zeamte aleyna kisefen ev te’tiye billahi vel melaiketi kabıla
  93. Ev yekune leke beytüm min zuhrufin ev terka fis sema’ min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura ve len nü’mine li rukıyyike hatta tünezzile aleyna kitaben nakraüh kul sübhane rabbı hel küntü illa beşerar rasula
  94. Ve ma menean nase ey yü’minu iz caehümül hüda illa en kalu e beasellahü beşerar rasula
  95. Kul lev kane fil erdı melaiketüy yemşune mutmeinnıne le nezzelna aleyhim mines semai meleker rasula
  96. Kul kefa billahi şehıdem beynı ve beyneküm innehu kane bi ıbadihı habıram besıyra
  97. Ve mey yehdillahü fe hüvel mühted ve mey yudlil fe len tecide lehüm evliyae min dunih ve nahşüruhüm yevmel kıyameti ala vücuhihim umyev ve bükmev ve summa me’vahüm cehennem küllema habet zidnahüm seıyra
  98. Zalike cezaühüm bi ennehüm keferu bi ayatina ve kalu e iza künna ızamev ve rufaten e inna le meb’usune halkan cedıda
  99. E ve lem yerav ennellahellezı halekas semavati vel erda kadirun ala ey yahlüka mislehüm ve ceale lehüm ecelel la raybe fıh fe ebez zalimune illa küfura
  100. Kul lev entüm temlikune hazine rahmeti rabbı izel le emsektüm heşyetel infak ve kanel insanü katura
  101. Ve le kad ateyna musa tis’a ayatim beyyinatin fes’el benı israıle iz caehüm fe kale lehu fir’avnü innı le ezunnüke ya musa meshura
  102. Kale le kad alimte ma enzele haülai illa rabbüs semavati vel erdı besair ve innı le ezunnüke ya fir’avnü mesbura
  103. Fe erade ey yestefizzehüm minel erdı fe ağraknahü ve mem meahu cemıa
  104. Ve kulna mim ba’dihı li benı israiyleskünül erda fe iza cae va’dül ahırati ci’na biküm lefıfa
  105. Ve bil hakkı enzelnahü ve ibl hakkı nezel ve ma erselnake illa mübeşşirav ve nezıra
  106. Ve kur’anen feraknahü li takraehu alen nasi ala müksiv ve nezzelnahü tenzıla
  107. Kul aminu bihı ev la tü’minu innellezıne utül ılem min kablihı iza yütla aleyhim yehırrune lil ezkani sücceda
  108. Ve yekulune sübhane rabbina in kane va’dü rabbina le mef’ula
  109. Ve yehırrune lil ezkani yebkune ve yezıdühüm huşua
  110. Kulid’ullahe evid’ur rahman eyyem ma ted’u fe lehül esmaül husna ve la techer bi salatike ve la tühafit biha vebteğı beyne zalike sebıla
  111. Ve kulil hamdü lillahillezı lem yettehız veledev ve lem yekül lehu şerıkün fil mülki ve lem yekül lehu veliyyüm minez zülli ve kebbirhü tekbıra

İsrâ Suresi Türkçe Anlamı (Meali):

  1. Uzaktır bütün noksanlıklardan O ki, kulunu bir gece Mescidi Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya götürdü; ona ayetlerimizden gösterelim diye. Gerçek şu ki, O’dur işiten gören!
  2. Musa’ya da Kitap verdik ve onu İsrail oğullarına bir hidayet rehberi kıldık; Benden başka bir vekil tutmayın diye.
  3. Ey Nuh ile birlikte (gemiye) yüklediğimiz kimselerin soyundan olanlar! O doğrusu çok şükredici bir kuldu.
  4. Biz İsrail oğullarına Kitap’da şu hükmü verdik: “Muhakkak siz yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz.”
  5. Birincisinin vakti gelince, üzerinize milkimiz güçlü, savaşçı bir takım kullar göndereceğiz; onlar evlerin aralarına girip araştıracaklar; ve bu gerçekleşmiş bir va’d oldu.
  6. Sonra sizi tekrar onların üzerine galip kıldık, size mal ve oğullarla yardımda bulunduk ve toplum olarak daha çoğalttık.
  7. Eğer güzellik yaparsanız, kendinize güzellik etmiş olursunuz; eğer kötülük yaparsanız yine kendinizedir. Artık sonraki fesadınızın vakti geldimi, yüzünüzü kötületsinler, ilk defa girdikleri gibi yine Mescidi Aksa’ ya girsinler ve bütün ele geçirdiklerini temelinden yıksınlar diye.
  8. Olur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer dönerseniz Biz de döneriz. Öyle ya, Biz cehennemi kafirlere zindan yapmışız!
  9. Biliniz ki bu Kur’an, insanları en doğru yola hidayet eder ve iyi iyi işler yapan müminlere büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.
  10. Ahirete inanmayanlara da acı bir azap hazırlamışızdır.
  11. İnsan, hayrı ister gibi serre davet çıkarıyor; insan çok acelecidir!
  12. Oysa Biz geceyi, ve gündüzü iki delil yaptık; sonra gece delilini silip gündüz delilin! gösterici yaptık ki, Rabbinizden lütuf ve ihsan isteğinde bulunasınız; bir de yılların sayışım ve hesabım bilesiniz. Artık herşeyi ayrıntılı olarak anlattık.
  13. Her insanın da kuşunu (nasibini) boynunda kendine takmışızdır. Onun önüne kıyamet günü kendisini şöyle karşılayacak açık bir kitap çıkarırız:
  14. “Oku kitabını! Hesap görücü olarak bugün sana nefsin yeter!”
  15. Kim doğru yola giderse, sırf kendi iyiliği için gider; kim de sapıklık ederse, ancak kendi aleyhine eder; Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez! Biz bir peygamber göndermedikçe azap da etmeyiz.
  16. Bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman oranın devletlilerine (ileri gelenlerine) emrederiz; onlar itaat etmeyip orada kötülük işlerler. Böylece o ülke aleyhine hüküm hak olur! Artık onu yerle bir ederiz.
  17. Hem Nuh’tan sonra nice yüzyılların halkını helak ettik. Kullarının günahlarına Rabbinin haberdar olması ve onları görmesi kafidir!
  18. Her kim peşin isterse, ona, dünyada istediğimiz kimseye dilediğimiz kadar peşin veririz; sonra da ona cehennemi tahsis ederiz; kınanmış kovulmuş olarak ona yaslanır.
  19. Her kim de ahireti ister ve inanarak orası için gerekli çalışmayı yaparsa, işte bunların çalışması şükre değer.
  20. Hepsine, onlara da onlara da Rabbinin ihsanından veririz. Rabbinin verişi yasak değildir.
  21. Bak! Bir kısmım diğerine nasıl üstün kılmışız; elbette ahiret hem dereceler bakımından, hem de üstünlük bakımından daha büyüktür.
  22. Allah ile birlikte başka bir ilah edinme ki, kınanmış, yalnız başına bırakılmış kalmayasın!
  23. Rabbin kesin olarak şunları emretti: “O’ndan başkasına ibadet etmeyin; ana-babaya iyilik edin; onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlılık çağına ulaşırsa sakın onlara “öf!” deme ve onları azarlama; ikisine de tatlı söz söyle.
  24. İkisine de merhametten döşenerek kanat indir ve de ki: ” Rabbim! ikisine de merhamet buyur, beni küçükken terbiye edip yetiştirdikteri gibi!”
  25. Rabbiniz içinizde olanları daha iyi bilir; eğer siz iyi kimseler iseniz, şüphesiz ki O, çok tevbe edenleri bağışlayıcıdır.
  26. Akrabaya hakkını ver; yoksula, yolda kalmış olana da; bununla beraber saçıp savurma!
  27. Çünkü saçıp savuranlar şeytanın kardeşleridirler; şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.
  28. Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti aramak için sözü geçen kimselerden yüz çevirmek mecburiyetinde kalırsan, o vakit de onlara yumuşak bir söz söyle!
  29. Hem elini bağlayıp boynuna asma (cimrilik etme), hem de büsbütün açıp saçma (israf etme) ki, pişman olur, açıkta kalırsın;
  30. çünkü Rabbin dilediğine rızkı bol verir, dilediğine kısar; zira O, kullarından haberdardır, herşeyi görendir.
  31. Bir de züğürtlük korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin! Onlara da rızkı Biz veririz, size de… Onları öldürmek elbette büyük bir cinayettir.
  32. Zinaya da yaklaşmayın; çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur.
  33. Allah’ın haram kıldığı canı, haklı bir sebep olmadıkça, öldürmeyin; kim haksız yere öldürülürse, velisine hakkını arama hususunda tam bir yetki vermişizdir. O da öldürmede aşırı gitmesin; çünkü o, yardıma eriştirilmiştir.
  34. Yetimin malına da yaklaşmayın. Ancak rüşdüne erişinceye kadar en güzel şekilde yaklaşma başka; verdiğiniz sözü yerine getirin; çünkü verilen sözde muhakkak bir sorumluluk vardır.
  35. Ölçtüğünüz vakit tam ve doğru terazi ile tartın; bu hem hayırlı, hem de sonuç bakımından daha güzeldir.
  36. Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardınca gitme; çünkü kulak, göz, gönül; bunların her biri ondan sorumludur.
  37. Yeryüzünde azametle yürüme; çünkü sen ne yeri yutabilirsin, ne de boyca dağlara yetişebilirsin.
  38. Bütün bunların yasaklanmış olanı, Rabbin katında tiksinilmiş bulunuyor.
  39. İşte bunlar Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdendir. Sakın Allah ile beraber başka bir ilah uydurma ki, sonra kınanmış ve kovulmuş bir halde cehenneme atılırsın.
  40. Şimdi Rabbiniz sizi, oğullarla seçkin bir duruma getirdi de kendisi meleklerden dişiler edindi, Öyle mi? Gerçekten siz çok büyük bir söz söylüyorsunuz!
  41. Biz bu ikazı bu Kur’an’da türlü şekillerde açıkladık ki; düşünüp akıllarını başlarına alsınlar; oysa bu onların ancak ürkekliğim artırıyor!
  42. De ki: “Allah ile birlikte dedikleri gibi ilahlar olsaydı, o takdirde onlar Arş’ın sahibine bir yol ararlardı.
  43. Münezzehtir O, onların dediklerinden çok münezzeh ve çok yüksek, hem pek büyük bir yükseklikle yücedir.
  44. O’nu, yedi gök ile yer ve bunlarda bulunan akıllılar teşbih eder. Hatta hiçbir şey yoktur ki, O’nu överek teşbih etmesin, ancak siz onların teşbihlerin! iyi anlamazsınız. O, gerçekten halim ve çok bağışlayandır.
  45. Bir de sen Kur’an’ı okuduğun zaman Biz seninle ahirete inanmayanlar arasına görünmez bir perde çekeriz.
  46. Ve kalplerinin üzerine onu iyi anlamalarına engel kabuklar geçiririz ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Rabbini Kuran’da tek olarak andığın vakitte ürkerek arkalarını döner giderler.
  47. Biz çok iyi biliriz seni dinledikleri zaman ne maksatla dinlediklerini ve birbirleriyle fısıldaşırlarken de o zalimlerin: “Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz!” dediklerim.
  48. Bak seni nelerle mukayese ettiler de nasıl sapıklığa düştüler, onun için bir yol bulmaya da güçleri yok.
  49. Bir de dediler ki: “Biz bir sürü kemik olduğumuz ve ufalanıp tozduğumuz vakit mi, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?”
  50. De ki : ” Gerçekten, ister taş olun, ister demir,
  51. İsterse gönlünüzde büyüyen herhangi bir yaratık!” Hemen: “Bizi kim (eski varlığımıza) iade edebilir?” diyecekler. De ki: “Sizi ilk defa yaratmış olan o kudret sahibi!” O vakit sana başlarım sallayacaklar.” O ne vakit?” diyecekler. De ki: “Yakın olması umulur.”
  52. O sizi çağıracağı gün, derhal O’na tam bir saygı ile uyacaksınız ve (kabirlerinizde) pek az bir müddet kaldığınızı sanacaksınız.
  53. Kullarıma de ki: “En güzel olan sözü söylesinler; çünkü şeytan aralarını gıcıklar; zira şeytan insana açık bir düşmandır.
  54. Rabbiniz sizi daha iyi bilir; dilerse size merhamet eder, dilerse azap eder. Seni de onların üzerlerine vekil göndermedik.
  55. Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun ki, peygamberlerin bir kısmını bir kısmından üstün kıldık ve Davud’a da Zebur’u verdik.
  56. De ki: “O’ndan başka ilah sandıklarınızı çağırın; o zaman anlarsınız ki ne başınızdan sıkıntıyı giderebilirler, ne de değiştirebilirler.
  57. Onların yalvarıp durdukları, Rablerine hangisi daha yakın diye vesile ararlar ve rahmetim umarlar, azabından korkarlar; çünkü Rabbinin azabı korkunçtur.
  58. Hiçbir memleket yoktur ki, Biz onu kıyamet gününden önce helak etmeyelim veya şiddetli bir azap ile cezalandırmayalım; Kitab’ da bu yazılı bulunuyor.
  59. Bizi mucizelerle peygamber göndermekten alıkoyan şey, ancak önceki milletlerin onları yalanlamış olmalarıdır. Semud’a gözleri göre göre mucize olmak üzere o dişi deveyi verdik de onunla kendilerine zulmettiler; oysa Biz o mucizeleri, ancak korkutmak için göndeririz.
  60. Unutma ki, vaktiyle sana: “Bil ki Rabbin o insanları kuşatmıştır.” dedik. Sana gösterdiğimiz (Mirac) temaşasını ve Ku’ran’da lanetlenmiş ağacı sadece insanlara bir imtihan için yapmışızdır. Biz onları tehdit ediyoruz; ama bu onlara büyük bir taşkınlığı artırmaktan başka netice vermiyor.
  61. Yine unutma id, bir vakit meleklere: ” Adem için secde edin!” demiştik; derhal secde ettiler, fakat iblis:”Ben, bir çamur halinde yarattığın kimseye hiç secde mi ederim!” dedi.
  62. Dedi ki: “Şu benim üzerime üstün kıldığın kişiye baksana!” Yemin ederim ki eğer beni kıyamet gününe kadar yaşatırsan, ben onun zürriyetini pek azı hariç kesinlikle kumandam altına alacağım.”
  63. Allah buyurdu ki: “Haydi defol! Onlardan her kim sana uyarsa, biliniz ki cehennem de sizin cezanızdır, hem de mükemmel bir ceza!
  64. Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat; süvarilerin ve piyadelerinle üzerlerine bas gürültüyü; mallarına, evlatlarına ortak ol; ve onlara va’dlerde bulun. Fakat şeytan onlara bir aldanıştan başka ne va’d eder?
  65. Doğrusu o benim kullarım yok mu, senin onlar üzerine hiçbir saltanatın yoktur! Vekil olarak Rabbin yeter!”
  66. Rabbiniz o kudret sahibidir ki, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütüyor; gerçekten O, size karşı çok merhametidir.
  67. Denizde başınıza bir bela geldiği zaman, O’ndan başka yalvardıklarınız kaybolur; derken O, sizi kurtarıp karaya çıkarınca da yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.
  68. (Karaya) çıktığınızda, sizi tarafından yere geçirmeyeceğinden veya üzerinize çakıllı bir rüzgar salıvermesinden sonra da kendinize hiç vekil bulamamanızdan güvencede misiniz?
  69. Yoksa sizi tekrar denize döndürüp de üzerinize herşeyi kırıp büken bir fırtına salıvererek hepinizi yaptığınız nankörlük sebebiyle boğmayacağından, sonra da Bize karşı onun öcünü alacak birini bulamamanızdan emin misiniz?
  70. Andolsun ki: Biz, Adem oğullarını üstün bir şerefe mazhar kıldık; karada ve denizde binitlere yükledik ve güzel güzel nimetlerle besledik; yarattıklarımızdan çoğunun üzerine geçirdik.
  71. Günün birinde bütün insanları önderleriyle çağıracağız; o gün her kime kitabı sağ eliyle verilirse, işte onlar kitaplarını okuyacaklar ve kıl kadar zulmedilmeyecekler.
  72. Her kim de bu dünyada körlük ettiyse, o artık ahirette daha kör ve gidişçe daha şaşkındır.
  73. Az kalsın seni bile, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni dost edineceklerdi.
  74. Ve eğer Biz sana sebat vermemiş olsaydık, sen onlara nerede ise meylettindi.
  75. O takdirde, muhakkak hayatın da, ölümün de katmerli açışım tattırırdık; sonra Bize karşı kendin için hiçbir yardımcı bulamazdın.
  76. Az daha seni bu yerden çıkarmak için rahatsız edeceklerdi ve o takdirde kendileri de senin ardından pek az kalacakları.
  77. Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere uygulanan bir kanundur ki sen Bizim bu kanunumuzda bir değişiklik bulamazsın!
  78. Güneşin kaymasından, gecenin kararmasına kadar namazı güzel kıl; bir de kıraatıyle seçkin olan sabah namazını; çünkü sabah Kur’an’ı gerçekten şahitlidir.
  79. Gecenin bir bölümünde de sana mahsus fazla bir namaz olarak uykudan kalk. Kur’an ile teheccüd kıl; yakındır ki Rabbin seni övgüye değer bir makama ulaştıra.
  80. De ki: “Rabbim, gireceğim yere doğrulukla girmemi sağla, çıkacağım yerden de doğrululukla çıkmamı nasip et ve benim için kendi katından yardım edici bir kuvvet ver.”
  81. Ve de ki: “Hak geldi, batıl yok oldu; gerçekten batıl pek zavallıdır!”
  82. Biz de Kur’an’dan müminler için bir şifa ve bir rahmet olan ayetleri peyderpey indiririz. Zalimlerin ise ancak zararım artırır.
  83. Öyledir, Biz insana nimet verdiğimiz zaman aldırmaz, yan büker; kendisine kötülük dokunduğu zaman da pek umutsuz olur.
  84. De ki: “Herkes kendi uyarına temayülüne göre hareket ediyor. O halde kimin en doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir.”
  85. Bir de sana ruhtan soruyorlar. De ki: “Ruh Rabbimin emrindendir. Size ise pek az bilgi verilmiştir.”
  86. Andolsun ki, dilersek sana vahyettiğimizi tamamen gideriveririz; sonra Bize karşı kendine bir vekil de bulamazsın.
  87. Ancak Rabbinden bir rahmet olarak (vahyettiklerimi ortadan kaldırma işini) yapmadık. Gerçekten O’nun sana olan lütfü çok büyüktür.
  88. De ki: “Yemin ederim eğer insanlar ve cinler bu Kur’an’ın benzerini getirmek üzere toplansalar, birbirlerine yardımcı bile olsalar onun bir benzerini getiremezler.
  89. Andolsun ki Biz bu Kur’an’da dillere destan olacak her manadan türlü türlü anlattık; ifadeler yaptık yine insanların çoğu gavurlukta ısrar ettiler;
  90. Ve dediler: Biz sana asla inanmayız, ta ki bizim için şu yerden bir pınar akıtasın,
  91. veya hurmalıklardan ve üzümlüklerden bir bahçen olsun da aralarında şarıl şarıl çaylar akıtasın,
  92. yahut iddia ettiğin gibi göğü üzerimize parça parça düşüresin veya Allah’ı ve melekleri kefil getiresin,
  93. veyahut altından bir evin olsun ya da gökyüzüne çıkasın; ona çıktığına da asla inanmayız; ta ki bize okuyacağımız bir mektup indiresin!” De ki: “Rabbimin şanı yücedir, ben sadece beşer olan bir peygamberim.”
  94. Kendilerine doğru yolu gösteren rehber geldiğinde insanların iman etmelerine ancak şöyle demeleri engel oldu: “Allah bir insanı mı peygamber gönderdi?”
  95. Söyle onlara: “Eğer yeryüzünde uslu uslu yürüyen melekler olsaydı, elbette onlara gökten melek olan bir peygamber gönderirdik!”
  96. De ki: “Allah, sizinle benim aramda şahit olarak yeter. Gerçekten O, kullarından haberdardır, çok iyi görendir.”
  97. Ve Allah her kime hidayet öderse, o doğru yolu tutar; her kimi de sapıklık içinde bırakırsa, artık onlar için Allah’tan başka yardımcılar bulamazsın. Ve Biz onları kıyamet günü, kör, dilsiz, sağır oldukları halde yüzü koyun haşrederiz; varacakları yer cehennemdir; alevi dindikçe onlara ateşi artırırız.
  98. Bu, onların cezasıdır, çünkü onlar ayetlerimizi inkar ettiler ve: “Sahi biz bir yığın kemik ve ufalanıp tozduğumuz zaman mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?” dediler.
  99. Gökleri ve yeri yaratmış olan Allah’ın, kendilerinin benzerini yaratmaya kadir olduğunu görmediler mi? Kendileri için şüphe edilmeyen bir vade tayin etmiştir. Fakat zalimlerin gavurluktan başkasına baktıkları yok!
  100. De ki: ” Rabbimin rahmet hazinelerine siz malik olsaydınız, o zaman da elden çıkar korkusuyla kimseye birşey vermezdiniz. İnsan zaten çok cimridir!”
  101. Andolsun ki, Musa’ya apaçık dokuz mucize verdik. Sor İsrail oğullarına; Musa onlara geldiği vakit, Firavun ona dedi ki: “Ey Musa ben seni kesin büyüye tutulmuş sanıyorum!”
  102. Musa da: “Pekala bilirsin ki, bunları, göklerin ve yerin Rabbi ancak birer ibret olmak üzere indirdi. Mutlaka ben de seni, ey Firavun helak olmuş sanıyorum!”
  103. Derken Firavun onları o yerden belinletmek (sürüp çıkarmak) istedi, Biz de hem kendisini, hem de beraberindekilerin tümünü birden boğuverdik; arkasından da İsrail oğullarına dedik ki: “Haydi, yeryüzünde yerleşin; sonra ahiret va’di geldiği vakit hepinizi dürüp bükerek (bir araya) getireceğiz.”
  104. Arkasından İsrailoğullarına şöyle dedik: “Firavun”un sizi çıkarmak istediği arazide siz oturun! Sonra ahiret vaadi (kıyamet) geldiği vakit, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz.”
  105. Bunu (Kur’an’ı) gerçeğin ifadesi olarak indirdik, o da gerçek bir şekilde indi. Seni ancak sevabımızın müjdecisi ve azabımızın habercisi olarak gönderdik.
  106. Hem onu bir Kur’an olarak ayet ayet ayırdık ki, insanlara dura dura okuyasın, hem de gerektikçe parça parça indirdik.
  107. De ki: “İster ona inanın, ister inanmayın; zira bundan önce kendilerine bilgi verilmiş olanlara okununca çeneleri üstü secdelere kapanıyorlar ve diyorlar ki:
  108. Rabbimizi tenzih ederiz. Gerçekten Rabbimizin va’di kesinlikle gerçekleşmiş bulunuyor;
  109. Ve ağlayarak çeneleri üstü kapanıyorlar; o onların ürpertilerini de artırıyor.
  110. De ki: “Allah deyin, Rahman deyin; hangisini derseniz, hep O’nundur, o en güzel isimler. Bununla beraber namazında çok bağırma, çok da gizleme; ikisinin arası bir yol tut.
  111. Ve şöyle de: “Hamd o Allah’a ki, hiçbir çocuk edinmedi; O’na mülkte bir ortak da olmadı; O’na aczi yüzünden bir yardımcı da olmadı.” O’nu tekbir ile büyükle de büyükle!

A’dan Ze’ye sureler

Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.

Leave a Comment

Contact Us

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Not readable? Change text.

Start typing and press Enter to search