Şûrâ Suresi

 In Cüz 25, Cüzler

Şûrâ Suresi Mekke döneminde inmiştir. 53 âyettir. Şûrâ Suresi, adını 38. âyette geçen “Şûrâ” kelimesinden almıştır. Şûrâ, danışma demektir. Şûrâ Suresi’ nde başlıca müslümanların işlerini kendi aralarında danışma yoluyla yürüttükleri, ayrıca kâinatta Allah’ın birliğini gösteren deliller ve kıyamet gününün hâlleri konu edilmektedir.

Şûrâ Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):

  1. Ha mım
  2. Ayn sın kaf
  3. Kezalike yuhıy ileyke ve ilellezıne min kablikellahül azızül hakım
  4. Lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve hüvel aliyyül azıym
  5. Tekadüs semavatü yetefettarne min fevkıhinne vel melaiketü yüsebbihüne bi hamdi rabbihim ve yestağfirune li men fil ard e la innellahe hüvel ğafurur rahıym
  6. Vellezınettehazu min dunihı evliyaellahü hafızun aleyhim ve ma ente aleyhim bi vekıl
  7. Ve kezalike evhayna ileyke kur’anen arabiyyel li tünzira ümmel kura ve men havleha ve tünzira yevmel cem’ı la raybe fıl ferıkun fil cenneti ve ferıkun fis seıyr
  8. Ve lev şaellahü le cealehüm ümmetev vahıdetev ve lakiy yüdhılü mey yeşaü fı rahmetih vezzalimune ma lehüm miv veliyyiv ve la nesıyr
  9. Emittehazu min dunihı evliya’ fellahü hüvel veliyyü ve hüve yuhyil mevta ve hüve ala külli şey’in kadır
  10. Ve mahteleftüm fıhi min şey’in fe hukmühu ilellah zalikümüllahü rabbı aleyhi tevekkeltü ve ileyhi ünıb
  11. Fatırus semavati vel ard ceale leküm min enfüsiküm ezvacev ve minel en’ami ezvaca yezraüküm fıh leyse ke mislihı şey’ ve hüves semıul besıyr
  12. Lehu mekalıdüs semavati vel ard yebsütur riska li mey yeşaü ve yakdir innehu bikülli şey’in alım
  13. Şeraa leküm mined dıni ma vessa bihı nuhav vellezı evhayna ileyke ve ma vessayna bihı ibrahıme ve musa ve ıysa en ekıymüd dıne ve la teteferraku fıh kebüra alel müşrikıne ma ted’uhüm ileyh allahü yectebı ileyhi mey yeşaü ve yehdı ileyhi mey yünıb
  14. Ve ma teferraku illa mim ba’di ma caehümül ılmü bağyem beynehüm ve lev la kelimetün sebkat mir rabbike ila ecelim müsemmel le kudiye beynehüm ve lev la kelimetün sebekat mir rabbike ila ecelim müsemmel le kudıye beynehüm ve innellezıne urisül kitabe mim ba’dihim lefı şekkim minhü mürıb
  15. Fe li zalike fed’u vestekım kema ümirt ve la tettebı’ ehvaehüm ve kul amentü bima enzelellahü min kitab ve ümirtü li a’dile beyneküm allahü rabbüna ve rabbüküm lena a’malüna ve leküm a’malüküm la huccete beynena ve beyneküm allahü yecmeu beynena ve ileyhil mesıyr
  16. Vellezıne yühaccune fillahi mim ba’di mestücıbe lehu huccetühüm dahıdatün ınde rabbihim ve aleyhim ğadabüv ve lehüm azabün şedıd
  17. Allahüllezı enzelel kitabe bil hakkı vel mızan ve ma yüdrıke lealles saate karıb
  18. Yesta’cilü bihellezıne la yü’minune biha vellezıne amenu müşfikune minha ve ya’lemune ennehel hakk e la innellezıne yümarune fis saati lefı dalalim beıyd
  19. Allahü latıyfüm bi ıbadihı yerzüku mey yeşa’ ve hüvel kaviyyül azız
  20. Men kane yürıdü harsel ahırati nezid lehü fı harsih ve men kane yürıdü harsed dünya nü’tihı minha ve ma lehu fil ahırati min nesıyb
  21. Em lehüm şürakaü şerau lehüm mined dıni ma lem ye’zem bihillah ve lev la kelimetül fasli le kudıye beynehüm ve innez zalimıne lehüm azabün elım
  22. Teraz zalimıne müşfikıyne mimma kesebu ve hüve vakıum bihim vellezıne amenu ve amilus salihati fı ravdatil cennat lehüm ma yeşaune ınde rabbihim zalike hüvel fadlüll kebır
  23. Zalikellezı yübbeşşirullahü ıbadehullezıne amenu ve amilus salihat kul la es’elüküm aleyhi ecran illel mevededdete fil kurba ve mey yakterif haseneten nezid lehu fıha husna innellahe ğafurun şekur
  24. Em yekuluneftera alellahi keziba fe iy yeşeillahü yahtim ala kalbik ve yemhullahül batıle ve yühıkkul hakka bi kelimatih innehu alımüm bizatis sudur
  25. Ve hüvellezı yakbelüt tevbete an ıbadihı ve ya’fu anis seyyiati ve ya’lemü ma tefalun
  26. Ve yestecıbüllezıne amenu ve amilu salihati ve yezıdühüm min fadlih vel kafirune lehüm azabün şedıd
  27. Ve lev besetallahür rizka li ıbadihı le beğav fil erdı ve lakiy yünezzilü bi kaderim ma yeşa’ innehu bi ıbadihı habırum besıyr
  28. Ve hüvellezı yünezzilül ğayse mim ba’di ma kanetu ve yenşuru rahmeteh ve hüvel veliyyül hamıd
  29. Ve min ayatihı halkus semavati vel erdı ve ma besse fıhima min dabbeh ve hüve ala cem’ıhim iza yeşaü kadır
  30. Ve ma esabeküm mim müsıybetin fe bima kesebet eydıküm ve ya’fu an kesır
  31. Ve ma entüm bi mu’cizıne fil ard ve ma leküm min dunillahi miv veliyyiv ve la nasıyr
  32. Ve min ayatihil cevari fil bahri kel a’lam
  33. İy yeşe’yüskinir rıha fe yazlelne ravakide ala zahril inne fı zalike le ayatil li külli sabbarin şekur
  34. Ev yubıkhünne bima kesebu ve ya’fü an kesır
  35. Ve ya’lemellezıne yücadilune fı ayatina ma lehüm mim mehıys
  36. Fe ma utıtüm min şey’in fe metaul hayatid odünya ve ma ındellahi hayruv ve ebka lillezıe amenu ve ala rabbihim yetevekkelun
  37. Vellezıne yectenibune kebairal ismi vel fevahışe ve iza ma ğadıbu hüm yağfirun
  38. Vellezınestecabu li rabbihim ve ekamus salate ve emruhüm şura beynehüm ve mimma razaknahüm yünfikun
  39. Vellezine iza esabehümül bağyü hüm yentesırun
  40. Ve cezaü seyyietin seyyietüm mislüha fe men afa ve asleha fe ecruhu alellah innehu la yühıbbüz zalimın
  41. Ve lemenintesara ba’de zulmihı fe ülaike ma aleyhim min sebıl
  42. İnnemes sebılü alellezıne yazlimunen nase ve yebğune fil erdı bi ğayril hakk ülaike lehüm azabıün elım
  43. Ve le men sabera ve ğafera inne zalike le min azmil ümur
  44. Ve mey yudlililahü fe ma lehu miv veliyyim mim ba’dih ve teraz zalimıne lemma raevül azabe yekulune hel ila meraddim min sebıl
  45. Ve terahüm yu’radune aleyha haşiıyne minez zülli yenzurune min tarfin hafiyy ve kalellezıne amenu innel hasirınellezıne hasiru enfüsehüm ve ehlıhim yevmel kıyameh e la innez zalimıne fı azabim mükıym
  46. Ve ma kane lehüm min evliyae yensurunehüm min dunillah ve mey yudlilillahü fe ma lehu min sebıl
  47. İstecıbu li rabbiküm min kabli ey ye’tiye yevmül la meradde lehu minellah ma leküm mim melceiy yevmeiziv ve ma leküm min nekır
  48. Fe in a’radu fema erselnake aleyhim hafıza in aleyke illel belağ ve inna iza ezaknel insane minna rahmetenk feriha biha ve in tüsıbhüm seyyietüm bima kaddemet eydıhim fe innel insane kefur
  49. Lillahi mülküs semavati vel ard yahlüku ma yeşa’ yehebü li mey yeşaü inasev ve yehebü li mey yeşaüz zükur
  50. Ev yüzevvicühüm zükranev ve inasa ve yec’alü mey yeşaü akıyma innehu alımün kadır
  51. Ve ma kane li beşerin ey yükellimehüllahü illa vahyen ev miv verai hıcabin ev yurile rasulen fe yuhıye bi iznihı ma yeşa’ innehu aliyyün hakım
  52. Ve kezalike evhayna ileyke ruham min emrina ma künte tedrı mel kitabü ve lel ımanü ve lakin cealnahü nuran nehdı bihı men neşaü min ıbadina ve inneke le tehdı ila sıratım müstekıym
  53. Sıratıllahıllezı lehu ma fis semavati ve ma fil ard e la ilellahi tesıyrul ümur

Şûrâ Suresi Türkçe Anlamı (Meali):

  1. Ha, Mim.
  2. Ayn, sîn, kaf.
  3. O güçlü, hikmet sahibi Allah sana, senden öncekilere de işte böyle vahyediyor.
  4. Bütün göklerdeki ve yerdeki O’nundur ve O, öyle ulu, öyle yücedir.
  5. Hemen hemen gökler üstlerinden çatlayacak gibi titreşiyorlar. Melekler Rablerine hamd ile teşbih ediyorlar ve yeryüzündeki kimseler için bağışlanma diliyorlar. Uyan, Allah’tır öyle bağışlayan, öyle merhamet eden!
  6. O’nun dışında dostlara tutunanlara gelince, Allah onların üzerinde gözcüdür. Sen üzerlerine vekil değilsin.
  7. İşte böylece sana Arapça bir Kur’an vahyetmekteyiz ki, Anaşehir (Mekke) halkını ve çevresindekileri uyarasın ve hakkında şüphe olmayan o toplama (kıyamet) gününün dehşetin! haber veresin. Bir grup cennette, bir grup da cehennemdedir.
  8. Allah dileseydi elbette (insanların) hepsini bir tek ümmet de yapardı. Fakat dilediğini rahmetinin içine koyuyor. Zalimlere gelince onlara ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.
  9. Yoksa (onlar) O’ndan başka dostlar mı edindiler? Fakat, gerçek dost ancak Allah’tır. Ölüleri O diriltir ve herşeye gücü yeten de O’dur.
  10. Herhangi birşey hakkında ihtilafa düştüğünüzde hüküm Allah’a aittir. İşte de: “O Allah, benim Rabbim, Ben O’na dayanmaktayım ve hep O’na sığınırım.”
  11. O gökleri ve yeri yaratan, size kendilerinizden eşler ve hayvanlardan da çiftler yaratmıştır. Sizi bu suretle üretip duruyor. O’nun benzeri gibi birşey yoktur. O, öyle işiten, öyle görendir.
  12. Göklerin ve yerin kilitleri O’nun. Rızkı dilediğine açar ve kİsar; çünkü O, herşeyi bilir.
  13. O,size dinde Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi ve İbrahim, Musa ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi de kanun kıldı. Şöyle ki: Dini doğru tütün ve onda ayrılığa düşmeyin. Bu davet ettiğin iş müşriklere ağır geldi. Allah, ona dilediklerini seçecek ve kendine yüz tutanları (yönelenleri) de ona hidayetle eriştirecektir.
  14. Kendilerine bilgi geldikten sonra ayrılığa düşmeleri sadece aralarındaki düşmanlık ve ihtirastan dolayıdır. Eğer Rabbin tarafından “belirli bir vakte kadar” şeklinde bir söz geçmemiş olsaydı aralarında verilen hüküm mutlaka yerine getirilir ve (iş) bitirilirdi. Kendilerinden sonra Kitab’a mirasçı kılınanlar da ondan kuşkulu bir şüphe içindedirler.
  15. Bunun için sen durma çağır ve emrolunduğun gibi doğru gitl! Onların arzularına uyma ve de ki: “Ben Allah’ın indirdiği her kitaba iman getirdim ve aranızda adalet yaparım diye emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size (aittir). Aramızda tartışmaya gerek yoktur. Allah hepimizi bir araya getirecek ve hep O’na gidilecektir.
  16. Bu kabul edildikten sonra Allah hakkında tartışmaya kalkışacakların delilleri Rableri yanında geçersizdir. Üzerlerine bir gazap ve kendilerine şiddetli bir azap vardır.
  17. Hakka dair kitap ve mizanı (adalet terazisini) indiren o Allah’tır. Ve ne bileceksin belki de kıyamet yakındır!
  18. Ona inanmayan imansızlar onun çabuk gelmesin! isterler, inananlar ise gerçek olduğunu bilirler de ondan korkar ve sakınırlar. iyi bil ki kıyamet hakkında tartışanlar uzak (derin) bir sapıklık içindedirler.
  19. Allah kullarına çok lütufkardır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetli, çok güçlüdür.
  20. Her kim ahiret ekimi isterse, onun ekinini artırırız; her kim de dünya ekimini isterse, ona da ondan veririz, ama ahirette ona hiç bir nasip yoktur.
  21. Yoksa onların Allah ‘in izin vermediği şeyleri dinde kendilerine meşru kılan ortakları mı var? Eğer o fasıl kelimesi (azabımın ertetenmesine dair ezelde geçen söz) olmasaydı aralarında hüküm verilir (işleri) bitirilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azap vardır.
  22. O zalimleri kazandıkları şeyin cezası tepelerine inerken korkudan titrerlerken göreceksin, iman edip güzel güzel işler yapanlar ise cennetlerin hoş hoş bahçelerinde olacaklardır. Rablerinin yanında onlar için her istedikleri vardır, işte bu büyük lütuf.
  23. İşte bu müjdeyle Allah, iman edip iyi iyi işler yapan kullarım müjdeliyor. De ki: “Buna karşı sizden yakınlıkta sevgiden başka bir karşılık istemem.” Her kim çalışır da bir güzellik kazanırsa ona orada daha fazla bir güzellik veririz; çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, çokça şükrün karşılığım verendir.
  24. Yoksa, Allah’a karşı bir yalanı mı iftira eni, diyorlar. Allah dilerse senin de kalbini üstünden mühürleyiverir. Allah batılı yok eder, sözleriyle hakkı gerçekleştirir. Şüphe yok ki O, bütün sinelerin içyüzünü bilir.
  25. O’dur kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri affeden ve bütün yaptıklarınızı bilen.
  26. İman edip iyi amel yapanların duasını kabul buyurur, lütfundan onlara fazlasını da verir, kafirlere gelince, onlara şiddetli bir azap vardır.
  27. Bununla beraber Allah kullanna bol bol rızık seriverseydi, yeryüzünde azar ve taşkınlak ederlerdi. Fakat dilediği kadar ölçü ile indiriyor. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları görendir.
  28. İnsanlar ümitlerini kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan O’dur. Övülmeye layık olan gerçek dost O’dur.
  29. Göklerin ve yerin yaratılışı ve onlarda ürettiği her canlının üretilişi de O’nun ayetlerindendir. Ve O dilediği zaman onları toplamaya da kadirdir.
  30. Başınıza ne musibet geldiyse kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Oysa bir çoğunu da bağışlıyor.
  31. Hem siz yer yüzünde (O’nu) aciz bırakacak değilsiniz. Ve sizi Allah’tan başka kurtaracak ne bir koruyucu ne de bir yardımcı yoktur.
  32. Yine O’nun ayetlerinden biri de denizde dağlar gibi akanlar (gemiler)dir.
  33. Dilerse o rüzgarı durduruverir de (yelkenle giden gemiler) sırtı üzerinde durakalırlar. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için nice ayetler vardır.
  34. Yahut da içindekilerin kazançlarıyla onları helak eder; bir çoğunu da bağışlar.
  35. Hem ayetlerimiz hakkında mücadele edenler bilsinler ki, kendileri için kaçacak bir yer yoktur.
  36. Özetle, size verilmiş bulunan şeyler sadece bu dünya hayatinin geçici menfaatidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise iman edip sadece Rablerine güvenen kimseler için daha hayırlı ve daha kalıcıdır.
  37. Onlar ki, günahın büyüklerine ve açık çirkinliklere uzak bulunurlar ve öfkelendikleri vakit de kusur örterler;
  38. Onlar, Rablerinin davetin! kabul etmekte ve namazı kılmaktalar; buyrukları aralarında danışıklıdır (işlerim de aralarında danışarak çözerler) kendilerine verdiğimiz rızıklardan başkalarına dağıtırlar;
  39. Kendilerine bir saldırı olduğu vakit birbirleriyle yardımlaşır, öçlerim alırlar.
  40. Kötülüğün cezası yine onun gibi bir kötülüktür. Ama kim affedip islah ederse onun mükafatı Allah’a aittir. Şüphesiz o zalimleri sevmez.
  41. Her kim zulme uğradıktan sonra öcünü alırsa artık onlar üzerine (ceza vermek için herhangi bir) yol yoktur.
  42. Yol, ancak haksız yere yeryüzünde azgınlık ederek, insanlara zulmedenler üzerinedir, işte onlara acı bir azap vardır.
  43. Her kim de sabreder, suç öderse işte bu, üstün davranışlardandır.
  44. Her kimi de Allah şaşırtırsa artık bundan sonra ona hiçbir dost yoktur. O zalimleri azabı gördükleri vakit: “Geri dönmeye bir yol var mı?” derken göreceksin.
  45. Sen onları, o ateşe sunulurlarken aşağılanmadan dolayı boyunlarım bükerek göz altından bakarlarken göreceksin! iman etmiş olanlar da şöyle dener: “Gerçek zarara uğrayanlar Kıyamet günü hem kendilerine hem ailelerine yazık etmiş kimselerdir.” Bakın zalimler gerçekten sürekli bir azap içindedirler.
  46. Onların, Allah’ın önünden kendilerim kurtaracak dostlar da yoktur. Allah kimi de saptırırsa artık onun için (çıkar bir) yol yoktur.
  47. Allah tarafından geri çevrilmesine çare olmayan bir gün gelmeden önce Rabbinizin davetine uyun, çünkü o gün sizin için ne sığınacak bir yer vardır, ne de inkara çare.
  48. Yine de aldırmıyorlarsa Biz de seni üzerlerine gözcü göndermedik ya! Sana düşen sadece tebliğdir. Fakat Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman bununla sevinirse de duyar; kendi ellerinin yaptıkları yüzünden başlarına bir fenalık gelirse o zaman da insan hepsini unutan bir nankör olur.
  49. Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğim yaratır, dilediği kimseye dişiler, dilediği kimseye de erkekler bahşeder.
  50. Yahut da erkekli dişili ikizler verir, dilediğin! de kısır yapar. Gerçekten O’nun ilmi çok, kudretine nihayet yoktur.
  51. Bununla beraber hiçbir insan için Allah’ın şu üç suret dışında doğrudan doğruya ona söz söylemesi mümkün değildir; ancak, ya vahiy ile, ya perde arkasından ya da bir elçi gönderir, izniyle ona dilediğini vahyeder. Çünkü O, çok yüksek ve çok hikmet sahibidir.
  52. Ve işte sana da böylece emrimizden bir ruh vahyettirdik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ama Biz onu bir nur kıldık. Onunla kullarımızdan dilediğimize hidayet vereceğiz. Ve emin ol sen de (insanları) doğru bir yola çağırıyorsun.
  53. O Allah’ın yoluna ki, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi O’nundur. Uyan, bütün işler döner dolaşır Allah’a varır.

A’dan Ze’ye sureler

Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.

Leave a Comment

Contact Us

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Not readable? Change text.

Start typing and press Enter to search