Enbiyâ Suresi

 In Cüz 17, Cüzler

Enbiyâ Suresi Mekke döneminde inmiştir. 112 âyettir. “Enbiyâ”, peygamberler demektir. Sûre, temel konu olarak peygamberlerden, onların tevhit davası uğrunda verdikleri
mücadelelerden bahsettiği için bu adı almıştır.

Enbiyâ Suresi Arapça Okunuşu (Türkçe Harflerle):

  1. İkterabe lin nasi hısabühüm ve hüm fı ğafletim mu’ridun
  2. Ma ye’tıhim min zikrim mir rabbihim muhdesin illestemeuhü ve hüm yel’abun
  3. Lahiyeten kulubühüm ve eserrun necvellezıne zalemu hel haza illa beşerum mislüküm e fete’tunes sıhra ve entüm tübsırun
  4. Kale rabbi ya’lemül kavle fis semai vel erdı ve hüves semiul alim
  5. Bel kalu adğasü ahlamim belifterahü bel hüve şaır felye’tina bi ayetin kema ürsilel evvelun
  6. Ma amenet kablehüm min karyetin ehleknaha e fe hüm yü’minun
  7. Ve ma erselna kableke illa ricalen nuhıy ileyhim fes’elu ehlez zikri in küntüm la ta’lemun
  8. Ve ma cealnahüm cesedel la ye’külunet taame ve ma kanu halidın
  9. Sümme sadaknahümül va&’de fe enceynahüm ve men neşaü ve ehleknel müsrifın
  10. Le kad enzelna ileyküm kitkaben fıhi zikruküm e fe la ta’kılun
  11. Ve kem kasamna min karyetin kanet zalimetev ve enşe’na ba’deha kavmen aharın
  12. Felemma ehassu be’sena izahüm minha yerküdun
  13. La terküdu varciu ila ma ütriftüm fıhi ve mesakiniküm lealleküm tüs’elun
  14. Kalu ya veylena inna künna zalimin
  15. Fe ma zalet tilke da’vahüm hatta cealnahüm hasıyden haidın
  16. Ve ma halaknes semae vel erda ve ma beynehüma laıbın
  17. Lev eradna en nettehıze lehvel lettehaznahü mil ledünna in künna faılın
  18. Bel nakzifü bil hakkı alel batıli fe yedmeğuhu fe iza hüve zahık ve lekümül veylü mimma tesıfun
  19. Ve lehu men fis semavati vel ard ve men ındehu la yestekbirune an ıbadetihı ve la yestahsirun
  20. Yüsebbihunelleyle ven nehara la yeftürun
  21. Emittehazu alihetem minel erdı hüm yünşirun
  22. Lev kane fıhima alihetün ilellahü lefesedeta fe sübhanellahi rabbil arşi amma yasıfun
  23. La yüs’elü amma yef’alü ve hüm yüs’elun
  24. Emittehazu min dunihı aliheh kul hatu bürhanekümv haza zikru mem meıye ve zikru men kablı bel ekseruhüm la ya’lemunel hakka fehüm mu’ridun
  25. Ve ma erselna min kablike mir rasulin illa nuhıy ileyhi ennehu la ilahe illa ene fa’düdun
  26. Ve kalüttehazer rahmanü veleden sübhaneh bel ıbadüm mükramun
  27. La yesbikunehu bil kavli ve hüm bi emrihı ya’melun
  28. Ya’lemü ma beyne eydıhim ve ma halfehüm ve la yeşfeune illa li menirteda ve hüm min haşyetihı müşfikun
  29. Ve mey yekul minhüm innı ilahüm min dunihı fe zalike neczıhi cehennem kezalike necziz zalimın
  30. E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey’in hayy e fe la yü’minun
  31. Ve cealna fıha ficacen sübülel leallehüm yehtedun
  32. Ve cealnes semae sakfem mahfusa ve hüm an ayatiha mu’ridun
  33. Ve hüvellezı halekal leyle ven nehara veş şemse vel kamer küllün fı felekiy yesbehun
  34. Ve ma cealna li beşerim min kablikel huld efeim mitte fehümül halidun
  35. Küllü nefsin zaikatül mevt ve nebluküm biş şerri vel hayri fitneh ve ileyna türceun
  36. Ve iza raakellezıne keferu iy yettehızuneke illa hüzüva e hazellezı yezküru aliheteküm ve hüm bi zikrir rahmani hüm kafirun
  37. Hulikal insanü min acel se ürıküm ayatı fe la testa’cilun
  38. Ve yekulune meta hazel va’dü in küntüm sadikıyn
  39. Lev ya’lemüllezıne keferu hıyne la yeküffune av vücuhihimün nara ve la an zuhurihim ve la hüm yünsarun
  40. Bel te’tıhim bağteten fe tebhetühüm fe la yestetıy’une raddeha ve la hüm yünzarun
  41. Ve le kadistühzie bi rusülim min kablike fe haka billezıne sehıru minhüm ma kanu bihı yestehziun
  42. Kul mey yekleüküm bil leyli vne nehari miner rahmanv bel hüm an zikri rabbihim mu’ridun
  43. Em lehüm alihetün metneuhüm min dunina la yestetıy’une nasra enfüsihim ve la hüm minna yushabun
  44. Bel metta’na haülai ve abaehüm hatta tale aleyhimül umür e fela yeravne enna ne’til erda nenkusuha min atrafiha e fehümül ğalibun
  45. Kul innema ünziruküm bil vahyi ve la yesmeus summüd düae iza ma yünzerun
  46. Ve leim messethüm nefhatüm min azabi rabbike le yekulünne ya veylena inna künna zalimın
  47. Ve nedaul mevazinel kısta li yevmil kıyameti fe la tuzlemü nefsün şey’a ve in kane miskale habbetim min hardelin eteyna biha ve kefa bina hasibın
  48. Ve le kad ateyna musa ve harunel fürkane ve dıyaev ve zikral lil müttekıyn
  49. Ellezıne yahşevne rabbehüm bil ğaybi ve hüm mines saati müşfikun
  50. Ve haza zikrum mübarakün enzelnah e fe entüm lehu münkirun
  51. Ve lekad ateyna ibrahıme ruşdehu min kablü ve künna bihı alimın
  52. İz kale li ebıhi ve kavmihı ma hazihit teemasılülletı entüm leha akifun
  53. Kau vecedna abaena leha abidın
  54. Kale le kad küntüm entüm ve abaüküm fı dalalim mübın
  55. Kalu ec’tena bil hakkı em ente minel laıbın
  56. Kale ber rabbüküm rabbüs semavati vel erdıllezı fetarahünne ve ene ala zaliküm mineş şahidın
  57. Ve tellahi le ekıdenne asnameküm ba’de en tüvlelu müdbirın
  58. Fe cealehüm cüzazen illa kebıral lehüm leallehüm ileyhi yarciun
  59. Kalu men feale haza bi alihetina innehu le minez zalimın
  60. Kalu semı’na fetey yezküruhüm yükalü lehu ibrahım
  61. Kalu fe’tu bihı ala a’yünin nasi leallehüm yeşhedun
  62. Kalu e ente fealte haza bialihetina ya ibrahım
  63. Kale bel fealehu kebiruhüm haza fes’eluhüm in kanu yentıkun
  64. Fe raceu ila enfüsihim fe kalu inneküm entümüz zalimun
  65. Sümme nükisu ala ruusihim lekad alimte ma haülai yentıkun
  66. Kale efeta’büdune min dunillahi ma la yenfeuküm şey’ev ve la yedurruküm
  67. Üffil leküm ve li ma ta’büdune min dunillah efela ta’kılun
  68. Kalu harrikuhü vensuru aliheteküm in küntüm faılın
  69. Kulna ya naru kunı berdev ve selamen ala ibrahım
  70. Ve eradu bihı keyden fe cealnahümül ahserın
  71. Ve necceynahü ve lutan ilel erdılletı birakna fıha lil alemın
  72. Ve vehebna lehu ishak ve ya’kube nafileh ve küllen cealna salihıyn
  73. Ve cealna hüm eimmetey yehdune bi emrina ve evhayna ileyhim fı’lel hayrati ve ikames salati ve ıtaez zekah ve kanu lena abidın
  74. Ve lutan ateynahü hukmev ve ılmev ve necceynahü minel karyetilletı kanet ta’melül habis innehüm kanu kavme sev’in fasikıyn
  75. Ve edhalnahü fı rahmetina innehu mines salihıyn
  76. Ve nuhan iz nada min kablü festecebna lehu fenecceynahü ve ehlehu minel kerbil azıym
  77. Ve nasarnahü minel kavmillezıne kezzebu bi ayatina innehüm kanu kavme sev’in fe ağraknahüm ecmeyın
  78. Ve davude ve süleymane iz yahkümani fil harsi iz nefeşet fıhi ğanemül kavm ve künna li hukmihim şahidın
  79. Fe fehhemnaha süleyman ve küllen ateyna hukmev ve ılmev ve sehharna mea davudel cibale yüsebbıhne vet tayr ve künna faılın
  80. Ve allemnahü san’ate lebusil leküm li tuhsıneküm mim be’siküm fe hel entüm şakirun
  81. Ve li süleymaner rıha asıfeten tecrı bi emrihı ilel erdılletı barakna fıha ve künna bi külli şey’in alimın
  82. Ve mineş şeyatıyni mey yeğusune lehu ve ya’melune amelen dune zalik ve künna lehüm hafizıyn
  83. Ve eyyube iz nada rabbehu ennı messeniyed durru ve ente erhamür rahımın
  84. Festecebna lehu fe keşefna ma bihı min durriv ve ateynahü ehlehu ve mislehüm meahüm rahmetem min ındina ve zikra lil abidın
  85. Ve ismaıyle ve idrıse ve zel kifl küllüm mines sabirın
  86. Ve edhalnahüm fı rahmetina innehüm mines salihıyn
  87. Ve zen nuni iz zehebe müğadıben fe zanne el len nakdira aleyhi fe nada fiz zulümati el la ilahe illa ente sübhaneke innı küntü minez zalimın
  88. Festecebna lehu ve necceynahü minel ğamm ve kezalike nüncil mü’minın
  89. Ve zekeriyya iz nada rabbehu rabbi la tezernı fardev ve ente hayrul varisın
  90. Festecebna lehu ve vehebna lehu yahya ve aslahna lehu zevceh innehüm kanu yüsariune fil hayrati ve yed’unena rağabev ve raheba ve kanu lena haşiıyn
  91. Velletı ahsanet ferceha fe nefahna fıha mir ruhına ve cealnaha vebneha ayetel lil alemın
  92. İnne hazihı ümmetüküm ümmetev vahıdetev ve ene rabbüküm fa’büdun
  93. Ve tekattau emrahüm beynehüm küllün ileyna raciun
  94. Fe mey ya’mel minas salihati ve hüve mü’minün fe la küfrane li sa’yih ve inna lehu katibun
  95. Ve haramün ala karyetin ehleknaha ennahüm la yarciun
  96. Hatta iza fütihat ye’cucü ve me’cucü ve hüm min külli hadebiy yensilun
  97. Vakterabel va’dül hakku fe iza hiye şahısatün ebsarullezıne keferu ya veylena kad künna fı ğafletim min haza bel künna zalimın
  98. İnneküm ve ma ta’büdune min dunillahi hasabü cehennem entüm leha varidun
  99. Lev kane haülai alihetem ma veraduha ve küllün fıha halidun
  100. Lehüm fiha zefıruv ve hüm fıha la yesmeun
  101. İnnellezıne sebekat lehüm minel husna ülaike anha müb’adun
  102. La yesmeune hasıseha ve hüm fı meştehet enfüsühüm halidun
  103. La yahzünülümül fezeul ekberu ve tetelekkahümül melaikeh haza yevmükümüllezı küntüm tuadun
  104. Yevme natvis semae ke tayyis sicililli lil kütüb kema bede’na evvele halkın nüıydüh va’den aleyna inna künna faılın
  105. Ve le kad ketabna fiz zeburi mim ba’diz zikri ennel erda yerisüha ıbadiyas salihun
  106. İnne fı haza le belağal li kavmil abidın
  107. Ve ma erselnake illa rahmetel lil alemın
  108. Kul innema yuha ileyye ennema ilahüküm ilahüv vahıd fe hel entüm müslimun
  109. Fe in tevellev fe kul azentüküm ala seva’ ve in edrı e karıbün em beıydüm ma tuadun
  110. İnnehu ya’lemü ma tektümun
  111. Ve in edrı leallehu fitnetül leküm ve metaun ila hıyn
  112. Kale rabbıhküm bil hakk ve rabbüner rahmanül müsteanü ala ma tesıfu

Enbiyâ Suresi Türkçe Anlamı (Meali):

  1. İnsanlara hesap zamanı yaklaştı. Onlar ise hala gaflet içinde aldırmıyorlar.
  2. Rablerinden kendilerine gelen her yeni uyarıyı ancak alaya alarak dinliyorlar.
  3. Kalpleri hep oyunda, hem o zalimler gizlice fısıldaştılar : “Bu ancak sizin gibi bir insan! Artık göz göre göre büyüye mi gidiyorsunuz?”
  4. (Peygamber) dedi ki: “Rabbim gökte ve yerde söyleneni bilir; O, herşeyi işitendir, bilendir”
  5. (Onlar): “Bunlar bir takım karışık rüyalar; yok onu kendisi uydurdu; yok o bir şairdir; öyle değilse, önceki peygamberlerin gönderdikleri gibi, bize bir mucize getirsin!” derler.
  6. Onlardan önce helak ettiğimiz hiçbir belde halkı iman etmedi. Şimdi bunlar mı iman edecekler?
  7. Senden önce de Biz, sadece kendilerine vahiy gönderdiğimiz birtakım erkekler gönderdik; bilmiyorsanız, haydi bilgisi olanlara sorun!
  8. Biz onları yemek yemez bir ceset yapmadık; ölümsüz de değildiler.
  9. Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık; aşırı gidenleri helak ettik
  10. Andolsun ki, size öyle bir kitap indirdik ki. bütün şanınız ondadır; hala akıllanmayacak mısınız?
  11. Oysa Biz zulmetmekte olan nice memleket halkını kırıp geçirdik , arkasından da diğerlerini başka bir topluluk olarak meydana getirdik.
  12. Azabımızı hissettikleri zaman, hemen oradan üzengi tepiyorlardı (kaçıyorlardı).
  13. “Yok tepinmeyin, dönün içinde şımartıldığınız nimetlere ve yurtlarınıza ki, sorguya çekileceksiniz!” dedik.
  14. (Onlar da): “Vay bizlere! Gerçekten bizler zalim insanlardık!” dediler.
  15. Artık olanca feryatları bu oldu kaldı. Neticede onları öyle yaptık ki, biçildiler, söndüler.
  16. Biz, göğü, yeri ve arasındakileri oyunculuk etmek üzere yaratmadık.
  17. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi tarafımızdan yapardık. Yapacak olsaydık öyle yapardık.
  18. Hayır, Biz hakkı batılın tepesine fırlatırız da beynini parçalar, bir de görürsün ki, (batıl) o anda yok olup gitmiştir! Allah’a isnad ettiğiniz o nitelikler yüzünden vay sizlere.
  19. Oysa göklerde, yerde kim varsa O’nundur, O’nun huzurundakiler O’na ibadet etmekten ne çekinirler ne de yorgunluk duyarlar.
  20. Gece gündüz O’nu tesbih ederler, usanmazlar.
  21. Yoksa bir takım tanrılar edindiler de yeryüzünden; diriltmeyi onlar mı yapacaklar?
  22. Yerde. Gökte Allah’ tan başka tanrılar olsaydı bunların ikisi de mahvolup gitmişti. O Arş’ın Rabbi olan Allah onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzehtir, beridir.
  23. O yaptığından sorumlu olmaz, onlar ise sorumludurlar
  24. Yoksa O’ndan başka tanrılar mı edindiler? De ki. Haydi getirin delilinizi; işte benimle beraber onların kitabı ve benden öncekilerin kitabı! ” Fakat çoğu gerçeği bilmezler de onun için yüz çevirirler.
  25. Biz senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, ona şöyle vahyetmiş olmayalım:’ “Gerçek şu ki, Benden başka ilah yoktur; onun için hep Bana ibadet edin.”
  26. Böyle iken dediler ki: “Rahman çocuk edindi.” Allah bundan münezzehtir. Doğrusu (o çocuk dedikleri) sadece şerefli bir takım kullardır;
  27. onlar Allah’ın sözünün önüne geçmezler, hep O’nun emriyle hareket ederler.
  28. Allah onların önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Allah’ın razı olacağı kimselerden başkasına şefaat etmezler. Hepsi O’nun korkusundan titrerler.
  29. İçlerinden her kim: “Ben O’ndan başka ilahım!” derse, Biz ona cehennemi ceza olarak veririz; zalimleri Biz böyle cezalandırırız.
  30. O küfredenler görmediler mi ki, gökler ve yer bitişik idiler de Biz onları ayırdık; canlı olan her şeyi sudan yaptık. Hala inanmıyorlar mı?
  31. Yeryüzünde de onları çalkalar diye, baskılar oturttuk (sabit dağlar yerleştirdik), doğru gidebilsinler diye orada bol bol açıklıklar (yollar) yaptık.
  32. Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise O’nun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.
  33. Oysa, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur; bunların herbiri birer yörüngede yüzüyorlar.
  34. Bir de Biz senden önce hiçbir kimseye ölümsüzlük vermedik. Eğer sen ölürsen onlar baki mi kalacaklar?
  35. Her canlı ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilik ile deneyeceğiz; hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.
  36. O küfredenler seni gördükleri zaman, seni alaya alıyorlar ve: “İlahlarınızı diline dolayan bu mudur?” diyorlar. Halbuki, onlar hep Rahman’ın zikrine küfür ediyorlar
  37. İnsan aceleci olarak yaratılmıştır; ama yarın ben onlara delillerimi göstereceğim; şimdi siz acele etmeyin!
  38. Bir de: “Bu tehdit ne zaman gerçekleşecektir; eğer doğru söylüyorsanız?” diyorlar.
  39. Bir bilseler o küfredenler, ateşi yüzlerinden ve sırtlarından savamayacakları ve hiçbir taraftan yardım görmeyecekleri zamanı?
  40. Doğrusu o azap onlara ansızın gelecek de kendilerini dondurakalacaktır; artık ne geri çevrilmesine göçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.
  41. Andolsun ki, senden önce bir çok peygamberlerle istihza edildi de içlerinden alay edenleri o alay ettikleri şey kuşatıverdi
  42. De ki: “Sizi gece ve gündüz o Rahman’dan kim koruyabilir Ama onlar Rablerinin zikrinden yüz çevirmişlerdir.
  43. Yoksa onlar için kendilerini önümüzden koruyacak tanrılar mı var? Onlar kendilerini kurtaramayacakları gibi Bizden himaye de görmezler.
  44. Doğrusu Biz onları ve atalarını yaşattık, hatta o ömür onlara uzun geldi. Fakat şimdi görmüyorlar mı ki, yeryüzünü etrafından eksiltip duruyoruz? O halde üstün gelen onlar mıdır?
  45. De ki: “Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum; ama sağırlar ne kadar uyarılsalar çağrıyı işitmezler.
  46. Yemin olsun ki, Rabbinin azabından çok az birşey onlara dokunursa, muhakkak diyeceklerdir ki:”Vay bizlere, biz gerçekten zalimlerdik”
  47. Biz ise, kıyamet günü içln dürüst teraziler koyarız; hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmez; bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa,onu getirir koruz. Hesap gören olarak da Biz yeteriz.
  48. Andolsun ki: “Musa ile Harun’a Furkan’ı (Tevrat’ı) bir de ışık ve Allah’tan korkanlar için de bir öğüt vermiştik.
  49. O takva sahipleri için ki, gıyabında Rablerinden korkarlar ve kıyamet endişesiyle titrer dururlar.
  50. İşte bu (Kur’an) da Bizim indirdiğimiz mübarek bir uyarıdır. Şimdi siz bunu mu inkar ediyorsunuz?
  51. Andolsun ki, bundan önce de İbrahim’e olgunluğunu vermiştik ve onun buna layık olduğunu da biliyorduk.
  52. O vakit babasına ve kavmine dedi ki : “Başına toplanıp durduğunuz şu putlar nedir?”
  53. “Atalarımızı bunlara tapar bulduk.” dediler.
  54. İbrahim: “Andolsun ki, siz de, atalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz !” dedi.
  55. “Ciddi mi söylüyorsun, yoksa sen şakacılardan mısın?” dediler.
  56. İbrahim: “Doğrusu, Rabbiniz o göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları O yaratmıştır ve ben buna şehadet edenlerdenim.
  57. Vallahi siz dönüp gittikten sonra putlarınıza mutlaka bir tuzak kuracağım!” dedi.
  58. Derken, onları parça parça etti. Ancak büyüklerinden birini bıraktı ki belki ona müracaat ederler.
  59. “Bunu bizim tanrılarımıza kim yapmış? Muhakkak o zalimlerden biridir.” dediler.
  60. (Aralarında): “İbrahim adında bir delikanlının, bunlara dil uzattığını duymuştuk;
  61. hadi onu halkın gözleri önüne getirin, belki (onlar da aleyhinde) şehadet ederler.” dediler.
  62. Dediler ki: “Sen mi yaptın bunu tanrılarımıza ey İbrahim?”
  63. (İbrahim): “Belki onu şu büyükleri yapmıştır; sorun bakalım onlara, eğer söyleyebilirlerse” dedi.
  64. Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de: “Doğrusu siz haksızsınız!” dediler
  65. Sonra tepeleri üstü ters döndüler: “Sen gerçekten bunların konuşmadığını bilirsin.” dediler.
  66. (İbrahim) dedi: “O halde Allah’ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar vermeyecek nesnelere mi tapıyorsunuz?
  67. Yuh size ve Allah’ tan başka taptıklarınıza! Hala akıllanmayacak mısınız!” dedi.
  68. (Onlar): “Siz bunu yakın da tanrılarınızın öcünü alın, eğer birşey yapacaksanız!” dediler.
  69. Biz: “Ey ateş, İbrahim’e serin ve zararsız ol!” dedik.
  70. O’na bir dolap kurmak istediler, fakat Biz kendilerini daha fazla hüsrana uğrattık.
  71. Onu Lut ile beraber kurtarıp içinde alemlere bereketler verdiğimiz yere çıkardık.
  72. Ona İshak’ı lütfettik, üstelik Yakub’u da; ve onların herbirini iyi kimseler yaptık.
  73. Ve hepsini, emrimizle yol gösteren rehberler yaptık ve kendilerine hayırlı işler işlemeyi, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Hepsi Bize kulluk eden kimselerdi.
  74. Lut’a, ona da bir hüküm ve ilim verdik. Onu çirkeflikler işleyen o beldeden kurtardık; doğrusu onlar kötü ve fasık bir kavim idiler.
  75. Onu ise rahmetimizin içine aldık. Çünkü o iyi kişilerdendi.
  76. Nuh’u da. Zira daha önce dua etmişti. Biz de onun duasını kabul ettik; kendisini ve ailesini büyük bir sıkıntıdan kurtardık.
  77. Ayetlerimize yalan diyen kavimden öcünü aldık. Gerçekten onlar kötü bir kavimdiler, Biz de hepsini birden boğuverdik.
  78. Davud ile Süleyman’ı da. Hani ikisi de ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Hani bir kavmin davarları ekin içinde geceleyin yayılmıştı; Biz de hükümlerine şahittik.
  79. Derhal onu Süleyman’a anlattık; bununla beraber herbirine bir hüküm ve bir ilim vermiştik. Dağları Davud’un emrine amade kılmıştık, kuşlarla beraber tesbih ediyorlardı; Biz bunları yaparız!
  80. Bir de ona sizin için, sizi savaşınızın şiddetinden korusun diye giyecek sanatım öğretmiştik; şimdi siz şükrünü yerine getiriyor musunuz?
  81. Süleyman için de, bereketli kıldığımız yere doğru emriyle esip giden şiddetli rüzgarı verdik; Biz herşeyi biliriz.
  82. Şeytanlardan da onun için dalgıçlık yapan ve daha başka işler için çalışanları emrine vermiştik ve onların hepsini zapteden Bizdik
  83. Eyyüb’u da. Zira: “Bana bu hastalık mübtela oldu; Sen merhametlilerin en merhametlisisin.” diye Rabbine dua etti.
  84. Biz de duasını kabul ettik; hemen kendisindeki sıkıntıyı giderdik. Tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir uyarı olmak üzere ona ailesini ve onlarla birlikte olanların bir mislini daha verdik!
  85. İsmail, İdris ve Zülkifl’i de. Hepsi sabredenlerdendi.
  86. Bunları da rahmetimizin içine aldık. Çünkü onlar gerçekten iyi kimselerdendirler.
  87. Zünnun’u (Yunus’u) da. Hani öfkelenerek gitmişti de Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı; derken karanlıklar içinde: “Senden başka ilah yoktur, seni tenzih ederim, ben gerçekten zalimlerden oldum diye.” seslendi.
  88. Biz de duasını kabul ettik, kendisini üzüntüden kurtardık ve işte müminleri böyle kurtarırız.
  89. Zekeriyya’yı da. Hani Rabbine: “Rabbim! Beni tek başıma bırakma, sen varislerin en hayırlısısın.” diye yalvarmıştı.
  90. Biz de duasını kabul ettik de kendisine Yahya’yı verdik ve onun için eşini çocuk doğurmaya elverişli hale getirdik. Doğrusu bunlar hayırlı işlerde yarışır, Bize umut ve korkuyla dua ederlerdi. Bize karşı derin saygı duyuyorlardı.
  91. Ve o dişiyi (Meryem’ i) de ki, o namusunu korudu da kendisine ruhumuzdan üfledik ve kendisiyle oğlunu alemlere bir mucize yaptık.
  92. İşte bu, İslam milleti bir tek millet olarak sizin milletinizdir. Rabbiniz de yalnız Benim; onun için hep Bana kulluk edin!
  93. Onlar kumandanlarını aralarında parçaladılar, fakat hepsi Bize dönecektir.
  94. Artık kim mü’min olarak yararlı işlerden bir iş yaparsa, onun çalışmasına nankörlük edilmeyecek; şüphesiz Biz onun hesabına yazarız.
  95. Helak ettiğimiz bir belde (halkı) nın Bize dönmemesi imkansızdır.
  96. Nihayet Ye’cuc ve Me’cuc(un seddi) açılıp da her tepeden saldırdıkları;
  97. ve gerçek va’d yaklaştığı vakit, işte o zaman o küfredenlerin gözleri belerecek (bir noktaya dikilip kalacak): “Eyvah bizlere, biz bundan gaflet ettik! Hayır, kendimize zulmetmiş olduk!” diyecekler.
  98. Haberiniz olsun ki, siz ve Allah’tan başka taptığınız nesneler cehennem mermisisiniz; siz oraya gireceksiniz.
  99. Onlar ilah olsalardı, oraya girmezlerdi, oysa hepsi orada ebedi kalacaktır.
  100. Onların orada öyle bir iç çekişleri var ki, tapılanlar orada oldukları halde işitmezler.
  101. Şüphe yok ki, haklarında Bizden güzellik takdir edilmiş olanlar ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır.
  102. Onun uğultusunu bile duymazlar. Bunlar canlarının istediği şeyler içinde sonsuza dek kalacaklardır.
  103. O büyük korku bunları mahzun etmeyecek ve bunları melekler şöyle karşılayacaklar: “İşte bu size va’dedilen gününüzdür.”
  104. O gün ki, göğü kitaplar için defter dürer gibi düreceğiz, yaratmaya ilk başladığımız gibi yeniden yaratacağız, bu va’dimizdir. Doğrusu Biz bunları yaparız.
  105. Andolsun ki, Tevrat’tan sonra Zebur’da da yazmıştık ki: ” Muhakkak yeryüzüne benim iyi kullarım varis olacaktır.”
  106. Şüphesiz ki, bu Kur’an’da ibadet eden bir kavim için yeterli bir öğüt vardır.
  107. Seni sadece bütün kainata rahmet olarak göndermişizdir.
  108. De ki: “Bana ancak ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyolunuyor. şimdi siz müslüman oluyor musunuz?”
  109. Yine de aldırmazlarsa de ki: “Size düpedüz açıkladım, tehdit edildiğiniz şeyin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilmem.”
  110. Şüphesiz ki O, söylenenin açığa vurulanını da bilir gizlediğinizi de bilir.
  111. Bilmem belki bu (gecikme) sizin için bir imtihan ve bir süreye kadar faydalanmak içindir.
  112. (Peygamber şöyle) dedi: “Ey Rabbim, hakettikleri gibi hükmet! Rabbiıniz isnad ettiğiniz iftiralarınıza karşı sığınılacak Rahman’dır.

A’dan Ze’ye sureler

Bu sayfa Kuran-ı Kerim hakkında bilgi bulunduran paylaşım sitesidir. Bu surelerin ayetlerininin Türkçe meallerini okuyarak, anlamlarını daha çabuk öğrenebilirsiniz. Ayrıca sure ve ayetleri ile ilgili çeşitli bilgilere de bu sayfadan erişebilirsiniz.

Leave a Comment

Contact Us

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Not readable? Change text.

Start typing and press Enter to search